12 Eylül 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

12 Eylül 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Eylâl — ŞEDÜNYA #Matbuatında GÖRDÜKLERİMİZ Bir Hırsız Çetesinin İyi Talit... Fransız gazeteleri birkaç gün evvel Pariste ya- pılan bir hırsız- hkta — hırsızların işine yarıyan bir tesadüften bahsediyorlar. Hırsız- lar arka duvardan atlamak sure- tile büyük bir müessesenin Içine girerler. Hemen büyük kasayı bularak işe koyulurlar. Şimdi fabrikalar ustalaşmışlardır. Kasaları en mütehassıs amele tarafından da mükemmel takım- Tara malik bulunsalar dahi sekiz on saatten önce açılamİyacak sağ- lamlıkta yapmaktadırlar. Binaen- aleyh bu mülessesenin kasası da açılamaz, bırsızlar beş alti saat uğraşarak ter döktükten sora vaz- geçerler. Şimdi tekrar geldikleri yoldan çıkmak âzım, Fakat bir duvardan iİnmek çıkmaktan ko- laydır. Hırsızlar geldikleri yoldan dönemezler. Başka kapı ararlar. Bu sırada tesadüf onları müessese müdürünün odasına götürür. Bakar- larki kocaman bir yazıhane apaçık duruyor. Içinde nasılsa unutulmuş Üç beş Hlra bulunabilir. düşünce- sile çekmecelerini karıştırmıya koyulurlar. -Fakat — çekmecenin içinde para yerine bir kasa anah- tarı ellerine geçer. Ne olur ne olmaz düşüncesile bu kasa anah- tarını, az evvel — açamadıkları kasaya tatbik ederler. No görse- ler beğen'rsiniz? Kasa açılır, ve içinde demet demet banknotlar göze çarpar | Çalınan — paranın mıktarı tamam yarım — milyon franktir. Bir türlü aç lamıyan ka- sanın — hall Bulgar Dış Bakanının Cenevrede Faaliyeti Sofya, 11 ( Özel ) — Bulger Dış Bakanı Köselvanof, Cemevrede Tür- kiye, Yunanlstan, Romanya, Yugos- Tavya ve Arnavutluk dış bakanlarile tekrar görüşmlştür. Edebi Tefrika No 86 12/9/ 35 Karşıma çıkan ters, aykırı, yers'z ve gülünç tesadüflerin en . Serseri bir kuru kafa görle- rimin Önüne dikilmiş bana sır- tiyor. Kırik — dişlerini — etelz, — sıyrik dudak yerlerinden gösterip oyuk- larında korkunç birer baykuş gözü gibi ışıldayan gözlerini kır- ptştıriyorr — Nasıl, — diyor, değil mi? Ve acı acı kahkahalarını da İşltlyorum. Sakin, içli ve düz bir hayat Için hazırlanan ben müthiş fırtr nalarla pençeleşiyorum. Kısmet mi, tali mi, kader mi, hnedir, her halde İnsanların İradesine hükmeden hulyalarına kahkahalar ston bir gizli kuvvet var. Bu gizli kuvvet ne kadar birbirine zit kaprisleri varsa benim önüme çıkarıyor. Kendimi tesadüflerin akışına bıraktım, düşüncelerim ve hulk- yalarım — tahakkuk — etsin diye zorlamadım, eğer bunu yapsaydım çok daha betbaht olacaktım. mes'utsun İ ANASININ eviz I KIZI c'" 4 Yeni Teşkilâtını Berlin, 11 (ALA) — " Voslikslcher “ Kura efadının ilk anıfı Portekizde : Suikastçiler Yakalandılar Aralarında Tanınmış İhti- lâlciler Ve Bir Albay Var Lisbonnme, 11 (A. A.) — Başbakan, davletin başhea makamlarımnı ela ge- çirmek ergesi Me tasarlanan ve dün muvaffakiyetsizliğe uğrayan sulkasttam hükümetin çoktanberi haberdar oldu- günu bildiren bir bildiriğ yaymıştır. Yakalananlar, tanınmış ihtilâciler- den olup saki partilere ve gezelmiş konfederasyonunun gizli — toplulukla- rına bağlıdırlar. En ileri gelen suçlu, Albay Valöntedir. Hadiseler, genel nizama halel gel- meksizin cereyan etmiştir. Halk bu hadiselerdan haberdar olmamıştır. Filiboede Yakalanan Koml- nistler Ve Yahudiler Sofya, 11 (Özel) — Filibede Espee wanto Lisanı Cemiyeti maskesi altında fanliyette buluman 19 kişilik bir. ko- münlat gebekesi adliyeye verilmiştir. Filibe Yahudl tedhişçi ocağı mensup- Alman ordusunun erkânı son manovralarda Alman Ordusu SON POSTA Tamamladı Böüobachter , gazetesi yaziyor: birkaç hafta sonr silâk altına çağımlınca, Alman ordusunun taşkilâtı ikmal edilmiş bulunacaktır. , he Romanyada : Tokyoya Gitmek | Için Havalanan Uçak Yandı Bükreş, Y1 (A A.) — Yüzbapı Popolstenmu ve Teğmen Papana ta- rafından kullanılan ve Sibetryadan ge- çerek Tokyoya gitmek Üzere Bükreşı tem havalanan uçak, havalandığı yörlü füç kilometre Ötesinde yere düşmüştür. zoıdıım patlamış, ve uçak yanmıştır. ler Uçman, aşükleri sayesind. kıııulılllııi.luır!:.. ü E Avusturyada: 46 Komünist Tutuldu Viyana, 11 (A.A.) —— Blelharg darması, zararlı faaliyet .ııı-..hııı'ı komlinist tevkif etmiştir, Ayarzamanı da propaganda eşyamı, silâh ve ctpane de ele yeçirmiştir. Long Yerın Gömülüyor Baton Rouge, 11 ( AA )—Lonmg'un genaze töreni, perşembe günü yapı- lacaktır. Long'un, Louisane hükümeti Kapitol bimasına gömülmesi muhte- meldir. | —h AMAĞ | REe e Z K e e G AĞ ee İngilterede: Deniz Kuvvetleri Arttırılacak Yeni Müstahkam Bir Üs Yapılacaktır Londra, 11 ÇA.A.) — Dey'i Telgrafa göre, deniz kuvvetlerini modera bir hale kaymak ve kuvvetlendirmek lstiyen deniz bakanlığı, Galles ilinde bilhassa Pembroke Hmanında yeraltı mazot mahzenlerile birlikte müstah- kem bir Üs yapacaktır. Harp vukuunda İngiliz filosu düş- man gemilerini burada bekliyecek ve kuzey denizdeki İmzibatı temin Ödevi yalarzca destrayer ve denlizaltı gemilerine bırakılacaktır. Yapılacak üssün uzaklığı harp filosunu, bilhassz büyük gemileri müteessir eden hava hücumlarına karşı korumuş olceaktır. Anabellanrın son — resimle- rinden biri Sinema Artisti Ana- bella Bir Otomobil Kazası Geçirdi Angülem, 11 (ALA) — Sinema ve birkaç kerea dönmüştür. Annabella'nın iki yal arkadaşı da yaralanmışlardır. VE BU GÜN |O Gidememişti, Bu Da Gelemiyor! Eski vezirlerin İşleri güçleri pek yoktu, bütün günleri dedikodu İle geçerdi. Onlardan ikisi bir gün çene yarışı yaparkan uşaklarının ayaklarma çabukluk bakımından Üstünlüğü hak- kında bir aytışmaya giriştiler. Biri, * deneyelim , dedi, uşağını çağırdı, köşedeki bakkala gidip bir turşa alıp gelmesini söyledi. Uşak çıkınca arkadaşına döndü: — İşte, dedi, kapıdan çıktı, yürüdü, yürüdü, bakkala vardı, turşuyu aldı, döndü, yürüdü, yürüdü, geldi. Ve bağırdı: — Ahmet, getirdin mi turşuyu! Uşak, — içeri girdi ve getirdiği turşuyu göstördk Öbür vezir, “bönim. ki de yapar,, diyerek uşağını çağırdı, tığı gibi “ çıktı, yürüdü, aldı, döndü , dedikten soara bağırdı. — Mehmet, getirdin ml turguyu? Aşağıdan ve pek derinden herifin sesi geldir — Papucumu bulamadım, onu arı- yorum efendim! Bu fıkrayr — Tuzladaki — içmelere yaptığım bir ziyaretten dönüşte tren beklerken — hatırladım. — Tarifelerde, duvarlara asılı cetvellerde 12,37 de gelip Tuzlâ yolcularını alacağı yazılan tron yersiz bir. gecikişle bir türlü gelmiyordu, beş yüzden Fazla yolcu- nan gözlerini güneşte yakıp burakı- yordu. Ben bu yazdığım fıkrayı hatırlayıp gülümsemiye çalışmakla beraber ter- den kendimi alamiyordum. Hele Pen- dik yolundan arasıra bir merkep, bir Atir veya araba söküa ettikçe düdü- | günü bir türlü bize işittirmiyen trenin harekete geçip te bizi yanmaktan, ter leye terleye sırılsıklam olmaktan kur« tarması için dualar okumaya girişiyo- rum. Fakat pabucunu bulamiyan Meh- met gibi o da Pendikten ayrılamı« yordu. Nihayet geldi, geldi amma oradan yolcu değil biz yıgın hamur yüklondk. Çünkü kepimiz terden hamura veya gamura dönmüştük. Bizim bildiğimize göre 12,37 de gelecek trem 12,37 de gelir. Değil on Üçte, hatta 12,45 de gelirse pabucunu bulamiyan Mehmâdi hatırlatır. M. T. Tan ları da mahkemeya verilmişlerdir. Fakat gşimdi neyim? Eşref Beyin bu meptubu ne olur. Iki hafta önce gelseydi. Ali Sami Beyin kocalık ve babalık hevesleri ne olur iki üç ay önce belirseydi. Ve ben ne olur, ona ikinci bir defa tesadlif etmeseydim, o dağ otelinin hümmalı gecelerini yaşa- masaydım. Şimdi ne olacağım? Ne yapmalıyım ki bu istiraptan kurtulayım, Kararsız, korkak bir. kadın miyim, Zevkleri, Ihtirasları uğruna beş oön yıllık yavalarını birakıp tare, baharb aşklarına koşan numara numara çocuklarını unutup sev- gililer'nin kucağına atılan kadım: Tarın macerasını çok dinledim. Hele bunun erkeklere ait cep- hesinde neler, neler işitmedim, Hattâ kendi bayatıma giren er- keklerin bile o iğrenç (dışarı) zevkleri uğruna ne gülünç ballere döştüklerini de gördüm. Yabancı ve dışarı kokusile çılgına dönen erkek ruahlarını bir dereceye kadar affediyorum. A Erkeklerin bünye ve doğuş ta- ı rafından kadınlardan daha baş- ka cins şartlara bağlı olduklarını itiraf ederim. Karısına hissetir- memok şartı ile bir erkeğin hafif çapkınlıkları mazur görülebilir. Fakat bunu, (saadet) de aranan maddi vamıtaları elinde olan bir kadın için hiç doğru bulmam. onun için kendi hayatım da ken- dime zehir ediyorum. Fakat ne yapabilirim. Ve şimdi ne yapayım ? Kaçalım mı? Dağ otelinin canlı hatırasını da taşıyarak atlantiklerin öte ba- gına kadar gideyim mi? Evlilik, kocalık ve babalık zevkini tadalı daha iki hafta ol- mıyan Ali Saml Beyi dünyanın en müthiş hayal ve hakikat boz- gununa uğratacak bir hâdise çı karayım mı? Artık tam mes'ut bir anna ve büyük anne olduğu- na ıinanarak günde on İki kere yüzümü gözümü okşayan öpen annemi — heyecandan öldürecek bir hareketle kaçıp gideyim mi? Zavallhı annem... Onun yakın vakitlere kadar endişe ve ıstırap kaynıyan gözlerine sükün ve neş'e geleli kaç gün oldu. Şimdi Ali Samiya de acıyo- rum. Muhakkak ki çapkm erkek- ler — gerisinin en azılılarından biri olom All Saml Bey bir kaç —hafta —önceye — kadar artık itibardan düşmüş yaşlı bir Don Juvan gibi başı havada, göz- leri genç ve güzel kadınlarda dolaşırken nasıl ani bir dönüşle koca ve baba hislerini duydu ve ne uysal, yumuşak ve yarını dü- şönür bir ev erkeği oldu. Fakat ben ne hissediyorum. Kendimi tahlil etmeye imkân yok, başım dönlüyor. Şimdi haya- Hmde değil adeta gözlerimin Saünde altın başlı menekşe gözlü bir bebek dolaşıyor. Dalgalar, açık, engin denizler. Eşref Boyin menekşe gözleri.. Ben o gözlerin gölgesini şimdi saçlarımın rengini taşıyan altın başlı yavrunun gözlerinde görü yorum, x Na güzel bahar oluyor. Kışın bile karın örtmediği zamanlar yemyeşil duran Jenev'in bu bahçelik kısımı bir cennet. Monblân eteklerinde eriyen karlar gölün rengini değiştiriyor. Doktorun hergün bir saat yürü- mek tavsiyesini yapmak için bir program çizdim. Park, göl kıyısı « florissan bu programın ana yolları. Bir aydanberi yalnızım. Ali Sami Feşin mühim işi oldu. Bunu neticelendirmek - için Hulüsi Beyle beraber on beş glin evvel doğru İstanbula - gittiler. Dün bir telgraf aldım bir haf taya kadar yola çıkacağını haber veriyor. Paristen birkaç mektubunu aldım. O âdeta yeni bir âşık. Muhakkak ki bugüne kadar böyle samimi olmamıştı. Eskiden ehemmiyel vermeden okuduğum mektuplarına dikkat — ediyorum. İnsana emniyet veren temkinli ve candan bir adamın ifadesi, Tasanlar ne kadar aydınlansa- lar yine bir takım canlı, cansız putlara tapmaktan kurtulamıyorlar, Hislere ve düşüncelere hâkim olan hep hâdiseler ve tesadüfler. Ali Sami Beyin bir ay öncekl hayatına göre bugünü bir mucize.. Bana şimdiden çocuğu için bulduğu adı yazıyor. t Demek ki düşünüyor. Benden uzak olduğu yerlerde bile geride bıraktıklarını düşünüyor. Bu ha- lini gördükçe (Paris) e gitmek için beni nasıl aldattığını düşü- nüyorum. Kasanları — oldukları gibi gör- meyi tavsiye edenler acaba in- sanların her zaman aynı şeki'de göründüklerini de idadla edebilirler mi? Okadar bedbin oldum kil Muhakkak ki insanın en bü- yük düşmanı inanmaktır. Şüphe- nin azap ve ıstırap olduğunu söy- lerler. Fakat inanmak ne büyük işkence.... (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: