Muharriti: Freeman Wille Crofet -- 8/1/936 Frenç, Arkadaşlarına Cinayet Hak- kında Bir Konferans Veriyordu Bu sırada Pag kompartimanın kapı- sını açarak başını uzattı: — İrlândaya geçecek misiniz? Eğer geçmiyecekseniz, bu işi nasıl becerdi- ğinizi ben de anlamak isterdim.. Baş - / kaları söyleseler, bizim trende böyle bir vallahi — Frenç hademeyi kolundan tutarak içeri çekti ve kapıyı kapadı. Tecrübenin Mükemmeliyeti Hademe sözlerini tekrar ediyordu: — Cidden, bu işin nasıl olduğunu an- lamak istiyorum, dedi ve elile Karteri “işaret ederek: — Bu efendinin Londradan trene bi- — men zat olduğuna eminim.. Ne kadar makyaj yaparsanız yapınız, onu bu ka- dar değiştiremezsiniz.. Vallahi şaşır - — dım kaldım.. Eğer bana işin içyüzünü — anlatabilirseniz çok minnettar olurum, dedi. Hademenin bu sözleri Frenci bir kat daha memanun etti ve gülerek: — Mister Karter hakkında söyledik.- Terinde —haklısın. Mister Ormiby, Kasıl Duglasta trenden indi ve onun yerine de — Mister Karter geldi, dedi. Pag düşünceli, düşünceli çenesini u- 4 liıçuınıyılıı. — —Dediğiniz gibi olduysa... Tabii Ananmağa mecburum... Amma benimle alay etmiyorsanız... Fakat bütün yolcu- — Şuk esnasında gözlerimi dört açtığım halde hiç bir şeyin farkında olmadım... Yalnız bu kadarla kalsa iyi... Ayrıca kondöktöre de İşi çıtlattım ve onun da — gözünü dört açmasını tembih ettim. Halbuki o da bir şeyler görmemiş.. Val- lahi Mister Frenç bu işi nasıl becerdiy- seniz, her halde gayet güzel becermiş - ainiz, dedi. Bir Cani Çetesi Frenç gülümsedi: — Ben, zaten, ne kadar tembih et - — gem, senin gene gözlerini dört açacağı - K Bi nı ve etrafı kollıyacağını tahmin et - — miştim, Bu da bizim tecrübemizin doğ- — yuluğunu bir kat daha sağlamlaştırıyor demek. Şu kondoktörü de çağırsana — Pag, dedi. — Pag, kondoktörle birlikte avdet etti- — ği zaman Frenç her iki tren memuruna dikkatle bakarak: — — Şimdi, sizin ikinizin de, memuri - — yetiniz esnasında, arasıra polis esrarına wâkıf olmanız icap eder. Bizim bu ge- €e yaptığımızı, bir cani çetesi, Sir Con — Magil gibi bir ihtiyarın katlinin izlerini #rtmek için yapmıştı. Biz onların peşin-|ne geldikten biraz sonra Harvi ile deyiz; fakat kendilerini yakalıyabil -| Ormsby de otomobille geldiler. — ek için elimizde kâfi delil yok.. Yap - S rlmeree $ei vakrmetir İ HERSS LA b a d d Kızılhaç Hastanelerinin Bombardımanı — Londrada Bir Tebliğ - karıldı TahkıkatYapılıyor : Londra. 7 (A.A.) — hığı, dün aşağıdaki tebliği neşretmiştir: — 1 nmumaralı Habeş kızılhaç seyyar sih- — hiye heyeti kamyon ve otomobillerinin İı-!ıınhıı..fu.a.nw_..dn miş olduğuna dair Adisababa'daki İngiliz 'ııfkllhindıy!—tun'dııhkıhıı—- — lümat almadık. Bu heyeti, Mısırlılarla İngi- Bombardıman, 4 kânunusani cumartesi günü Dagaburda yapılmış ve uçaklar mit- 'V ralyöz ateşi açmıştır. Ecnebilerden — ölen Kondoktör de bütün hâdisede tek bir tıkları kurnazlığın farkında olduğumu- zu haber alırlarsa, belki memleketten de kaçarlar ve onları bir daha ele geçi- remeyiz. Onun için bu tecrübemizden haber almamaları lâzum. Ne demek is- tediğimizi anlıyor musunuz? Dedi. Her iki tren memuru da, işin mahi - yetini anladıklarını ifade etmek — için gülümsediler. Meyhane Arkadaşları Frenç sözüne devam ederek: — Tamam! Görüyorum ki ne de « mek istediğimi anladınız. Dilinizi tutu- nuz ve bu iş hakkında kimseye bir tek kelime bile söylemeyiniz. Biliyorum... Bu sizin için oldukça güç bir iş... Çün « kü meyhanede arkadaşa anlatacak bun- dan iyi bir hikâye olamaz.. Fakat çete yakalanıncıya kadar sabretmenizi rica edeceğim. Nasıl? Söz veriyor musunuz? dedi. Pag da, kondoktör de söz verdiler. Fakat Pağ, bu işin nasıl yapıldığını bir Kürlü anlıyamadığını tekrar ediyordu. Frenç, yarı şaka, yarı ciddi: — Baksana buraya Pag! Sen zaten lüzumendan fazla biliyorsun. Fakat sa- na vadediyorum. Çeteyi ele geçirir ge- çirmez sana bütün meseleyi baştan a- şağı anlatacağım.. İte Stranraere de geldik. Haydi bakalım çocuklar... Şöy- le bir gezinti yapalım... Ondan sonra kahvaltı ederiz, dedi. Stranraer | Üç polis memuru King's Arms oteli- | (Arkası var) Çı- lımı.1(A.A.)—3uvıç bu sabah SON POSTA İkt Teşvik Müsabakası Yapılıyor İstanbul boks heyeli İstanbul birinci - lik müsabakalarından —evvel iki teşvik müsabakası daha yapmağa karar vermiş- tir. Birinci taşvik müsabakası 26 kânunu- sanide Galatasaray kulübü salonunda ya- pılacaktır. İstanbul boks birincilik müsa - bakası şubatın son haftası yapılacaktır. Boks heyeti şampiyonadan sonra Yuna- | (Pistan veya Romanyadan bir kaç boksör davet edecektir. Yürüyüş Müsabakası Beyoğlu Halkevi tarafından tertip edi- len büyük yürüyüş müsabakası 19 kânu - nusani pazar günü yapılacaktır. Yürüyüş Hakemlik Kursu Dünkü Kısmın Halâsası Hidayet karısını boşamış, metresin- den ayrılmış bir adamdır. Arkada- şile buluşup bu boşanma ve ayrılışın sebeplerini anlatıyor. Sebep şu: Hidayet soyahate çıkıyor. Seyahatte karısıma ve metresine ay- ı ayrı iki mektup yazıyor. Bu mek- tuplar şimdi elindedir. Ve arkada- şına birini okuluyor. Ba mektup ka- | rısma gönderdiği mektuptur. Ona bin türlü sevgiden bahsettikten met- resi olan kadından karısının şüphe- lenmesini abes buluyor ve metresini kötülüyor. İhı:ıınohqdıM Ay- şöyle devam ediyor: Son dakikaya kadar senin benimle be- rzaber geleceğini ümit ettim. Hattâ — bu *|maksatla karımın benimle beraber gelmek hususundaki arzusunu şiddetle - teddet - İstanbul atletizm heyeti gelecek mev -| miştim. sim hakemlik yapacaklar için yeni bir kurs açacaktır. Atletizm federasyonu eh- Hiyet gösterecek bu hakemlere lisans ve - recektir. Hakem kursu 28 kânunusanide Be - yoğlu Halkevinde mıntaka merkez heyeti binasında toplanacaktır. İki ay devam edecek olan bu kursa İs - tanbulun tanınmış eski atletleri devam e- decektir. Bir Hayîâ.;m Yaptığı Bir Kızcağıza Ateş Verdi, Amma Kız Kurtarıldı Altı yaşında bir çocuk kendinden umulmayan bir muziplikle —4 yaşında bir kız çocuğunun muhtelif — yerlerin- den yanmasına sebep olmuştur. Vak'a şöyle olmuştur: Kırikçeşmede oturan itfaiyeci Tev- fiğin 4 yaşındaki kızı Zeynep evleri ci- warındaki arsada oynarken ayni ma- halleden 6 yaşında Hasan, Zeynebin oyununa iştirâk etmiş ve az sonra da, — Haydi senin baban gibi biz. de yangın oyunu oynayalım. Sen yanma- ga başla, ben de seni söndüreyim.. di- ye kızcağızı kandırmıştır. Bu yeni ve heyecanlı oyuna karar verilince nebin üstüne başına kâğıtlar — ilişt miştir. Yaramaz Hasan bu kâğıtları tu- tuşturmuş ve oyun mucibince küçük kız koşmağa başlamıştır. Fakat tutuşan kâğıtlar Zeynebin entarisini küçük kız acılar içinde feryada başla- İmıştir. Zeynep komşular - tarafından kurtarılmışsa da kalçasındaki ve elle- rindeki yanıklar hastaneye kaldırılma- İsına lüzum göstermiştir. Küçük Hasan ve velisi hakkında da tahkikat başla- mıştır. Şehirde Havagazı İstanbulun ekser semtlerinde hava- gazı tesisatı yoktur. Bu yıl şehirde ha- “İsebet iktisadi safhadan ileri geçmemiştir. Ah bu menhus pamuk işi de nereden çıktı? Seninle ne güzel bir kararımız var « dı. Sen annene gitmek üzere kocandan bir haftalık bir müsaade koparacaktın. Bütün dostlarımdan — ve dostlarından — habersiz kaçacak, uzaklaşacak ve senin tayin edece- ğin bir yerde bir hafta başbaşa serâzüât ve mes'ut yaşıyacaktık. Ah zalim pamuklar! Bilsen dünyadaki bütün pamuklara, pa - muklu eşyaya, pamuk üzerine iş yapan ka- yıtsız ve kaba insanlara ne kadar kızıyo - rum. Ne denir talih... Ha cici sevgilim, hazır sırası gelmişken onu da yazayım: Şu meseleden bana biraz kızgın olduğunu bi- liyorum. Neden — bahsettiğimi — anlıyorsun değil mi? Bizimkinden bahsediyorum. Bel- ki bu mektubumda sana ondan bahsedişi- mi pek münasebetsiz bulacaksın amma.. Hayır kat'iyyen değil. Senin suizannını dü- zeltmek isterim. Buna muvaffak olamaz- sam rahat bana haram olur. Sana her zaman söylediğim gibi bu « rada da tekrar edeceğim. Karım, — soğuk, |nobran, zevksiz bir mahlüktur. Onu sev- mek şöyle dursun ondan nefret ediyorum. |Fakat ne çare.. Şu son zamanlarda işlerim biraz ters gidiyor. Babası ideal bir kayım- baba.. Hiç istemiyor, dalma veriyor. İşte bu yüzdendir ki onun huysuzluklarına, hır- çınlıklarına tahammül ediyorum. Feci, fa- kat hakikat bu. Ne yapalım... Her zaman aşk evlenmesi yapılmaz ya... Beni karımdan kıskanmakta — tamamile haksızsın. Bu kadınla aramızdaki müna - Aksini iddia edenler yalan - söylüyorlar. Bunlar bir takım muzır ve müfsit kimse - jlerdir. Aşkımızı kıskanıyorlar. Hem doğ- sarmi$, 'ryusunu istersen karım gibi kendini beğen - miş, budala bir mahlüka beni âşık zannet« mek âdeta hakarettir. Böyle bir zanna ka- pılmak beni anlamamak — demektir. Sen.. Sen beni anlamazsan benim halim ne olur? Melek sevgilim, benden hiç bir zaman kuşkulanma. Ben yalnız seninim. Bu key- | fiyet âdeta benim irademin dışındadır. Ben istesem de başkasının olamıyacak, başka « sına bağlanamıyacak kadar seninimı, sana bağlıyım. Sen.. Sen, yalnız sen sevgilim. Buseler. vagazı istihlâki artmış, şehir halkı da / Beni mektupsuz bırakma.» havagazı kullanmayı diğer teshin va- sıtalarını kullanmağa — tercih etmeğe başlamıştır. Şehrin bu ihtiyacını gözö- İsveç elçisini kabul etmiştir. Görüşme, İs- voçhıılıçnmbolodıw—ııı- dilmesi hakkında cereyan etmiştir. İsveç Kızılhaç Hey'eti Amsterdam, 7 (A. A.) — Dış işleri bakam Degraef, Fransanın Adisababadaki elçisinden Felemenk kızılhaç sıhhiye he - yetinin emniyetine nezaret etmesini iste « miştir. Fransız sefiri Bodart, heyetin Adisaba- | |nüne alan belediye havagazı — tesisatı olmayan yerlere tesisat yapılması için şirketler nezdinde teşebbüste — bulun- (muştur. İlk olarak Topkapı ve Şehremini semtine havagazı tır. Bu mıntak, ana borular döşen- miştir. Bu hafta içinde şube hatları te- tesisatı yapılacak. | Hidayetn Mektubu okuyup bitirince gene, birin - cide olduğu gibi, yavaşça katlıyarak yazı- hanenin üzerine biraktım. Dostum, karşı- ma geçmiş dalgin, dalgın gülümsüyordu, neden sonra: — Nasil, nihayet anlıyabildiniz mi? di- ye sordü. Budala; görünmekten gek korktuğum halde, kemali cesaretle: — Hayır! diye haykırdım. Hiç bir şey sisine başlanacaktır. Bu semtten sonra anlamadım. Yenibahçe, ve Fatih semtlerine de ha- — yoktur. Heyet bombardıman — esnasında , >da bulunmakta olduğunu ve süel hare- | vagazı tesisatı yapılacaktır. Dagaburun dışarısında bulunuyordu. Şeh- ve karşı evvelce yapılan bombardıman - — larda da heyete bir şey olmamıştır. Tah - kâtın yapılmakta olduğu bölgelere gitme- sine mâni olmak için ber türlü tedbirleri alacağı şeklinde cevap vermişlir. Tedhışçılerm — Muhakemesi İçin, Bey- — nelmilel Bir Mahkeme Teşkili !stemyor | '—. e Cm.'İ(A.Al——Mırı'lyı&ı mnmmuıc.mw '—u—a—w tedhişçiliğe karşı bir proje hazırlamak üzere kurulan komi-| peynelmilel bir mahkeme teşkili fikrini/ partımanı kapıcısı Halili mangal — kö-| sunuz. te bugün Belçika delegesi Carton de Wi- tez eEReNe art'ın başkanlığında toplanmıştır. Müza -| kerenin esasını, Fransızların Kazalar Narlı mesçit müezzini Ahmet Rüş- tü Çenberlitaş'ta, caddenin bir tarafın- |dan diğer tarafına geçerken bir Yedi- 'kule - Sirkeci tramvayının sadamesine uırımıçlır v Beşiktaşlı Mehmet adında bir ço - teklif teşkil eylemektedir. Bu teklifte Fram- sına ait bir kamyon çarpmıştır. 4 İmam sokağında Muhittinpaşa a -| çeyi anlatmalıyım. Evli olduğumu biliyor. sızlar, tedhişçilik işlerinin muhakemesi için HM miçillğne — ..mı.ı. mürü çarpmıştır. Kahkaha ile güldü: — Ben zaten biliyordum, dedi. Hak - hsmız, bir şey anlamamakta — haklısınız. Bu, olur şey değil ki.. Bakınız, ben size anlatayım da dinleyiniz. — Sizi dinliyorum. — Mektupları gördünüz. — Evet! — Hattâ okudunuz. — Ona şüphe mi var, — Alât (Burada youtkunarak ilâve et- verdiği bir| cuğa Altınbakkalda Bomonti fabrika-|/ti). Ben cesareti medeniye sahibi bir ada- || mım. Hiç bir şeyden korkmam. Size her — Tamamile. e İeağ İKİ MEKTUP P — Alk. Birinci mektup karıma yazdı e| ğim mektuptur. — Güzel, Devam ediniz. — Benim bir metresim vardı. — OO0.. TİNe sanyotumüz? Adam ayıplerisii Bu asırda şaşılacak pek az şey vardır. | — HBaklısınız. — Her ne ise ikinci mektup tarafım « dan metresime yazılmıştı. Mektupların ta- rihlerine dikkat ettiniz mi? İ — Hayır! — Ya.. Gördünüz mü ya... Tevekkeli değil. Dikkat hâssanız pek zayıf. Siz iyi bir polis hafiyesi olamazsınız. — Ne münasebet?! — Öylae ya.. Sizin de hakkınız var, Her ne ise dikkat ederseniz bu iki mektubun ayni günde ayni yerden yazıldığını göre « ceksiniz. — Bundan ne çıkar? Dostum fena halde hırçınlaştı. Yumruke larını skarak: — Na mi çıkar? diye haykırdı. Felâket çıkar, boşanma çıkar, iflâs çıkar, çıkar oğ- lu çıkar. — Ne münasebet?! — Of Bıktım bu sizin «ne münazebetir lerinizden. Hikâyenin sonuna geldik, hâlâ olan bitenden haberiniz yok. — Ben bir şey anlamıyorum. — Şimdi anlarsınız. Bu mektuplar ayni günde, ayni yerden yazılmıştı dedim de « ğil mi? Öyledir. Bu, büyük bir felâket de- gi Asıl felâket nerededir biliyor mu « sunuz ? — Ne bileyim ben... — Sizde de kendi kendinize bir şey bu- lup çıkarmak kabiliyeti yok, Size meram anlatmağa mecbur olan zatın pek talihsiz olduğu muhakkaktır. — Tamamile haklısınız. Bu, benim bir tanecik kusurumdur. — Ve en büyük kusurunuz. Her ne isa dinleyiniz. Asıl felâket buradan başlıyor. Aksi şeytan mektupları zarfa — koyarken karıma yazdığım mektubu metresimin zar- fına, metresime yazdığım mektubu da ka- rımın zarfına koymıyayım mi? — E... diye haykırdım. Vay canına ga- liba biraz anlamağa başlıyorum. Dostum: — Oh! diye derin bir nefes aldı hele şükür. — Sonra? — Sonrası filân kaldı mı ya?.. — Tabil mektuplar gidince iki tarafta da kızılca kı- yamet koptu. Karım boşanma davası açtı, kazandı ayrıldık. Metresim gururuna indi- rilen bu darbenin acısını ancak yeni bir üşık tutmak suüretile unutabildi. -Küçük bir yanlışlık hayatımı ve talihimi değiştir- di. Biraz daha oturdum. Geç vakit ayrılır- ken dostum mühim bir sır tevdi edecek « miş gibi kulağıma eğildi: Mektüplarını zarfa koyarken dikkat et ha, dedi. Sonra sen de benim gibi iki ta - raftan olursun. Saffan Karamürselde Kayıp olduğu sanılan genç sporcu Saf- fanın Karamü elektrik santralında ça- hışmakta olduğu bildirilmektedir. J he 25/12/935 tarihli gazetenizin 9 uncu sahifesinin son sötununda satış ilânını yap- mış glduiunuı Emniyet Sandığına mer « |hun Boğaziçinde Anadolukavağında is « kele meydanında bulunan gayri menkul - ler için icra dosya numorası — yanlışlıkla 2778 yazılmış olduğundan tashihen 2278 şeklinde ilânı ilânı istenir. 0 TAKViM | Arabi sene 1354 8 Resmi sene | inci kânun 19: 26