%._gıtbııotı da | GÖRDÜKLERİMİZ Kötürümlerin İş- lerine Yarayacak Bir Keşif Televizyonu bir hakikat ya- y pan, İnsan eli do- E".“br.'k!." kunmadan — kapı- genl Dir 1S | ee açıp kapayan, tifade çaresi| motör elektrik pil- leri, fen in bu yeni harikası, ya- kında binlerce götürüm ve mef- lüçların da işine yarıyacak bir hale konacaktır. Nev; orkta bir hastanede yapı- lan tecrübeler, bazan da (elektrik gözü) denilen bu piüllerin elini kaldırabilen veyahut da başını iki ş yana — çevirebilen — götürümlere oldukça faydaları dokunabilece- ğin| göstermiştir. lık tecrübeler boynundan aşa- | — ğısı tamamile meflüç bulunan 14 | — yaşında bir çocuk üzerinde ya- K pılmıştır. Karyolanın baş tarafına yi bir kutu elektrik pili konmuş ve bundan intişar eden şun huzme- leri, çocuk başını iki tarafa sak Tadığı zaman, inkıtaa uğrıyacak — bir surette tanzim ve tesbit edi- ; miştir. Cocak başını sallayınca, İ bu huzmeler inkıtaa uğramakta Ğ ve elektrik gözü derhal harekete N geçerek bir radyo âleti açınakta veya kapamakta, bir kitabın Bayfalarını çevirmekte veyahut da hastabakıcı çağıracak bir zili çalmaktadır. Bu sayede kötürümler kendi- ler.nin yapmasına imkân olmıyan ! lüzümlü bazı — şeyleri ufak - bir 4 hareketle yapabileceklerdir. Bun- ğ dan — dolayıda bütün Amerika hastaneleri bu yeni icada son derece alâka göstermektedirler. İspanyada: Yine Kavga Bir Gürültüde Ölenler Ve Yaralananlar Oldu j da gürültü çıkarmışlardır. Zabıta İşe | karışmıştır. — Gözterişçilerden — biri ki polla memuru ile bir İşçi mıştır. ça ; Edebit W Tefrika V.ı No: 76 2 /9 / 85 Fakat büyük palasın bu ç çekli, baharlı salonunda harare- timizi teskin etmek için türlü Şarap içiyoruz. Ve ben bu gece sarhoş ol- mak isliyorum. Eşref Bey masanın üstündeki çiçeklikten bir beyaz karanfil çıkardı verdi. Beyaz karanfil, Masum sevgi. Çiçekliği aradım. İstediğiml buldum. Daha açmamış, başı eğik | bir garı gül buldum. Bunu ona Uzatığım zaman gözlerime baktı. Dedim ki: — Çiçeklerin dilini bilyorsu- buz, Konuşalım, Başını eğdi. Ve bu defa vazodan bana bir ateş alı karanfil verdi. Benim buzlün ve melâl ifede eden sarı gölüme neş'eli bir cevap vermişti. Güldüm ve kadehimi kak dırdım. — Ateşin, kırmızının ve onun İşaret ettiği mananın şerefine, Nefis Fransız şarabı içimdeki — Bteşi alevledi. | — Eşref Beys KIZI 4| SON POSTA Amerikada : Bitaraflık Kanunu İmzalandı Sovyet - Amerika Münase- betleri Çok Gerginleşti Vaşington 1 (A.A.) — Cumur baş- kamı Bıy Ruüzvelt, Amerikanın bita- raf bir. devlet olmanı hakkındaki kanunu imzalamış vö demiştir kh * Bitaraflık — projesini — onadım. Çünkü bu proje Amerika hükümetl. nin ve ulusunun bizl bir. harbe aü rükleyebilecek her haraketten ka- çınmak hususundaki isteğinin bir Wfa- desldir. Ve amacı gayet iyidir. Ruzvelt, Amerikanın harbe Alet olacak başka devletlere kredi açma: # ve bu şekilde diğer yollara #sap-« maması Jâzım geldiğini İma etmiştir. Amerika - Rusya Waşington, 1 (A. A.) — Dış işleri bakanı B. Hull, Amorikan » Rus dostluk İlgilerinin devamımın, Rusla- rın, Amerikan diş işlerine karışma- mak hususundaki taahhütlerini yerina getii nu söylemiştir. S ıı:u.'ğl:'q.ı hükümetinin üçüne «Ü entermasyonalin bötün menfi faas llyetini durdurması gerektiğini, akal takdirde bunun çok vahim sonuçlar doğurabileceğini ilâve etmiştir. B. Hull, Amerikan protestosunu kabul etmiyen Sovyet notasının önemli bir taahhüdün inkâr edilmesi demek olduğunu ve bu hareketin her iki ülkenin dostluk İgilerine vurulmuş vahim bir darbe teşkil ettiğini söyle- miştir. Ç. Slovakyada: Küçük Anlaşma Çok Kuvvetli Prağ, 1 (A. A.) — Dış İşleri Ba- kanının fikirlerini yazan Ceske Slovo gazetesi, küçük anlaşmanın her xas mankinden kuvvetli — olduğunu, Üç devlet arasında tam — bir görüş ve düşünüş birliği bulunduğunu yazıyor Cevap veriyorum. — Kırmızı, kırmızı. Öz kırmız.. Çünkü beyazı Ümitsiz ve sarı manasız. Hayat kan İatiyor. Yemek bitmişti. Tik viski bardağını boşaltırken caz başladı. Dün gece görmemek için kaç tığım dans salonuna bir fırtma gibi daldık. Her birl dünyanın bir ucundan güzel bir kış geçirmek için İsviç- renin bu dağbaşı oteline gelir çeşit çeşit insanlar Ingilizi, Ame- rikalısı, Fransızı, Almanı, ne bile- yim daha birçok ayrı kafada, Insanlar bu salonda ba muzikle aynı havayı tenefifüs ederek gülü- yor, eğleniyorlar, Aralarındak! bağlar ve uzak- lıklar ne oluraa olsun bu İnsanlar hayatlarından memnun yaşıyorlar. o kadar memnunlar ki - saadeti kana kana tatmak için bu karlı dağ tepesine kadar çıkmışlar. Bunların arasında benim yerim M C rmelerine kesin olarak bağlı oldu- Marsilya Faciasının Muhakemesi- Başlıyor Eks An Proyans (Fransa) ? — Kral Aleksandr'a yapılan salkaste ortaklık ile saçla üç Hırvat tekrar ağır cera mahke- mesine verilmişlerdir. — Bunlar Bir temgiz tstidası imzalamış- lardır. Kısa Haberler: $ Parla, 1 — Kraliçe Astridin cenaze töreninde deniz bakanı Piyetri Biraz #ertço konuşan Amerika Dış cumhur başkanını ve başkan muavini Bakanı Hul Berard hükümetl temsil edeceklerdir. Almanyada: Yahudiler Artık Hiç Bir Şey Yapamıyacaklar Berlin, 1 (A.A.) — Antika ve san'at eserleri ve eşyası tecimenliği bundan böyle Yahudilere yasak edilecektir. Yahudilor, Alman hükümeti kültür odasının her şubesinden çıkarılacak- lardır. Bu kararın, müzisiyenlere ait olan kısmı tatbik edilmiş bulunmak- Bundan sonra hiç bir Yahudi, Alman kültür ve san'at eserlerini ne satacak me de satın alabilecektir. Yahudiler ayaı zamanda kitap tecimenliği de yapa- mıyacaklardır. ve Hababurgların krallık tahtına tek- rar geçmesi meselesinde kilçük an- Jaşmanın müsait davramacağı habe- rini de açıkça yalanlıyor. apmak değil, sıhhatimden şikâ- getim yok. Bu katmer katmer alı ve salkım salkım pırlantalı, annem yerindeki Amerikan kadın- harı katıla katıla güler, doya doya oynar, eğlenirken ağlamak bana di Dönüyoruz. Renkler, ışıklar, tıpkı cazbant gibi birbirine karışıyor, fakat tempo bir. Bu tempo kadınlı, erkekli bütün bu — kozmopolit aleminin neş'esi ve kahkahasıl Ara sira masamıza uğradıkça soğuk viski cazbandın kamçısı ile kızışan vücutlerimizi serinletiyor. Ne kadar dans ettik. Ne ka- dar içtik ve gece ne kadar iler- ledi. pek farkında değilim. Yalnız sönmiye başlayan elek- triklerin loş bıraktığı salondan zevke, eğlenceye, dansetmiye ka- namamış bir kalabalığın hole doğru sürüklenişini ve bizim de bu kafileye — katıştığımızı — far- kettim. Asansör İşliyor. Sıra — bekleyenler — İngilirce, Fransızca, Almanca daha ayirde- demediğim birçok dillerce komu- şuyor ve gülüşüyorlar. Eşref Beyin kolundan çektim. — Merdivenden çıkalım ! Bunu türkçe söylemiştim. Bi- zim o tarafa yürüdüğümüzü gö- renler peşimizden koştular. Şimdi bir yarış başladı. eniş basamakları Üçer ve İran - irak: İhtilâf Yine Halledilemedi Londra 1 (A.LA.) — İran - Izak an- haşmazlığı, şattülarap nehrinde seyrü- sefere taalluk etmektedir. Irak hükü- meti bu nehirde seyrüsefer hakkını almak fikrinde, İran hükümeti İse mehrin iki memleket arasında taksim edilmesi icabettiği mütaldasında bu- » Fakat Tahranı yt dörder atlıyoruz. Eşrtef Bey biraz geriledi. Elinden çektim, Peşimizden yetişmiye çalışan birkaç çifte fırsat vermeden bizim kata çıktık. Çok şükür ki öte- kiler daha Üst kâta tırmandılar, Loş koridorda yorgunluktan biri- birimize dayanarak yürüyoruz. Viski meydam boş buldu. Dansederken o kadar hissetmi- yorduk. Şimdi artık çılgıntıklarını göstermiye başladı. Boşlukta oda mumaralarımızı seçemiyoruz. 27 mi 28 mi 26 mı.. Eşref Bey bir kapıyı açtı. Kokusundan anladım ki yabancı bir oda değli. Başım dönüyor, göz kapakla- rım düşüyor. Dizlerim kesiliyor: Kendimi yatağa bırakıyorum. En son hissettiğim hareket Iskarpinlerimin ayağımdan çekilişi oldu. * Hummah, buhranlı bir gece. Bu gece bir yıl kadar uradı hayır, bir saniye kadar çabuk geçti. Bu mahmurluk mu, rüya mı nedir, hayal aleminde ml yaşadım, bir kâbus mu geçirdim. Sarhoşluğun sar'aları mı, ihtilâç. lar, gerginlikli gevşeyişler ve hep- sinin Üstünde coşkun ve kanılmış bir zevkin raşeleri. * Kollarım uzun uzun - gerildi, göz kapaklarım ağır ağır açıldı. İlk gördüğüm şey bana gülen bir çift göz oldu. BU GÜN Kavganın Öngtü Almak İçin !.. Dördüncü Muradın Re dönüşü tarihte bir kanlı Bağdat seferi de öyledir. amma İlk gidiş daha kızıldı, tüyler ürperilel tinayetlerle doluydu. Özte bu kanlı izin çizlidiği gün' birinde ve bi ike erin Ilgin a inde | ihtiyar sipahi çıkageldi. türlü sona erdirilemiye: ın Sadrazam tiri ni İatiyorlardı. He: şlarda — bulunmuş, * ikisi - birçok sa #ayımız yara almış ve Ünlenimiş adam- lardu. Âk saçlarının her telinde br tatır. macera okunuyordu. Bunda n ötürü Sadrazam kendilerini yanın a gağırttı, dertlerini söyletti, büyük bir ilgi gösterip aralarını bulmiya çalıştı. Fakat iki sipahi de fikirlerinden cön- miyorlardı, hükmün mutlaka kendi dileklerine göre verilmesini istiyordu. Çünkü ikisi de kendini haklı buluyordu. Sadrazam güler yüzle, tatlı sözle n uzlaşlıramıyacağını n ekşilti, sert — dan na gitti, İki sipahinin davasına son verileme- mesinin gülünç görüneceğine şüphe olmadığından — meseleye — Hünkürın ilgi göstererek davayı bir sona erdir- mesi için yalvardı. Hünkâr, vezir. sözü dinlemeyen İnatçı davacıları huzürüna — getirtti, biribirinden ne istedilerini sordu. Bu, bir koru işi di ve her iki ihtiyar korunun « Karışık miras yollarile « kendilerine geçtiğini iddia ediyorlardıl Hünkâr, gürültünün sebebini anladık- tan sonra şu hükmü verdi: — Koruyu — kürdüşçe — paylağın, itüden vaz yeçin, İki Sipahi birden haykırdılar; — Olmar, olamaz. Koru mutlaka birimizin olacaktır. Hünkâr, kızmış olmakla beraber onları yola getirmeye #savaşmaktan , dedi, bu davanın sonu gelmez. İyisi sulh olmaktır. İhtiyarlardanbiri cevap verdi: - Eıtıı ikimizden biri ölmedikçe bu gürültü dinmez ki | Dördüheü Murat bu #özü duyar duymaz köpürdü ve haykırdı: — Demek oluyor ki bu işi ölüm düzeltecek. Öyle ise ikinizi de ker- tireyim de söz dinlemeyenlere haliniz örnek oleun. İtalya - Habeş davası da — yavaş yavaş böyle bir neticeye doğru gidi- yor. Onlar uzlaşamayınca hâkem du- ramunda olanlar ürmeye ve Dör- düancü Muratvari bir. hüküm vermeye hugil._'"ı".ıd.l LÜĞĞ tti jeyen odular. dan ;.lııı“ıılıı' gimdilik budur. M. T. Tan Benim odamda Eşref Bey. Başımı kaldırdım. Fakat bu- rası bevim odam değil. Örtüleri üstüme çekerek ba- şımı yastıkların arasına sakladım. Nerede idim ben? Akşamın - vak'alarını hatırla- maya çalışıyorum, Fakat hafızam bir. noktaya kadar geldikten sonra bulanıyor. Bir şey zapte- dememiş gibi. Yastığın Üüstünde onun sesk — Niçin saklanıyorsun — Gül: seven? Yastıklar veriyorum: — Çıkımnız benim odamdan? Küçük bir kahkahat! — Burası senin odan mi? Ve parmakları saçlarımı altın- da ıııupn.ı'dı ddı.ı.y.ğr. — Sizin odanız mı? — Değilmi ya? Dün gece basa kokusu ya- bancı gelmiyen oda: demek Eşref Beyin odasıydı. Demek gece, © kâbuslar, raşeler, heyecan- lar rü'ya değildi. Kâbua değildi. Sarhoşluğun raşeleri değildi. Demek ben geceyi onun oda- sında geçirmiştim. Bu muhakkaktı. Şimdi başımı yastıklardan çı- karmıya utanıyorum. Parmakları ensemi gıcıklıyor. Şimdi nasıl kalkacağım. Vücudum ateş gibi, kırılıyor. ( Arkası var) arasından — cevap