25 Ocak 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

25 Ocak 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GA Mıtbuotıı?da R GÖRDÜKLERİMİZ l ü Bir Kurbağa y *v. . Çif tliği Tesis a * Edildi KERZ I Avrupalılarda ve A - metikalılarda kurba - #a etini sevenler, hele ba, bu etle yapılmış çor - K 'R.L'"ı“hr Pek çoktür. Bunun için - bi :B" hâlinde balık sergilerinin ya- zan BAA sesleri de işitilir. Fakat ba- Tanldkaı P taciz eden bu mahlükları a- iöz. İste bundani dolayıdır ki bir Ame- ük bir kurbağa çiftliği açmış ve ficaretine başlamıştır. — Amerika 'nin anlattıklarına bakılırıa — bu Zat kurbağanın cinsini mlaha | alağ olmuştur. Yetiştirdiği hay - Bikları h_'_'“'n_ 'da bayları 22 santimi, ağıt - kiloya geçenler pek çoktur. * Tapiz”I Çin hükümetinin ad - liye bakanı her nasıl - sa Pekinin ümumi ha- pishanesinde bir tef - z üş ve bu inceleme s0- Sik öldakişlenede idama mahküâm edil - hlmüş gg v Balde senelerdenberi unu- han üş '"l|_1lum ve serbest bırakılma- 00 bişaiç elrken elân mevkuf tutular Edümişleş | Pülmuştur. Mahkümlar idam * Süçsuzlar da birakılmışlardır. * Amerika — gazöteleri hâkim Robert Bunun Süleyman peygamber Zamanına — yakışacak ETmekle şöhret —kazandığını 1 WA"I“'““'"M göre bu hâkim l &elen ve karılarını döven 120 dn bizzat kendi karıları tarafın- Sektirmiş, cezalarını da on- KS kocalarıttir. Bu kadınlardan 78 ta Go lfetmişler, diğerleri 24 Mahkün * Yapmayı dütünmi hapi, 'mle, ) ""“'Iı'. : v arasında değişen hapis ce- etmişlerdir. : “'Ies 1 | al.iü 'di | kerel M (AAYI Cörlü üf ""“ı:d— *Oüra Dln)ng î::l::ı:; 5 bir itilâf elde edilmiştir. " | âE;RlAN a lhgî' kadınlar: Besi ; :::;I'r burasmı Kara oğlu bah- B sinil llar. Bir fingirti bir fingirti. Meyj İZ tutulsun e mi2 a yem ?k_uyncak hafızların etra- *kaya Menili, kasketinin — vizyerini ha î;_“""i!. boynuna kadar yaz- fakimn ğ il bağlamış acayip başlı bir DA —;ı"; Çevre olmuşlardı. Pa eride hatırlılar için — serilen Üiz Ço, Pahları üzerinde biğeğ bari; ni eli b"_ ayağımı altına alarak ö * dirsek yapan kalın gümüş ) hlıhloxlur yarı uykulu göz- n:m' karşısında dilleri — tutuk : "l'f'i durmuş, beyinleri pel- : H“: Bibi görünüyorlardı. a m'"pbc ik Osmanın yanında vecde ’!ı-ı,i'uz "7€nn_ zahireci Hacı İbra- Tememiş, €Vvelki sarsıntıyı hâlâ ge- K aklı y p'uş, y uşti. Melâhatin sesi onu en do- İ ıı:f"'hdcıı çimdiklemiş 3ı'bıy'di. izlar yanık sesleriyle ilâhile- seyAUM ederken 0 bir iki hafın ,'__’""fs" Çiftlik âleminin — tazele- Jrasiyle isparmoz geçiriyordu. 4 ,.“"'jk_ kulağına bir şey girmiyordu. 'Din ara sıra eğilip: <A p l—..ıı"'k bir mevludu yerif de sen- klerizi Ti zaman ele geçirmek mümkün | ürhan Cahit — | ı | Japon - Alman İttifakı Ve Sovyetler D Soan günlerde siyasi havada ükseden mühim haberlerden biri de Almanya ile 'a arasında bir askeri ittifak aktidir, halinde dolaşmış, Alman- lar tarafından da tekzip edilmiştir. Buna talfimen Sövyet Rusya bu ittifakın kendi- vne karaı yapıldığında bâİâ 1srar etmekte- T L anönki karkRtir Şamal Je Mbe comn gazetesinden alınmıştır. Resim sulhun auhafazası için Sovyetlere karşı — yapılan Ükeri ittifakı göstermekte ver - “Sulbper: verane bir muhavere» 'diye alay etmekte- dir. Sovyet - Uruguay İhtilâfı Vaziyetin Düzeleceğine Hiç Telhtimal Verilmiyor Cenevre 24 (A.A.) — Milletler Cemiyeti konseyi Litvinof ile Gua- ninin Sovyet Rusyanın Uruguay a- leyhindeki şikâyetlerine dair yeni izahlarını dinledikten sonra Titü - leskoyu bu hususta bir zemin tan - zimi için mazbata muharriri tayin " etmiştir. Bununla beraber Sovyet - Uru - guay ihtilâfının hballedilmesi ihti - malleri pek o kadar müsail görün - memektedir. Japonyı Bu habar yayıntı YÜRÜYOR. 25 -1- 99€ ı Diye fısıldayışım, ne de müezzin-, lerin gittikçe artan ilâhi seslerini işit-. ımi_vordıı. Şimdi iş değişmişti. | Hacı İbrahim genç kadının eğilip kalkarken fısıldadığı keskin ve hara- İçetli özleyişle beraber bir an içiııdı:W ;genzin-. kadar giden onun leylâk ko- (kusunu da duymuştu- | “Melâhai oldum olasıya bu baharın ilk kokusunu severdi. Ve Hacı İbrahim 'bu bahar kokuları için, elliyi bulan ya- şıma rağmen bir kaç bahar sabahı ya-! şamıştı. Mevlut başlamış. Gür sesli bir hafız makamla söylüyordu: Susadım hararetten kati Sundular bir cam dolusu şerbeti Cemaat içinde derinden gelen bir göğüs geçirmeyi eksilmeyen öksürük- | İduyarak okuy ler bastırırken birdenbire bir hareket 'n_ldu. Hafız: Geldi bir ak kuş kanadıyla revan | Sığadı ol hazretin arkasın heman Diye en yüksek perdeden okurken her- kes ayağa kalkmıs müezzinler de bir ağızdan tekrar ediyorlardı. Bu uğultu biraz yatışır ve herkes | 'tekrar yerli yerine otururken iki adam 'llınyunlınndın bağlanmış peştemalla. Çekler Almanyaya Meylediyor Çek Başbakanı Berlinle Esaslı Anlaşmıya Taraftar — Berline Varın Yol Toçkillüindırıımış Bir Orta Avrupadan Geçerl.. Prağ 24 (A.A.) — Başbakan Hodza, gazetecilere Çekoslovakya- nin iç ve dış siyasasının ana hatla- 9i rımı anlatmış ve Şuşnigin son seya- hati ile alâkadar olarak demiştir ki: «— Yeni Avrupayı teşkil eden A bütün devletlerin, yani Tuna hav - zası devletleri ile Almanya ve Sov- yet Rusya arasındaki bütün dev - letlerin ekonomik menfaatlerinin, bu iş birliğindeki menfaatleri nis - betinde, birbirine yaklaşması mut- lak bir mecburiyettir. Bu ekonomik yaklaşma, siyasal yaklaşma ile mü- vazi olarak gitmelidir. Bütün Av - rupa devletleri arasında - karşılıklı ir antant vücuda getirmek müm - künd. lür. Ne Çekoslovakya, ne Küçük an- tant, ne de orta Avrupada her han- gi bir kimse, Berlin aleyhine müte - veccih bir hareket arzu etmemekte- dir. Esaslı prensiplerimizden biri, Berlin ile bir anlaşma tarzı bulmak- tır. Fakat şunu da söylemek lâzım- dır ki Berline varan yol, teşkilâtlan- dırılmış bir orta Avrupadan geçer.» Mongollar Hududu Geçti Mançuko Mongol Kit'ala- rının Çekilmelerini İstedi Vaziyet Gün Geçtikçe Müşkülleşiyor Hsinking «Mançurider 24 (A. A.) — Röyter ajansından: Hududa tecavüz edilmiş olduğu iddiası ileri sürülerek dış Mongolistan hüküme - tinden huduttaki Mongol kıtaatının “ Alman Amelesi Açtır!,, Bu Sözleri Bavyeta İç Bakanı Söylüyor Berlin 24 (A.A.) — Bavyera iç işleri bakanı Adolf Wagner, Mü - nihte nasyonal - sosyalist partisi şef- ş oldukları bir toplan- ir söylevde şöyle de - miştir: - a— Bir çok Alman amelesi, AL manya baka bulsun diye açlık çek- mektedirler. Führerin en sadık ta - İra sarılı şcker külâhlarını iki koldan | 1ıiağı!mağıı başladılar. Mabedin içinde birdenbire bir kay- naşma oldu. İnüne geçilmiştir. hemen çekilmeleri talep edilmiş - tir. Bu talep, Mançuko dış işleri ba- kanı tarafından telgrafla vaki ol- müştur. Büyi:k Bir Amele Grupunun Önüne Geçildi Londra 24 (A.A.) — Kömür ma- deni amelesi, maden - sahiplerinin yeni tekliflerini kabul - etmişlerdir. Bu suretle bir grev tehlikesinin ö - raftarları olan ve kendi arzuları ile en ağır maddi fedakârlıklara kat - lanan ameleyi hesaba katmak icap eder.» Müezzin mahfelindeki büyük çamaşır sepetlerine yığdıkları ge ker külâhlarını avuç avuç peştemalla- BU GÜN Bahtiyar Kral Gazan Hanın ölümünü yazan bir tarih kitabında, vaktiyle, şu satırlar — okumuş- tum: «33 yaşında öldü, cenazesi Tebrize *|götürüldü. Yollarda kadın, erkek herkes baş açık, yalın ayak sokağa — çıkıyordu, Tebriz halkı yedi gün çul giyindi, aç yaşadı. Bu satırların kenarına, kitabın benden A bir haşiye yapmış ve şu söz- başlarına toprak atıp ağlaşıyordu. önceki sahi leri yazmıştı: «Ağlaşıyorlardı, çünkü alış- tıkları bir musibetin kaybolmasından yerine alışmadıkları bir musibetin gelme- sünden mütecessir olmuşlardı. Yoksa — bir hükümdarın ölmesine kim ağlar? » Bu haşiyeyi okuduktan sonra zihnimde hep © cümle, uhükümdarın ölmesine kim ağlar?» cümlesi yaşadı. Tarih kurulalıdan beri gelip geçen binlerce hükümdarın hal ve tercümelerini okurken, çağdaş hükümdar- ların ölüm haberlerini gazetelerde gözden geçirirken —ihtiyarsız — bu cümleyi ara- dım Bir çok tarihi kayıtlar da o haşiyeyi ya- zan meçhul adama hak veriyordu. Mesclâ babasını öldürüp tahta çıkan hükümdarlar vardı. Elbette onların ölümüne — kimseler ağlamazdı ve ağlamamış olacaktı, — sonra cevetlerine hürmetsizlik gösterilmiş taçdar- lar tanıyorum. Meselâ Kanuni Sultan Sü- leyman, kırk sekiz yıl haşmetli bir saltanat süren ve ordularını zaferden zafere götü- ren o şahınşahın bile cesedine saygı göste- rilmemişti. Selânikli ve Solak zade tarihle- vinde yazılı olduğuna göre onun ölümün- den uzun günler haber alamayan Yeniçee riler, Belgrada dört konaklık bir yerde kendilerinden saklanan hakikatı anlar an- lamaz «paral» diye yaygarayı koparmış- Tar, cenazeyi yürütmekten alakoymuşlardı. Zavallı Sokullu, binmüşkülât ile ayaklanan ve ölüye ağız dolusu sitemler savuran Yo- niçerileri yürüdebildi, cenazeyi ortada sü- rünmekten kurtardı. Yalnız İngiltere krallarıdır ki —hemen bütün dünya tarihinde — bir istisna teşkil ediyorlar ve sağlıklarında samimi — sevgi, ölümlerinde de hakiki saygı — görüyorlar. Besinci Jorj, hayatında ve mematında bu. bakikatı bir kere daha ispat etti. o, en adi bir nezleye tutulsa bütün İngilizlerin nefe- #i tutulurdu ve her evde matem — başlardı. Ölümünde de bütün İngiltete, göz yaşı ke- sildi. Bu büyük bahtiyarlığın sırrı, İngiltere kral larının taç taşıyan bir yurddaş olmaların- da ve milletin iradesine sadakatle boyun eğmelerindedir. M. T. Tan ——MLMMMLMLTMM.L.LEE— —— adamları |tılarını çocukların sevinçli konuşmala- :ıı bastırıyordu. Çokları koyunlarından yayırmadıkları papuçlarını ellerine ak Çocuklar yerlerde kıırmn-:m dolduruyor, fakat dağıtanlar daha mıişlar, ağızlarındaki şekerleri kıtırda- karışık oturan kadın ve erkek safları iki adım atmadan sinek yapışkanlığı ta kıtırdata dişarı çıkıyor, mahalle ço- şeker dağıtanların yolunu kesiyor, naları onların peşinden koşuyor, er- kekler bağrıyor. Müezzinler ellerinde cumları önünde çarçabuk — yüklerin- den kurtuluyorlardı, larasında mekik gibi süzülüp geçerek ile peşlerini bırakmayan Cotukıâ"lıı'::uklan şimdiden avluda toplanmışlar, a-'l[nk'ıı kadınların baskına benzeyen hü- birdir bir, uzun eşek oynuyorlardı. Hatip Ak Osmanın arapça duasına fmin diyenler pek azdı. Bu uzun dua- uzun saph cami süpürgeleriyle geker| — Camün içi dint bir merasim günün- nın içinde Hacı Sadıkı yarı evliya de- |düşkünü yaramazları kovalıyorlardı. | | Hafiz mevlüdün en firaklı yerleri- he gelmişti. Hakikaten tatlı bif sesle ve içinden | ordu. Fakat artık iş çı- ğırından çıkmıştı. Mevlüt okunacaği maz daha sabahin erken saatlerinde mabedi dolduran davetsizler sabırsız- den ziyade bir bayram yerine - benzi- yordu. Geri saflarda şeker külâhlarını he- men açıp tıka basa ağızlarına doldu- ranlar hem şapır şapır. şeker. yiyor |bem söyleniyorlardı: haberini alır al-| — Şu Hacı Sadık yaman herif ves-!' — —.. Ve dahi bu meclisi melâik enisi selâm: Bir hafta önce Güllü Nerminin boynuna dizi ile altın takan sanki o de- 'recesine çıkaran bir çok — cümleler de İgeçti. Kalanlar ona da: — Amin! Dediler. Hatip Ak Osman duasını şöyle bi- tirdi: iilıvamı dine nasip ile, okunan mev- ludu şeriften hisseçin eyleyen — elhac hıkla bekledikleri şekeri görünce her ğil, şu verdiği şekere bakım,. İçinde bir Sadık Efendiye ömrü tavil ve eeri cezil şeyi unutmuşlardı. Mevlutçunun önü- nü kestirip bir iki lar saflar arasında tekrar yoluna çıkıyor, Kai daha açık göz olan müezzinin: — Çek urabanı skat yeri mi sandın! manevra a. | Diye çiğneyip geçmesine karşı pa: çalarına yapışıp: Üü — Vallahi almadim amca, - billâhi almadım. Köpeğin olayım almadım. Diye yalvarıyı T mevludun mehabetinden — kendinden geçerek kucaklarına bırakılan - külâh- lari saklamağa unutanların şekerlerini kapıp kaçıyorlardı. “tek lokum bulursan aşkolsun. Ne olur 'ihsan eyliye, dünyası gibi ahretini külâh kapan çocuk- be allahın kulu; bir sevap işleyeceksin mamur ve abadan eyliye, kârükisbini yapıp bari yalunda yap. Mevlut dediğin $e- müzdadüfiravan eyliye, cümle ölmüş- fakat onlardan keri bol olmalı. Böyle olacağını bilsey- lerinin ruhunu pâk ve şâdan |dim tâ yukarıki mahalleden kalkıp gel- bakalım. Burasinı mezdim, Cebimizde bir külâh geker a- murat ve bilcümle âfât ve emrazdan lacak paramız var şükür. Bir başkası ona cevap veriyordu: — Hacı Sadık bu.. Ondan kolay pa- ra çıkar mı? Ölü gözünden yaş, Hacı evinden aş gelmez. Herif köylüye ba- rer. Ne domuzdür 0. Mevlut galiba sanuna ermişti. Faksktiktüü farkında a ğildi sKir fa kafaya verenler, artık çardaklı kah- de eyliye. Evlâdü ayalini sıhhat ve afiyetle ber- |âsün eyliye. | Hatip Ak Osmanın her cümlesin- de: — Amin! Diye noktalanan bu duası o kadar or, daha olmazsa şa baş faizle para verirken bile eli tit- uzun sürdü ki ilk zaman çenelere ka- dar yükselen eller düşe düşe diz kapak- lara kadar indi, Bir kaç külâh şekerle bir iki lira bahşiş gayretine Ak Osma» nın uzattığı dua. geri kalanları oldukça Hacı Sadık doğrusu parayı esirge-| vede sohbet eder gibi yüksek sesle ko- Iı—ıkmışu. memişti. nuşuyor, açılan külâhların kâğıt hışır- İ (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: