GÖRDÜKLERİMİZ Kuzunmammmncı Sas AAA A Körlerin Körlük Ufku Nasıldır? Oksfortta toplanan *f" ulusal göz kongresi - :ı: prnie:i’r €. 8. Fliek tarafından dikkate de- Ber bir tebliğ de bulunulmuştur. Bu tebliğ, körlerin etrafları hakkında ken- dilerince edindikleri tasavvuri - fikirdir. Bu zata göre, körlerin körlük ufukları siyah değil, tatlı, kırmızıratırak bir'tenk tedir. Maamafih kongrede hazır bulur Bir kongre de, birbirinei zit şeyler söylendi an bir âma doktor: kendi körlük ub daha ziyade kül renginde olfiu— Zunu söylemiştir. Bir diğer âma ise, başını çeviri istikamete göre bu rengin değiştiğini, bunun bazan ko’ı“ bazan da maâdeni gri rengine bü- tündüğünü söylemiştir. * Cüzam — hastalığının fazla miktarda görül - düğü memleketlerden biride Romanyadır. Romanyada, bu bastalığa müptelâ olmuş kimseleri te- davi için büyük bir müessese vardir. Fakat, son zamanda bu müessese ihti- Yaca mukabele edemediği için yeni - den (400) yataklık yeni cüzam teda> Vi müessesesi kurulmuştur. * Yirminci asırda bed - bakt Çin ülkesini olduğu Jç yıl arka D Çin bir afet- ler ölkesi z <2 TTT Çak mütee âfetlerden biri de kıtlıktır. a, Çinin Şantung, Hanan, Hopey | len vilâyetlerindeki mahsul, se ırlar tarafından silip süpürül- halk, daftmf bir açlık sıkıntısı Bu yüzden (5,000,000) Yüzlerce adam boğulmuş- tur. Zararın yektinu - (1.600,000,000) u bulmuştur. 7500 kilemetre murabbar arazi su altındadır. Honan vilâyetinin bir kısmı, her ne kadar seylâptan ma- Sun kalmışsa da, bu defa, oralarda da kuraklık hükmünü göstermiye başla - Muaştır. dir Thsan abla, tekrar mcrı]fl:ınmıgı. efini koynuna attı ve küçük bir bez ke- $e çıkardı: k — Merak, benim banıkîınıı do- Unuyor... Bir şeye meraklanmıyor Muyum? hemen karnımda gurukular şliyor... Keseyi, ağır ağır açtı, bir diş kakule #kdı, kabuğunu çıtlatarak açtı, ufak ta- Recikleri ağzına attı: Ş — Biraz kakule çiğnedi mi, midem Üzeliyor. Bir diş te bana, uzatmıştı: : — Sen de al, mideye ferahlık verir.. Gözlerini süzerek gülümsedi: i — İstermisin? öyle ise, dur, bir ka- küleli kahvepişireyim. Bakalım ona da Orun kıvıracakmısın? *i Bana, kahve pişirmekten, kıhfmfıı Rendireceğinden ziyade, kendisine iş Sıktığına sevinmiş gibidi; hamarat ha- Marat kalktı, kahve takımlarını aldı: — Pakizeciğim: şimdi burada, rahatı Sok iyi imiş... — * l Su doldurduğu cezveyi manğala sü- Terken durdu: ü — Dün, mektup ta geldi... Zekiye, ©küder. . Çocuk gibi ağladım. Cezveyi, kıvılcımlı küle iyice yerleş- tizdikten sonra döğruldu: SON FOSTA —— ——— —— —— —e gea Bulgaristarıda Casusların Muhakemesi Sofya 7 (Özel) — Evveke meydana ;çı.kııılın 7 kişilik casus şebekesinin M'İ | kemesine ayın 28 inde Burgazda bakılacak» Wıır Bunların arasında iftira ve iıııh:m al- tında bulunan Celilof namında bir Türk te- bulunmaktadir ve uzun müddettenberi ha> piste yatmaktadır. Mevkuflar, bakkında ir tenilen ceza en aşağı ölünciye kadar bapi liktir. Düre'dilik şimdiden alâka uyandırmak- tadır. Filletinae Akın j Sofya 7 (Özel) — Bulgaristan Y_dıhııd_ i> lerinin Filistine göç etmeleri devam Mev Şimdiye kadar Filistine 6000 Bulgar Yahu- disi göç etmiştir: Bu ayın 20'sinde de muhr İ telif Bulgar şehirlerinden toplanan: 25 kişir lik bir Yahudi kafilesi de Filistine gidecek- tir. .Yım Tevkifler Yapıldı de suikasti- hazırlıyan ve yakalanan ı:lu | albay Damyan Velçef ve arkadaşları lehin. Peca ğğ eai geer eI UN ihtan ve imzasız olarak ir çok : :'ıîı'nıııiılıınlır gönderen bazı kimseleri yar |kalamıştır. Araştırmalar sonucunda bunlar- la birlikte mütekait bir yarbayın da bulun- duğu meydana çıkmıştır. İş Saatları Değişti — Sofya 7 (A.A.) — Ekanomi - sebebile, bakanlar — kurulu, devlet mi*nu—ı:leıindf sant sekizde başlıyarak on beş buçukta ni- hayet bulan bir iş zamanı kabul etmiştir. Bu tedbir, bu ayın 11 inden itibaren meri- 'yet mevküne girecektir. — * 18 Teşrinievvel | Inkilâbı akşam teş Moskova 7 (A.A.) — Dün rinievvel inkilâbının 18 inci yıldönü, nasebetile Moskova Sovyetinin heyeti umu miyesi Moskova büyük tiyatrosunda ııı.. taplantı yapmış, başkanlık dıvımı.d. Kale- nin, Molotof, Varoşilaf ve sair önemli si « | malar hazır bulunmuşlar, Stalin sürekle ıl - kışlanmıştır. Bu arada Kalenin. inkilâba dair heyecanlı bir söylev vermiştir. * Gene bu münasebetle gerek Anka « radaki Sovyet sefaretinde, gerek lıhbııl konsolosunda ba yıldönümü parlak törenle w—”msnnp z DEKLİYENLER. w / — Mektubu getireyim, sen de oku.. Mutfağın kapısını sessizce açtı taş- liğa geçti ve sağır, yumuşak gıcırdayış- lardan, merdivenleri, — ayaklarının uç- larına basarak çıktığını anlıyordum. Yukarı katta, hiç ses duyulmamış- t Merdivenler, tekrar sağır sağır, yür muşak yumuşak - gocırdadı, n_ıulfagı.n kapısı açıldı; İhsan abla, elinde bir zarfla göründü: — Mektupta çok şeyler yazılı ama, Zekiye, bana bir parçasını okudu. Zarfı, bana uzatırken göz — kırpıyor d“i- Cahil çocuklar, aralarında kim bi- lir, deli dolu neler konuşur, nele_r ya- .A.Z,rh'ye. işte oralarını bana, oku- madi. Kendilerini, büyük tutuyorlar... Eğer okursa, çocukluklarına gülece- gim,,diye korkuyorlar... (<Çocuulıuv|ar lpck onurludulıı;.kînıuklın'n(ın 'bılc. gakadan olsun takılmasını — istemiyor- lar... Onlara düşecek ko:ılır Allahın sevgili kullarıdır, bunu bilmiş ol... Elime tutuşturduğu zarfa baktım. Pulun üstünde damgada «latanbul, Be- İyoğlu» yazılidi. Zarfın bir kenarında da 'ayrı bir damga vardı: «İstanbul Şehre- İ Sofya 7 (Özel) — Burada zabıta, geçen- | Yunanistanda Yeni Rejim Kıral Gelirken Paris, Ro- Zorluğu Atina 7 (Özel) — Kralın, Londradan gelirken Paris, Roma ve Belgratta ikişer |gün kalacağı ve ayın 24 ünde Atinada bu. lunacağı resmen bildirilmiştir. Kıralı getirmek için dün akşam hareket leden beyet azası Laris'dan geçerken gaze- tecilere mart, isyanında mahküm olanların affı için bükümetçe hiç bir tasavvurda bu- kunmadığa gibi tekaüde sevkedilen general. lerin tekrar orduya |kün olamıyacağını Deniz Askerliği Müddeti Atina 7 (Özel) — Deniz askerliği müd- detinin iki sene olduğu ve Fakat deniz işle- ri bakanının bu müddeti iki ay kadar çoğal- tıp azaltmağa salâhiyettar bulunduğu hak- | kında bir kararname neşredilmiştir. General Kondilis Atina 7" (Özel) — ei Böri: Bidlbrlerlek ikinci bir mektup gönderdikleri - hakkında çıkarılan haberler tahakkuk ederse bunları tevkif ederek mahkemeye vereceğini söy- lemiştir. İngilterede Yeni Zıî'âlar Hazırlanıyor ton sistemindeki u derini İskoçyalı bir inşaat firmasına sağa karar verdiğini ilân etmiştir. dokuzar bin tonluk olacak, ı başka tezgâhblar inşa ede- hhlar diğ gektir. Bu inşast, ildi buçuk yal sürecek ve her gemi 1.750,000 İngiliz lirasına malola- İcaktır. ” İngilterenin Silâhları Artıyor Londra 7 (A.A.) — Daily Hcı-ıld_ ga- zetesine göre, ulusal hükümetin — yeniden silâhlanma proğramının finansal tarafı 200 edilecektir. lı_,., damganın yanında da ayrıca kalem- kıaGıvülınüıh'"" yazısı. göze çarpı: ’o'zd:.:fı açtım, mektubu içimden oku- mağa başladım : «Abla, «Burada pek sıkılıyorum. Saatle, da- kika ile oturup kalkmak ; saatle, dakika ile- yemek: yemek, yatmak; saatla, da- İilin ile haziket atmak,, beni sdyot. Ben, böyle sıkıya alışkın değilim, pat- hyacağım... İhsan ablu, soruyordu: — Neye yüksek sesle okumuyorsun? Bir tevil yolu aradım: — Yüksek sesle okursam, ne oku- duğumu anlamam. İksan abla, Buna şaşırmıştı: — Acaipl Sahi mi ayol? Neden? Bunu da tevil etmek lâzımdi: — Matbaalarda çalışmaktan kalma bir alışkanlık... Herkes yazı yazarken, yüksek sesle bir şey okunuraa, zihinler karışmaz mı? İhsan abla, kanmıştı; içini çeke çeke başını salladı: — Burası doağru... Bak. ben, bunu akıl edememiştim, Mektubu, içimden okuyordum: uBen, bBuraya düşmiyecektim ama, Cevriyenin nârine yandim. O; sabikali muayene kaçaklardanmış... — Polis, o- nun hıncını da benden çıkardı. | Burada para lâzım... Rizaya mek. k BiT LE e ll ktedüa; he li KA maneti cmnrazı zühreviye hastahanesi»; |tup yazdım, para istedim; cevap. bilejriyenin peşini kova yordu; o, Londra 7 (A.A.) — Deniz bakanlığı, | 1935 yılı programında mevcut Soutlhamp -| zırlılılardan bir tanesinin | milyon İngiliz liralık bir istikrazla- temin | ma, Belgrata Uğrayacak | Yunan kıralı Jorjun en son resmi Yugoslavyada Kabinede Değ—işik. lik Olacakmış | Belgrad 7 (A.A.) — Yakında kılıiııı-dıW kasmi bir değişiklik yapılması ve bu değişik- liğin hükümete Skupçinadaki iş partistinin 40 saylavile çağımluğunu kuvvetlendirme- n vermesi muhi afi tahmin edilm ür. inde başbakanın y ktedi Çinde kümüşe Ambargeo kondu Tokye 7 ÇALA.) — Pekin gazeteleri - nin verdiği malâmata göre, Pekin urbayı Bümüş Üzerine ambargo koymuştur. Bu ha. rekete muhalefet edenler, idamla cezalan - dırılacaklardır. Kanton hükümeti, ayni pekilde bir emir» name neşretmiştü tir. Harici haberlerimiz - burada bit | memiştir. Devamı onuncu sayıfa: mızdadı termedi. Onun döktüğü dillere, ahmak ibi kandım da, para: istedim; yoksa ağzımı kirletmezdim. Böyle alçak çi kacağını doğrusu, hiç ummamıştım. Adaletin: randevu. evinde beraber. ba- tıldığımız Nurhayat ta burada... Benli Cevriyeyi dün. getirdiler; «Kanımı aldılar, tahlil ettiler, menfi çıktı. Buna, sen de sevineceksin. Bu da, bir tesellidir, değil mi> “Nurhayatın bir arkadaşı var; Badik Seniye diyaorlar. -Onun kani; müsbet çıktı. Çok hoş bir kız. öyle içim acıdı ki... Dostu da kimmiş, biliyor musun? Zımba Hakkı... «Zımba Hakkı, deyince tanıyamaz- sn? Hani, iki kere Arnavutköyüne, bir kere de Maslaktaki Barbaya gitmiş- tik; şoför muavini Halil tanıyordu; A- dına da Zülüflü.Hakkı, diyorlardı; ku- Tu; sarışın. bir adam vardı, işte ol «Son günlerde, Seniya — dostu ile kavgalı imiş;.. Sebep te, Hakkı, bir genç kızı sevmeğe başlamış; Seniyeyi atlatıyormuş, bundan! Seniye, Hakkı- nın yeni göz koyduğu genç kızı tarif etti; ben, Huriyeye benzettim. Aman abla, aklında olsun, Huriyenin kulı: nı bük, sen-de etrafa göz kulak ol; Hu riye, çürük tahtaya basmasın... «Huriye, daha çocuktur hilmez, al; danır; kapılıverirse, vallahi. sanu pek fenaya varır. Seniyenin halini de anlat- tım, Huriyeyi, yalnız bırakma, .. «Orta yaşlı bir mirasyödi vardı, Hu- bir fır kalacağı | , Ü <DÜN BU CÜN ! Hesap Bin yıl Türk şürine de ölçülük eden arus z'u imam Halilladlı bir adam topla bir bil. gi haline koymuştu. Daha önce aruz yoktu, ;ın, vezni derlenip toplanmamıştı, dağı- nik yaşıyordu. İmam — Halil, daha sonra, Türkün milli şür ölçüsüne dahi rakip ola- sak olan aruz vezinlerini on binlerce eski |türleri eleyerek meydana çıkardı, sıraladı, 'her birine bir adi koyup şark âlemine arma- ğan bıraktı. Bu önemli işi başarınış olan imam Halil, üit gün dolaşırken ayak — satıcılarından bir yahudinin ilitiyâr bir kadinı, parmak hesa- bında aldattığını, üç pyul alacak yerde ka- dından beş pul sızdırdığını gördü, insanlık |namına elem duydü, — vaktile a'mali erbaz diye anılan toplama, çıkarma, — çoğaltma, azaltma yollarını - kolaylaştıracak bir yeni hesap şekli aramaya koyuldu. O, öyle bir toplama veya çıkarma yolu Janyordu ki en alık bir insan dahi o sayedi aldanmaktan kurtulmuş ve kendi hesabın) |yanılmadan yapmaya imkân kazanmış ol sun. Bü; aarımızda bile yapılamadğıma gö |ve çok güç bit işti. Fakat imam Halil ben liğini bu ülküye vermişti; gece gündüz dü tünüyordu, Nihayet bu düşünce onda bü dalgınlık yarattı:va o, dalgın dalirın dolaşır, ken Kafasını, bir mermer — dineğe çarparali öldü! Dün evimin önünde bir köylü: gördüm, yere çömelmişti, iplikten yapılma kesesini açP avucuna bir tutam. bozukluk. para bo; şaltmıştı, sayıp dürüyordu.. Herhangi bir ilkmektep çocuğunun bir çırpıda sayabile, ceği Bu paraların hosabını o, bir türlü başa' İramıyordu. - Parmaklarına, parmaklarınıt gumlarına baş vurarak uzun uzun didihi rdu. Kuk yedi kuruş otuz paranın içinden bir türlü çıkamıyan bu yurttaşm şu halini ö n Halili hatırladım. ü bir düzenbaz — salıcı, üçü buşa 'katmakta güçlük çeken bu köylüyü kalay <a aldatabilirdi ve bu, içinde yaşadığımız ayildi günlere uygun düğmeyen bir iş olurdu. |Bu sebeple - kendi kendime — düşündüm: Millet mektepleri açarak yüzde yelmişini okur ve okuduğunu anlar bir biçime koy- duğumuz eski ümmi yurttaşlarımıza birar da hesap öğretmek imkânı olup olmadığı- ni araştırdım. Böyle bir imkân — Billürlaşmış görmek, hele onları, ne kadar sevindirir! M. T. TAN | boş yor ünce ( Şüphe yok Jsattır. Huriyenin toyluğu ile bu fırsatı | kaçırmak; hiç-te doğru değil. Huriyeyi, İsen, idâre et. «Ben, ne zaman kurtulacağımı bil- miyorum. Pek sıkı kontrol altındayız. Kaçmayı bırak, izinsiz parmağımızı, hattâ kaşımızı; gözümüzü oynatamı - Jiyaruz. «Hani, Allah göstermesin, sen bura- ya düşecek olursan, çıldırırsın, Zekiye; biç pakası yok; çıldırırsın... «Doktorlara, asistanlara. ne çıkacağımı soruyorum; hep Baştan savma cevaplarla atlatıyorlar. Bir şeya de çok. kizıyarım. Plastahaneye gire gaka: artık. alışmış; olanlar var; Onlür, öyle alay ediyorlar ki... «Eğer fazla uzayacak olursa, artık bilmiyorum... Çok şeyler yazacağım' ama, aklim, fikrim, yerinde değil. Pek |sinirliyim... Hafta içinde gel, bana, ça- mafşır getir... Sonra, Tebrizli Abbası gör, bana, para göndersin. Onunla za- ten hasabımız var; Kastahaneden çıkın. ca- öderim. | dinlersen, | zaman ne yapıyorsun? Eğer, Beni #«Gönül» ü, bir fakir ailenin yanına emanet et, kömür - tüccart ile Radosa git... Hiç mırım kırın etme,. Ne: çıkar? . İstediğin: gibi gezer, to- zarsın; Ya, ne istiyorsun ? Hem zengin bem de körpe süt kuzusir mu oltun! Çakır Necminin ha silemiyorsun, galiba? 4 (Arkası var) |Adam, biraz yaşlıca, imiş, |Zengin: ya, ayalini gözlerinden