Maharriri: Fresmaa Wille Orofte -9- 28/10/935 Sir Cona Ait Olduğu Söylenen Şap- kada Birçok Kan Lekeleri Vardı Frenç vazife dolayısi « le böyle suallerle karşı « laşmağa alışmıştı. Bunla. ra dosdoğru cevap ver « meği de kendisine pren- #ip edinmişti. — Vallahi Mis Magil, biz de bilmiyoruz. Fakat öğrenmek için. elimizden geleni yapacağımıza şüp- he etmeyiniz. Frenç bundan sonra hizmetçi Maylsi — çağırdı getirmiş olduğu şapkayı gösterip, ve beraberinde bunu tanıyıp tanımadığı- nı sordu. Mayls şapkayı e- ” Hine aldı ve bilâte » XC reddüt: i dedi. — Sir Conun şapkası... Kan Lokoleri Sonra çevirdi, çevirdi. Kan lekelerini görünce birdenbire sarardı, titrek bir ses- kıi — Kan lekeleri var... Acaba bir kaza- ya mı uğradı,.. Yoksa öldü mü? diye sor- gu. Frenç omuzlarını silkti: — Bilmiyoruz ki,.. Belfast civarında u- #ız bir yolun üstünde bulmuşlar,.. Şimdi sen bana Sir Conun, oğlu bı:ıkııı Mal- kolmun ve hatta Mister Viktorun bir fotog- #afını bulabilir misin? dedi. Mayls odadan çıktı ve bir dakika sonra elinde üç fotografla geldi. Frenç bunları uzun uzadıya tetkik ve mukayese — ettikten sonra: — Birbirlerine ne kadar da benziyorlar, dedi. Maylsdan da Sir Conun işlerine, görüş- tüğü adamlara dair bir sürü tafsilât aldı. Bunların arasında onu en ziyade alâkadar eden, son zamanlarda iki defa yabanct bir adamın gelip Sir Conla görüşmüş olduğu idi. Kırmızı Saçlı Yabancı Mayls, bu adamın Sir Cona gönder. diği kartvizitinin üzerinde Kots ismi, bir de Belfast adresi yazılı olduğunu söyledi. Fakat maatteessüf bu adresi hatırlıyamıyordu. Yabancı uzun boylu, İri yapılı ve kırmızı saçlı imiş. Her ge- lişinde Sir Conla yarım saat kadar gö- rüşmüş. Frenç hizmetçiyi savarak Sir Conun kâtibi hususisi Brini göndermesini söy-! ledi. Brin otuz beş yaşlarında, uzun boylu, zayıf olmamakla beraber ince yapılı ve gayet kuvvetli görünen bir adamdı. Bo. yuna nisbeten başi gayet küçüktü. Yü- zünün elmacık kemikleri çıkık, nçlın sarı ve gözleri de açık mavi İ Çehresinin bütün çizgileri büyük bir enerji, hırs ve azim ifade ediyordu. Hususi Kâtip Evvelâ kendisi hakkında izahat ver- dir — Sekiz senedenberi Sir Conun hu - susi kâtibiyim. Belfasttaki fabrika işle- rini bıraktıktan sonra da beni bırakma- Brin, ihtiyar Sir Conun sekiz senelik kâtibi idi. Bütün muhaberatı tamamen o idare ederdi. |tuhaf tuhaf nazariyeler yürütülebilir- di. Baba - Oğul Frenç blöf yapmağa karar verdi. Mahrem bir şey söyliyecekmiş gibi Brine doğru eğildi ve: — Benim işittiğime göre Sir Conla oğlunun aralarında biraz gerginlik var- | İsulu M. Ünala: miş, dedi. | Brin bu defa hiç tereddüt etmeden: — Mübalaâğa etmişler... Vişlerinde görüşleri birbirine uymuyor- du. Fakat bunu gerginlik diye tarif et- ,yaz Türke: mek doğru değildir, dedi. devam ederek: — Belki de haklısınız. Zaten ben de para meselesini kastetmiştim. Arala - rında para hususunda geçen şu ihtilâfı 'bana anlatabilir misiniz? — Bunda zaten saklı, gizli, bir şey yok ki... Bir aralık binbaşı Malkolm para hususuünda — sıkıntıya — düşmüştü. Keten piyasası fena bir buhran ge yordu. Hatta İrlândanın eski fir kapat - |mak mecburiyetile karşılaşıyordu. | — Binbaşı Malkolmden Şöpheler Sir Cona yazarak fabrikalara biraz daha sermaye koymasını rica etti. Fa- ,kat her nedense Sir Con bu teklife ya- zere birkaç defa buraya geldiyse de ih- tiyarı gene ikna edemedi. Maamafih buna rağmen araları iyi — Teşekkür ederim Conun vasiyetnamesinin nerede olduğu- ister Brin. Sir |nü biliyor musunuz? — Hayır bilmiyorum. Böyle bir şey Dikkat etmişseniz arasıra gelen burun | yaptığının da farkında değilim. Belki kaşıntılarile beraber olacaktır. kasasındadır. Fakat onun anahtarını da | ekseriya bağırsaklarda yaşıyan solucan daima kendi yanında taşırdı. (Arkası var) Gerçi para şetmediğimiz için bizi mazur görünüz. Frenç içinden güldü ve gene blöfe pyamadık. Bu hususta daha vazih ya- 'si geçer ve kırk beş yaşından sonrala- naşmadı. Binbaşı babasile görüşmek ü- ları da kemiklerde gevşeme başlar. O |dır. Fakat bu gibi ilâçlar heyeti umumi- SON POSTA Sokak Köpekleri Çoğalıyor Fatih İtfaiye caddesi Guneş ıpırlı-ı manında oturan okuyucularımızdan 'MÜSABAKALI HİKÂYELER Dokuzuncu Sahte Vasiyetname - ğ— Bana, — Bay Bruksun, oracık- ta, masanın üze rinde duran bir kâğıdı, benim'e Mehmet, o civarda bir sürü sokak kö-'uşaklardan biri- peğinin geceleri acı acı uluyarak her- kesi uykudan uyandırdığını ve bu hu-| susta kaymakamlığın nazarı dikkatini | celbettiği halde bu köpeklerin itlâf edil- | mediğini yazıyor. lıııymıhmlızuı nazari dikkatini celbe-| deriz. * Yerine Gitmiyen Balıklar Herekeden Ereğlili balıkçı izzet ya- zayor: — Bu ayın 6 ncı günü sabahı saat 10,5 da Hereke gümrüğünden teminat- h tezkere ile İstanbula 9 kilo balık gö derdik. Aradan bir kaç gün geçi halde bu balıkların yerine gitmediğini haber aldık. Bu hal böyle tekerrür eder- (se, mahdut kazançlı olan balıkçılar iş! |göremez hale geleceklerdir. Alâkadar. ların nazarı dikkatini celbederim. Cevaplarımız Düzcede inhisarlar işçilerinden Ah- met ağaya: — Bir istida ile bulunduğunuz yerin müdürlüğüne vaziyeti bildiriniz. Kantarcılar büyük Yeni handa İnce- — Şiiriniz' güzeldir. Fakat şiir neş- PArsinle. BE KT sel aai neda Yal — Neden şikâyetçi olduğunuzu an- zarsanız iyi olur. Doktorumuzun Cevapları Adana ceza evi gardi — Hormobin ilâcını ademi iktidar ve bel gevşekliği için kullananlar var- ye itibarile çok ani tesir yapar. Siz kuv- vetlisiniz. İlık ve soğuk su banyoları yapınız. İçki ve sigara içmeyiniz. Mersinde M. S. Ö. ye: — Yazılarımıza - gösterilen alâkaya teşekkür ederiz. Boyun uzamesı hali tabiide 20 - 25 yaşına kadar devam e-| der. Ondan sonra bir tevakkuf devre- zaman da boylar küçülür. Hali tabit haricinde bazan birden fazla uzamalar da olur. Bu da dimağdaki bir ifraz gud-| desinin fazla tesirinden mütevellittir. Haydarpaşada İ. Onat'a: — Bahsettiğiniz ağız sulanmasıdır. Bu da ve sair böceklerin mevcudiyetinden ile- Bu hususta biz ı'leı |Persivalin odasına götürdüğünü ve “|aldı, hayretle baktı, fakat hiç bir şey | Wıöylemedi vi sinin şahit sıfatife imza etmemizi is- tediğini söyleyin- ce, kapı yolda- 'u:n Pat Muniyi çağırttım. O zaman, Bay Veterhed — elime kalemi tutuştur - du ve önce ben, sonra da arkada- şimi - imzalarımızı attık ve çekildik. Ertesi gün, ce- nazeyi kaldırmı - ya gelenler, yas « tığın altında bir Hâkim sorda: «Pe kâğıt buldukla - niçin götürmediniz? rında ben orada idim. Bu kâğıdın tara-| Con bu sefer tereddütle b fıradan imza edilen kâğıt olduğunu ta- | «Affedersiniz!» diyerek, © nıdım ve Bay Persivala verdim. ... — /kardığı gözlüğü itina ile b Burada, avukat Hiberlin bir sualine ,, ,, Kazıdı bir daha tetkike katşılık, kâhya, kâğıdı bizzat cenaze Suara; Vaşlarığa çakarakı kaldırıcmın elinden alarak derhal Bay D Haa el Bi Ha benzemiyor. Yahut ki, daha € benziyor ama, benim yazım 6 ; ©O anda, Persival Bruksun #? onun eline teslim edince, d bütüki'bu mislüie e nerın hastalığının, vasiyetn 4" hattâ Veterhedin katlinin t yüzünü okudum. Hattâ, hayretimi mucip olas avukatlardan hiç birinin, bı*' kendisine tevdi ettiğini şiddetle tek - rarladı. — Kâğıdı, dedi. Avukat bir daha sordu: — O kâğıdın, bir gün önce imzala- | dığınız kâğıt olduğunu nereden anla - dınız ve nasıl iddia edebiliyorsunuz? Ben, bu esnada, şahitin yüzünü dik-| derece ayan beyan gördüğüm, katle tetkik ediyordum. |ğum bir hakikati sezmemiş ol — Ne bileyim? dedi. Kâğıt bana ay- rıdır. Bilâkis, her ikisi de, aşağı 7i ni gibi geldi. bir hafta boşboşuna mün — İçinde ne yazılı idi, okudunuz kit kaybederek şu tabit neticeyt ” mu? lar: Eldeki vasiyetname baştâf — Hayır, efendim, kat'iyyen! İsahte, hem de acemice, — Ya, bir gün evvelisi? mış bir sahte idi. — O vakit te okumadım. Yalnız, ıl-' Sabtekâr, yalnız ihtiyar B tında efendimin imzasını görünce, ben /zasını çok iyi benzetmiye m de imzaladım. /muştu. — Demek oluyor ki, size kanaat Ve - Postmu elit ide göceti | ren, kâğıdın âııındın_ıiî.ri'miîı idür, 'V=lcrhudın. vasiyetnamenin Ü — Evet. Kâğıdın cinsi, boyu, öte - için SlelEele bt B l* kinin ayni idi. a kullanmış olması da, sahtı İhtiyar muhatabım, mermer masa - Şok Tdeş li MKS NEZ doğ nın üzerinden, heyecanla bana ıruî Bey Rendrtli — Anlıyorsunuz ya? dedi; avukat şiddetle reddediyordu. Hibertin iddiası şu idi: İhtiyar Bruk -| — Evet, kâh, sun tanzim edip te baş yastığının altı- babasının öldü na koyduğu vasiyetname Persival ta- disine getirmişti. Ancak, bir rafından oradan almıp yok edilmiş ",lır babasının niyetlerinden b sonra yerine sahte bir diğeri konmuş- duğu için buna şaşmamıştı. tu. Ve bittabi, bu sahte vasiyetname het, vasiyetnamenin noter Vi de baba Bruksun milyonlarını büsbü - tevdi edildiğini sandığı halde, dı. Kendisi daima aşağıdaki hususi ima- | lâthanesinde uğraştığı için bütün muha- beratı ben idare ederim. Aslen Belfast- liyım, hatta kardeşimle hemşirem hâlâ oradadırlar, dedi. Frenç: — Sir Conun diğer aile efradile ara- S1 iyi mi idi? diye sordu. Bu suali ga - yet lükaydane sormuştu. Fakat yapa - cağı tesiri anlamak için karşısındakinin yüzüne büyük bir dikkatle bakıyordu. Brin sakin ve tabii bir tavırla ve kısa - cat — İyi idi... dedi. Fakat Frenç bu cevabı. pek kanaat verici bulmadı. Brin biraz tereddüt et- mişti. Frenç düşünmeğe başladı. Ya ha- kikaten Mis Magi'in dediği gibi, bin - başı Sir Conun başlıcaşvarisi ise.. Piya- sanın buhranlı zamanında sıkıntıya düş- tüyse.. ve Sir Con da yardım etmediy - se.. Bu ihtimallere Vaytheddeki bu ga- rip tagayyüp vak'ası da ilâve edilince, | İri gelmektedir." Evvelâ mevaddı gaita *- | muayensi yaptırınız ve bu raporla bize müracaat ediniz. Ankarada!: AKBA dilde gazete, mecmua ve Bütün mektep — kitapları ve Telefon: 3377 Son Posta İLÂN FİATLARI Her kitap. kırtasiyeyi, 1 — Üazetenin esas — yazısile bir sütünun iki satırı bir (santim) sayılır. İstanbul asliye altıncı hukuk mahke- mesinden: Nuri tarafından karısı Beyazıt Kos- ka caddesi 152 sayılı Süleymanın evin- de Asiye Zekiye aleyhine açılan bo — şanma davasında müdd ika: metgâhının meçhuliyetine vetiyenin on beş gün müddetle ilânen | tebliğine ve tahkikatın 15/11/935 cu-: ma saat 10 a talikine karar veril - miş ve bir nüzhası da mahkeme divan- hanesine asılınış bulunduğundan muay- yen gün ve €aatte asliye altıncı hukuk mahkemesinde bulunması lüzumu — ve aksi takdirde tahkikat ve muhakemeye gıyabında bakılacağı tebliğ yerinde ilân olunur. (485) 2 — BSayfasına göre bir san: timin ilân fatı gunlardırı sayfa| sayfa | ssyfa İsayfa (İDiğer | Son 1 a 3 yerler sayfaj ai îo Te 8 — BDir santimde vasali (8) kelime vardır. 400 İ2 50 | 200 100 60 Krş, | Kerğe | Kia | Kiğe | Küt & —İnce ve kalın yazılar tutucakları yere — göre santimle ö'çülür. | tün Bay Persivala bağışlamakta idi. Tekmil kusurlarına rağmen, İrlanda- nın yüksek sosyetesinde oldukça önem- K bir mevki sabibi bulunan bu zata karşı bu derece müthiş ve cüretkâra- ne bir ittihamda bulunmak mesele idi. Dinleyiciler buna inanmak istemiyor- | lardı. Yanı başımda kulağıma çalınan sözlerden, halkın Bay Murray Bruksun | kanaatlerine iştirak etmediği anlaşılı - yordu. | Ancak, avukat Hibert henüz bütün kozlarını oynamış değildi. | Bay Paersivalin mahkemeye ibraz ey- ilediği vasiyetnameyi şahite göstererek, bunu tanıyıp tanımadığını sordu. Con, (asla tereddüt etmeksizin: — Evet! dedi; tanıyorum. Yıılıgın altında bulunup ta Bay Persivala gö- türdüğüm kâğıt, budur! — Peki.. Şimdi de, bu, sizin imza- nız mıdır? Onu söyleyin. ğıllmdın çıkmış olmasına idi: Sakin bir tavır ve gür bir desini şöyle bitirdi: — Ben imzaları inceden hj kik etmedim. Bunun içinde bir ÜGi |kârlık olacağını bittabi aklımt “îrınemi,tim. Diğer taraftafı (babamın imzası kendi elindef mışsa - ki ben bu kanante Iİ'J yorum - berkâlde çok güzel #0NE miştir. Şahitlerin imzalarına P g ben bunları siftah bu y da görüyordum. Onun için sahie İ olmadıklarını bilemezdim. # n Vasiyetnameyi ben, W , İter Barkstona götürdüm, Onlar da bana bunun uınıni“' |da tanzim edilmiş olduğunu *” — Peki, neden babanızm " götürmediniz? (aa R