ROMA KAPILARINI -T -— Yazan: Gerhart Ellert ÂAttilânın Ka Beni Affet,, Diye ı,uAmu mütemadiyen kadına bakıyor, ı.,..y:"h““" nazlı çizgilerini, dizlerini _l_—_ııı:... ve korkudan — titre- lesi için biribirine kilitlenen güzel ellerini tetkik ediyordu. Bunun üzeri- Yavaş yavaş altın kösteği mey- çıkardı, halkalarımı birer — birer kamaklarından aşağıya kaydırdı, ki- z d;x"—""']' kilitledi. Kösteği kadı- Ti ve elleri üzerine serdi. Ki «İldeko, bu benim sana hediyem- *B diye mırıldandı. ilânın sesi baharda öten bir ku- & #ün nağmeleri gibi tatlı ve yumuşaktı. ,_d.ş_“'ionyalı kadın çıkan sesin bek- İği gibi sert değil, gayet hisli oldu- Unu işitince kulak kabarttı; korkusu :*üün geçmediği için hediyeden do- bi hemen teşekkür edemedi. kaç saniye sonra başını — kaldırıp baktı. Fakat Kral Attilâ o vakte kadar o- 'dadan çıkıp gitmiş bulunuyordu. Galya Topraklarında | ı_:"'tibın, yerlere kadar eğildi, ©| Kadar eğildi ki dudaklarile toprağı öp-| 'tsine bir şey kalmadı. Tekrar başını ği zaman selâmı :m yapmadığından dolayı kusurunu | K irecek bir gülümseme görülüyor- — «Tanyü, beni affet, O kadar ih-| ki şarkın âdetlerine riayet bana güç geliyor-» Kral Attilâ cevap verdi: — «Senden başka türlü bir im, Yaklaş, Sangiban!.» A'"îh bir daha gül"umıeycfe: Kd — «damimi ağzından işitme' a İaşirah veriyor.ıf(ıal Attilâ, dedi. Ba- bam da o ismi senin gibi talâffuz eder-| di — «Başka türlü de talâffuz oluna- bilir mi?» — «Bana burada çoktan beri San- &ibanüs diyorlar. Fakat senin de beni Çağırmanı istemem.» Attilâ düşündü: — «Garij , dedi.» Çok garipı | Senin îtminıî’nwîıihnyctine iki ecnebi harf ilâve edilebiliyor da benimkine & Slemiyor.» Hıristiyanların Allahı Sangiban: z — «Roma İisanı...» diye başladı, fakat Kral Attilâ'nın yüzünde — sabır- k eseri görünce başladığı cümleyi ek : def «Tanyü, dedi. Emirlerine âmâ- .—_y. im. Buraya senin hizmetine girmek » Attilâ karşısındaki adamı - tetkike h“"'H'l. arkasındaki Romalı elbisesi- ;;- ayağındaki sandal'lara, süslü ha l_'—uhlmıı ve nihayet göğsünde sar- | ı__n:.ıı uzun müddet baktı. Parmak-| haça dokunarak: — «Hrristi; 2» n Hıristiyan mı — oldun » Alanlı kızardı. Haçı saklamak ister 8ibi bir hareket yaptı: llll— «Kral Attilâ, ben aşağı yukarı seneden beri Galya'dayım. İnsan, N razı olmasa bile, kurnazlık et-| için bazı işlere girişiyor.» dedi. — «O halde Hiristiyan oldun?» Alanlı omuzlarını kaldırarak: te 5) Zahiren, dedi. Yalnız görünüş | öyle. Sen Galyayı zapteder etmez: | selâm | Kirten beri fezahat talimleri - yapı-| diye l SON POSTA 24/1/936 Çevireni — Arif rşısındaki Ihtiyar: “Tanyü Haykırıyordu haçı göstererek: —Hiristiyan mt ? dedi. ibana'nın göğsünde Attilâ Sangil bir allahtır, belki onu kızdırmak tehli-'elbiselerinin arasından bir kama kıhıfı çıkardı ve: — aBu da o kamanın kılıfıdır.» di- 'ye cevap verdi. Attilâ kamayı o kılıfa geçirdi: — «Bu Hün kamasının, — kılıfının Galyada bulunması iyi oldu- Murdzuh bir kere senden bana bahset- mişti, Sangiban.» Alanlı düşünceli bir tavırla cevap keli olur.» i Allahın Gazabı Attilâ Alanlı göğsündeki haçı bış ve şa-; hadet parmaklarile kaldırıp yine _l_ıı-' ryaktı. Haç tıkırdayarak gniıünun üs- tüne düştü- Sonra Sangiban Attilânın önünde eğil * — «Allahın gazabı denilen Attilâ hr mı?» dedi. Attilâ gözlerini ona dikti. Sorulan suale daima ustalıklı ve sür'atli bir ce- wap vermek hünerini bir Romalıda ve bir Yunanlıda pek tabit bulabilirdi, fa- — «Ben yeni bir devlet aramak ü- zere Vizigotlarla beraber yola çıktı- ğam ve baban Murdzuh ta Kral Ruba nezdinde kaldığı zaman bıçak ile kılıfı kat kendi ırkına mensup olan bir ada- biribirlerinden ayrıldılar. Kaç defa geri mın da ayni suretle hareket m,.'ıdönmek istedim; fakat artık bunu yap- dâvı ürküttü. Sarmat'lı atlılar 'mak için çok geç kaldım. Yalnız geç Atzükyı Grkütü, D0 (kalmadım: Dostum Murdzuh'un biça- Ba ğı Galyaya geldiği için geri dönmeme DA RĞE wa te kalmadı.» Kral Attilâ, karşısındaki Alan'ın sözlerinin bazı kısımlarını, Hün ka- fikrini okumayı w- şarkılar gibi samimi buluyordu. Hat- in bi tâ, ayni samimiyetle cevap vermeğe kalkışacak oldu. Kral Ruba da dostla- okuyarak vaziyetini ve sesini değiştil «Kırk ıeııedeı beri Galyada ya-| kullanarak oğullarına Uzak — Şarkın Burası - iyi bi kralları ve büyük sed önünde yapılan "":me.mnıma.nmı.î biç b ;hî' müharebeler hakkında hikâyeler an- ıi&:l?kmıîıına&m. Fakat bugün, Kral latmaz miydı? Attilâ, ordunu hudullnmuıdı;öı_dük_-! ten sonra bu eksikliğim de giderilmiş Y' önkü senin iraden, düzlükler |ta ordu. —Onun için mühim olan nok- Romalılardan —Aetiüsten daha oluyor. Ç B çabuk hareket etmekti, Onun için At- uıcfmd: çalkalanan fırtına — rüzgân tilânın aşağıdaki sert sorgusu Sangi- gibidir.) ç Murdzuk'un Bıçağı kesiverdi: — «O halde Sangiban, bana hangi menfaatleri satmak üzere buraya ka- dar geldin?» Alan'lı olduğu yerde titredi. Bu mıunolmdqhuidiveohdubiı—. denbire geldi ki Sangiban derhal ce- İvap veremedi. Kendi kendine; «Bun- dan kirk sene evvel terkettiğim Hün Attilâ bir Hün darbı meseli ile kısa bir cevap vererek: n ğ ı'——- «Benim iradem benimdir.» dedi. Bununla fikirleri ve plinlnı_'ı !uk- kında hiç bir $ey söylemek niyetinde olmadığını kar: kine — anlatmak di Ht l ah bir müddet sustuktan son- ihtiyatla: Te aay y aa bana baban Murdzuhu m.» diye mırıkdandı. hn“gı::,lın“ söyledikten sonra kelime- “kla hasıl ettiği tesiri ınlırnul iste- TeT beşla BEİ B ltva Sümadi: : Kral Attilâ, kemerinden bir kama ikardı ve onun keskin tarafını yavaş- î. parmağıyla okçayarak: miş olacak!» diye düşündü. (Arkası var) Kipling'in Külleri Londra, 23 (A. A.) — Kipling'in küllerini muhtevi olan mahfaza bu- P Bu biçak, babam Murdzuh'un (gün Westminster kilisesinde «Şair- ler Köşesin ne konulmuştur. Ruhani âyın çok sade olmuştur. çıydı.» dedi. "'V’gığ,',',n başıyla tosdik etti. O da e aa MA ee çerraaa peçta İPEK « MELE Senenin en büyük filmi sinemalarında birden h cenaplarının bir resmini almak ve ©- | nunla bir iki kelime konuşmak çok 4 faydalı olacak kanaatindeydim. Çün- Sayfa 9 Teessürümüzü Uyandıran Muamele Bir Yunan Elçi Kâtibin- den Bunu Beklemezdik Ankara Muhabirimiz Adil Rızanın Sükütia Mukabelesi Yerinde Olmuştur Ankara, 23 (Hususi ” muhabirimiz- ösn) — Desk Yünen' krellığının” yeni Ankara sefiri «Rafael» in Ankaraya geleceğini duyunca hemen fotoğraf | müllünesine sanlarök Tetseyonu ' koş' - tum- Tren geldi. İstasyonda tek yolcu kalmadı. Fakat Bay Rafacl meydatda | el KAnaI kandime düğünlülek. Bi - ki mütenekkiren seyahat ediyordu . Onun için görünmedi. Gazetelerimizde şimdiye kadar tek 'bir vesika fotoğrafından başka — bir resmi çıkmayan ekselânsın bir resmini almak için sefarethaneye gittim. Sefir ıkü bundan evvel dost milleti alâkadar | eden hâdiselerde hep sefarethane - ye gider, sefirin malümatlarına müra - Babam ! rile ayni tarzda konuşmaz mıydı? Kml| Murdzuh dabi ayni - tarzda bir lisan | Fakat o, Attilâ, Şarkta harp enni-, caat ederdik. Oldukça da kolaylık kolaylıkların ve eski iyi muamelelerin mızla sefarethanenin bilmem kaçıncı kâtibi tarafından kovulmağa gitmişiz. Çankayaya giden asfalt yolun sol tara- fında yeni yapılan sefarethane bina - sının kapısındaki düğmeye basınca karşımda Wrinık:ı'ı genç, temiz giyinmiş bir kavas koşa koşa geldi. Fransızca: — Buyurunuz, ne istiyorsunuz! Dedi. Ben kendisine ayni İisanla, fir hazretlerinin bir resmini gazete için 4ıefiı' hazretlerinin kâtihine götüreyim dedi ve yürümeğe başladık. Sefarethane müştemilâtından olan İzayıf, otuz yaşlarında kadar bir zat. « İsonradan anladım ki bu kâtipmiş- gel- 'di. ıuulen üzerine ne göreyim? Bizim a- ve iyi muamele görürdük. Fakat bu se- | fer nasıl oldu, bilmem; galiba bu eski acısını çıkarmaları için kendi ayağı « açılan iki kapaklı kapının | önündeki beyaz mermer merdivenle -| Son Posta gazetesi için geldiğimi ve se-| |çıkarmak istediğimi ve bunu sefirin kâ- tibine söylemesini rica ettim. Kavas gene ayni kibarlıkla buyurunuz, sizi Kavas kâtibe Yunanca kim olduğu- mu ve maksadımı anlattı. Kavasın bu Ankara muhabirimiz Aail Rıza Aynen: «— Bunu bana ne diye getirdini Kapıdan savamaz mıydın » Bay kâtip bana dönerek: «— Efendi! Fransızca biliyor mu « sunuz?» Dedi. Evet demeye fırsat ver« meden gene kendisi ilâve etti: — Efendim! Sefir hazretleri çoll meşguldürler. Bu ricanızı kabul ede « miyecekler. Diyerek kapıyı kapadı ve gitti. Kar vas bana ben kavasa baktım. Ve biri « istedik« İbirimize bir şeyler söylemek Fakat sustuk. Kapıdan çıkarken kavasa Rumca: «— Allaha ısmarladık! dedim. Kae vas Rumca bildiğimi anlayınca bir da« ha kızardı. Kendisine teşekkür eder « ken bir daha karşılaşmamak temenni « sini yaptığımız muhakkaktı. Venizelosun, Çaldarisin, Kondilisin Ankarapalasta — Türk gazetecilerini dınlarının Step kenarında okudukları bir odaya gittik: Bu sırada orta boylu.| çağırarak beyanatta bulunduğu — za « manları düşündüm. Başımı — salladım ve gene güldüm. Gazeteci kırmaz, kıs rılmaz, hakaret edilmez - bir mahlük olmasa idi ne yapardım? Zannederim ki sefir hazretlerinin, kâtibinin yaptığı bu muameleden ha- cemi diplomatın kaşları - çatıldı. — Ve |beri yoktur. Kendilerine ben haber ve- biddetle şu sözleri söyledi: nis tendromotu?.. ! Bu sözler üzerine şaşırıp kalkdım. |Gafil kâtip, Yunan dilini yalnız kendi- V ş : |Sinin bildiğine kani.. banın tamtıraklı - İisanını birdenbire müşkül bir vaziyete sokmamak için sesimi çıkarmadım. Ve sustum. Kâti - bin bu sözlerinin Türkçesini size söy- İlersem siz de benim gibi şaşırıp kala - caksınız. — Yati mutoniferis emena, dendi-| |riyorum. Gazeteciliğe ve gazetecilera çok yer verilen bir memleketin An« kara sefarethane binasında Bay kâtip bize ve mümesgilleri bulunduğumuz gazeteye bu muameleyi yaptı. Ve biz Kendini ı.laha*de kendisini sade (hariciez)memleketi saydığımız için değil, eskiden bu bis nada görmüş olduğumuz nezaket ve hüsnü kabulü de hatırlayarak tek ke« lime söylemeden sefarethaneyi ter « kettik. — Adil Riza TENERK K MA ZLi SA — Rusya - Uruguay İhtilâfı Litvinof, Konseyde, ltal- Cenevre, 23 (A. A.) — Milletler Cemiyeti konseyi, bu sabah Urugu- ay'ın Sovyet Rusya ile diplomasi münasebetlerini katetmesinin letler Cemiyeti misakını ihlâl de - mek olduğunu ileri sürerek Rusya tarafından yapılan müracaati tet - kik etmiştir. Litvinof, Uruguay'ın dahili işle - rine Rusya ıınfm:iın müdahale ©- mun ve Fransız ö yi dilmiş olduğu iddiasını reddetmiş- 'zamanlardaki inkişafını azami dik« tir. Mumaileyh demiştir ki: ZAL IA N x yaya Telmihlerde Bulundu |miyetinin lâkayt kalmıyacağı bir 'tehlikedir. Aloizi, Litvinof'un . telmihlerini Mil « |protesto etmiştir. .. ! İtalyanların Ümidi Roma, 23 (A. A.) — Havas ajan- andan: İtalyan çevenleri arsıulusal duru- katle takip etmektedirler. Bunlar, gelecek Fransız kabine « Uruguay, bazı Avrupa devletleri | sinin, doğu Afrikadaki İtalyan men- de bu haçı boynumdan - çıkarıp meselâ İtalya gibi, diğer bir takım | faatlerini korumak — maksadiyle, İLÂH BAŞINA Bim.» “Attilâ göz kapaklarını biraz kapar s memleketlerdeki irticaa mütemayil İtalyanın da iştirak edeceği bir uzlaş. olarak: 4 VIKTOR FRANCEN - ANNABELLA - Rn ilim için davetiyeler ve bâtıl fikirler üzerinde spekülâs -|ma siyasası güdeceğini ümit edi « — || teüç Neden? diye sordu. Belki He müteber döğildir. yon yapmaktadır. Bu, Milletler Ce-|yorlar. | yanların allahı her şeye kâdir olan