ğ “ismindeki bir arkadaşı saat sekizde Ba- Orofta Frençin Yaptığı Son İsticvaplar Da Bir Netice Vermiyordu Muaharrizi: Fesaman Wilis fFrenç, motörü kiralıyan müessesenin sahibini uzun uzadıya İsticvap etti. Ma- lasın bundan bir müddet evvel bu mü - ©s56s0ye bir mektup yazarak, daha ev - velce kiralamış olduğu Sen Hawk motö- #ünü on beş günlük bir g i mak istediğini bildirdiğini öğrendi. tör sahibi, motörün o tarihlerde boş ol- duğunu bildirmiş ve Malas ta cevaben bizzat gelip kira şeraitini kararlaştıra cağını anlatmış. Filhakika aradan bir hai geçtikten sonra Malas gelmiş, motörü muayene etmiş, parasının yarı - sını vermiş ve hattâ gemiye konmak ü- zere bir sürü de erzak ve kumanya is - marlamış. Viktor Topalladı mı?.. Çarşamba akşamı, Malasla, Magil roya gelmişler. Müessesenin kâtibi ken- dilerini istasyonda karşılıyarak doğru » ca motörün bağlı olduğu rıhtıma gö - türmüş. İki arkadaş bir defa daha mo- törü muayene edip kumanyayı gözden geçirdikten sonra derhal hareket etmiş. ler. On beş gün sonra gelip hem motörü, | hem de bunun mütebaki kira bedelini) tamamen teslim etmişler. Frenç, müessese sahibinin verdiği bu malümatı aldıktan sonra kâtip ile motö- rün makinistini de görmek istedi. Kâtip, patronundan daha fazla bir şey söyliye. | medi. O çarşamba akşamı, Malasla Vik- toru istasyonda karşılıyarak motöre gö- türdüğünü, daha evvelce tedarik etmiş | olduğu kumanyayı gözlerinin önünde bir daha kontrol ettiğini ve motör hare- ket edinciye, yani saat (9,15) e kadar onlarla bulunduğunu söyledi. Saati ga- yet iyi hatırlıyordu. Çünkü motöfün Portpatrike kaçta varabileceğini, ha » reket saatine göre hesap etmişlerdi. Mo- tör, limandan kalkınca şimal istikame - tini tutturmuştu. Frenç kâtibe Malasla Viktorun fotoğraflarını gösterdi ve genç bunların ikisini de teşhis etti, Frenç bundan sonra Viktorun topalla- yıp, topallamadığını sordu. Kâtip, mo - töre bindiği zaman Viktorun topalla - madığını, böyle bir şeyin farkına var - madığını söyledi. Bundan sonra İsticvap edilen maki - nist te bu malümatı aynen teyit ve tek- rar elti, Aranılan Adam Şu halde, buraya kadar, Viktor da, Malas ta hakikati söylemişlerdi. Yol - culuğa tam dedikleri şekilde başladıkla- | rına şüphe yoktu. Gene kendi anlattık. larına göre Barodan kalktıktan sonra Portpatrike, oradan da Kambeltavna | uğramışlardı. Portpatrike uğramış ol - duklarını Frenç zaten daha evvel tes - bit etmişti. Kambeltavna uğradıklarını da o kasabanın polis dairesinin mektu. bu teyit ediyordu. Binaenaleyh, bundan sonra Frencin — 43 — 4712/935 Tier iri yarı ve kaba bir adamdı lunmasından başka onun aleyhinde ola- bilecek hiç bir delile malik değildi. Ger- çi Stranraerdeki otele, yazdığı gibi o mahut akşam yetişememiş ve ertesi gün varmıştı. Fakat onun bu hareketi de başlı başına şüpheyi dai olamazdı. Ha- kikaten yolda bir mâni zuhur etmiş ola- bilirdi. Tierin teamamile masum olması ihtimali olduğundan Frenç gayet ihti - yatlı davranmak istiyordu. Frenç, Tieri baştan aşağı süzdü ve meseleyi açıkça anlatmanın daha mü - nasip olacağına karar verdi. Yemekten evvel yağan yağınurdan, otelin önünde olan ve iki şoförün yaralanmasile neti- celenen kazadan bahsettikten sonra sandalyesini biraz daha Tiere yaklaştır- dı, başkalarının kendilerini dinleyip dinlemediklerini anlamak için gözlerini salonda gezdirdi ve eğilerek Mister De. nis Tierle mi müşerref olduğunu sordu. Tier: — Evet, ismim Denis Tierdir, dedi. bati idi. Kendisine sorulan bu suale san- ki hiç bir alâka göstermiyordu. Frenç: — Benim ismim de Frenç. Skotland Yarddan polis müfettişi Frenç. Buraya ibilhassa sizinle görüşmek ve halletme- ğe çalıştığım bir mesele hakkında siz - İden bazı malümat almak için geldim, dedi. Zahiri Soğuhkanlılık Tier yerinden bile oynamadı. Çehre- sinin ifadesi de değişmedi. Fakat Frenç, bakışlarında birdenbire bir tahavvül sezdi. Herifin zahiri soğukkanlılığına yapacağı ilk iş Tieri görmekti Bu zatın rağmen, için için bu hâdise ile alâkadar mensup bulunduğu şirketten aldığı ma-| olduğuna emindi. Tier piposunun du - lâmala göre, Tier ertesi gün Niukasilde manını tavana doğru savurduktan son- Boar'; Hed otelinde bulunacaktı. iğ Frenç ertesi gün Barodan Niukasile — Benden ne gibi malümat almak is- hareket etti ve tam akşam yemek vak. tiyorsunuz? diye sordu. ti otele yetişti. Aradığı adamı bulmak.) O Frenç gülümsiyerek: ta güçlük çekmedi. Sobaya yakın bir — Korkarım ki size biraz münase - masada oturan o dev gibi adamın Tier betsiz bir sual soracağım Mister Tier. olduğuna şüphe yoktu. Frenç, Tierin! Arkadaşınız Viktorun son dört beş ny! yemeğini bitirip salona geçmesini bek | zarfında size borçlanıp borçlanmadı - ledi. Herif salonun köşesindeki bir kol. | ğını, borçlandıysa kaç para borcu ol - tuğa kurulup ta piposunu tüttürmeğe | duğunu ve bunu ödeyip ödemediğini an- | başlayınca Frenç te bir sandalye alarak (lamak istiyorum, dedi. İ gidip yanına oturdu. Tier yavaş yavaş Frence döndü ve İsticvap gözlerini onun gözlerine dikerek ho - Tier, Frencin hiç te hoşuna gidecek | murdanır gibi: bir tip değildi. Gerçi iyi yarı ve kaba, bir surette yakışıklı bir adamdı. Fakat na böyle bir şeyi ne salâhiyetle soru: çehresinde hiç bir cazibe yoktu. Ağzı yorsunuz? Sizin üstünüze ne vazif2? hüsunet — ifade ediyordu. Çenesi fazla 'dedi. geniş ve gözlerinin bakışı da âdetâ kor (oOFrenç konuştuklarını işitileceğin - kunçtu. Gayet iri yapılı ve kuvvetli idi. den endişe ediyormuş gibi sağına solu- Her halde maksadından ve aklına koy. na bakındı. Sesini alçalttıysa da, gene duğu bir işten kolay kolay dönecek, vaz | sert bir tavırla: geçecek bir adama benzemiyordu. — Pekâlâ üstüme vazifedir Mister Frenç nasıl söze başlıyacağını kesti - |Tier. Sir Con Magilin katli meselesini remiyordu. Tier hakkındaki şüpheleri |tahkik ediyorum. Her halde bunu pa- gayet müphem bir takım kuruntulardan | zetelerde okumuşsunuzdur. ibaretti. Motör yolcularından biri bu | SON POSTA İNGİLTEREDE Parlâmento Dün | Açıldı Londra, 3 (A.A.) — Parlâmento bu- gün açılmış ve ilk olarak-kralın nutku- nu okumuştur, Kral yabancı devletlerle olan dostluklarından bahsettikten son- ya İtalyaya karş yapılan hareketin müşterek bir hareket olduğunu, Millet. ler Cemiyeti siyasasından İngilterenin hiç bir zaman ayrılamıyacağını ve, sulhü korumak için devletin büyük gayretler göstereceğini söylemiş: | « — Hükümetim, İtalya - Habeşistan | ve Milletler Cemiyeti tarafından kabul | edilebilecek bir sulh lehine nüfuzunu | kullanmağa devam edecektir.» demiş - tir, Kral okunan nutkunda Londra deniz konferansını mevzuu bahsettikten son- | ra dahili siyasete geçmiş, işsizlikle bü- tün bakanların mücadeleye hazırlan « dıklarını söylemiş, muhtelif meseleler | hakkında fikirlerini bildirmiştir. Kral nutkunda ezcümle demiştir ki: «— Milletler cemiyeti mukavelena - mesi mucibince üzerimizde bulunan beynelmilel taahhütlerin icrası ve im - paratorluğumun emniyetini Omüdafaa kuvvetlerimde mevcut olan bazı boş - lukları doldurmağa bizi mecbur mektedir. Bakanlarım müsaid zaman -| da parlâmentoya bu iki gaye için mat. lüp asgari hadde indirilmiş teklifler tevdi edecektir.» FRANSADA Sol Cenahcılar Hükümeti Tehdit Ediyorlar Paris, 3 (A.A.) — Saylavlar kuru- lu toplantısında komünistlerden Ra « mette, faşistlerin hareketleri hakkında hükümetin fikirlerini öğrenmek üzere| bir takrir vermiştir. Takrir sahibi, Ateş Haç Birli suplarının memleketin muhtelif yerle - rinde toplanmaktan hali kalmamış ol - duklarım ve daimi bir seferberlik ha -| i mens| HİKÂYE » Hatice E. Talu» KORKU İftardan sonra, sigaraları yakmış“ derdim. lâkin onlarda yarı yoldan lar, kahvelerini içerken konuşuyorlar. döndüler. Nihayet öyle bir hale geldi dı. İki, bölük aç kalmağa razı oldu, fakat | Hepsi genç, hepsi de güclü, kuv- hiç kimse köye gitmiyordu. — vetli, koç yiğitlerdi. Bir kismi asker- Baktım: Olacak gibi değil, tek br | liklerini, harbiumumide, en çetin cep- ima gitmeğe ve bu muammayı helerde yapmışlar, ölümle bir kaç de- letmeğe karar verdim. fa karşı karşıya gelmişler, korkudan Akşama doğru, hayvanıma atis” | kanıksamışlardı. hn sürdüm... | Şimdi her biri, sıra ile, bizzat ken-| © Yarı yola gelmiştim ki, hakikaten? di başından geçen bir macera hikâye derinden derinden bir uğultu, bir inik ediyordu. ti benim de kulağıma çalındı. Ben Söz nöbeti İhsan Malkoç'a geldi. |lerledikçe, ses de yükseliyordu. Bur Sinirli burnunun üzerinde duran 'öyle bir şeydi ki, ne insan sesine, "© gözlüğünü düzeltti. Camların arkasın | hayvan haykırmasına, ne de fırt | dan alev saçan gözlerini arkadaşlar | uğultusuna benziyordu. i rına dikti ve: İ Saçlarım tepemde diken diken ek — Size, ömrümde bir tek defa ge-İmuştu. Fakat hayvanı sürmekte dö çirdiğim korkuyu anlatayım.. dedi. vam ediyordum. ii” — Korku mu?. o Sen kim, korku İnilti de gittikçe bana yaklaşıyor”. | kim?. Sen korkar mısın? du. Bir aralık, dikkat ettim: Alımdi” İl Filhakika İhsan Malkoç korkunun |ki at da kulaklarını dikmiş, odab© İ ne demek olduğunu bilmiyenlerden-İnimle ayni korkuyu duymağa başl” di. Çanakkalede, Conk bayırında, son | mıştı. Yürümek istemiyor, ikide bir | Fa İrak cephesinde, daha sonra da'de sendeliyordu. Benim vücudumu df | Dumlu Pınarda onun göstermiş ol-İsoğuk bir ter kaplamıştı. Dizlerimif | duğu cesaretin, şecaatin su götürme- bağı gevşiyordu, nerdeyse, o kaltaği? kollarında, göğsünde, üstünden yere yuvarlanacaktım. zi İnilti devam ediyordu. “Fakat be bere izleriydi. İde artık mezarların arasına dalmış, © Sigarasından bir nefes çekti, ve: İsin geldiği tarafa yaklaşmıştım. Bur 5 — Evet! dedi. Ben de ömrümde!dan, sağ çıkacağımı pek aklım kesm€” bir defa korktum. İtiraf ederim.. İmekle beraber, gayrişuuri ilerlemeki8 Maiyetimdeki bölükle Bağdat ile idim. NI Basra araşnda arazi üzerinde keşifl © Birdenbire karşımda, yaralı bir i | yapmağa çıkmıştım. Düşmana muh-İsan feryadına pek benziyen bir feryat | temel taarruzuna karşı buralarda tah-| koptu. Dikilip duran hayvanın üz kimat yapacaktık. Araplara güvenme |rinden önüme baktım: Zamanla diğim için, askerlerimi hep Anadolu-!' ek tepelerinden biribirlerine di nun Öz Türk uşaklarından seçmiş-| muş iki mezar taşının arasına, zavalli tm. Neferlerimin hepsi de arslan “gi-|bir öküz, boynuzlarındam sıkışıp KEREM bi delikanlılardı. mış, o elim vaziyette inleyip duruyo”. | Ne taraflara gideceğimizi belli et-|du. “NX di yen şahitleri, bacaklarında, taşıdığı sayısız yara, ki Kimbilir ne vakitten beri sürüp Bi” linde bulupduklarını söylemiştir. Mumaileyh demiştir ki: | «Ateş Haçlılar, harekete ogeçmeğe hazırdırlar,» Radikal sosyalistlerden Guernut de! ,yardıme, | kuvvet mahiyetinde olan İbirlikleri saymış ve onların silâhlan - makta oldukları noktasında israr eyle miştir. rek şöyle de i o« — Eğer hükümet, usullerini değiş- tirmiyecek olursa biz hükümeti değiş -| tireceğiz.» rise ” ALMANYADA Nazi Partis nde Tasfiye Yapıl- m'yacak İ Berlin, 3 (A.A.) — Nazi partisinde | arasından geçmeğe mecburdu. tasfiye yapılması ihtimali yoktur. Bu- İce, dinlenmemize pek az bir İgeniş bir mezarlık vardı, ve köye gi- Sözleri ve tavru. «hareketleri gayet) o Güernut, içişleri bakanına hitap ede-| den yol bu mezarlığın Fr demen ire ” İzamanın yapmış olduğu tahribat miyerek, yola çıktık. Üç gün, üç gel. i zaman den bu hal onu çileden çıkarmış, b hasrederek yürüdükten sonra önce-|yap etmişti. Önce geniş bir nefes ek den tayin edilen ilk noktaya vardık. İdım. Sonra, âsâbım aksülâmel yapti" Burası, büyücek bir köyün yanı ba- Düşüp, bayıldım! şında, müdafaaya önemli yardımı ola- Bir zaman sonra, kendime geline” bilecek bir yerdi; köyle, bizim ordu-|hayvanı kurtardım, salıverdim ve K* gâh kurduğumuz yerin arasında (da, İrargâha döndüm. 0 Fakat üç gün hasta yattım.. İp eli çiyordu. Bu öyle bir mezarlıktı ki, belki bir liki yüz senelik bir tarihi vardı. Yamrı yumru, iri küfeki taşlarının en Sa İç İşleri Bakanı Çekildi... | e KEN Bek b m eskiliğe şahit oluyordu. Gök yüzüne uzanmış hurma & ğaçları burada bir de kesif orman vü- cuda getirmişti. ileyh ,Kuomintang'ın hücumlarına Asker, köyden kumanyasını düz- ruz kalmış idi. Kuomintang, k A mek için, sabah akşam bu mezarlığın Japon lehtar: bir siyasa takip et! İmuaheze ediyordu. , Bir akşam, araba ile erzak almağa na dair olan şayiaların hiç bir esasa giden Emin çavuşla iki arkadaşının, müstenit olmadığını mes'ul nazi çeven-|köye gidemiyerek, korku ve telâşla Ileri beyan etmektedirler. Bu ithamlar geriye döndüklerini ve bu yüzden bö- "rejim düşmanı olan kimseler tarafın -İ üzün o gece yarı aç kaldığını haber Londra, 3 (A.A.) — Royter nın öğrendiğine göre Çin sefiri muel Hoar ile görüştüğü sırada dan yapılan bir takım iftiralardır. İngilterede İstikraz Ve Hazine İdi Londra, 3 (A.A.) — Yüzde iki bu - çuk faizli ve 1956 dan 1967 ye kadar ödeme müddetli 200 milyon Sterling li- ralık tevhidi düyunu istikrazının pros- pektüsleri dün akşam ihraç edilmiştir. İhraç fiyatları yüzde 96 buçuktur. Ayni zamanda, 1939 dan 1941 sene- sine kadar ödeme müddetli ve yüzde bir faizli yüz milyon Sterling liralık hazi. — Sizde ama da yüz varmış ha! Ba- pe bonolarının da ihraç edildikleri ha-|1€ ber verilmektedir. Bu bonoların ihraç fiyatı yüzde B8 dir. Uluslar Sosyetesi Çin İşine Karışmıyor Londra, 3 (A.A.) — Dün akşam Rubicon Club'da finansal buhrandan ve uzak şarktaki durumdan bahseden bir diyevinde Lord İytton Milletler ce- miyetinin hali hazırda Çin'de her hangi bir faliyette bulunmasının imkânı ol- (Arkası var) |duğuna kail bulunmadığını söylemiştir. ve ertesi gün erzaka başkalarını gön- A devlet muahedenamesi ahkâmının 74. ponya tarafından ihlâl edilmiş hususuna İngiltere hükümetinin dikkatini celbetmiştir. m verdiler. Hemen, bunun sebebini anlamak için Emin çavuşu karşıma getirttim ve sorguya çektim. | — Kapı kadar boyu olan çavuş bana hulâsatan şunu anlattı: l TAKVİM 2 Mezarlıkta hortlak varmış! Tam; —— 5 orta yere yaklastıkları zaman boğuk! BİRİNCİ KANUN İ boğuk, vahşi bir inilti duymuşlar, Bu, sesler üstü kubbeli, pek eski bi zardan geliyormuş. Gerek çavuş, ge- k arkadaşları korkudan az kalmış Bayılıyorlarmış. Bütün cesaretlerini toplıyarak, çala kamçı, geriye dön- müşler. Emin çavuş, ifadesini şu sözlerle bitirdi: — Ölüm Allahın emri, yüzbaşım!. İBeni dilersen kurşuna dizdir.. Fakat 'bir daha, büyük sözüme tövbe, ora- dan geçmem! Çavuşa lâzım gelen cezayı verdim