B” 30 Ağustos —Bu İki Yawîı_ Sürünsün Mü? ( Baştarafı 1 inol yüzde ) yaşlı gözlerinde, kavuşulabilecek #on bir Ümidin — hazin hasreti okunuyordu. Bize : — Bu yavrular, yatağından kalkamıyan hasta ve dul kızımın Çocuklarıdır. Bütün dileğim, on- ları, beni bütün ömrümce sürün- meğe mahküm eden cehaletter kurtarabilmektir. Fakat 30 günde elime geçen 15 lira ile, onlara kitap değil, Analarına ilâç bile alamıyorum, Acaba millet, bu yavruların oku- mak gibi en elzem ihtiyaçlarını temin edemez mi? Kimbilir, ihtimal onlar da gü- fün birinde, .millete borçlandıkla- tını ödeyebilecek hale gelebilirler? Ihtiyardan, bu dileğini temin için başka teteşebbislere girişip girişmediğini sorduk. Bir İstida ile vilâyete baş vurduğunu, İstida sının kültür direktörlüğüne havale edildiğini söyledi ve şöyle devam Gttti “— Götürdüğüm yerdek ell- Me bir numara vordiler; ve adre- timi aldılar, Şimdi İşim olunca bana bildireceklermiş! Memnuni- yetli hayır temennilerile toşyl #ttiğimiz İhtiyarı tam Üç hafta #onra yine karşımızda bulduk. Titriyen kansız parmakların- daki kâğıdı bize uzattı ve: — İşte, dedi, verdikleri cevap! İhtiyarı üç hafta evvelki yesl- &e yeniden kapıltan bu cevapta, çocukların bir mektebe yerleşti- rilmelerine İmkân bulunamadığI bildiriliyordu. Sayın Bakan; bu zavallı ihtk- yar, peşinde, âtlsl meçhul iki yavrusile, sefil hayatının karanlık yolunu tutarken, Ümit besleyebil- mek Ümidini bile kaybetmişti. Biz, bu iki yavrunun körpe dimağlarını, — bilginin — ışığından mahrum bırakmiyacağınıza kanliz. Türk ulusunun bu iki küçük Ve dostsuz neferini, maarif ordu- Sunun geniş saflarına katabilirse- hiz, istidatlar toprağının ikl verimli fidanımı kurumaktan kurtarmış olacaksınız. Dünyanın En Zen- gin Kolleksiyonu Topkapı Sarayı Müzesinde Halka Açıldı Topkapı sarayı müzesi direk- törrü Tahsin Öz her on beş gün- de bir, sarayda bulunan eski #eylerden bir kolleksiyon teşhi- tine başlamıştır. Kale anahtarları Ve efsunlardan sonra dünden iti- baren de zengin bir eski para hllplın kolleksiyonu halka açıl- Mıştır. Burada eskiden paraların Dasıl kesildiğini gösteren Öre, Çekiç ve sikke denilen para ka- ları ile bu kalıplarla basılan altın ve gümüş paralar, ma- dalyalar da vardır. Kanuninin (10) para kalıbile (3) altını, ikinci Ustafanın sekiz kalıbile bir gü- Müş parası, Üçüncü Ahmedin dört '(_llıbllo büyük bir madalya ve Bir do altını vardır. Bütün sikke alıplarının sayısı (127) dir. Bu ölleksiyon çok zengindir ve düne Yasın hiç bir müzesinde yoktur. Âsi, rühü karanlık, görüşü karanlık Âmt, heyecanlı, #inirli ve hasta adamdır. — Heyecanını SON POST adamdır. Âsi her şeyi kara görür. Ruhu huzurun tadını tatmamıştır. programsır, maksatsız adamdır. Sadece yıkmak İster, Yıktığının yerine konacak şey onu alâkadar etmez. Mevoudu yıkmak, onun için en büyük zevk ve birlcik gayedir. İsyan ediol #llip süpürür, DAHİLİ HABERLER başkalarına da yayar. Etrafındakileri beraberinde sürükler. ve yıkıcılığına başkalarını da ortak yapar. Âsi tehlikeli adamdır, çönkü yıkıcıdır, yakıcıdır. bir tuh taşıyan adam, alınmamış bir kuvvet gibidir. Geçtiği yeri harâbeye gçevirir, sapturapt — altına a Kocasından Ayrılmıyan Bir Kadın Erkeğile Hapse Girmek İçin Feryat Ediyordu Evvelki gün saat 16 da Yeni Postahanenin önünden geçenler, Adliye kapısının merdivenleri önün- de ve hapisane otomobilinin etra- fında bir halka yaptılar. Burada inceli, kalınlı feryatlar işitiliyordu. Kucaklarında ikişer, üçer yaş- larında iki çocuk tutar bir erkekle bir kadın, beş, altı yaşlarında iki çocuk da erkeğin — bacaklarına sımsıkı sarılmışlar, bağırıyorlardı: — Biz de babamızla beraber hapisaneye gireceğiz! MKıdın' dı'k tiz ğırdedeıı sesini yükseltiyor: — Ben de kocamla beraber hapiste yatacağım. Evim yok, barkım yok. dört çocukla sokakta nasıl kalayım, Kocam çıkıncıya kadar devlet bizl de hapisanede beslesin... Hapisaneye gidecek olan mah- küm, Kasımpaşalı köfteci Mustafa imiş. On lira belediye cazasını veremediği için hapsine karar verilmiş. Mustafanın hapishane otomo- biline konulup mahpusa gönde- rilmesi lâzımdı. Ancak birbirine iyice kenetlenmiş olan bu beş vücudu kolaylıkla ayırmak müm- kün olamadığı İçin, müşkülü ha- pishane kapısında halletmek Üzere hepsl birden otomobile konuldu. Ancak aynı faryat ve yekparelik hapıshane kapısı önünde de ken- dini erdi. ]n':rumılıı ve gardiyanlar İSTER Bir gazetede okudukı *“Boluda bulunduğum bir gün bir kunduracı ile görü- şüyordum. Askerlikten yonl gelmiş ve dükkânında dört beş kalfa ve çırak kullanabilecek kadar işini koyabilmiş olan bu zeki Türk çocuğu bilip bilmediğimi sordu ve bir kataloğ vererek tercüme- #ini diledi. Peki, olur dedim. Fakat sordum: Burada fransızon İNAN ki Para Kaçakçısı Yakalandı Gümrük muhafaza - teşkilâtı memurları — tarafından — evvelki gün Bulgar hududunda ve Sirkeci- de iki kaçakçılık meydana çıka- rılmışlır. Sirkecide saatçı Alek- sandrın — dükkânında — sarraflık yapan Koço İsminde birinin döviz kaçakçılığı yaptığı haber alınmış, dükkânda yapılan araştırma ne- ticesinde külliyetli miktarda ka- çak ve mühtelif ecnebi paraları bulunmuştur. Suçlu müedelumu- milik tarafından tevkif olunmuş, paralar musadere edilmiştir. Ayrıca Türkiyeden Bulgarls- tana hicret etmekte olan İdris İsminde birinin Üzerinde 7 altın bulunarak — musadere — olunmuş, suçlu adliyeye verilmiştir. anayı ve çocukları, Mustafadan bin bir zorlukla ayırdılar ve para cezası mahkümunu İçeriye aldılar. Kadın ve çocuklar bâlâ bağ- rışıyorlardı: — Bix şimdi kimsesiz ne ya- pacağız!l.. Bunun Üzerine kadına, kanu- nun kendilerinin hapıshanede kal- malarına cevaz vermediği anla- tıldı. Fakat bu makul sözler de kadının feryadını dindirememişti. İSTER İki Musevi Kaîn Arasında Çetin Bir rlagaıian Sonra Kan Çıktı Evvelki gece Hasköyde bütün musevileri saatlerce dedikoduya düştren bir yaralama hadisesi olmuştur. Vak'a iki kadın ara- sında geçmiştir. Bunlardan birinin adı Esteryo, diğerininki de For- tünedir, Esterya; Fortünenin kocasının kardeşidir. Fortüne, Esteryonun, kocasi'e —arasına — girdiğini ve aralarını bozmak latediğini İleri sürerek geçinememekte ve muh- telif vesilelerle kavga etmektedir. Nihayet evvelki gece Hasköy çarşısında biribirlerile yine karşı- laşmıştır, bir müddet ağız kavgası yaptıktan sonra saçsaça başbaşa dövüşe kalkmışlar, bu da yetiş- miyormuş gibi, bir aralık Esteryo iskarpinini ayağından çıkarmış ve demir çivili topuğile, Fortünenin başını ikl üç yerinden adamakallı yaralamıştır, Fortüne başından kanlar aktığını görünce, olduğu yere yığılmış feryat ve istimdada başlamıştır. Gelen polls memuru Fortüneyi derhal tedavi altına almış, Esteryoyu da yakalıyarak karakola götürmüşlerdir. İNANMA! bilen kimse yok mu?. Kunduracı gözümün içine tuhaf tıkırına bana fransızca bu tercüme maksat nedir?. tuhaf baklı ve acı acı güldü. — Evet var, dedi. Ticaret ve Sanayi Odasına, öğrete menlere, şuna buna baş vürdüm. ü yapacağım fayda hakkıada bir fikir vermedi ve önayak olmadı. Ya Ticaret ve Sanayi Odasının Lâkin kimse bana kuruluşundan — Onlar yalnız kidat, vergi alırlar !,, İSTER İNAN İSTER İNANMA! Sözün Kısası—x Festival - Kermes Ek -Ta Epey zamandır, İstanbul du- varlarında, gazete sütunlarında, mağaza camekânlarında iki ya«- bancı kelime göze çarpıyor, iki yabancı ad, ağızlarda çalkanıyor: Kermes, Festival. Az buçuk frenkçe danıştığım için, bunlardan birincisinin bahçe eğlentisi, ötekinin de basbayağı şenlik veya cümbüş gibi öz türkçe karşılıkları bulunduğunu ben bi- liyorum.. Amma herkes bilmiyor. Bilmiyor vo biribirine soruyor: — Festival, — Kermes... Eş mana? Türk kaşığile Frenk helvası yemeye teşne olanları 1skartaya çıkarırsak, halkımızın Üst - tarafı, ha! ırdır kafa patlatmada. Me- taklının — biri, sızca * türkçe İlügutta araştırma yapmış, Kermesin mukabili olarak: “Kırmız; saray kırmızı dahi dibilür.. dafillhumma bir deva olarak tababet ve ispençiyaride müstameldir.,, diye acip — bir ibare bulmuş. Bütün malümatı eski medrese ulümundan ibaret olan bir baş- kası da, geçen gün, tramvayda arkadaşına izahat veriyordu: — Kermes, aslında keremes- tir.. seafas vezninde... sülâsisi., kerem olacak her halde.. kere- men.. ikrâmâ.. Alt tarafını iylce Işitemedim. Peştemal, yahut ki “ Dut ciy bal ,, vezninde Festivala gelince, bunun hakkındaki en güzel izahı, geçen gün bir adam, karısına veriyordu. Hânın — önünde — durmuşlar, bakıyorlardı. Kadın, heceledi: — Balkan.. fes.. t.. vali., ne demek acaba? Kocası omuzlarını silkti: — Balkan kaşkavalının —öz türkçesi olacakl. dedi. Böyle muhaverelere kulak mi- vsafiri olan bizler, bu Özentiyi gösterenlerin hesabına her da- kika mahcup oluyoruz. Böyle mânasızlıklara ne lüzum var? Kızılay bahçe eğlentisi, ve Balkan şenlikleri, demek varken, bu mukallitlik.. purkuva, monbay?! Yurtdaş, türkçe konuşalım!. Son Gün Liselerde Talebe Yazımı Yarın Bitiyor Orta okul ve İlselerde namzet talebe yazımı dün de devam et- miş ve bugün bayram olması mü- nasebetile kayıt işleri yarına kalmıştır. Kayıt İşlerinin yarın günüdür. Ve yarınki yazım da öğleye kadar devam ederek def- terler kapanacaktır. Muhtelif se- beplerle bir haftadır. kaydoluna- miyan gençler dün küme küme mekteplere dolarak — dileklerine ermişlerdir. Yangından Çıkanlar Bir müddet evvel Kâğithanede çıkan yangında açıkta kalan fakir köylülere Kızılay Beyoğlu kolu tarafından muhtelif yardımlar ya- pilmiş, çadır, sıcak yemek, batta- niye, pamuk şilte, yastık, fanilâ, çorap caket, pantalon, ayakkabı ve ssire verilmiştir.. Kağıthane köyü ihtiyar heyeti Kızılayın bu yardımlarından dolayı teşekkür etmektedir,