Hergün Ekmek Meselesi © Meraklı Bir Dosya « Ekmek Meselesi Ruğday — meselesidir ama, tâbi bir halde birakması biraz düşünülecek bir meseledir. ; Bizce ekmek meselesi aynı zamanda bir de fırın meselesidir. Ekmek fakir, serma- Yesiz küçük müstahsillerin elinde kâr vası- tası olarak kaldığı müddetçe, ikide bir böy- k fiyat dalgalanması gösterebilir. İstanbul halkının büyük bir çokluğu Etdası başlı başına ekmek olan fakir sınıfı teşkil eder. Günde, üç dört ekmek sarfe- den fakir bir aile için kilo başına bir iki kuruş fark büyük farktır. hele bu fark ve- hir sarfiyatı üzerinden - hemap edildiği z4- Marı milyonları bulur. Türkiyede buğday meselesi baynelmilet Piyasa işi değildir. Çünkü bizim buğday Oracatımız azdır, — ithalâtımız ise hiç kal Mamıştır, Binaenaleyh bütün auny..ı_._ buğ- day fiyatlarının düşüp kalkması bizi çok Mütcessir etmez. Dahilde ise, Ziraat ban- sının kontrolü sayesinde, buğday fiyatla- tinın temevvücünün önüne geçilebilir. —— Fakat ekmek meselesi sadece bir beledi- Ye ve şehir meselesidir. Belediye ekmek lgini kendi eline alır, bunu kendi vessiti ile İhzar ederse, buğday fiyatlarının dalgalan- Masından bu derece sarsılmaz. Kaldı ki temiz, sıhhat şartlarına uygun ekmek temini belediyenin vııifrluind.cn birisidir de. Bugünkü fırınlarda ve lıu[ıînî kü pis şartlar altında temiz ekmek temini Mümkün olabilir mi? Belediyenin ekmeği İnhisar altına almak için yapmakta olduğu tetkikat umarız ki, ekmeğin belediye inhi- sarı altına alınmasının faydasını gösterecek- lir. Meraklı Bir Dosya Dünya gazeteleri, her mesele etrafında yapılan neğriyatı toplayıp dosyalar halinde Mmuhafaza ederler. Dosya dairesi gazetenin €n geniş ve en mühim yeridir. Herhangi bir mesele çıktığı veya herhangi bir şahıs- tan bahsedildiği zaman dosya dairesinden © mesele veya şahsa ait dosyalar çıkıı_ııııv. © mesele ve şahsa ait lüzim gelen malümat tetkik olunur. Daily Ekspres gazetesinin tekreteri harp hakkında toplanan doeyala- N tetkik etmek istemiş. Bir de bakmış ki harp doayaları ayrı bir oda dolduracak ka- dar büyüktür, tetkik etmişler, en büyük dosyanın harp dosyası olduğunu ve bu dos- Yanında bir milyardan fazla mühtelif gaze- te, mecmua ve kitap parçasından mürekkep lunduğu anlaşılmış. ı.l:ııı,- meşgul oluyor ve kafalarını yoruyor- v r ee Gökte Ay Yakında Parçalanacakmış Bir Astronam, Müfe[“'d' Ay Işığı Olacak, Diyor Paris 6 (A.A.) — Matin gazetesi- hin Londra aytarı bildiriyor: “Ulusal Astronomi sosyetesin baş Ni James Jeans, ayın yakında parça- 'nacağı kehanetinde bulunarak bilhas- & demiştir ki: , “Ayın yakında tehlikeli bir bölgeye Sirerek parçalanacağı ihtimali kuvvet- Mevcuttur. Ay, evvelâ iki, sonra 4, ha sonra 8 ve nihayet bit çok küçük Parçalara ayrılacak ve bu parçalar Zu- | yıldızının halkası şeklinde toplana- Saktır. O zaman mütemadi bir ayışığı Mevcut olması muhtemeldir.» Kaçakçılık İIşleri Ankara 5 (Özel)— Merkezi An- karada bulını(ııı dağcılık ve kayak- Çılık federasyonu, kışın yaklaşması Münasebetile faaliyetini arttırmış * 'tir. Ankara Gücüne numaralatlırı- 'N epeyce yeni kayak satın alınmiş, Ayrıca Dikmen arkasındaki çılt.ept- Sinde mevcut sığınağır — geniş! *ine Larar verilmistir. » î ekmek işini buğday piyasasına bu kadar | Demek ki insanlar en çok korktukları | hanesi, buna mukabil bir hayvan n bir çok yerlerinde köpekl | hastal ' Avrupanın | Bütün Memleket, Bir Gün, Üzüm Ve Incir Günü _Olar_:ğ: Ankara 5 (Özel)— Birinci kânu- nun 12 sinde başlıyacak olan tasar- ruf haftası hazırlıklarına devam e- diliyor. Hafta içinde her tarafa asıı lacak olan plâkarların basılması bit- |miştir. Bu levhaların bütün meııı.leı kete dağıtılması hususunda, milli iktisat ve tasarruf cemiyetinin İstan- bul mümessili Danişe merkezden ta- limat verildi. Levhalarda halkı hem tasarrufa, hem de mevmleket mah- sullerini bol miktarda istihlâke teş- vik edici ibareler vardır. Bunlardan başka, büyük şehirlerde geçit yerle- |rine bez levhalar ve bantlar da geri- “Türkofis, incir ve üzüm istihlâki- ni arttırmak için, senede muayyen bir gün ihdasını muvafık buhıııçlu. Bugünün de tasarruf haftası e (kutlulanması — tekarrür — etmiştir. | (Üzüm - İncir) gününde, her tarafta İbirer kiloluk ambalajlar içinde ü- :a'ar: ve incir dağıtılacak, yatı mek- töplerinde ve diğer mücasetelerde bulunanlara yemekte üzüm ve "':"" de verilecektir. Haftanın bu yıl, di- ier yıllardan daba parlak ve mun- tazam şekilde kutlulanması yolun- da tedbirler alınmaktadır. * Kömür Kâşitinin 107 inci Ölüm Yılı dak 6 (AA.)— 8 son tep- mz;n::l"* maden kömürü kâşıfı Uzun Mehmedin 107 inci "ı“; müdür. Her yıl Halkevi lınfııoı. | Uzun Mel “-İ.İı hlı ünün bı; rak kutlanan bu yeryeğ'T heyecanla yaşatılması için ha- da İ:Iıı.uıı- MESCYT İSTER İN İstanbulda bazı t vurarak, İstanbul Rıl mıyan yerlerden de rıhti mişlerdir. Bu yolda bulunmaz. Çüııl'ıll bu Meselâ belediye çöp! alır. 1STER Sokaklarda aç, çıplak ve kimsesiz çocukları gördükten sonra bazan hayvanlara yapılan ınıııııo!o bizi ’.."hî. İnsanlar vardır ki bir çocuk büyütüp yetiştirecek yerde bir köpek büyütmeyi tercih ederler. İstanbulda bile bir çocuk DAHİLİ HABERLER Tasarruf Haftasında ——— üccar, Deniz Ticaret Müdiriyetine bap- htım ve Liman İdaresini kan yesmi' almazından gikâyel ei d bucağı ikâyete kalkarsak zannederim ucu Te ma benzer misaller pek çoktur. : te dalu sokaklardan tanzifiye resmi SON POSTA- H Köpekler Bile Bü ler, tuvalet salonları, bakım yerleri vardır. Bunları görüp öğrendikçe, sokaklara düşen kimsesiz ve yardımsız ço- cukların hali bize daha feci geliyor. Köpeklere bile insan muamelesi edildiği bir devirde biz hiç olmazsa çocuklara insan muamelesi yapmasını öğre- nebilsek! hastahanesi vardır. ler için hastahane- Sış'a 3 Sözün Kısası Ay KBA TER Parçalanacakmış Ek - Ta «Borazan Tevfiko i rahmetle anınadığım gün hemen hemen yok gibidir. Ba rahmetli dostumun herkesçe bilinmiyen ne çok me- ziyetleri vardı! — | Bu cümleden olarak, Tevfik, — vatanını tam bir muhabbetle 'severdi. Balkan har- binde, üstüste uğradığımız hezimetlere, ben onun hüngür hüngür ağladığını gördüm. Eli silâh tutmuş olsaydı, eminim ki, bugün Kasımpaşa mezarlığında dinlenmekte olan kemikleri Çatalca istihkâmlarının dibinde çoktan çürümüş olurdu! Herkesin meclisini şenlendiren bu neş'e ynağı adam, riyadan kat'iyyen hoşlan « mukallitlik eder, fakat dalkavukluğa tenezzül etmezdi. Meşrutiyetin akabında İttihat ve Terak- kinin tuttuğu zorbalık yolunu beğenmemiş- ti. O, başka türlü bir inkılâp umuyordu. Ümidinin boşa gittiğini görünce de, devrin kodamanlarından uzak durmayı tercih etti. Bir gün, bunlardan biri, yolda rasladığı Tevfiğer — Duydun mu, Tevfik? dedi. Fehim paşayı parçalamışlar... Tevfik gülümsedi: —Farkındayım! cevabını verdi; parça- larına her gün şurada, burada raslıyorum!. Bu fıkrayı bugün bana hatırlatan t ol haz Amerikalı bir heyet âlümi, ayın, yakın Yaşayacaktır İzmirde İlbay Köylerde İncelemelere ıktı İzmir (Özel) — İlbay Fazlı Gü- leç, küçük Mendires havzası köyle- rinde, köylünün sağlığı ve ekonomik kalkınması etrafında bir haftadan beri incelemeler yapmaktadır. Köy iktisadiyatını yeni — verimlerle per- çinlemek ve köylü gelirini arttırmak çinllmek ve köylü gelirini arttırmak için gereken tedbirler alınacaktır. Kırkağaçta Tütün Satışları Açıldı Kırkağaç 5 (Özel) — Bugün tütün pyasası 70 kuruştan açılmıştır. Satış heraretiidir. aa El arada geçirdiler. Geç v e kadar bir- birlerine hikâyeler anlattılar ve sabahleyin erkenden kalktılar, İster tesadüf denilsin, ister körü körüne bir inanış adı verilsin? bu hâdise şimdiye kadar bir çok defalar vaki olduğu gibi boş bir çifteden çıkan kurşunlar — tarafından çıkmıştır, denilebilir. Sabahleyin çeşme yalağında yikanmak- İa meşgul olan Nuri, merdiven — üzerinde arkadaşlarının — bir çifte ile - oynadıklarını müş, Çifte boş olduğu için buna ehem- miyet vermemişlir. Boş çifteyi elinde tutan n altı yaşındaki Halil kurcalarken ateş alı- vermiş, çıkan kurşunlar Nuriyi kanlar için- de yerlere yuvarlamıştır. Görece jandarma karakolu ve İzmir ad- liyesi derhal hüdiseye el atmış ve Halili ya- kalamıştır. Adliye, Halil hakkında kazaen ölüme sebebiyot suçile tevkif kararı vermiş- tir. Arkadaşını kazaen öldüren Halll İzmirde Bir Genç,rîrkâdı- şını Çifte İle Öldürdü İzmir, (Özel) — Cuma ovasının Göre- ce köyünden bir futbol maçına giden Eşret- paşalı dört arkadaştan üçü, omuzlarında bir | | cenaze ile İzmire döndüler. Ölen delikanlı 22 yaşlarında Nuri isminde temiz bir apor- cudur, Öldüren de muhitinda çok iyi tanın- | miş Halil isminde on altı yaşlarında bir gevçtir. Pazar günü öğleden sonra Görece kü- yünde bir futbol maçı yapılacaktı. —Eşrel- paşalı dört eparcu da bu maçta yer almak | üzere davetli idiler. Dört arkadaş cumartesi günü akşamı İz- mirden ayrılarak kamyonla Görece köyü- ne giltiler. Geceyi bir köy odasında, bir —e —a nn > İSTER —— İNANMA! AN rıhtım ol- | tenviriye resmi tahsil eder, Hiç bir kıymeti olmuyan bir sokak halkından şerefiye parası almağa kalkar. Yolu olmıyan semtlerde hepimiz yol parası veririz. Eh tüccar da rıhtım olmıyan yerlere çıkardıkları mallar için rıhtım parası verirlerse çok görmemelidir. İNAN İSTER INANMA! | 1 Bir lümbası bile olmıyan karanlık sokaklar halkından pe zamanda, tehlikeli bir vaziyete düşüp par» çalanacağını haber veriyor. Bunun doğru olup olmadığım kestire « mem. Bildiğim bir şey varsa, yer yüzündek! kadınlar arasında ötedenberi nice ay par- galarına raslamakta olduğumdur. Amerikalı ülimin dediği şayet tahakkuk edecek olur! sa, o vakit bunların sayısı artacak demektir, Diğer taraftan, ay istediği kadar parça lansın, Buna da mehtabın meftumu olanlar yanşınlar. Fakat Amerikalı Alimi yeminla temin ederim ki, hilâl, kıyamete kadar ya- şyacak ,kıyamete kadar parlıyacaktır! HakereseenensNsResAre ue sanı Çerez Kabilinden —a Ne MI Olurdum ? —— — Abdülhamit devrinde odunun erzak mü- teahhitliğini yaparak, tevatüren söylendi » ğgine göre bir milyon altınlık bir servet yapmış olan, Yahudi bir Arslan Fresko Efendi vardı. O zamanlar, bâlâ rütbesine kadar çıkmış, göğsüne murassa nişanlar ta: kılmiş, Ücaret odası ikinci relsliğine kadar yükselmişti. Arslan Efendinin okuması, yazması yok- tu. Rakkamları bile tanımaz, © muazzam servetin hesabını daima cebinde taşıdığı sa- n kâğıtlı, muşamba kaplı bir dafterin içe « risinde, kendine mahsus bir takım işaret- lerle tutardı Bir gün, Büyükadadaki muhteşam köş- künde, misalirlerine kendi tercümeli halini anlatıyordu: — Babam öldüğü zaman, dedi, ben on yedi, on sekiz yaşlarında, fakir bir deli « kanlı idim, Bir ihtiyar anamla, bir de sa - kat kız kardeşim vardı. Bunlar benim elime bakıyorlardı. Ben de ise on para dahi yok- tu. Bir gün, Hasköy hahamlığında açık bir kâtiplik olduğunu haber aldım. Kâtipliğin ne demek olduğunu bilmiyordum. Rastge- le, beni çok seven hahama gidip ayakla « rına kapandım. Kendisine sefaletimizi an- Tatam; o kâtipliğe beni almasını rica et « tim, Haham sordu: — Senin okuman, yazman yek, değil mi?> — Yok, ama ne lüzumu var? — Ne lüzumu var olur mu? Kâtiplik iyi okuyup, İyi yazmayı iktiza ettiren bir iş- tir. Sana göre değili. Fakat ağlıyacak kadar müteessir ol - ğunu görünce, haham cebinden yarım yleyip beni savdı. İşte, ben bugünkü milyonu -o yanm İngilizle kur « dum! Dinliyenlerden biri, hayran hayran ba- ak okumanız, yazmanız olsa imiş. unuz, Arslan Efendi hazretleri? Deyince, Arslan Efendi; - Ne olürdüm? dedi. Hahamhanede kâtipi, Tifla