Muharriti: Freeman Wille Orofst SON'POSTA İkincikânun 24 — 82 — 24/1/936 Pol's Hafiyeleri, Suçluları Sıkı Bir Takibe Koyulmuşlardı sam İşe Yarıyacak Bir Gece 'Tren tam saat 6,15 te istasyona gelecekti. Acele ederlerse tam vak- tinde yetişebileceklerdi. Acele eder lerse tam vaktinde yetişebilecekler- di. Hava, Reyninin tahmin ettiği gibi gittikçe fenalaşmıştı. Şimdi bardaktan boşanırcasına yağıyor; asfalt sokakların kenarından sel gi- bi sular akıyordu. Şiddetli bir rüz - gâr esiyor, âdeta sokakların köşe başlarını dönmeği, imkânsız bir hale getiriyordu. Tam bu sırada ya- zıhaneler ve dükkânların bir kısmı da kapanmakta olduğundan hemen hemen her binadan insan sürüleri sokağa fırlıyor; sulara basmamak ve rüzgârın alıp götürmek istediği şemsiyelerini sıkı sıkı tutmağa gay- ret ederek acele acele yürüyorlardı. Basamaklarına kadar dolu tramvay- lar çanlarını çalarak geçiyor, oto « büsler ve otomobiller etrafa zifos püsküterek son süratle geçip gidi- yorlardı. Bindikleri otomobil Great Nort- hern istasyonunun muvasalat pe - ronlarının kapısında durduğu vakit Reyni küfür ederek: — Bizim için berbat, fakat dört arkadaşın tam işine yarıyacak bir gece! Biz otomobilde kalalım. Sen Mister Frenç, istasyona gider ve Malası görür görmez otomobile dö- nersin. Ondan sonra Maklang onu takip cder ve gözden kaçırmaz, de- di. Caniler Elden Kaçacak mı?. Frenç hâlâ ihtiyar, nazik bir pa- paz kıyafetinde idi. Gözlükleri ü- zerinden kendisi gibi treni bekli - yenlere bakarak peronda bir aşağı Bir yukarı dolaşmağa başladı. Son derece heyecanlı idi. İşin sonuna va- rılmak üzere idi. Bu dört ve yahut ta beş kişiyi cürmü meşhut halinde yakalarlarsa hem bütün muamma halledilmiş olacak, hem de kendi mevkii ve şöhreti yükselecekti.. Maamafih o muammayi hallettiği - ne emindi. Cinayet onun tarif etti- ğinden başka türlü tasmim ve ika e- dilemezdi. Şimdi de biraz dikkatli, tetik davranırlar da bu canileri el- lerinden kaçırmazlarsa, her iş yo- lunda idi. Tren beş dakika rötarla 6,20 de, yavaş yavaş perona yanaşarak dur- du. Trenden inen bu kalabalığı göz- den geçirmeğe çalışan Frenç, bir an bu izdihamdan şaşırır gibi oldu. Fa- kat bir müddet sonra Malası gördü ve derin bir nefes aldı. Malas ta Frenci taklit ederek kiyafetini teb- dil etmişti. O da siyah bir palto giy- miş, gözüne gözlük ve başına da papazlara mahsus yuvarlak - tepeli bir şapka geçirerek papaz kıyafeti- ne girmişti. Gözlükleri arkasında parıldıyan gözleri dikktle etrafı sü- züyor, en küçük bir şeyi bile kaçır- mamağa çalışıyordu. Adım Adım Takip Frenç, Malası görür görmez, ar- kasını çevirdi ve Malas kendisini geçinciye kadar böylece kaldı. On- dan sonra kimsenin sezemiyeceği | bafif bir işaretle Malası Maklanga gösterdikten sonra istasyondan dı - şarı çıkarak otomobilde bekliyen Reyninin yanma geldi. -Otomobili yavaş yavaş sürerek Malasla Mak- Tangı takibe başladılar. Me'as istasyondan çıkınca bir Frenç kibar bir papas kıyafetinde istasyonda bekliyordu tramvaya atladı. F nu gören Mak- lang geri kaldı ve arkadan gelen |Reyninin otomobiline atladı. Oto - mobil artık tramvayın peşini bırak- mıyordu. Şehrin iş ve ticaret mer - kezine, Castle Junctiona gelince |Malasın tramvaydan inip Royal A- venue caddesinin başındaki duran yerine gittiğini gördüler. Antrim caddesine giden tramvaylar bura - dan hareket ediyordu. Frenç ile Reyni, memnun bakışlarla birbirle- rine baktılar. Bu sırada Maklang gene otomobilden dışarı kaydı ve tramvay bekliyen kalabalığın arası- na karışarak Malası — gözetlemeğe başladı. Tepeye Doğru Malasın bir Antrim caddesi - Greys Leyn tramvayına atladığını gördüler. İşler yolunda gidiyordu. Greys Leynın bir kaç adım ötesinde tepeye çıkan mahut çoban patikası mucibince Maklang ta tramvaya at- ladı. Malas tramvayın üst katına çıktı ve Maklang ta alt katta kalıp içeriye girdi. Eğer Malas, Greys Leyne gelmeden evvel tramvaydan inerse, Maklang gene peşine takı- hp onu takip edecekti. İnmezse, Maklang, Greys Leyn durağından evvelki durakta inecek ve Malas Greys Leynde inip te patika yolu tutturduğu vakit onun peşisira te- peye doğru tırmanacaktı. Reyni ile Frence gelince bunlar etomobille ilerleyip münasip bir yerde otomobili bırakacaklar ve Çço- ban patikasının yan tarafındaki ça- hlıklara saklanacaklardı. Bu program harfi harfine tatbik edildi. Patikaya varmazdan evvel Reyni otomobili karanlık bir köşe- ye götürdü. Yolun tam ıssız bulun- duğu bir sırada her ikisi de otomo- bilden indiler. Sık Ağaçlık Yolun öte tarafına geçtiler ve pa- tikaya saptılar. Caddenin lâmba - Tarının ışıklarından biraz uzakla - şınca, etraf zifiri karanlıktı. Göz gözü görmüyordu. Mehtap yoktu. (Arkası var) p Ankarada! AKBA | Her dilde gazete, mecmüua - ve kitap. Bütün mektep — kitapları ve kırtasiyeyi. Telefon: 3377 -Dr. ibrahim Zati Belediye karşan 'a Piysrlotl € d esnde No, 21 Bir Fen Prof. S. Ak (Baş tarafı 1 inci yüzde) — Gerek nebat, gerek hayvan — ve gerekse insan, kendi vücutlarından çı- kan ve gözle görülemeyen mevcele- rin uzunluğuna müsavi bir mevcenin tesiri altında bulunursa o şahsın faa- liyeti hayatiyesi o kadar mükemmel ve muntazam olur. Nobatatta Kanser Profesör Lakövski isminde bir zat Pariste Sal Petriyer hastahanesinde ne- batların kanserlerini tedavi meşgul bulunyordu. Sardunya çiçeler kında Mühim Bir Buluşu Var lerine kanser aşıladıktan sonra bu kan- | İseri iki buçuk metre uzunluğunda bu- jİuman elektrik mevceleri ile tedavi et .meğe kalkışmış ve bu nebatlara elek- trik cereyanı vermek için saksıların et- ]rı!ını 30 santimetre kutrunda bir ba- kır tel geçirmiştir. Tatil esnasında elek- trik ceryanlarını keserek saksıların ü- zerinde yalnız bakır telleri —bırakmiş- tiır: «İ» ay sonra döndüğü zaman ne- battaki kanserlerin tamamiyle iyileşti- ğini görmüştür. Telli olan diğer nebat- larda dahi telsizlere nazaran küçük bir neşvü nema kaydetmiştir. Bu neti- ceden hayrette kalmış, âyni zamanda bir çok saksılar üzerinde yalnız bakır telle tecrübelerini tekrar etmiş ve dai- ma ayni neticeye varmıştır. O vakit bu zat bu hâdiseyi şu su- retle izah etmiştir: Bakır tel, havada bulunan ve nere- den geldiği malüm olmayan ve ismine «Cosmigue» şualar denilen mevceleri toplayarak nebato vermektedir. Bu suretle kanser şifayap olmuş ve nebatın da neşvü nema kabiliyeti art- mıştır. Bu nazariyeye Sorbon Profesörle- rinden «Dognon» şiddetli bir surette itiraz etmiş ve rontken şualarına ben- | zeyen Kozmik şuaların bir bakır telle zaptolunamıyacaklarını — kaydetmiştir. Bizde Yapılan Tecrlibeler Biz bu iki âlimin iddialarını nazarı dikkate alarak Sardunya, Begonya, Küpe, Kolyos denilen çiçekler üzerin- de başka bir tecrübe tatbik ettik. Sak- sıların bir kısmını yalnız «30» — santi- ne tübler içerisinde olmak üzere bakır sulfatı «Sulfate de cuivrev, Demir sul- fatı «Sulfate de Fer» «kükürt» — ve aKinin» konularak ayni maddeden o- lan bir takımı muhtelif saksılara koy- duk. «2» seneden beri devam — eden tecrübeler bu gün nihayete — ermiştir. Burada nebatatın neşvü nemasında â- mil olan hâdise, nebatın kendi mevce uzunluğuna müsavi herhangi bir mev- cedir. Fotoğraflarda görüldüğü gibi on bir numaralı sardunya saksısı kinin mah- lülünün mevcelerini almıştır. Bu sak- sı diğerlerine nazaran «2» misli kadar gerek yaprak ve gerek boy - itibariyle bir büyüklük arzetmiştir. Bu gün üze- rinde «250» yaprağı vardır. Halbuki diğerlerinde azami olarak (120 - 125)- tir, «13» ve «İd» numaralı — saksıları alalım, «13» numaralı tüb içerisinde bulunan kükürt; çiçeğin dalgasını al- mıştır ve şahidine (şahit - ilâç almayan çiçek manâsına) nazaran büyük neşvünema almıştır. «15» ve «16» numaralı bir Sulfate de Cuivre mahlülü konmuş, 16 imcısıma hiç bir şey 15 numaralısı 16 ya nazaran «2» üç misli fazla bir neşvü nema göstermiş- tir, verilmemiştir. Netice Çok Büyük Bu tecrübelerden aldığımız netice #Lakovski» — nazariyesini tamamen mik şualar sayesinde değil, kendi şua- ana müsavi bir mevce aldığından ileri Hergün öğ edan sonra — hastalarını ka ul eder. etmekle | metre kutrunda bir bakır tel, diğerleri- | saksılarda | «Kolyos çiçeği vardır. 15 numaralısına, | İ reddediyor. Nebatın neşvüneması Koz- | Adamımızın Muvaffakiyeti soyun, Radiyasyon Hak- Müuhtelif tecrübelere tabi tattuğu saksılar | nunla beraber Kinin; gerek bakır ve) — Meselâ şeftali ağacı; bakır, l 1 gerekse kükürtten daha ziyade müessir kükürt, Sulfate de Fer, Sulfate de ÜF | bir surette âmil olmuştur. Bu tecrübe- ivre'i çok sever. Bu mahlüllerden hcr basittir. Fakat alınan neticeler ga-| hangi birini şeftali ağacına asarsak yet muazzamdır. vünemasını arttırabilir. Bu şeftali 68 Meyva Verimini cı Arsenik ve «Safsafiyeti Sude Arttırmak İçin 'mez, | Bundan yeni bir usulü tedavi mey- Elma ağacı hamızı arseniki ve 5* dana geliyor: g safiyeti Sud'u sever. Halbuki — bak | (Radio - Electronigue) dan, Kininden, kükürtten, ve Bir hastaya, hasta vücudundan ayni |( de Fer, Sulfat de Cuivre» den mevce uzunluğunda bir mevce ver- hoşlanmaz. mektir. Bu mevceyi ister eczane ilâç- Bunlar elma ağacının neşvün Jsına mani olur. | Fransızlar Da müzü Toyit Ettiler Bu yaptığımız tecrübeler Fran Ren Ziraat mektebinde profesör ( 4 varon) tarafından tekrar edilmiştif: | «22/8/1935» te bu profesör b | aşağıdaki mektubu gönderdi: | 14 tarihli mektubunuzu aldım. V | ona merbut olan etüdleri ve fotoğf” |sör, Rögnault ile birlikte tetkik |Burada elde ettiğimiz neticeler | kinin aynidir. Buna inanmayanlar — raya kadar gelirlerse bu usul ile * ç tirmiş olduğumuz patates ve bu Bir tavşan muayenesi Iııı—lılımı göstermeğe lwldıyi-” ğ larıyla, ister hikemt Amillerle meseli| — Bu ;“"“l"'m suretle zap ziya, elektrik, renk vesaire.. ile, iste -| Yorsunuz ne’km sıcak veya soğuk sularla verebi'i-| — Bu mevceler ya bir m_kk' d riz. Maksat uzviyete kendi uzunluğu-| yahut benim icat ettiğim Radio et 'na müsavi bir mevceyi vermekten iha-| ficateur denilen âletle alınır. B ğ rettir. Bundan başka bu tecrübeler den | tafsilâtına girmek okuyuculın_ıu? | 'çıkan en mühim netice gayet ucu: ve | racağından dolayı bu kadarle iktifa © | 'az miktarda bir takım ilâçlar ile saksı|diyorum. n nebatatı ve meyva ağaçlarının neşvü Profesöre sevinçle teşekkür 6d nemasını arttırabiliriz. Size bir kaç mi- | yanından ayrıldım. . sal vereyim: Adil j B 1 | l İ kara Şri İçme Su Komisyonundan: 28/2/936 T. ne rastlıyan cuma günü saat 15 de Ankarada v lar caddesinde Vehbi Koç apartımanının üçüncü katında İçme su H? misyonu dairesinde yapılacak olan Filitre binasiyle Keçiören arasi " ru döşemesi işi ve buraya muktazi su borusu ve sair malzeme ted ve bir su deposu inşasının kapalı zarf usuliyle eksiltmesi tn ki tadilât dolayısiyle 2490 No. lu arttırma ve eksiltme kan 12 inci maddesi mucibince yok edilmiştir. Aynı işe ait eksiltme ayrıca ilân olunaraktır. Bu işe ait evvelce tanzim olunan evrakı 4 | olanların komisyona müracaatla ellerindeki evrakı muaddel evrak " tebdil etmeleri ilân olunur. «147» 1362» ÂAn Türk Hava kurumu BÜYÜK PİYANGOSU| Şimdiye kadar bin'erce kiş'yi zergi 1 etmiştir. 4. cü Keşlide 11 Şubat 936 dadır. Büyük ikramiys BB.OOO inür. Ayrıca: 15.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiye'erle (20.000) liraliık bir mükâlat vardır. gelmiştir. Bakır telin mevcesi sardun- ya çiçeğinin mevcesine müsavidir. Bu-|