30 Ağustos 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

30 Ağustos 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 Ağüstos Ziraat Bilgisi (*) Üzümlerde Çürüklük Neden Olur ? LT a Tavşanacılda bağcılardan Bay Hik- Meti Köyünüze her gelişimde bun- dan söz açmışımdır; üzümleri ber- bat eden, hele yağışlı yıllarda bağcının belini büken (çürüklük) bağların belli başlı düşmanla- rindandır. Daha çiçek zamanında başlayıp Tâ.. Bağ bozumuna ka- dar süren bu haatalık, mahsulün yarıdan çoğunu alıp götürdüğü gibi geride kalanını da para et- mez bir hale sokar. Ege bölgele- rinde ve Marmara kıyılarındaki bağların birçoğunda görülen çü- rüklük doğrusunu söylemek lâzım gelirse bu yerlerde — bağcının işi savsamasından barınabilmek- tedir. Yoksa elbirliği ile ve bütün inceliklerile kavranarak yapılacak bir mücadele üzümlerin tok tane- sini bile çürütmez. * Üzümlerdeki çürüklük veya kurtlanma ödemis adındaki bir böcünün marifetidir. Kışı omen» nın kabukları altında veya başka geylerin — çatlaklarında geçirmiş olan Öödemis'in lik kelebekleri, bağların çiçek zamanında boncuk- larından çıkıp uçuşmaya başlar: lar. Bunlar en çok bir santim genişliğinde ufacık esmer kelebek- lerdir. Çiftleştikten sonra dişlleri Üzüm somaklarının Üzerine dağ- nık bir halde 30-40 yumurta bı- rakırlar. Bu yumurtalardan bir hafta en çok on gün sonra küçücük kurtlar çıkarak ördükleri ağlar içinde yaşamıya koyulurlar. Bir taraftun çiçeği berbat ederken bir taraftan da büyürler. Ve büyüme- lerl kararını bulunca salkımdan ayrılıp her biri bir köşede Kriza- lit olurlar. Bir müddet sonra bu Krizaltlerden yine kelebekler çı- karki bunlar ikinci kuşağın ana- larıdır, Bu sırada üzümler koruk balini almıştır. Bu sefer de hepsi korukların üstüne yumurtlarlar. Çıkan tırtıllar korukları delip içine girer. Bir taraftan İçini yer- ler bir taraftan büyürler. Ve yine yukarıki gibi günlerini doldurunca bir kenarda boncuk olup yine kelebek haline geçerler. Bu kele- bekler üçüncü kuşağın analarıdır ve bu sırada Üzümler olgunlaş- mıştır. Onun için bunlar Üzümlere Yumurtlarlar, Çıkan tırtıllar üzü- mü delik deşik edip çürütür ve bunların işlerini bitirdi mi yine fAsmanın kabukları arasına çekllir, rahatlarına bakarlar. Artık bu tırtıllar ancak gelecek sene kele- bek halinde çıkacaklardır. Böylece Ödemisin Üç kuşak fırtılı — Üzümlerin çiçeklerinden I’lılıyıp tâ son salkımlar topla- Dıncaya kadar yerine göre da- ha kısa veya daha uzun bir Müddet içinde bağa zarar ya- Parlar. Ödemisin gerçi çiçekleri ve faneleri yiyerek geçindiği anlaşı- Yorsa da — bizim — şikâyetimize tebep olan çürüme bu yenişten İleri gelmez. Fakat kurtlanan Üzümlerden su sızdığı için bu Suda ( Botritis sinerea ) adındaki küf mantarı Üreyerek - asıl Sürüklüğü yapar, Bu süretle bir 'irıhın kurtlanan, bir taraftan fürüyen —taneler yumuşak — bir ::ddı halinde akar. Hatta P8 yüzden — İzmit) taraflarisla —— ——— SON. POSTA Tarihi Mls;ha_be Haçlıların Şeytanı_ Piyer Lermitin Şarkısı Destanı: Antakya Bu Şarkıda Dünyanın En Ağır Ve Sefil Mezalimi Terennüm Edilir j Antakya şarkısı, bizden ayrı | sine görünerek: yaşayıpta bizl düşünen aziz An- takyenin yaslı şarkılarından biri değildir. Bu şarkıda; “yüzünde göz İzi var « sana kim baktı yâ- rim !,, diyen Kara oğlanın duygu- lu yüreği yanmıyor. “Gönülden böğrük bir ata mı bindin?,, diye haykıran Türk kadınının alevli özlemi, fırtınalı göreside bu şarkı- da belirmiyor. Hattâ o, Türkçe değil, Fransızca |.. Fransız olmıyan, Fransızlaş- masına da imkân bulunmıyan bir Türk yurdu için Fransız dostlarır miz şarkı mi - bestelemişlerdir?.. Bu, böyle olmakla beraber hemen kaydedelim ki şarkı, orta çağdan kalmadır, haçlı orduları bir za- manlar, bunu saldırış marşı gibi kullandılar. Orta çağ Avrupası da onda kara taassubundan doğ- ma hınçları avutan afyonlu bir destan ahengi sezdi. Şimdi An- takya şarkısı, tarihin bildiği bir güftedir. Ne Avrupada ırlanıyor, ne Antakyada. Fakat bu şarkının'ne olduğu- nu, neler söylediğini, kimin için yazılıp neleri hatırlattığını bilmek, bizim için faydasız olmasa gerek- tir. Çünkü onda binlerce Türkün kizgin güneş altında ve kıvılcıma dönmüş kumlar içinde yanan, yakılan ve... Yenen cesetleri yaşıyor. Antakya şarkısı, on birinci asırın yüz karası, tarihin de ebedi maskarası olan “ Pierre L'Ermi- te,, nin destanıdır. Bu adam, Ami- cens papaslarındandı. Cücemsli bir boyu vardı.. Kara kuru bir şeydi. Yalınayak gezerdi. Beline iple bağlı kukületeli bir manto- dan başka bir şey geymerdi. Bu şeytan azmanı papas, Fransadan Kudüse kadar — gelmişti. Isanın doğduğu, gömüldüğü yerleri ziya- ret etmişti. O Kudüse varabilmek için Selçuklular diyarından geç- miş, Türklerin etmeğini yiye yiye oraya ulaşmıştı. Kudüste de ne çıplak ayağına diken sokan vardı, ne kukulotasına ilişen. Öylo iken yurduna dönüşte birçok yalanlar uydurdu. Hirlstiyanların zulüm gördük- lerini, kudüsün İslâm elinde harap olduğunu söyledi, Üstelik bir de düş masalı çıkardı, İsânin kendi- '__—_——.—_ Bu hastalığa (balgam hastalığı) derler, Bununla beraber işin başı ödemis böcüsündedir. x Ödemis yağışlı yıllarda pek artar. Fakat bu diğer yıllarda daha çok — güzel çarpar. Onun için her sene mücadelesini yap- mak gerektir, Işi savsamaya hiç gelmez.. Siz böylece düşmanınızın adını, sanını, huyunu, suyunu, za- rarını yaşayışını öğrendikten sonra ona karşı gelmek ihtiyacını da elbette — duyacaksınız. İşte bu kerşı gelmek çarelerini de gele- cek sefer anlatacağım. €) Ziraat hususundaki müşküllerinizt bize sorunuz. Son Posta'sın ( Çiftçi ) al #ze cevap verecektir. | Dörurdmeeüia “ Piyer, aziz ev- Tâdım. Git, benim patrikime selâm —— söyle, O sana bir £ mektup — vere- cektir. Onu al, hıristiyan ülkeleri dolaş. Kudüsün dinsizler ( islâm- lar demek ) elin den — alınmasını İstediğimi ümme- time anlat ,, de- diğini — haykıra haykıra yaymiya koyuldu. Kudüs patrikinden de gerçekten bir mek Haçlıların yıllarca kan döküp zaptötmeğe çalıştıkları tup alıp papaya getirmişti, gördüğü düşü de an- latarak İslâm âlemi aleyhine bir haçlı seferi açılmasını İstemişti. İşte 1095 gonbaharında Fran- sanin Clermont kasabasında top: lanan büyük kongre bu papazın yalanlarından alınan ilham ile vücut bulmuştu. Kongreye 14 başpiskopos, 250 piskopos, 400 papas ve birkaç bin şövalye gelmişti. Papa ik'nci Urbaln de başkanlık yapıyordu. Garbi şarkın tüzerine atmak, milyonlarca âdem oğlunu boğazboğuza — getirmek kaygusunu güden bu kongrede İsânın doğduğu, dolaştığı, çarmığa gerildiği yerlerin hristiyan olma- yan ellerde bulunmasından dolayı birçok gözyaşı döküldü. Yürekler heyecana — dilşürüldü, — sonunda Papa başından — külâhını — attı, göğsünü yumruklayarak ortaya çıktı, bar bar bağırdı: — Herkes haçını yükletmeli, İsânın mezarına kadar — dövüşe dövüşe gitmeli |.. Piyer Lermit meramına ermiş demekti. Fakat o, imparatorların, kıralların, prenslerin Kudüse var- makla kazanacakları şerefi de kıskanıyordu, onlardan önce İsa- nın mezarina kandil asmayı tasar- hyordu, Bunu yaparsa, yapabilirse bir din kahramanı olacak ve şüphesiz, papolığa yükselecekti. İşte bu hirs ile öne atıldı, ordular top lan ma dan bir sürü serseri topladı, Züğürt Gotye adlı bir baldırı çıplağı da kendine uy- durup o don- suzlar alayına kumandan yap- tı, Almanyadan geçti, Tuna kı- yısını tutarak Macar ve Bul gar ellerini do- laştı, Istanbula geldi ve orada kilise damların- daki kurşunları bile söktürecek kadar hırsızlık yaptırdı, Bizans hların canlarını burunlarına ge- tird.kten sonra Haçlı ordularını pe- şinden sürükleyip mahveden adam : Papas Piyer Lermit Kuüdüste Altın kapı Anadoluya yürüdü. Izaik, Solçuk Türklerinin elin- de idi. Pierre L' Ermit, ordusuna bu şehri ve bütün Anadoluyu yağma ettirmek istiyordu. Bu ük kü ile saldırışlara girişti ve Fram #adan, Almanyadan, Macarlstan- dan, Bulgaristandan sürüp getir: diği sürüyü orada uğrattı. Kem disi güçlükle yakayı kurtarabik mişti, geri dönerek 600 bin atlı- dan ve yüz bin yayadan terekktip edip Fransa kıralının kardeşi, Normandiya dükü, ve Got Fröva dö Buiyyan gibi prenslerin idare- si altında bulunan orduya karıştı. Pierre L'Ermirte, Türklerin yenildiğini değil fakat Kudüsün Mısırdaki Fâtımiler elinden alındı- ğını gördü, şeytanca entrikalarla bu hâdisenin şerefini çalmıya #a- vaştı. İşte Antakya şarkısı bu şeref hırsızlığı yapılırken - yazıldı, yine Pierre L'Ermite'nin propaganda- larile bir Incil âyeti gibi ağızlara yayıldı. Haçlı ordusu her ele geçirdiği Islâm şehrini yakıyordu, rastgeldik- geçti, Izniğe kadar leri kadınların karınlarını mızrakla | deliyordu, çocukları — duvarlara mıhlıyordu. Pierre L'Ermite bütün bu cinayetlerin - yapanlara cennet yolunu açan - birer fazilet olduğu- nu söylüyordu. Antakya şarkısı, onun bu telâkkilerini birer birer sıraladıktan sonra uzun süren sa- vaşlar sırasında aç kalmış bir haçlı ağzile şikâyette bulunuyor: — Midemiz boş aziz rahip. Kolumuz açlıktan kalkmıyor. Din sizleri kolaylıkla kesemiyeceğiz. Plerre L'ermit, cevap veriyor: — Açmısınız? Bu nasıl olur? Işte önünüzde yıgınla Türk ölüsü? Niçin yemiyorsunuz? Şarkıyı düzen ağız, onun bu sözünü şu hükümle süslüyor; — Ne doğru söyledi. Bir baçlı asker için Türk eti yemeği, biberli birtavus kuşu kızartma- sından daha tatlıdır! Ve Antakya şarkısı bu hüküm ile de kalmıyor, Türk ölülerinin atoşte nasıl kızartıldığını, kapışıla kapışıla — nasıl — yenildiğini de anlatıyor. ç , M T. Tan “Sayla 7 —7 Tavşancıl Üzüm- leri Ve Bir İstek Memleket - iktısadiyatında en büyük rolü oynayan çavuş Özümü bu yıl köyümüzde çok boldur. Fakat buna mukabil alıcısı ve alâkacısı pek azdır. Türk Ofisi İzmir üzümlerine büyük bir önem verdiği halde, Istanbula bir bu- çuk saat mesafede bulunan Tav- şancılın güzel üzümleri müşterisiz kalıyor. Bulgarlar ea — götü Bzümlerini vagon — vagon Al- manyaya satıyor. Fakat bu da onların — mükemmel — teşkilâtı sayesinde — yapılıyor. — Tavşancıl köylüleri böyle bir teşkilâta ve mahsulü harice sevketmek için dürüst rehberlere muhtaçtır. Bu işi Ticaret Odası veya Ziraat Bankası - buğday mübayaası - gibi başaramaz mı? Yapılacak bir tek tecrübenin İyi neticeler vere- ceğinden eminiz. Bu suretle mah- sül çürümez, memlekete binlerce Hira girmiş olur?. Köylünün ikinci bir isteği de şudür: İstanbul - hali yapıldıktan sonra müstahsiller Kadıköyüne körfez mallarını çıkaramaz oldu- lar. Evvelce, burada hal olduğu için bol mal çıkar, Karşıyakanın ihtiyacı kolayca ve masrafsızca temin edilirdi. Hal, şimdi kapa- hdır. Kadıköy, Erönköy, Kızıltop- rak, Üsküdar, Çamlıca gibi yer- ler birçok masraflara girip Istan- bul hallnden mal teminine çalışı- yorlar. Istanbul belediyesinden bu halin - hiç olmazsa - bir kışmının açılmasını dileriz. 'Tavşancıl köylüleri namına! Ekrem Yanlış Bir Posta Muamelesi Ben İmroz nüfus iİşlerinin az- lığı dolayısile İşleri çok olan Biga nüfus dalresinde yardımcı olarak çalışıyorum. İmroz kadrosundan maaş aldığım için her ay aylığım Imrozdaki mutemedim tarafından bana gönderllir. Imroz petası bir yanlış yüzünden geçen ay alınan maaşımı her zaman olduğu gibi doğrudan doğruya bana gönde- recek yerde Biga icrasına yolla- amış. — Aylığım - ieradan — İmroza gönderildi ve epeycede vakit geçti Bu yüzden haylı zara- ra uğradım. Bu yanlış muamele Üzerinde P.T.T genel müdürü- nün nazarıdikkatini celbederim. İmroz Nüfar kâtibi Süleyman Abona bedeli indir. Ad | değişirmek 28 Lurüçtür ” Gelen evrak geri verilmez. ilânlardan mes'uliyot alınmaz. J Ce için mektuplara 10 ku: , a ıcııınııl ilâvesi lâzımdır. B Posta kulusu: 741 (stanbul Telgara! ıSmı;oııl İ Teleton 20203

Bu sayıdan diğer sayfalar: