WT TÇT Çük bir sıyrık bile yok. Maharriti * Freeman Wille OCrofte Cesedi Muayene Eden Doktor Ölümü Çok Esrarlı Bulmuştu — Binbaşıyı tevkif etmek te etme- mek te doğru değil. Ben şimdilik hiç bir şey yapmak istemiyorum. lım vekayi ne gösterecek. Sen ne dersin Frenç? — Hakkınız var Mis- ter Reyni. Ben de sizin $j yerinizde olsam başka türlü hareket edemez- dim. Esrarengiz bir ölüm Bu sırada doktor gö- ründü. Odanın ortasına doğru ilerliyerek : — Yolda gelirken ba- ma bazı şeyler anlatmış ve şapkasının — kanlı ol. duğuna — bakılırsa, — Sir Conun bir taarruza maruz kalmış olması âhtimalinden bahsetmiştiniz. » — Evet doktor. Şapkanın üzerinde kan lekeleri ve bulunduğu yerde de boğuşma iı-A löri vardı. — Şu halde Sir Conun üzerinde bir ya-. va, bere olacağını tahmin ediyordunuz, öy- le mi? — Tabü., — Sir Conun üzerinde yara değil, en kü- Binbaşı o geç vakite kadar uyuyamamıştı — Ne diyorsunuz, doktor?.. »— Üyle... Mister Reyni. — © halde Sir Con neden ölmüş? — Onu kat'i bir surette söyliyemem. Fa- Kat fethi meyit yapılırsa, ölümün sebebini derhal anlarız. Reyni omuzlarını silkti: » — Pekâlâ, doktor. Sana birazdan bir fethi meyit ruhsatnamesi alırım, dedi. Bütün Faraziyeler Altüst Oluyor Doktor odadan çıktıktan sonra Frençe dönerek: — Buna ne dersin, Frenç? Bötün fara- ziyelerimiz altüst oluyor... dedi. — Hakkınız var... Fakat Binbaşı hak- kındaki tereddüdünüzü izale edebilirsiniz. — Ne gibi?.. — ÜÖyle ya... Şapkadaki lekeler — Sir Conun kanı değilse, katilin kanı demektir. | Katilin kanı ize onun üzerinde bir yara, bere olması icap eder. Sir Conun ortadan | kayboluşundan sonra, on iki saat zarfında binbaşı size uğramış. Üzerinde böyle bir yara falan var mı idi? Kanlı Şapka — Aferin Frenç... Çok doğru ııııüı.ke—W me yürülüyorsun. Fakat binbaşıda öyle bir yaraya, bereye benzer bir şey görmedim. Maamafih bir de Maklanga soralım. Biraz sonra meseleyi Maklanga açtılar. Düşündü, taşındı, fakat © da binbaşının hiç bir yerinde bir yara ve yahut bir sıyrık -09- TAA1/935 gece evde müthiş sancılanmış, — Ya şapkadaki kan lekeleri? Frenç müstehzi bir tebessümle: — Minareyi çalan kılıfını hazırlar. Bin- başı dirseğinin yukarısından kolunu kesip | akan kanı şapkanın üstüne damlatmış ola- bilir, Reyni omuzlarımı silkti: —Olabilir ama, senin de evvelce dedi- #in gibi biraz dolambaçlı bir muhakeme. Hiç aklım kesmiyor. Ne ise ben şimdi istin- tak hâkimi tarafından yapılacak tahkikat iş- ;İasta Kapıdan Kovulur Mu? (Bu mektup bir parça taahhürle neşredilmiştir.) Balıkesire tâbi Bürhaniye kazası okuyucularımızdan birinden evvel - ki gün şu mektubu aldık. Acıklı bir hali anlatan bu mektupta her hangi bir suitefehhümün geçmek için saklanmışlır. Sıhhiye Vekâleti veya Balıkesir sıhhiye mü- dürlüğü isterse, bu mektubu aynen kendilerine gönderebiliriz.. Mektup şudur: «— Biz Balıkesire bağlı Bürhani- ye kazasında oturuyoruz. Kasaba - mızda çok şükür bir doktorumuz var, Fakat buna mukabil bir tek ec- zanemiz yoktur. Birkaç gün evvel dan birine tutuldu. Kendisini Edre- mide gönderdim. Çünkü çocuk dok- toru orada vardı. Fakat doktor Hav- ran nahiyesine gittiği için kızım, mecburen doktor (...) e baş vurmuş. Mübarek doktor hem hastayı, hem a- nasını kapıdan kovmuş: — Karga dama çıkmadan bu ne çabuk geliş böyle!. diyerek kapıyı yüzlerine kapamış. Hastam sokak - larda şaşkın ve bikes kalmış ve mec- buren de buraya dönmüştür. Sıhhiye Vekâleti her gün 'Türk lerile uğraşacağım. Sen istersen Sir Conun anahtarlarını al ve derhal Londraya gidip | © kadar merak ettiğin vasiyetnameyi tet- | kik et, dedi. Bir müddet daha görüşe- rek istintak hâkimi tarafından yapılacak tahkikatın pazartesi gününe bırakılması ve Frencin de o zamana kadar Londraya gi- dip gelmesini kararlaştırdılar. İlıllyııııı Vasiyetmamesi Frenç o günkü vapura atlıyarak Londra- ya döndü ve doğruca Sir Conun evine gide- rek kasadaki vasiyetnameyi buldu ve me- rakla okudu. Vasiyetname, esas itibarile, Mis Magilin anlattığı gibi idi. Sir Con iki kızına, oğluna ve Viktora ellişer bin sterlinğ bırakıyor ve Naytsbricdeki konağı da büyük kızıma ba- gışlıyordu. Ayrıca 50 bin sterlinklik bir mebiçğ da — hizmetçiler, uzak akrabalar ve mühtelif hayır mücseseleri arasında taksim edilecekti. Bu meyanda kâtibi Bri- me de 5000 sterlin bırakmıştı. Sir Comun servetinin kısmı azamı, yani dört yüz bin sterlinge yakın bir para emaneten oğlu bin- | başı Malkolma bırakılmıştı. Ancak binba- çocuğu için bütün emeğile çalıştığı halde, bâzı doktorlarımızın bu ha » reketleri aykırı sayılmaz mı?. Na - zarı dikkati celbederim. Bürhaniye okuyucularınızdan İstanbullu Ahmet Nidai b * İşçimizi Koruyalım!.. — * Budrumdan bir okuyucumuz yazı- yor: | Burada gezerken gözüme çok a - cıklı bir şey çarptı: Tütün mağazalarında küçük yav- rucuklar, saz benizli ve henüz çok genç kızlar çalışıyor. leri de muayyen değildir. Sabahın beşinden akşamın sekizine, dokuzu- na kadar durmadan çalışırlar. Bun- ların aldıkları yevmiye de nedir, bilir misiniz, 10, 15 kuruş.. Hafta- da ellerine verilen doksan kuruştur. Çünkü 15 kuruş vergiyi « bu para- dan keserler. Sanayiimizin kuvvetlendiği, can- şının oğlu olmadığı takdirde bu para gene Jandığı ve işçimizin kıymet kazan - emaneten Viktora kalacak, o da erkek ev- lâdı olmadan ölürse, ailenin hayatta bulu- | nan efradı arasında taksim olunacaktı. ı (Arkası var) farketmediğini söyledi. Reyni, Frenci kolundan tutarak : — Allah Allah, Frenç... Şapkanın & « zerindeki lekeler ne Sir Conun, ne de binbaşının kanından olmamışsa, kimin ka- nından olmuş ya? O boğuşmada başka kimler vardı acaba? Maamafih, dediğin gi-| bi, binbaşı hakkında takip edeceğim Lınıl bareket biraz daha tavazzuh ediyor. Bit - tabi kendisini artık tevkif edemiyeceğim. dedi. — Çok doğru hareket etmiş olursunuz. Bahusus ki Sir Conun ecelile ölmüş olması ihtimali de var. | Reyni birdenbire Frence döndü: | — Ne dedin; ecilele mi ölmüş olabilir? . Neler söylüyorsun Frenç? | Ya ©o boğuşma izlerine ne diyoceksin? | Binbaşı Paniğo Mi Tutuldu? Frenç güldü: — Biraz dolambaçlı bile olsa bu da izah edilebilir. Meselâ binbaşı Vaythade gider- ken babasını yol ortasında ölü bulmuş ola- bilir. Yahut ta Sir Canun oğluna rastgeldik. | teh sonra birdenbire kalp sektesir müş olması da farzedilebilir. Pa: fena bir vaziyette olduğunu, bahasınıı Nt e- yetli bir para geçeceğini herkes bil- inbaşı birdenbire, babasının ece- ifüne kimsenin inanmıyarayını dü- ve bir paniğe tutulup mubakemesi- ni kaşbederek o boğuşma izlerini uydur - muüş v> babssının ccsedini de gözmüş ola- hilir, dedi. x len öl- “YUNANİSTAN İSTANBUL a— Gazetemizde — çıkan ve resimlerin bütün mahfhuz ve gezetemize alitir. ABOÖNE FiAYLARI SS 3 Senej Ay | Ay Kr. | Ka | Ke 1400| 750| 400 | 150 2340 |1220| 710 | 270 ECNEBİ 2700|1400| 800 300 Abone bedeli peşindir. Adres değişlirmek 25 kurüştur. Gelen evrak geri verilmes. Hânlardan mes'uliyot alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. TÜRKİYE Posta kulusu: 741 İstanbul Telygraf :Sonyosta Yelefon :20203 dığı bu zamanda bunlarla alâkadar olacak kimse yok mu7? Bodrum vali ve belediye reisinin nazarı dikkatlerini celbederim. Türk oğlu X İşçilerin Pazar Tatilleri Süreyya fabrikasında çalışan işçi- lerden biri bize yazdığı mektupta, bir türlü Fabrikada cumartesi öğle -| den sonra ve pazar tatilinin tatbik e- dilmediğini söylüyor ve şikâyetin - de diyor ki: — Bir müddet evvel bir pazar gü- nü saat 11 de zabıta memurları geldi ve fabrikayı paydos ettirdi. Fakat buna mukabil cezalanan, yevmiyesi kesilen biz olduk. Haftada bir gün başımızı dinlemek, evimize çekil - mek, biraz gezip hava almak hakkı- mız bu süretle yok olmuş oluüyor. Bu defa da yeni bir şey bulundu: Fabrika taahhütleri için ameleyi ça- lıştırmak - lüzumunu ileri sürerek 15 haftalık pazar çalışma izni alındı. Türk işçisi namına soruyörum: Bi - zim de hakkımız yok mu?. Ne za - man biz de diğer vatandaşlarımız gi- bi pazar ve cumartesi tatiline kavu: şacağız? İmza mahfurzdur. COT RügEz ) İneboluda Hacıkaptan oğlu Şakire: — Mahkeme bitmediğ yazamayız. Kat'i neticeyi aldıktan san- |©i bulunan bu adam, elmasların ma - xa bize bildirirsiniz kızım Muvakkat kadın hastalıkların- | Okuyucularımızdan İskender | için bir 'eyJ HİKÂYE lagilizceden KEÇİ KILI TÜCCARI Hurtsey talilinin artık ters gitmeğe başladığını anlamıştı. Polis ondan şüpheleniyöordu. Daha is- tasyonda treni beklerken kendisinin takip edildiği- ni hissetmişti. Birdenbire arkasına dönmüş ve iri yarı, — kırmızı yüzlü bir ada - mm kendisine dikkatle baktı- ğiını görmüştü. Bu adam tıpkı bir polis hali - yesine benzi - yordu. Keşke birdenbire ar - kasına dönme - miş olsaydı. O- nun bu hareke- ti diğerini büs- bütün şüphe - 4 lendirmişti. He — — Hurtseyin elindeki sigara tabakası birden bire kaydı V? rif yalnız ayni denize düşüp kayboldu * trene binmekle kalmamış, Hurtseyi va-| ğından zerre kadar şü pura kadar bile takip etmişti. dirde para ile adam tutup HG" | Hurtsey bu adamm bir polis memu- | dürtecek kabiliyette bir adamdı ru olduğuna hiç şüphe etmiyordu. Za-| sey de bu defa elmasları *87” İten ergeç kendisinden şüphelenecekle-| mecburiyetinde kalacağını z497 rini tahmin ediyordu. du. H Hurtsey'in herkesin bildiği ve pasa-| — Mesleğinin tehlikelerini bilet " portunda da yazılı olan san'atı kıl tüc-| sey, kendisini korumak için *” * carlığı idi. Bu alelâde bir meslekti ve| tedbirleri almıştı. Elmasları, ©© " herkesin şüphesini yatıştırmağa :ıi.n gümrük memurlarının bile ** idi. Kıl tüccarından daha sade, elamieeğülz saklamak V b“-îl'od.h. :î:;ı“: bir ııı::m “lıı'hm' fundı zdeh by':'dıî:ı' idi. Hem Ü, mi? Onun iki meşgalesi çalınmış - y elmasları lîvn.ıpıyı götürmek ve elden ::' vı:umıo;:h:—!* W s Hırsızlar, çaldıkları mücevheratı ya- ıe!mıyoı:nk sürette sakdamasıi taklık eden bir adama satarlar, bu da| Mverod elmaslarını da bör l gı kıymettar taşları sökerek emin bir ta-| Tt: Mecburiyet hasıl r rafa saklardı. Vakti gelince de Hurtsey| Polisin gözü önünde bile yok bu taşları alır ve kıl tüccarı perdesi al-| Üzerinden atabilirdi. tında onları Avrupaya götürür ve bu-| — Kırmızı yüzlü adamın rada, bu gibi hırsızlık malı alan ve hiç| ânnidane bir surette takip sual sormıyan bazı tüccarlara ve bil -| rünce bunları yok etmeğe 9 hassa elmas tıraşçılara satardı. Krace'in buna son derece Mesleğinde son deröce mahirdi. Çok| şüphe yoktu. Fakat Krace'in kurnazdı. Fakat ayni zamanda mesle-| dan, elmasların üzerinde bu ğin namus kaidelerine de riayet eder-| e hapse tıkılmasını hiç te di. Mücevherden gayet iyi anlar ve| niyetinde değildi. O her şesi ” bilhassa hırsızlık mücevheratı nereler-| ,oktasına kadar de en iyi fiata satabileceğini çok iyi bi- Bundan mada kıl hususunda da ol- dukça mütehassıstı. İşi ciddi tutmuş ve piyasada oldukça mühim bir mevki iş- gal etmeğe muvaffak olmuştu. Kıl tüccarı sıfatile gidip geldiği limanlarda- ki gümrük memurlarile polis memur- ları kendisini gayet iyi tanırlardı ve ge- lip geçtikçe ona âdeta eski bir dost mu- amelesi gösterirlerdi. Ondan şüphelen- mek akıllarına bile gelmezdi. Fakat en usta bir işçinin başına da İbir kaza gelebilir. İşte böyle bir felâ- |ket şimdi Hurtseyin peşini kovalıyor- “du. Polisin, arasıra yaptığı gibi yine li- |manlardaki tarassudu bir kat daha tez- yit edeceklerini biliyordu. Fakat onun 'bu seferki seyahati de son derece mü- 'himdi. Çünkü beraberinde - (40,000) lira kıymet takdir edilen İnverod el - maslarını götürmekte idi. Gerçi elmas- “tıraşçılar buna (6000) liradan — fazla vermezlerdi ama hırsızlık âleminde bu ,oldukça büyük bir iş sayılırdı. Halbuki | aksiliğe bakmız ki tam böyle bir seya- J hatte kendisinden şüphelenmeğe baş-| Iskoçyada Belediy? ll lamışlardı. Londra 6 (A.A.) — Dün T! Meselenin asıl berdat ciheti, elmas-| pılan belediye seçimleri €i ları kendisine veren adamm, Krace'in | yor kazandığını göstei herkesten şüphelen bir adam olmasıy- yu dı. Hırsızlar arasında her türlü namus- suzluğun mevcudiyetine tamamile ka- (Arkasi Müsabakalı — y a . Hikâyelerim! SS LA ğ Bitti İki aya yakın bir zamanda! retmekte olduğumuz yeler — şerisi — biri. — OKU L tırnız bu hikâyelerin sonunda * nin neticesini tahmin cek pazarlesi akşamına kadar le birliste «Son Posta müsabs” yeler maemurluğuna» kaydili ÖŞ nemize göndermiş olacak! , * "Tahminler üzerinde en Ç0 v fak olanlara şu hediyeler ğ Brinciye: Bir gümüş K9i İkinciye: Bir gümüş ©eP Üçüncüye: Bir y Onuncuya kadar birer ©*7 / gi Onuncudan 20 inciye kada” rekkepli kalem, 20 incidet 'de muhtelif küçük hediyelef- ” pW Hal varakalarınızı w i ri acele ediniz. 4 gününüz Komünistler 4 yer kazı — Leh Hükümetine Varşova 6 (ALA.) — te tam salâhiyet vermiştir. kul bir sebep yüzünden kaybolmadı -