—25 İklaci Teşrin | TÜRNLER (- ROMA KAPILARIN Gerhart Ellert'in eserinden Attilâ Kardeşinin Elindeki Yaya —| - MHO Adeta Donup Kaldı.. Baktı Ve H__B“ esnada — uzun kış gxelain* *u"l" ve Alanlar — oturdukları, yarr ğ oklar yontuyorlar, kılıçlarını bile- 'Orlar, baltalarını keıkinles::fh.:: nları ne ni Büğelerd. maksatla yaptı 'an Attilâ her zamanki gibi sara- B büyük kapısından çıkarak '?d"_r Narına ve oradan stepe doğru gilm” Yor, atile yavaş yavaş ve ihtinl_h aşağıya iniyor Ve MA ELDİ İN e gelandie bi tevki kızmen garip ve Yi veren bir şehre, kısmcaı de bir ordu n ına benziyordu. Kıılı ıırlil' Tef daep 1 bulunuyor- Safının ahşap konakları bulunuyor d,:. Damların sivri, oymalı kirişleri bi-; ;,i:'dmulıııı ediyordu. Tahta kafes- N arasından içeriye pek az Ziya S M’ll iyordu. Fakat bu abşap ev!um a Çdi çok değildi. O evlere u:ı;:nî :.:ıîı esapsız, üzerleri çuha ile & Sadırlar vardı. Steplerin kış Mâıh' mukavemet edebilmeleri için b_u î::lzhllklu ve iplerle yere bağ> rdi. , Âttilâ karla örtülü olan çaklıkları a îh dolaşarâk bu çadırlara bir nazar fır- tı, daha ileride duran at ve koyun —:""]"ine baktı, çadırları ııydı_ve ıi'!- $ Erin tahmint miktarını (:_ıbıl etti. ı_kt:' at nalı sesi işittiği için dönüp Elinde bir yay tutan Urdurdu ye yayı göstererek pür t Attilâya sordu: — «Bunların yapı Bleda atını|© Attilâ çurada burada rak: emirlerine ki gösterdiğin o | mirler verdiğini ges hid- |zarlaya lmasını sen mi ıslık çalar gibi —15— dağınık bir halde Attilâ hayretle onun yüzüne baka- ü i. Burada senin virle ('şuphîz'kı%:ıdı(elciımrh — wKendisine karşı çok dostluk in o Yunan kedisine ne & bilmiyor muyum?» Attilâ hem münazaaların önünü ak mak, hem de kurduğu harp plânlarını ilerletmek içi dığını anlıyarak Bledaya verdi: iyi ve doğru tertibat ah şu cevabı *Sen pek apdalsın kardeş!.. — Bahsettiğin Yunan kedisi Duc- burada kalmayacak, ben yok iken da kuvvetlerimizin bir kısmile Ka- la çıkacaktır.» k:;u,':ıaadühi arasında — «wSen pek | Dil Yazıları 25/11/935 h Yeni Güneş dil teorisi çok eski olan n karanlık noktalarını aydınlı malar etrafında çıkan bir yazıyı *Ulus» un son günlerde ilim dünya- sına açtığı yeni (Güneş - Dil teorisi) bilgimizi keskin ışık dalgalarile sara- cak yepyeni bir buluştur. Bu beyinleri kamaştıracak kadar parlak ve yüksek |hakikat, çok eski ve köklü dilimizin ve İdolayısiyle ondan varlık —almış - bir İçok dillerin nasıl doğduğunu en açık ve en basit bir şekilde ortaya koymaks (tadır. Batı dil bilginlerinin taşlaşmış teori- Z |leri, son araştırmalarla gevşemiş, da- ihlmıya yüz tutmuştu. Bugün isc pek üstün, varlığın kanunlarına en uygun olduğu gibi, ilmin ölçüleriyle incelen- mesi de pek kolay olan bu yaltırıklı buluş, apaydın bir hakikatin, asırların karanlık görüş ve düşünüşleriyle na- sıl körletilmiş, yalçın pardelerle kapa- tılmış olduğunu bize bir kat daha an- Tatıvermiştir. ğ inin gizemli düğümleri göz- önünde artık, çözülmeğe baş- ladı. Bir güneş gibi fışkıran bu yeni - şıkla dilimizi ve büyük benliğimizi da- ha derinden aydınlatmak yolunu tut- muş bulunuyoruz. Dilimizin etimolojisini en kesin ve keskin bir görüşle açacak Günes - Dil duran Alanların bakiyelerini toplamıştı. Hakikaten asker bulmak zor olma- dı. Bir kere şurada burada dağınık bir İhalde duran Alanların bakiyeleri top- Indı, ondan sonra arabalarını bir ara- d ble görüşü ya getirerek teşkil ettikleri kaleleri ve teorisi, bize ilk insanların düşünüş ve çadırları o devirde düşman bildikleri Ha v"-';rdğ-mımm ne olduğunu Roksalanlara pek yakım — olduğundan gUNŞN KDA ğ ) Beşer tarihinin türlü yollardan — ya- |şimal seferi için büyük bir heves gös- bilma ve yapılacaki arlitemualarişla İtermeyen ve halbuki şarka doğru se- öğreniyor ve öğreneceğiz ki insanlığa fere çıkacak olurlarsa kadınlarını Ve jik düşünüş, ilk inanış gibi, ilk söyleyiş İçocuklarını da yolun yarısına kadar 4, gene maddi varlığımızı ören ve ü- |beraberlerine almalarına imkân gören ,cten güneşten gelmiştir. Dil, tarih a- Gepid kabilesinin bir kısmı da sefere raştırmaları gibi arkeolojik, palcogra- İişürak edeceğini bildirdi. Bir de Atti-|fik bilgiler de bu hakikatin kavramın- lâ asıl kendi ordusundan - bir kaç yüz ' da bize en önemli ı;;.y.;:ılıım olıîık“- h ayırabildi ve Onegese: tır.Toprakların altını ünlerce Yyıl ! ı -—)..I..ıe bü.senin ordundum dedi;|mülü kalmış her türlü kalıntılar gibi eski ve totemik inanlar, halk deha ve Şarka doğru bir sed şuurunun eagin bucaklarında, torlan- Yunanlı Öneges geçen müddet zar- miş kitap Y" öi e d apraklarında gömülü duran fında iki şey öğrenmişti. Bir kere me- leştiriklikçe çözülmez sanılan * YeniGüneş-DilTeorisi Yeni Buluş Yolile Bir Ana Ocağına Ulaşacağız Yazan : Naim Onat ve bir çok biyük dillere da analık yapan latiyor. «Ulusx gazetesinde bu yepyeni olduğu gibi sütunlarımıza geçiriyoruz: rile onu saran, bağrına basan bu büyük varlığa insan oğlu, ilk gözünü açtığı gün, sarılmış; onu kendine en büyük koruyucu saymıştır. Kürenin korkunç ve boşluk dolu sıre tı Üzerinde türeyen duygusuz, — insan« sız, araçsız ilkel insanların değil, ilere lemiş, yükselmiş, varlığın kanmunlarını kavramış bugünkü beşer varlığının bile ona bugün nasıl göz ve gönül açtığını düşünmek onun yaratılışımız üzerinde. ki derin izlerini göstermeğe yetişebilir. Güneşten aldığı düşünüş ve anlayığ kuvvetiyle ana belki de gör yumacak kadar ilerlemiş, türlü yaşama — yolları bulmuş bugünkü insan yığını, eğer bils miş ve İnanmış olsaydı ki şimdi, o ar- tık söylenecek ve kararacaktır, onun 4 anda uğrayacağı korkunç iç duygusu, şüphesiz, aklını alacak kadar, çılgıt olurdu. İç ve dışımızı almış bu kadar büyük bir varlığın, her şeyi ondan uman ve ondan aldığını sanan en eski dedelerik mizce ne kadar önemli tutulacağı düs şünmeye bile değmez sanırım. İlkel insanlar, yemeyi, içmeyi, 1sins mayı, ışığı, ateşi, yanmayı, türlü iyil'N ve felâhetleri hep ondan gelir sanar: K ona tapmış, onu en büyük yaratıcı tan. vı saymışlardı. Her şeyde ilkin maddi düşünen in- İsanın bütün içsel duygularını doğuruzi gene güneşin, kendini saran ışıkları ol« |muştur. O, aklı, bilmeyi, büyüklüğü, yüksek « liği, güzelliği, kuvveti ve onga — inanıp hareket, mesafe ve zaman bulguları hep — ondan, onun türlü —oluş ve görünüşlerin - den almış, onu anmaya yarayacak en düz ve birleşik ses ve hecelerden git. gide bütün duygu ve düşüncelerini an- latacak bir dil araçını ortaya çıkarmış. tır Yalnız konuştuğumuz — sözlerin d& gil, bugün duyduğumuz düşüncelerin, saplandığımız inanların, yaşattığımız türelerin, bu yeni buluş yoluyla incele- ip, derinleştirilmesi bizi ancak bir a« İcağa ulaştıracaktırı GÜNEŞ'e. ' İnhisarlar U. Müdürlüğünden: . Yukarıda isim ve miktarları yazılı muhtelif kırtasiye nümune ve şart namesi mucibince pazarlıkla satın alınacaktır. Vermek isteyenlerin pazar- in?» y — im? Yayların yapıl-|di — v 1 anlatabilecek kadar Hünce bi- Za '“:e'?eî::m:m errettim.» _—M“.Mm,.w" parmağını kaldırdı :;'x:;:“' sonra, Etüs Attiliyan. k”'k"ı"ctı::r?:.:e:n::dm lııkuı: kolla- Yaylar ve kazanlar la imal milletlerine “kargı|terini kavramak çok güç olduğundan a .nwn'll:' kdım:nnlmh “bederken cenup hudutlarımızı düt aqıçwşn*mh'_';':ed_'f'?"wvî ve parmakla: yın bulundurma- âni vaziyetlerde dıwubeme"_ u 8etdi. Yayı elinde (nlvnymıh onun MWİ-"M 'd':,”;.. hakde şarka doğru lâzım geldiğini anlıyordu. Onun için yumak sicim 50 gramlık WYet mahir bir nişancı olduğu anlar wi için nereden asker bula- | Öneges kısaca: g) 15000 adet T No, zarf büyük ::R'Ğn. Esasen bir Hün prensi olabil- dııhmh — «Bu orduyu ne yapacağım?» di-| 200000 adet 7 No. zarf orta için bütün Hü SN (P çellik verdi: sordu. 20000 adet 7 No. zarf küçük d.' ıı:î:':ılî:îî..*::nğıdâ ı:::.m- Am1-K=="P SEMEŞRE F «Şarka karşı bir sed çekeceksin» 500.:;: Kİ iRasie d : bulmak zor olmıyacaktır. ; CArkası ver) | 1500 top kalın makine kâğıdı —— h'* “Yay yapılmasını emretment Öi —— — 1000 top 5 No. müsveddelik kâğıt böyl, hi bir diyeceğim yok. Felgit 500 adet büyük el defteri le yaylar değil!» 500 aded sumen Attila, kardeşinin elindeki yaya ba- Sinca hususi onun oymalı ve bayalı luey.y olduğunu ve üzerindeki işaret- olman Zaran onun Attilâya mahsus içik lözim geldiğini anladı. .0"““ üyCğ“!lırıııı çattı ve birden bire ve- S , alayamadığını — ifader eden şu Sözleri Sözledi: — «Ben ne böyle yaylar yapılması- &mrettim, ne d: 4 ;a;" benimdir. O-| ' Terede buldun?» kiş gç Serede bulursam bulayın. Bu e kadar yay yontuldise, ne kadar bir ni hu Şimal seferi ve Bleda — >& Attilâ tekrar etti: — «Ben böyle bir emir vermedim». bi tda elindeki yayı fırlatıp attı. Yay Sadırın medhali önüne düştü ve O- Hda duran bir köpeğin canını yaktığı Çin köpek inliyerek bir kenara doğru *ekikli. Bleda buğırıyordu: — «Yayların üzerine benim ismi- Mi de kakmaları lâzım geldiğini ben Onlara öğretirim. Attilâ, sen şimal se- İstinde iken ben burada istediğim gibi 'öküm süreceğim, anladın mı?» Yok ş_şıwıq'“"”"“" Jeri uyku tetmayorsa, teşlikk vMMM;'“İ'“ o :ı::'"“ .“ıı' _"L"'“M artmıştır. Benliz vakıl varken bu 'Tulü — 27 «29 1/2 Şarki griniçtendir. fenalığı gidermeğe Düdük sisli havalarda sekiz deniz milinde işitilmek üzere her dakikada üç Kü nüA ü a VAT RL Tankan rilide' < Bikik < Sula 0 CÖ müsekkin olup “""m“.'ğ':—...,!rennd“'—'—""*' VA0 FAO AA LA A NÜ 60 zararı yoktur. olacaktır. A yekalrkrer aei <at "Tesisatın 10/12/935 tarihinden itibaren faaliyete başlayacağı alükadara. min malümu olmak üzere ilân olunur. — «7470» —— yevi maddeler fabrikaları, Ludwfgshaten sİRhln lık için 26/11/935 tarihine rastlayan salı günü saat 1d de Ö4 7,5 teminat paralarile _EE'_ _Lîühıyııl Şubesindeki Alım Denizcilere Ve Tahlisiye Genel * * ıdınyorniîlhkwnr'—ııııımu.' m:ı:)mu'b.._h' li Ve temsil Hbıılhyıılıku-hıı_ü— birlikte va şartnameleri almak için de her gün Kabataşta Leva- Komisyonuna müracaatleri. (6942) Gemicilere İlân Direktörlüğünden: - MmHıyınthenıiyınmdıüııdetTifvnıinmıindeıiıdö- diiluıiıw.hıuvüinooinfîvuiydi Halk Opereti Fransız D)ıtro:ıuııdı bu akşam N Şehradebaşı TURAN tiyatrosunda akşam ."0 da ONLAR ERMIŞ MURADINA vadvil 8 berde ğ