25 Kasım 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bi O T N Almanyada 12 Çocuğu Öldüren Bir Adam VA Almanyanın Vittenıbefî şehrinde- Karl Melsar mant isminde bir quum- cu 12 çocuğu öldürmüş olmak zannı ile zabıta tl- Tafından tutulmuştur. Fakat suçlu bir müd- “ttenberi şehirden kaybolmuş olan çocuşt- < n arasından ancak (4) tanesini öldürdü- İi sSöylemekte, diğerlerinden haberi ol- . n:nd'ğ]"" temin etmektedir. Sulçu, sorgu kiminin bu işi neden yaptığı sualine ce- hp “llrak: x — Çocukların bıçak altında can verir- *N ne yaptıklarını görmek istiyordum, de- Miştir, ( Adam şuurunda bozukluk olduğundan — iDbe edildiği için doktorlar h:“llede altına alınmıştır. Bulllllh bera- " adamın küçük çocukları çikolata V* Meyva ile kandırarak, öldüreceği yere ka- kan döktü. Ünü Söyl.ı Yen suçlua dar götürmekte kullandığı usuller, bir mec- | Pat ön işi değildir. Fakat ıioktoriıı_ bu ada- N muayyen saatlerde delirip, muayyen Sâ- ercî,, hali tabitye avdet eden cinsten 0” “zerinde ihtimaller yü!ünn&tedlrhl'. * | Yunan kralı İkinci Yor - gi, tahta çağırılmadan ev- .(B P dfgorh'r lıu Fonvn's) semtinin küçük bir otelinde ©- ıoîuyo'd“- bu otelin kaloriferi bile yoktu. nı:-“k günlerde soba ile ısıtılırdı. - Kralın B Yeti bir kâtip ile bir de uşaktan ibaretti. a Hsak, bir orman yangınında onun bı_bı: Tn hayatını kurtarmış bir adamdı. Eski g. Sekerdi de, onun için kral onu yanın * dan ayırmamıştı. & sıkıntılı günlerde dostları, tanıdıkla - 181m îkrabuı, ona: ' a Çağırırlarsa gene Yunanistana gider %iı? diye sorarlardı. — Elbettel derdi. , h,——' Fakat tehlike yok mudur? Mütemadi OYanlara, ihtilâllere ne dersiniz? B —Meslekimdir. Elbette tehlikeye göğüs enneliy;m) ; biş wce_rçekldn krallık büsbütün tehlikesiz nu; k iş değildir. Yugoslavya hükümdarı - ç atli faciası üzerinden henüz çok za - La,n .- Feçmedi. Fakat bu tehlikenin Meli “atünde dolaşmadığını da kabul d_ " " sonra bu tehlikeye mukabil... Mesle - vel, Londrada otururken | para! FRANSADA ' Harp Zararlarının Tamiri İçin 700 Milyon Franklık Bir İstikraz Yapılıyor henüz Paris 24 (A.A.) — Resmi gazete, nüz ikmal edilmeyen harp zararlarının tımırıı;ıı lıolıylıtmık için 7000(!0000 franklık bir istikraz aktine Finans Bakanını _ıııeıun kılan bir kararname neşretmiştir. Fransanın Denizaltı Filosu i iz Bakanı Paris, 24 (A.A.) — Denıı:_ k Bny.Pietr_i, Paris Soir gazetesine şöyle deı;i':::ı: deniz altı filomuz a dünyanın birinci filosudur. Bu faikiyeti elden ka- çırmamamız icabeder. ' _ AVUSTURYADA | lmparatorluk Taraftarlığı (lerliyor Viyana 24 (A.A.) — Havas ajansı ay. imparatorluk tarafdarlığı tari Avaatar ada aa a Daha Arşidük Otto'ya İmparatorluk taraftarları, Viyanayı im- tora sadık kanunlar arasına koymak içi ı;mıkhdırlır. L 20 teşrinievvel tarihinde Ot- 'mun doğumunun yıldönümünü kutlamak ü n:r.ı'ııl:lııı dini âyinde hazır bulunduğu Saltanatın indesi hususunda tesadü nan müşküller daha ziyade hariçten gel - . * için £ olu- RUSYADA 1100 Balıkçı Gemi- si Buzlar Arasında Moskova, 24 (A.A.) — Aıtrılm?’- dan bildirildiğine göre Hazer Denizin- de 1,100 parça balıkçı gemisi buzlanfı arasında sıkışip kalmıştır. Bunlara yi- yecek yetiştirmeye muv.ıffık ojnn bir uçak sekiz yaşındaki bir çocuğu, alıp 'etl)n?::n:ılıkçı kayıklarının da sulara de saltanat taraf-| -. BÖN POSTA Almanyanın Sü Bakanı Blomberg ALMANYADA Bir Süel Sergi Açıldı Süel Ruhu Gösteren Eserler Teşhir Ediliyor Berlin, 24 (A.A.) — Sü bakanı Blomberg ile terbiye işleri bakanı Rust ve Rosenberg, Prusya devleti kütüpha - nesinin büyük salonunda Almanyanın süel ruhunun kuvvetini gösteren el ya- zısı eserler sergisinin açılma törenini yapmışlardır. Serginin birinci şubesi mazideki as- kerlik fikrine ait eserlere tahsis edil - miş olup bir çok el yazısı eserleri — ih- tiva etmektedir. Ve çok tarihi bir değer sahibidir. İkinci şube Almanyanın — ve sair memleketlerin süel ansiklopedilerini ih- tiva etmektedir. Bu şubede — tanınmış 'askeri muharrirlerin bütün eserleri bir araya toplanmıştır. Cenup Kutup Denizin! Aşmak İçin Nevyork 24 (A.A.) — Nevyark Taymis gazetesinin yazdığına göre kâşif Elsvort, cenup kulup - denizini aşmak maksadile üçüncü bir tecrübede bulunmak üzere Dün- dee adasından havalanımıştır. İTALYADA Fırtınadan 70 Kişi Öldü Şiddetli Yağmurlar fan 20 Milyo, Liretlik Zarar Oldu Roma, 24 (A.A.) — Reggio, Calab- res ve Catanzaro illerinde fena hava - lar 70 kişinin ölümüne sebebiyet ver - miştir. Yirmi milyon liret kadar hasar van | dır. Dinmek bilmiyen — şiddetli yağ-!' murlara rağmen hükümet memurları BU © Jeliko Neison - ÜN Barbaros- Turgut — Büyük Harpte Alman filosunu — felce mahküm eden, yattığı limandan denizlere saldığı korku ile zahmetsizce zaferler ka- zanan İngiliz Amiralı Jeliko iki üç gün olu- yor ki öldü. Şimdi yurttaşları onu Sen « Pol kilisesindeki türbeye, Amiral Nelsonun yanına gömüyorlar. Nelsonun dört türbesi vardır: Tarihin kucağı, İngilizlerin kalbi, cesedinin gömül- düğü yer, içinde yaralanıp öldüğü Viktori Bunların dördü (1805) yılın- .Ndipdiri gemisi!... danberi aşınmamış, yıpranmamış, kalmıştır. Nelson, Trafalgarda (33) gemilik Fran- felâketzedelere yiyecek ve içecek — ve sair, lüzumlu eşya dağıtmışlardır. Roggioda ufak bir ev yıkılmış ve beş tur. Bir çok arazi kaymaları olmuş ve' bu yüzden demir yolu münakalâtı ke- silmiş, Reggio bölgesinin su ihtiyacını | temin eden su bendi hasara uğramış ve' bir çok kasabalar susuz kalmıştır. Ka-' tanzaro ilinde memleketin başlıca ser- vet kaynaklarından birini teşkil eden zeytin ağaçları hasara uğramıştır. Yüzlerce evin hasara uğramış oldu- ğu bildiriliyor. Hükümet — felâketzede ahaliye yardım olmak üzere iki yüz bin liret göndermiştir. Sokak İsimleri Değiştirildi Roma, 24 (A.A.) — Zeecri tedbirleri 'tatbik eden memleket veya bu memle- İketlera mensup şahısların adlarını ta 'şıyan sokaklara yeni adlar konacaktır. Brüksel sokağına Pilot Dalmazic Bi- rago'nun adı verilecektir. Birago İtal- yanların iddialarına göre Belçika kur - |şunlarile öldürülmüştür. DANZING'TE Sosyalistlerle Katolikler Çarpıstı | Danzing 24 (A.A.) — Nasyonal sosya- listlerle genç katolikler arasında bir döğüş (olmuş, katoliklerden bir çoğu yaralanmış- tır. * Deniz Konferansında ÂAmerika a Murahhasları Vaşington, 24 (A.A.) — Londra De- niz konferansında Amerikayı temsil e- decek olan heyet Norman Davis, Ami- kişi enkaz altında kalarak telef olmuş- sız donanmasını mahvetmekle — denizlerin “hakimiyetini İngiltereye kazandırmış oldu. Bu hakimiyet de, Harp Ejderi Napolyonun mezarını kazacaktı ve kazdı. O gündenberi bütün dünyada söz, İngilterenindir ve bu — sözü hakikatte Nelson söyliyor!. İskajarak — — kahramanı Jeliko, bilmeyiz ki, Nelsonun — — türbesine nasıl.bir zafer hatırasile giriyor. Belki bu, 1918 mütarekesinden sonra inti- har ettirilen Alman filosunun hatırasıdır!. Ben Nelsonun yanına gömülen — Jeliko dolayısile Barbarosu ve Turgudu hatırla- dım. Âkdenizin bu iki efendisi, (19) yıl ara ile öldüler. Yaşarken Türk bayrağın- daki Ay Yıldız gibi biribirine yakın ve uy- gündülar. Öldükten sonra da öyle yakın olmaları gerekti. Fakat Barbaros İstanbul- da, Turgut Graptrablusunda gömülü, Fakat asıl acınacak taraf, Nelsondan çok yüksek bir Amiral olan Barbarosun mezar- sız denecek bir durumda kalıp yalnız tari- hin koynunda gömülü kalması, Turgudun ise büsbütün mezarsız kalışıdır. Bir çok milletleri denizsiz bırakan bu iki kahramanın, kendilerinin mülkü sayılacak avüç toprakta ebedi — uykularını geçirememeleri, hazin değil midir?. Bar- barosun mezarında çörçöp dolu, Turguduy mezarında belki futbol oynanıyar. Onlar, Nelsonla Jelikoyu imrendiren de- nizcilerdi. Fakat ruhları, şüphesiz, onların hbirer âkıbetlerine imreniyor!. M. T. TAN Lehistan - Çekosla- vakya İhtilâfı Prag 24 (A. A.) — Çekoslovakyanın Varşova iş güderi Smuhny iki memleket arasında teşenden ötürü mevcut olan an - laşmazlığın hakem yolile hallini tek$f eden Çekaslovak notasına cevap veren Polonya notasını hâmilen buraya gelmiştir. 'ral Stanley ve Müsteşar Vilyam Flips'- ten mürekkeptir. Heyet bu ayın 29 un- da Akitanya vapürile yola çıkacaktır. —- hııııyı varmak arzusunu ifade etmektedi Zannolunduğuna göre Polonyanın notast mütedil bir lisanla-yazılmış olup bir uzlaş. — &in _—tem;n ettiği.. faydaları da düşünmeli! 20-11-35 H ıs vijsa““'- bir akıl öğreteyim bari... E- An senedini, annemden gizli alırsın. k; ee benzer ihtiyar kadın mı y_ok? D fde yalancı şahit bulursun; gider h'e terhaneye takrir verdirirsin, — olur ğ İterl «Bu kadarı da mı elinden gelmiyor? laHz Sünün birinde, evi tahliye etmek Bviî: gelince; eski vergi borçları için, - Mezediyorlar! dersin! nemin böyle şeylere aklı er - ç Geıb:l“le“ de, öyle fıs geçersini ha lözım gelir? Koskoca evde, tek ba - ! Oturup ta ne yapacak ? hı:, ani yazarken vallâhi utanıyo - Ğelz | Bu akılları, benden mi öğrene - Sin p, 'de“E” meselesini çabuk hallet... Senin sıkıntıda olmadığını zannetmiyo * İstanbap “Pimiz sıkıntıdan kurtulalım. &vvel L burnumda tütüyor. « «Bana, İstanbuldan havadisler yaz. Gözlerinden öperim. — Ablan Zeki- » İhsan abla, gözlerinin içi gülerek, Tüyordu; a) Zekiyeciğimin, benim için yaz- ğkh"nl okudun, değil mi? Pakizeci - Mi söylerken içim parçalandı. İlerini dizlerine vurup iki yanına 80 " PEKLİYENLER. * kapılmalarından korkuluyor. MET” sallana sallana öğünür gibi anlatıyor * dui_ Pakizeciğim de pek a.kıllarıdı._ üs- landı, maşallah... A, eskiden, hiç boylî Yd Simdi, her şeyleri düşünüyor Şeâ:i' bş:;ınm kalınca, kendini derledi, opNamzda tesbi çekiyormuş gı!:ı. du- daklarını kımildatırken, gözlerini de kırpıştırıyordu: j — Nasıl derleyip toplamasın... Ko- Ama, bu yakınlar- melil bir bakışları var, hiç sorma! Ciğerim hn_ığ_hyor. — Hani, beni de hybedıvıîrı_r de, bütün bütün yalnız kalırim! Gibiler - den... Sesi, hafi — Kendi ) ha görmeden gidec rum da, üçünün l!::de. yalnız, garip kalışlarına, receklerine yanıyorum... ihninden geçen facia panorama$ı, onîı. zı:ten gerili sinirlerini büsbütün heyecana getirivermişti ; omuzları sar- sıla sarsıla hıçkırıyordu: ften hafiften titriyordu: — ölümüme bir Huriyeciği- dünya gözile bir da- eğime pek yanmı - de ayrı ayrı yer - kalive- mişti: — Dilerim Hüdadan, benim gibi yavrucuklarını böyle semt semt saça - caklar, ana olmasınlar... Fakat birdenbire, şikâyetinden, is - yanından korkmuş gibiydi; göğe açı - lan ellerini ve gene göğe dikilen göz - lerini indirdi, korkak korkak baktı: — Aman, neler söylüyorum... GCay- ret Allaha dokunur! Çocucaklarıma, ne oldu ki?.. Hepsi gül gibi maşallah... Hepsi de edeplerile, namualarile, ırzla- rile yaşıyorlar... E, neymiş? Anacıkla- rından biraz uzaktalarmış.. Eh, bu ka- dar da mı üzüntü, sıkıntı çekmiyeyim? Allaha karşı, isyan borcunu ödemiş, içi ferahlamıştı; yenile gözlerini sildi, yorgun yorgun göğüs geçirdi; — Diketisiz gül olur mu?. Zekiye - ciğimden haber aldım... Anacığını da diller dökerek anıyor... Huriyeciğim de iyileşmiş.. Eh, daha ne isterim?.. Yüzü, tekrar gülmüştü : — Zekiyeciğimin, diller dökmesi de, Pakizeciğimin akıllılığı sayesinde... Doğrusu bunü inkâr edeme/. Zeki - yeye, Huriycciğîmin İ'ıastalıgm yaz - mamiş... Sevincine beni ortak etmek istiyor - muş gibi fışkırtan bir gülüşle göz kır - pıyordu: — Değil mi ya?.. Kardeşçiğinin haa- talığını duymuş olsaydı, neşeli kaçmaz mıydı? Tekrar haber ahncıya kadar, yavrucak üzülecek.. Hani ben, şu yaşa geldim, ihtiyar, düşünceli kadınım; ke- der şaşkınlığı arasında, bu kadar tem- / ediyor... Analık, bu; ınalıkl ; lîı? elini açmış, gözlerini um dik- kinli düşünemezdim. | Sevincinin beni coşturmadığına ca- 'nı sıkılmıştı: — Aman, sen del Pek kanı do- nuk adamsın... Sevinmiyor musun? Yok, hani, sen söylesen, gene inan- mam. O kadar katı yürekli değilsindir. Beni gücendirmiş olmak ihtimali, ©- nun kararsız beyninin büsbütün ayarı- nı bozuvermişti: — Bilirim... Erkek kışmı böyledir. Rahmetli efendi de, böyle idi. Ne var bu kadar içine çek? Ne var bu kadar gülecek? der, durgun görünürdü. Sağ elinin parmağını şakağına da - yadı; düşünen insanların tavrını ta - kındı: — Sonra, sanra öğrendim. Meğer, kadın kısmına karşı, böyle dayranmak ' lâzımmış!. Öyle ya canim, erkekle ka - dın kısmı bir mi? t Artık, benim gönlümü aldığından emin, sükünet bulmuştu, koynundan tütün paketini çıkardı: — Ağırlık, erkekliğin şanından! Başını önüne eğdi, sigara sarıyordu. Birdenbire, yukarı kattan, çatlak, pü- rüzlü bir erkek sesi gürledi: — Anne, be! Aşağıda, kiminle gır — Yok, benim evlâdım. — Ya kim ulan? — Bizim eski komşumuz... — Kim eski komşunuz... Tıraşı kes te anlat. İhsan abla, kekeliyordu: — Bizim çocucakların ağabeysi sa- yılır. Pürüzlü, çatlak sesi, büsbütün çat- lamıştı: — Ağabeysi mi? Erkek mi aşağı- daki? — Yarı akraba sayılır. —4 — Bırak be fasafisoyul!.. Nenin ne- si, onu anlıyalım ? Bana, manzara olmaz. Merdivende, bir pıtırtı oldu, tıraba- zanlar gıcırdadı. İhsan abla müstakbel damadına tafsilât vermek için, yukarı iyice duyamıyordum. ' Biraz sonra, İhsan abla, gelincik gibi kızarmış, titrek, sarsak bir halde gö - ründü: — Efendim, hani sana göre değil.. Yatmadan bir iki kadeh içmişti.. Eh ne yapsın, geceleri sabahlara kadar, uyku- suz durup çalışıyor... Sinirleri bozulu- geçiyorsun ?.. Bu çatlak sesi duyar duyMA”, ; ablanın rengi atmıştı, elindeki yarım sarabildiği sigarayı bıraktı, tütün pake | tini acele kapadı, koynuna soktu ve yerinden fırladı: : — Kalktın mı, Necdetçiğim ? Bir hamlede sofaya "çıkmıştı; onla- rın seslerini duyuyordum: — Kim o be konuştuğun? Komşu kadınlardan biri mi? Va yor... Yatmadan evvel, bir iki kadeh- çik içerse, hem uykusu geliyor, hem de sinirleri düzeliyormuş... Şimdi, uyku sersemi kalktı; ne olsa, içkinin de ma- yası var. Şöyle birazıcık ters söylen « mesi, ondan... Hemen cezveyi bulmuş yıkâayordu: — Şimdi kahvesini - içmiş... göreceksin, kuzu gibidir. (Arkası var) çıkmıştı. Yukarı kattaki fisıldaşmaları Bak, ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: