3 İkinci Teşrin Atatürkün Nutku e Çalışmıyorlar 6 Kamuütayın işe başlaması münasebe- l tile Büyük Önderimiz Atatürkün ver « diği söylev, bize önümüzde bir sene Yürüyeceğimiz yolu aydınlatan bir gro- İektördür. Meclis, hükümet ve millet bu projektörün ışığında yürüyerek he- defimize varır, yolda korku, tereddüt, €ndişe ve sıkıntı görmeyiz. Bu defaki söylevleri de, gelecek yıl Yürüyeceğimiz yola ışık ’G_fP"i!"" Öğreniyoruz ki bu yıl, ön çok kül - tür ve bayındırlık işlerine önem ver * Mek lâzımdır. *Sağlık savaşı yeni icaplara göre Be- Rişletilmek zaruretindedir. «Türke urbark olan her bir sağlığın, temizliğin, güzelliğin, modern kültürün | ği olacaktır. «Yurdun endüstrileşmesine daha çok hiz verilecektir. L «Köylümüzün genlik dizeyinin yük - telmesi tedbirlerine daha geniş ölçüde 'e&vam edilecektir. «Kültür işlerimiz yeni ve modern €- #aslara göre teşkilâtlandırılacaktır. «Müasikimizi modern teknik içinde Yükseltme çalışmalarına bu yıl daha Sok emek verilecektir. ğ «Radyo işine önem verilecektir.» * l ee BüğErRüle Cumhuriyet hükümetinin imtiya n Tından biri de, ona yol gösteren, u“,ıı büyük, görüşleri isabetli, kuvveti atlarını çizdiği faaliyet programının leferrüntımı artık biz bile ı.hüııı:m iriz. Gelecek için de kültür, ekono * Ti vo sıhhat işlerimiz teşkilâtlandırıla- Xak modern bir hale getirilecektir. * ı — Çalişmıyorlar j Avrupa gare- Habeş İmparatorunun Tecilerine yaptığı beyanattan şu söz- Şalışmayı sevmezler. Onlarca çalışmak bir şerefsizliktir. İlk iş iŞalışmanın bir şeref olduğunu öğrete -| Seğim, sonra da çalışmanın ayıp ol- Tnadığını.o * Resimlerde Habeşlerin ellerine dik- kat ediniz. Kadın eli gibi ince, uzun ve Zarif elleri var. Demek ki bunlar lağır fnuı kölelere gördürüyor, kendileri ça- #muyorlar. M Efendi geçinen şark milletlerinin, de- Tebeylikten henüz kurtulmamış — olan Beri memleketler halkının çoğunda bu Zihniyet vardır. Çalışmak ll'“. köle - » uşakların yapacağı iştir, Şalışmaz, Endüastri medeniyeti Avrupa dere - liği ile beraber bu zihniyeti de yık- 'ran bazi efendi | altmış , Cinayet ugün üz küçük her millet, yesmin ortasında gördüğüni ç ıd:ıı vaziyetindedir. Etrafını harp, buhrııı, emperyalizm, kin, cinayet, kaza, işsizlik gibi birçok tehlikeler sarmıştır. Bi ı:ıııı her biri onu yutup yok edecek kadar kuvvetlidir. l:. tehlikelerin elinden kurtulup selâmete çıkmak kolay iş değildir. İ ü da da, etrafımızı saran birçok tehlike- Icıı'ılını'dıı'.'Jı —ı.’l':::.:iı. gurur, tenbellik ve saire gibi. Mu- Egenin tütün mıntakalarında ma: üstahsili birkaç u ;.ı:l;lıiı hareketile iğfal edilmiştir. Hâdise çok önemlidir ve dah.ıl ted- İbir alınmasını icap edecek bir du |Sökede baş gösteren bu ekonomsal| — Egenin bütün mıntakalarında tütün piyasasının şu günlerde “k_ tü İtün partilerini ele geçirmek istiyen |maktadır. vaffak olmak için tehlikeleri yarıp geçmek, selâme- | 5 â 'yirmi fiat fazlasile tütünlerimizi a- cnibin hesamn İnaaltennla a S TSDD B sümli Ratler dekal aksi bir netice verdi. Amerikan kum panyaları hep birden piyasalardan / zımdır. Üç, beş bin lira sermayeli *!'çekildiler. Dündenberi Amerikan İtüccarın fazla kâr düşüncesile piya- | kumpanyalarının mübayaa memur-'sada doğurduğu vaziyet Amerikalı- a İzmirde toplanmışlardır. | »Derhal alâkadarlarla temas "m'll"ğhnaı müstabsil bu aldanış yü »| decek kadar bir tehlike kazanmıştır. |larını indirmişler, Sonre. göLlüü be püri ea aa izünden kıskıvrak bağlanmış, sun'i| Türkofis keyfiyeti Ankaraya du- hâdisenin iç yüzü şudur: 'fiatları empoze edenlere lânet oku-/yurmuştur. Hükümetimizin acele Üzüm işinde alabes muameleye SON POSTA 3 te erişmek gerektir. Bu tehlikeler büyük olduğu için on- larla çarpışmak kuvvetli karakter sahibi olmağa bağlıdır. Fakat gerek milletler için, gerek fertler için en büyük fenalık, bu tehlikeler karşısında aciz duyup Ümitsiziğe kapılmaktır. Adem oğlu daima bu tehlikelerle çarpışmış ve daima galip gelmiştir. Ümidinizi kesmeyiniz. Ege Tütün Mıntakalarında Manasız Bir Fiat Bozgunu — denberi!fazlasını almak kararında bulunan | girişen ihracatçı ?i_yıııyı nıı:l kö- iamld ÇÜRel)Eİkketiden na- Amerikalılar geçen senenin yüzde tülemişse tütün işinde de yüksek fiat empoze edenler ayni kötü rolü oynamışlardır. Her şeyden önce tüc- carı kanun kayıtlarile bağlamak lâ. ları Yunan tütününü almağa sevke- tedbir alacağı şüphesizdir. Ad. Bil. bazı tüccarlar sun'i fiatlar empoze İ.a.:.ı müstahsili kandırmak yolu- | dır. " fölün piyasası bu e'i fatların empoze edilmesi yüzünden yüzde nisbetinde y:lıbdlnll- işte bu ice bir bozgun doğurmuştur. u:ıırmlııill yanlış ümitlere kaptı- kimseler: Yeni Adli Sicil Ka nun Esasları Hazırlandı Ankara 1 (Özel) — Tüze Bakan-|işliyen kimsenin ne çeşit adam oldu- lığı, memleketin güvenlik ve asayi-| ğunun anlaşılması lüzumlu görülü- sonra, ârızasız Bağdada gidip, sonra da le- satmayın... | şinde emniyet ve polis teşkilâtımıza | yor. nunu- ibeş on para verir, korkusuz, rahatça gider, |hane, çizmesinin içinde söğüt yaprağı bı- lgık. bir kenara çömelmiş, çubuk tüttürü- | —— |kuzuncısına kadar hepsi de iyice ulatmışlar Sözün Kısası Kuk A ;ap Hikâyesi | Ek - Ta — Evvel zaman içinde... Demiryolu, otobüs, uçak, vapur yok. Halk uzak yerlere kervanla gidip geliyor... Bağdat, Basra bizde... Ticaret kayda, kuyuda tâbi değil... Ser- best. Buhran sözü, henüz lügatlerde yer bulmamış... Paranın vahidi kıyasisi altın... Lâkin yollarda, tehlikenin bini bir para- ya... Haydutlar, haramiler, — gidip gelen kervanları vuruyor, — soyuyor, haraca kesi- yorlar. Hükümet, otoritesini, ancak büyük şe- birlerde, halka tütünü, kahveyi yaszak et- mek, bu yasağı dinlemiyenleri tomruğa vur- müakla gösteriyor... Tüccarın biri, İstanbuldan Bağdada ön deve yükü altın götürecek. Korkuyor. Gü- wenecek, elinde hiç bir kuvvet yok. Dost- larından birine danışıyor. O da, diyor ki: — Benim tanıdığım bir adam vardır. Yi- ğit, cesurdur. Yüz kişiye bedeldir. Ayılarla güreşip, lâhzada yere serer. Son derecede sadıktır. Senin yanına onu katayım, Eline gelirsin. Tüccar bu' yaman yoldaşı yanma alıyor. çıkıyorlar yola. Az gidiyor, öz gidiyor, dere tepe düz gidiyorlar; geliyorlar çöle. Burası Badiye: tüşşam denilen tekinsiz bir yer. İpten, ku- zıktan kurtulmuş ne kadar haramzade var- sa burada saltanat sürmekteler. Baldırı çıp- lak Arap çeteleri, kumların içinde pusu ku- rüyor, rasgele kervanları durdürüp soyü- yorlar. Tüccarın altın yüklü devaleri de bir nok. taya gelince, bir kum yığınının altından: — Durl emri işitiliyor. Ayni zamanda, develerin etrahımı kırk Araptan müteşekkil bir haydut gçetesi ku- şatıyor. Kervan sahibi müsteriht. Beraberindeki yasakçı yüz kişiye bedel değil mi ya? Daha da altmış kişi lâzim ki, herifin Iubıdıyılığ tehlikeye girebilsin, Lükin, tühaf şey! Yiğitliği, gücü, kuvveti, ve bususile sadakati bu kadar metedilen adam oralarda değil... Seyirci! Belinde iki tana piştov, omzundan aşağı koca bir şiş- yor... Haydutlar, develeri çevirmiş, altın hurç- lâh kabadayıya ilişmiş; sinirlenmişler. — Şunu bir temiz dövelim! demişler. Çekmişler herifi sıra dayağına, Arabın biri dövmüş... İkincisi, üçüncüsü, otuz do- ve herif egiks bile demeden, yemiş sopa- han. Tam, nöbet kırkıncı hayduda gelmiş, o zaman iş değişmiş: Herif, bir silkinmiş, ya- radana sığınıp haydutların üzerlerine sal- dırdığı gibi, bir çırpıda yarısını yere #ermiş, #bür yarısını da kaçınp, altınları kurtarmış. Yollarına devam etmişler... Ve bundan tanbula dönmüşler. e inüzü ucuza , h. Orada herke: yor.. Hatta çocu-| — Tütününüzü ur ltesi nok- büyük yardımı dokunacak olan ad-| — Şehirlerin kalabalıklaşıp hakil va-| — Gel zaman, git zaman... Tüccar bir daha l.:.:ıl:ni:ı bir ı-::iıyııı’vmdlîk işe hıâ Bm:ıı dwlgh'.î':'ı:k z “:.:lı sicil kanununun esaslarını hazır - sıtalarının modernleşmesi, suçlula -| *yni sernitle Bağdada gidecek olmuş. Yine yor. Orada zarif el değil, nasırlı el | | / dır, Amer pahasına Mmakbul lIsun Türk tütünlerini alacak- lamıştır. Bu esaslara göre suç işle -'rın faaliyeti ve mükerrerlik cezasın-|* dostuna başvurmuş, akıl danışmış. Dostut ldür. lursa ol Çalışanla çalışmıyan karşılaşınca gâ- || ge mişlerdir. n çalışmıyanı yutuyor. — 6 eee — İ Fügt kadar Giresunda Fırtınanın Zararları 80 Bin Lira Giresun 1 (A.A.) — Dünkü fır -« finadan batan mavnaların deniz üs- E I tünd. larını kurtarma işi ktebe girmek üzere İstanbula gelen, fakat şim- | koymaları için maiyetindekilere emir verdi. Bu emrin pe- czaneler "lt;ohyı-uk:ı'ı:..u:;h"'"'“'* Di bir müestese kabul etmediği için sokakta kalan bir, | şinden günlerce koştum. Bu geceki aöbetçi ecanhaneler çan: ©lan bu tayfaların hepsi de kurtarıl- | di hiç bahsettik. Tekrar gittim, geldim. Bugün gel, yarın git diye beni ||| lardır: Mıştır, Fın’ınıduloı mavna bir ka- Kai gazetede dün şu vak'ayı okuduk: oyaladılar. En sonunda şimdi beni kimse tanımaz oldu. Eminönü: (Salih Necati). Küçükpa- ik parçalanarak batmıştır. Zarar Ye ziyanın 70 ile 80 bin lira arasın- da olduğu tahmin ediliyor. Gi Çocuk Esirgome Kurumu- nun Yardımı Ankara 2 (A.A.) — Çocuk Ell.l; e Kurumu genel mırkeici_ 121 tarihinden 1-11-935 tarihine ka- dar 121 çocuğa yardım etmiş, bun - Sökede 100-108 meyi âdet edinenlerle diğer sınıf a-|dan kurtulmamak ihtimalleri de o kadar yük k“'ıl:::ııuıı.:;ın yüzde 20 yüksek o-|ayrı tütün piyasasına ::w'eıdı piyasayı 120 ku - çıkarmıştır. rekoltenin İSTER İNAN Diğer bir ga fakir, fakat zeki banmıza 15-16 yaşlarında » *ıl’—ı İI—-::"“ müvezzii geldi. Adı Kemal Salih. Bize istiyordum. Öteye beriye baş lıo_ıı—ılıy Saffet beni gördü. İşte ken- resmim. Beni bir yatı mektebine İSTER İNAN vururken Kültür disile görüşürken alınmış İSTER İSTER geçen se-|rasındaki fark üzerinde birbirinden 'nisbette artmıştır, Adli sicil kamın |* YYdı... BÜD DA ei Ka ehemmiyet tedbirleri ıluımııı'projııi, val ” idaresi lâzım gelmektedir. e iy Cürümde tekrar ve içtia hâdisesi bugünkü kadar hiç bir zaman ılıııı-l yarısından miyet almamış olduğundan bir suç kümleri ihtiva rında ve mahkemelerde mazisinin cek şekilde tesbitini emreden hü - etmektedir. —— İNANMA! Herkes bana: «Biz böyle şey bilmiyoruz» diyorlar. Yemin ederim ki, söylediklerim yalan değildir. Mademki: Beni bir mektebe koyamıyacaklardı, neden Kültür Bakanına karşı skoyacağızv dediler Ben şimdi perişan oldum, Be- nim halim ne olacak ?» Dedi ve nemli gözlerini yırtık ceketinin kolu ile sildik. ten sonra, gövdesinden büyük gazete yığınının ağırlığı al- tında ezilerek çekildi. INANMA! tandaşların kanun naza- B hiç bir yanlışlığa meydan vermiye -| , aşlıyalı bir ayı geçiyor. Habeşler HAlâ ta- L İbekliyor. dersiniz?. — O adamı alsanal Bak, geçen sefer işi- — Güzel ama, demiş; ben her zaman rk Arabı nerede bulayım? 1 Kıssadan hisse: İtalyan - Habeş harbi arruza geçmediler. Yokaa Habeşistan da —— kendini göstermek için, kırkıncı Arabı mı Nöbetçi zar (Necati), Alemdar: (Sırrı), Beya- tt (Asaduryan), Şehzadebapı: (İama- il Hakkı). Karagümrük: (A. Kemal). Feneri (Arif). Şehremini: (Nâzım). Aksaray: (Şeref), Samatya: (Eroli- 108). Bakırköyi (Merkez). —Galata: (Hilâl). Hasköy: (Halk). Kasımpaşa: (Merkez), Beyoğlu: — (Galatasaray, Vinkopulos). Şişlit (Asım). Sanyeri (Asaf). Üsküder: (Selimiye). Kadı- köy: (Leon Çubukcyan, Osman Hulü. *i). Büyükada: (Mehmet). Heybeli: (Tanaş). KM