Dil Meselesi: Güneş - Dil Teorisinin Kaynakları Ve Ana Hatları (Baş tarafı 1 inci yüzde) ! Az çok geniş ölçüde dil meselelerini | açdınlatmağa çalışabilen Autran, Hi- laire de Barenton ve emsali dilciler de| bu muvaffakiyetlerini Sümerce gibi bir Türk lehçesi üzerindeki araştırmaları- | na borçludurlar. Avusturyada Baron Von Welden ve doktor Kuergiç gibi dil meraklıları türkçeden başka hiç bir ışı- ğın dilin ana kaynağını, uzak geçmişi ni ve tarihten öncesini aydınlatamadı nı itiraf etmişlerdir. Geçen yıl gözleri dünyaya kapamış olan büyük Rus dil â- Hmi profesör Nikola Mar, uzun yıllar gök yüzünün parlak ışık ve ışık kayna- | Kafkas ülkelerindeki Yafes dilleri teo- ğına, o, «bütün kudretlerin toplandığı rün Piyango di - risine bağlanarak yarattığı paleontolo- gie linguistigae ilerinin, üzerindeki | karanlıktan sıyrılması — için, kasyada birikmiş görünen insan soyla- | rının Orta Asyadan göçmüş brakisefal Türk oymaklarından başka bir şey ol - müelliflerin yaptıkları gibi, «mya, ha-|başı bileti dağı - madığını görmesi lâzım geldiğini bir| kaç sene önce Ankaraya geldiği zaman, | kendi ağziyle söylemiştir. Bugüne kadar dil âleminde birer muamma olarak araştırıcıların önünde yükselen meselelerin hiç biri yoktur ki Türk dilinin analitik derinleştirilmesi onları açıp aydınlatmasın. Avrııpıdı' ni bilmiyen, fakat şuur vo idrak bakı « mından hayvanlıktan kurtulmuş — ölan öyle bir yaratık, yürüyeceği yolu, vasını yiyeceği ağacı, ğınacağı kovuğu.. v. 8., v. &., görebilmek için (Güneş) in varlığına ve ışığına muh taçtır. Güneş, gök yüzünden kaybolun- ca ne renk, ne yer, ne ağaç, ne su bi « rikintisi görebilir. Böyle bir ilkel insan oğlu için (Gü - meş) in her şey olarak büyük bir önem alacağı besbellidir. Varlığının bütün ih- tiyaçlariyle en yakın bir ilgi gösteren bir büyüklük» gözüyle bakmıştır. İşte bunun içindir ki, «Güneş - Dit gözlerin Teorisi», manalı ses dilinin doğuşunda | rininde herkes ta- Kafkaslardan Altaylara dönmesi, Kaf - ilk mana merkazi olarak «Güneş» |i al- | rafından maktadır. Bunun yerine, bir. takım Avrupalı raret, yükseklik, hareket...» yollu mef- humları almak doğru olamaz. Çünkü bu mefhumlar hep abstre düşüncelerdir; bir objenin vasıflarıdır. İlkel insanın, İgözü önündeki objeyi anlamasiyle, o- nun vasıflarını anlaması arasında ise u- zun bir zaman geçmiştir. «Güneş - Dil Teorisi», ilkin «Güneş» .| Müthiş Soğuklar yolu, mey-|14 4 Ohio'da olmak üzere soğuktan aşacağı SUYU, S- | 1L lrye kadar yüzden fazla adam öl - Gaziantepte Bulunan Eski erler Amerikada Yüzlerce Kişi Soğuktan Öldü Nevyork, 27 (A, A:) — Birleşik A- merika devletleri arazisinde müthiş bir soğuk bükümferma olmaktadır. |müştür. Bundan başka, yolları kaplı - yan buz tabakaları ve gözleri açmaya mâni olan şiddetli tipiler sebebiyle, o- İtomobil kazaları yüzünden binlerce |kişi yaralanmış ve bir çok kişi de öl « müştür. | Yılbaşı Biletleri SazEfa — Bayan Ömü - P tektörlüğünün Bey oğla şübesi — vit « Bulunan eserlerden bir kısmı Gaziantep (Özel) — Buradaki Amerikan kollejine ait binanın mahzenlerin « de cski devirlere ait kıymetli eserler bulunmuştur. Bunların çoğu Hititlere, bif kısmı da eski Romalılara aittir.. Bunların tarihsel değerleri çok bü- yüktür. tanın « miş uğurlu — eli - le istiyenlere yıl- tirken mektedir. (AR, İğ, İğ, Eğ. Uğ, Ü. Oğ, Öğ). Ayni zamanda (Ğ) konsonu da - yu- karda gösterdiğimiz — değişmelerle - (Y, G, K, H, V, B, M, P, F) seslerini alınca - bunların sekiz vokalle okunuş- göster - Akdenizde Bir Tecavüz Olursa Bütün Sahil Akdeniz Devletleri İngiltereye Cevap Verdiler hâlâ mahiyetleri anlaşılmamış denilen üzerinde toplanan insan anlayış ve du- Etrüsk ve Bask dilleri; Amerikada Iı-îju,ımıııı. dimağ kuvvetlendikçe, - önce | ya, Toltek, Nahvati, Keşuha lisanları; konkre, sonra abstre olarak - «Güneş» Asyada Sümer, Eti, Elâm dil grupları, ten çıkardığı mefhumları da birer bi - larından - 72 kök daha doğmuştur ki bunlar da birinci derece prensipal kök- lerdir. Daha sonraları doğan başka kon- sonlara gelince, Londra, 27 (A.A.) — Royter ajan « Bu memleketler Frahsa, Yugoslaveı st bildiriyor: ya, Türkiye ve Yunanistandır. Bunla « Büyük Biritanya tarafından, Millet-|vın hepsi de, Akdenizde büyük Biri « ler Cemiyeti paktı mucibince karşılıklı tanyaya karşı tahriksiz bir taarruz hak hep Türk dilinin yaltrıklı ışığiyle aydın- lanarak kendi kök varlıklarının Orta rer göstermektedir: #lşık, sıcaklık, ateş, renk, su, yer, ka- ,mw-—j&md—-ümbwpmıs— p Ş K v e " |caklarıstimazaç olunan bütün Akdeniz sa- | cı maddesinin 3 üncü fıkrası mucibin « l köki . B '.";:'“’m'w'd”"'_'""in—lıldl-hdnmıılnıııdlıd-eohıhlıiiıkriniihıdoakkıhî bil « A-cadan geldiğini meydana koymakta- ra, toprak, gıda, ses, hareket, imtidat, IV. 4 (T,D,N,L,R,S,Ş,C,Ç,J,Z miş bulunmaktadır. dirmişlerdir. * dıri. —. İlkel dil köklerini koyunlarında zaman, mesafe, hayat, büyüme, çoğal - Bü-tnıı ıı. 'lıai.le' â_ııâı .,dc_. 4 )_] v saklayan bu eski dillerin,Yakut, Çovaş,|ma, yükseklik, büyüklük, kuvvet, kud- ÇF lıöıl. ı'ı ll ilerledikçe, bir ğ Kırgız, Altay... gibi Türk dili lehçele - |vet, esas, sahip, efendi, Allah...» ve, bu | YANdan kük manalarım anlatmakla be- akaıle oıu Uzerınde riyle karşılaştırılması, dillerin ilk varlı- | mefhumlarla birlikte, insanın zamanla g. BU e manıl -kkrş_ı:'ı::ır M:. ğ Türklüğe borçlu olduklarını, inkâr (idrak edip güneş yerine koyduğu kendi | K n y '“"":;__:'__a;m':*-w.' ÇDeF A, Tözll ŞŞ AŞ AF M0 ğ ş kabul etmez bir yolda, ortaya çıkar -|«ego» su ile bütün ehemmiyetli süje ve maktadır. objeler, hep «Güneşn aslından doğmuş Tarih üzerindeki derinleştirmelerin 'mefhumlardır. Şimalde Habeşlerin baskına müsait Dolo'nun şimal taraflarında bulunam bir arazide yeniden şanslarını deno - Ras Desta, 60 bin kişilik mühim bir oru | |meyen kalkmaları beklenmektedir. du ile, İtalyan ordusunun Dolo'ya dak özel bir kullanılışından doğmuştur. | «Güneş - Dil Teorisi» bu ek manaları €n son vargıları, zaten tarihten öncenin 2 — İnsan oğlunun ilk idrak ettiği bu da şu 7 grupta toplanmaktadır: yanan sol cenahına hücum edecektir, | sırlarını Türk varlığında aramak lüzu -| «Güneş» mefhumunu hangi ana sesle munu ortaya koymuştu. Buradan hare- |ifade ettiği meselesine gelince, «Güneş- ket eden Türk dilciliği, şimdiye kadar Dil Teorisi» bunu şu ana kökle göster - yalnız kelime karşılaştırmaları ve ben-| mektedir: AĞ. zetmeleriyle ileri götürülen dil dava -| — Bu sesi nasıl buluyoruz? sını daha geniş ve esaslı bir yolda ke-| Türkçenin Yakut, Çovaş, Altay... gibi, sip atacak büyük bir buluşla nurlanmış'en eski varlıkları koyunlarında sakla - ve onurlanmıştır. Bu buluştan doğan ge- | mış lehbçelerinde; Avrupanın Etrüsk ve niş, yüksek engin dil kanununa (Gü -| Bask, Amerikanın Maya, Toltek, Nah - neş - Dil Teorisi) adı verilmiştir. vati, Keşuha gibi ilkel dillerinde; en e- Güneş - Dil Teorisinin hareket nok -|ki devirlerin en yeni bulunmuş dil yadi- mizin muhtaç olduğu - şimdiye kadar | gürlarını saklıyan Sümer, Eti, Elâm dil. yabancı sanılmış - bir kaç yüz kelime- | lerinde, mülşterek olarak, bir takım tek nin Türk kökünden geldiğini — isbata | heceli kök sözler buluyoruz ki bunlar- | yarayacak bir âlet gibi bakanlar pek ('lı hemen sonsuz denebilecek kadar çok | büyük bir yanlışlık ve kısa görürlük mana birikmiş görünüyor. Bir tek (ak) içinde kalmış olurlar. (Güneş - Dil Teo- ' veya (ay), yahut (a) hecesinde «ha- | risi) böyle dar bir hedefe yiin'imekıınıyıl. hareket, zaman, mesafe, kııdı'eı,l çok yüksektir. Bu teorinin gözönüne ıLı imtidat, gıda, su, renk, ses...» gibi her | dığı sorum, ilmin ve tarihin en yüksek biri ayrı bir mahiyette olan bir çok ma- bilmecelerinden birini çözümlemezk, nanın toplanması ve bunun, yalnız bir yer yüzünde ilk insan şuurunun sesle dilde değil, ilkel dil varlıklarını göste- | anlatmak ihtiyacını duyduğu ana objeyi rebilen bir çok dillerde görünmesi, bu | we onu anlatmak için ilk çıkardığı ma -| buluşu ilk uyandıran âmiller arasında- malı sesleri bulmaktır. Bunu bulunca, |dır. bütün dillerin ana kaynağı en resyonel| — Bütün bu mefhumların «Güneş» te bir yolda ortaya çıkarılmış, dil dünya - toplandığımı bulan Türk jenisi, bu mef- | sinın arayıp arayıp bulamadığı ilk ana humların hepsini birden ifade eden tek | dil, Türk dilinin tarihi aşan yüksek var- sesli hecelerin bir vokalle başlıyan tek lığı içinde kendini göstermiş olur. Bu bir kökten ibaret olması lâzım geleceği- bakımdan (Güneş - Dil Teorisi) nin bü- ni de bulmuştur. | tün dil ve tarih üzerine saçtığı yeni ışık- | — Bu ilk sözün ilk vokali, vokallerin en | tan dolayı, yalnız - bu büyük buluşu kolay söyleneni olan «a» olmak lâzım kendi yüksek milli jenisine borçlu olan- gelir. Çünkü öteki vokalleri söylemek 'Türkler değil bütün dünya sevinç ve ö- ax çok ses cihazının hareketlenmesiyle vünç duymalıdır. “mümkündür. ... Bunun ilk konsonuna gelince, bu da Güneş - Dil Teorisinin hareket nok - öyle bir konson olmalıdır ki hem bütün talarını iki büyük esasta tophyabiliriz: başka konsonları kolaylıkla doğurabil- 1 — İnsan oğlunun yer yüzündeki ilk sin, hem de vokale çok yakın olsun. şuurlu idrakleri hangi obje üzerinde İşte bu konson, Türk dilinin kendi öz I — Doğrudan doğraya kökün ma -| Siper Cephesi nasını üzerine alarak tecessüm ve te -| Conupta Cicika-Harrar yolunda, celli ettiren, kök manasının «SÜJE>» İtalyanların muhtemel bir hücumuna veya «OBJE» sini gösteren ekler: |karşı, Habeşler geniş müdafaa terti - Bunlar - bir vokalle söylenen - (M,|batı almaktadırlar. Söylendiğine göre, B, P, F, V, Ğ, Y, C, Ç, J, G konsonla - Habeşler, ecnebi mütehassısların ida - riyle kurulur. ,l'ell altında, Avrupa harbinde görüldü- Ras Desta halen bu hücum için hazırs; Tanmaktadır. Resmi Tebliğ Roma, 27 (A. A.) — Resmi tebliği Mareşal Badoglio telgrafla bildiri «| II — Süje veya objenin en yakın sa- hasını, süje veya objenin o ıılııyi taş- | masını, yahut, hariçteki bir obje veya süjenin o sahaya gelerek ana süje veya ebjeye yaklaşmasını gösteren ekler» Bir vokalle söylenen (N) konsoniyle yapı- hr. Hi— Süje veya objeden oldukça u- zak bir sahayı, süje veya objenin o sa- haya taşarak yayılmasını, yahut öyle uzak bi kaybolmasını, veya hut uza! i bir obje veya süjes nin ana süje ve obje ile münasebetini göstyeren ekler: Bir vokalle söylenen (S, $. Z, C,Ç, J) konsonlariyle kurulur. IV — Süje veya objeden çok uzak yaygın umumi müphem, gayrişahsi bir sahayı, süje veya objenin bu sahada ya- yılarak vasıflanmasını, yahut öyle bir sahadaki bir obje veya süjenin ana süje veya obje ile münasebetini gösteren ek- ler: Bir vokalle söylenen (L) konsonu ile yapılır. V — Yapıcılık, yaptırıcılık, yapılmış elmaklık mefhumlariyle süje veya ob - jeye bir mana nüansı getiren ekler: Bir vokalle söylenen (T, D) konsonlariyle kurulur. VI — Her hangi bir nokta veya sa hada süje veya objenin temerküz ve te- rakümünü göstererek sözün manasını kat'i ve müspet kılan ekler: Her hangi bir vokalle söylenen (R) konsoniyle yapılır. VII —Sözün manasını tayin ve ifade yort 'Takazze üzerinde Afgaga mühıı de dün bir İtalyan müfrezesi Habeş « leri geri plüskürtmüştür. Habeşler ağıt zayiata uğratılmıştır. İtalyanlar tara « Yine söylendiğine göre, general fından 6 İtalyan asker 3 Eritreli askeri Grazziani ordusunun sağ cenahi — ile|ve 4 sübay ölmüş ve 9 İtalyan ile 37 merkezi Cibuti demiryoluna doğru ye- | Eritreli yaralanmıştır. İ ğü sistemde çok büyük ve mükemmel bir siper cephesi tesis etmişlerdir. Tahminler toplandığını gösteren Filozofik ve psis kolojik araştırmalar; 2 — İnsan dillerinin üzerlerinde en geniş manaları topludıkları ilkel ma - nalt eserlerin hangileri olduğunu ve bunlarda bu sonsuz anlam birikmesinin neden ileri geldiğini ortaya koymağa çalışan lengüistik ve filolojik derinleş- tirmeler. Bu iki hareket noktası üzerinde teo - Tinin vardığı neticeler şunlardırı 1 — İnsanın şuurla kâinata bakışın- | varlığı içinde yaşayan (okunmaz ğ) konsonudur. Bu öz Türk konsonunun sesi sadece bir kapantıdan ibarettir: Ağzınızı açarak (a) deyiniz; sesini « zin kesilmesi (ğ) konsonuyle işaret edi- kir. Ayni zamanda bu (ğ) konsonu bir yandan (v), bir yandan dar(y) konsan. larına değişerek dudak, gırtlak ve da- mak konsonlarını dağurur. Bu iki hareket noktasımı böylece ta - eden, tamamlıyan, isimlerden ekler: Her hangi bir vakalle söylenen (Ğ, Y, K, G, H, V, B, M, P, F,...) konsonla -| riyle kurulur. «Güneş - Dil» analizlerinde gözden — ——”—”—— ——— kaçırılmaması lâzım gelen — iki mühim ,..— Dün gece öyle bir kâbus geçirdim ki sorma, Her tarafı ölüm sarmış. harf değişme kaidesi vardır. Nihayet bir derinliğe düştüm. Bu ara ıilyiıi kızarıyor, Japkarmızı bir. ay Bunlardan birincisi, Türk dilinde ay- doğuyor. Alçalıp büyüyor. Bana yetişiyor ve ben, ona sarılıp kurtuluycrum. ni konsonun yanyana iki kere geleme -| — Rüyanı tabir edeyim: Büyük bir sıkıntıya düşeceksin, Ffakat — «Kızılay» mesidir. Böyle iki konson kelimenin (imdadına yetişecek. gösteren (3, 4, C, ©, İ Z) konsonlariyle 'ifadeye yarıyan (3, y...) konsonların - da ilk dikkatini üzerine çeken ve b - yin ettikten sonra, «Güneş - Dil Teorisi» morfolojik ve fonetik şeklinde görülür. | se bunlardan birinin - uzatma anlatan- yapılmış eklerin, bu saha anlamı ayrıca dan birinin yerine geçmiş olma»' "r. tün varlığın esası gibi görünen — obje Güneş olmuştur. İ İlkel bir yaşayış içinde bulunan bir artık kurulmuş demektir: (Ağ) ana köktür: Bu ana kökün vo- kali olan (a) zamanla değişerek şu se- insanı düşünelim: Henüz ateş yakması- kiz şekil doğmuşturı ifade edilmiş olduğu ve yahut bu anla- İşte «Güneş - Dil Teorisi» nin başlı- ve etimolojik analizde bu iki konson » ü e dan biri (&) olarak alınır. tı'ıı alınmaları kelimenin manasını an - l İkincisi de, oldukça uzak bir ı.ıhıılılııılı yaramadığı yerlerde tayin ve| ca ana hatları bunlardır. ., İ N.DİLMEN <