BON POSTA FEDOÜNYA —| Malbuatında GÖRDÜKLERİMİZ | Dünyada İlk Parayı Kim Kullandı Düzyada ilk defa parayı kuk Bi lanan adamın g n’r .!n!f“;r büyük patrik Av- H OİF | çamın babası bir Yahudidir. | Yahudi olduğunu İngiliz gazetecisi Çeymiş Elner İddia etmektedir. Bu Yahudi sa- tın aldığı bir tarlanın bedeli ola- rak bir miktar gümüş ve bakır Parçaları vermiştir. Hintlilerin ulusal bir masalına göre, para, ilâh Araya tarafından dünyaya cezalandırılmak için gön: derilmiş bir nesnedir. Bu devirlerde para yalnız ma- denden ibaret değildi. Yahudiler, ve Romalılar deriden para kubk lanırlardı. * Tınınmıı İngiliz rahibl Riç- mon, genç kızların — evlilik Bi hakkındaki düşün- u:: rabl;ı’bın ecelerini — anlamak ç €M| merakına düşerek ketl bir kız lisesine git- miş, 100 genç kız arasında bir anket yapmıştır. bunlardan 60 1 açıktan açığa evli- lik aleyhinde — bulunmuşlar ve evliliğin saadet — vermiyeceğini söylemişlerdir. 24 ü evlenip İyi bir ev ka- dini olmak - İstediklerini ve 16 ı da serbest sevişme lehinde garip firkirlerde bulunmuşlardır. * lr Alman, doktoru İnsanların baş saçının kuvveti hakkında < | arkadaşları — ara- İ Ka e A lada yaptığı bir Sin mütkiş e erübede başın- kuvveti | dan çektiği bir tel gaçın 100 gram ağırlığında bir taşı kaldırdığını göstermiştir. Buna göre yapılan bir hesapta bir insanıa başında bulunan saç- ların 24 ton ağırlığında yük '“Hnıcığı tesbit edilmiştir. ))a Iki büyük çantam kışlık eşya- arımı aldı. Mx'ya çıkmek için Montreux'ye gelmek. Or: dııı dişli trenle yüke selmek lâzımdı. İstasyona gitmeden önce Con- Bulat'ya bir kere görünmeyi doğru buldum. Dairenin bulunduğu rıh- fiım üstündeki ( Malsone Royal)in ünde durmasını şcföre söyledim, Konsolosluk — dairesi — birinci katta di Ben daha dış merdivenleri Çıkarken pencerenin tülü oynadı. Bir Ğl! göründü. Gülüyordu. K ayret! klarım basamakta kaldı yretle ayal Bu Eşref Beydi, Eşref Bey. E,vıl Eşref Beydi. E Geniş alnı, zeki bakışları ile #ref Bey, Edebt Tefrika No: 69 * Onunla karşi karşıyayim, Belli etmemeyel çalıştığım he- Yecamım Jâkırdı söyletmiyor. Yü- Züne bakamıyorum. Yanda buzlu Samekânla — ayrılmış bekleme Salonunda mırıltılar var. O yazıe aneginin yanında, önümde ayakta Sürmuş yavaş sesle anlatıyor : — Herşeyi biliyorum. Hayatını | ANASININ -.. srira BIZI —rrarrEHEÜĞREİÇETDEEE ST İ HARİCİ TELGRAFLAR Marsilya Cinay;.etinin Mu- hakemesi Başladı Suçlu Hırvatlar İttiham Heyetinin Kararını Temyız Edıyorlar Parls, 25 ( A. A.) — llıpııdlln üÜç Hırvat, kral Aleksandı'ın mesine iştirak etmiş olmak kendilerini ağır ceza hak ye! keden ittihamı heyeti kararını temyiz edeceklerdir. Bayındırlık Paris, 25 (A. A.) — İşsizliğe kargı tedbir olmak üzere yakında büyük yollar ve Arsıulusal otomobil yolları yapılacaktır. Yüz elli milyon frank sarfedilecek olan bu işlerde 16 - bin işçi çalıştırı Tacaktır. Almanyada : Ceza Kongresinde Kısırlaştırma Usulü Ten- kit Edildi Berlin, 25 (ALA) — 11 inci Arsı- ulusal ceza kongresi bugün çalışma- larını bitirmiştir. Alman ve yabancı delegeleri bilhassa, intikam kasdile yapılan suçlara karşı tatbik edilecek cezalar hakkında şiddetli aytışmalar- da bulunmuşlardır. Yabanci delegeler bu husustak! Alman projelerini uçıkça tenkit etmişlerdir. Kongrede talöbeye alt olan cera- lar için de şiddetli aytışmalar olmuş ve talebeye verilen ceza metodları ile kısırlaştırma ve hadım — etme üsülleri tenkite uğramışlardır. Kısa Haberler: Berlin, 28 — Metropoliten yılıntısı altından Üç ceset çıkarılmıştır. $ Vaşington, 25 — Amerika, pet- rol İarafının Önüne geçmek üzere petrel istibsalâtımı tahdide karar ver. miştir. $ Tirana, 25 — Fiesi siyasal hak yeri, Ihtilâle Iştirak eden on Jandar- mayı ölüme mahküm etmiş ve hüküm infaz edilmiştir. $ Peşte, 265 — Tatilini balaton gö- ai Yeni vaziyetinde ne kadar ıstırap çektiğini de öğrendim, Ve göz- lerinin WHadesinden anlıyorum ki Saadet hâlâ sana uzaktır. Ada- daki hayatının bir başka şeklini yaşıyorsun. Hatırımdan geçirmez- dim ki seninle burada karşılaşayım. Dalhı geldiğim gün buradaki koloniyi tanımak için konso'oshane defterini karıştırdım, senia adını gördün. Sonra kançılar izahat voıdl. artık her şeyi Öğrenmiştim. Sana görünmeden hayatını takip ettim, yirmi gündenbeci — endişe içindeyim. Rahatsız olduğunu da işittim, Kançılarla Sketingdeki münaka- şanızdan sonra ben de a'âkadar oldum. Bu hâdise bana birçok geyler öğretti. Görüyorsm ki bu- rada olduğumu bildirmeden hber şeyi eğrenmişim, Eşref Beyin yalnız sesi beni buluyor. Gözgöze gelmekten uta- niyorum. Alışkın tavırlar ve çok tatlı buluşlarile aalatıyor, Birdenbire sordu: — Otomobildo çantaların var. Nereye gidiyorsun. Başımı kal- drmadean cevap veriyorum: Caux'ya çıkacağım. Doktor dağ havası tavsıye etti. yakından takip ettim. | — Kabahatli, ceza görecek bir Davasına yakında başlanacak olan Amırlkadı $ Avrupa — - Işlerine Para Yok Vaşingtom, 25 (ALA) — Bitâraflık kanunu kabul edildikten sonra do« mokrat Hderi Röbinson şu diyevde bulunmuştur; devletler. hükümetinin, malhatlerinden başka şekilde, nüfuaça ve paracı iştirak edeceğini sanan - bir Avrupalı millet varss, bu düş ıeııiıdı aldanmaktadır.., lünde geçiren Avusturya dış - işleri bakanı yarın Macaristan dış - işleri bakanı ile görüşecektir. $ Roma, 25 — Armıulusal meting- de uçüş yapan uçaklardan — biri düşmüş ve içinde bulunan üç kişi yaralanmıştır. mektep t.lıboel [lbl ondan kor- kuyor ve utanıyorum, Yavaş, yu- muşak bir hareketle uzanan elle- ri parmaklarımı tuttu, Bu yaklaşış, bu sokuluş o kadar tabii ve öyle uslu ki çekinmedim, ürkmedim. Ve 'ıııdı onun sesini daha ya- kından - işitiyorum. — Gideceğin yer lsviçrenin en güzel yerlerinden biridir. Mü- sande edermisin, bu dağ gezinti- sinde sana arkadaşlık edeyim, Bilmem unasıl oldu. Neden ce- saret a'dım. Dudaklarım bir sinir hareketl ile oynadı: — Teşekkür ederim. Avucundaki parmaklarımı ha- fifce sıktı. Ba adamın sesinde, yüzünde ve gözlerinde te yenilmez ve ka- çılmaz bir tlsim var yarabbi, Bana treni kaçıracağımı o söy- ledi. Kalktım. Kapıya, kadar - getirdi. Elimi tekrar dadı; — Yarın — Yarın! otomobile sıkarken - fısıl- * Montreux'de dağ tirenine geç- tim. çıkıyoruz. Göl, kasaba ve göl kıyıların- | daki şatolar, villalar küçülüyor. Kar tabakaları kalınlaşıyor. Çam ormanları bembeyaz, bulanık bir hava, kar serpi; ıı. ıoğıık fazla, &_&d:_ı t K *| gişikliği hakkında, hükümet çevenle- İırıllıl faciası luı Bözle geçmişti esseseeerdemenesEnAA Lehistanda : Bir Trene Suikast Yapıldı Vargşova, 25 (ALA) — Krakovl sül. rat katarı Varşovanın 9 - kilometre ötesinde bir suikzade uğramıştır. Hü- viyetleri henüz tesbit edilmemiş bazı kimseler birkaç kilometre boyunca rayların dıvarlarını sökmüşlerdir. Makinist son dakikada frenleril iş- letmiş ve bu suretle çok önemli bir kazanın Öönüne geçmiştir. Suikasdin, Polonyanın bu bölge- sinda f gözteren meufl unsur- lan tertip edildiği samle Y. SIıvlı_ıE Kabine Buhranı Yeni Fakanlar Tayin Edi- lerek Sona Erdi Belgrat, 25 (A. A.) — Kabine de- rinde, başbakan Stoyadinoyiç'in, ya- kında mütecanis bir kabine bı.kııılı- gına gaçeceği söylenmektedir. Yeni Bakanlar Belgrat, 25 — İstifa eden (Adliye) Orman ve Sıhhat Bakanla- rımın yerlerine yenileri tayin edilmiş, bu suretle hem buhran bitmiş, hem de hükümet kuvvetlenmiştir. Yunanistanda: Krallık İşi Yeni Hüdise Ve Müna- kaşalara Yol Açıyor Atina, 25 (A. A.) — Gazetoler. saylavlar kurulunun halkçı partisine mensup 92 mümceessil tarafından Imza edilen ve krallığın yeniden kurulma- sına dalr o'an beyannameyi yaymak- tadırlar. Cümhuriyetçi çevenler bu imzala- rın halkçı partinin ancak 38 mümem- sili arasında toplanmış olduğunu vöy- lemektedirler. Çaldaris - Kondilis Atina, 25 (Özel) — Göoneral Kon« dilisin, Başbakau Çaldarle — krallığa taraftar — olmazsa istilfa — edeceğini, bunun başbakanı tazyik demek oldu- ğgunu muhalif gazeteler — yazıyorlar. General bunü tekzip etmiştir. fakat manzara okadar güzel kil Her bükü.üşte kilometre göz- teren taşlardaki sayılar büyüyor. 800 - 900 - 1000 — ve — nihayet İstasyon: — Calx Ötelin adamları çantalarımı alıp kayboldular. Burası hep otel, Tek tük bir | kaç vila var. Hem — okadar şık dağ evleri kil Ötelin önlüne kadar karlar temizlenmiş. Fakat geçit yerlerin- den başka her taraf kar içinde ski kıyafeti iİle kızlar ve erkekler, pençe pençe yanakları - kırmızı kırmızı. Burada herkes sapsağlam. dinç. Geniş hol bir elbise mağazası gibi. Dışarıdan spor — kıyafeti ile gelenler burada temizleni,or ve karlı — elbiselerini — bırakıyorlar. Köşeler #ki takımları, demir uçlu bastonlarla dolu. Camlı antreden ikinci hole geçince kendimi ılık, nefis kokulu, palmiyelerle süslen- miş geniş bir salosda buldum. Metrdotel beni karşıladı, nu- maramı söyledim. Bir daha eğildi ve fraklı bir garsona işaret etti. Asansörle üçüncü kata çıkar- ken bu dağ otelinin şehirlerdeki lüke — otellerden — daha yüksek olduğunu anladım. Odam çok güzel, Hemen emrime gelen Fam Döşambr açık pencereyi kapadı, vasistası açtı. Odamın geniş Hr nrıııduı BAA L ei C Tüze Bir Yılan ., A . Hikâyesi Ben gazete'erde Melbourne geh- rinin adımı görür görmez içimde derin bir ilgi duyarım. Çünkü (1835) de temeli atılan bu — Avusturalya şehrinin elli yılda İstanbuldan daha kalabalıklaştığını, — yüzüncü — yılını bitirmek üzere bulunduğu gu günler de ise dünyanın en güzel şehirlerin- den biri olarak tanınmak seviyesine yükseldiğini bilirim. Dün de oradan gelme bir haber ekudum ve hayvanat bahçesinden nasılaa kaçan dört büyük yılan yüzünden Melboren halkının uyuya- maz olduğunu Ööğrendim. Hatırıma bizim karnı yılanlı İzzet efendi geldi. Nerkla, Veysi gibi büyük müngiler tarafından açılan ağdalı dil mektebi. nin son Üstadı olan bu pek zeki ve pek bilgili adam, bir bahçede uyur- ken boğazına bir yılanın kaçtığına vâ enüklediği için de karmında ço- lakla çocaklu bir. yıdan — allesinin yaşadığına İnanırdı. Onun riyasz bir inançla söyledi- gine göre karnındaki yılanlar aramra tepreşirler, oynaşırlardı ve © vekit zavallının bütün damarları buz kesil- diğinden ne kâaleme, ne kâğıda el söremezdi. İzzet Efendi, bu yılan ailesine hayatını o kadar bağlamıştı ki Tuna mektupçusu iken büyük toplantıda vali Mitat Paşanın kendine okutmak istediği önemli bir söylevi yarıda bırakmış ve Paşanın “Oku be herlif,, diye bayklaırmasına kargı karnı- ni göstererek : “Ayaklandılar, okuya- mam,, diye karşılık vermekten çekin- memlşti. Karaı yılanlı diye anılmıya başla- nan İzzet Efendi Tuna mektupçulu- gundan azlolunduğa gibi güçlükle elde edebildiği Halep mektupçulu. gunda da kalamadı. Çünkü orada da yılanların tepiştiği veya oynaştığı bir gün vali Cemll Paşayı terslemişti. Acaba (Melborn) şehrinde başıboş dolaştıkları haber verilen şu yılanlar yüzünden İzzet Efandiye benzer bir. kaç Avusturalyalı peyda olacak mıdır dereiniz?.. Yılanları düşünüp korku« larından uykusuz kalanlardan bir ikisi böyle bir Ipokondiriye tutulurlarsa çok görülmemelidir. Çünkü sürekli korku, adamı çileden de çıkarır, zıvanadan da., M. T. Tan var, Ve yanda bir antişambr, ora- dan banyo dairesine geçiliyor. Fevkalâde lüks. Biz fena alıştırıl- mışız. Evlerimizin şekli ne yaza, ne kışa göre düşünülmediği gibi hayatımızda öyle! Kışın sobalı odalarımızdan gibi sofalara çıkarız. Isınalım - diye fanilâlara, zıbınlara, iç gömleklerine kat kat elbiselere sarılırız. ve bu İçeride dışarıda değişmez. Hk Fransız mektebine gittiğim zaman Sörler beni bu kat kat yünlü, pamuklu — çamaşırlardan kurtarıncaya kadar öyle uğraştı- lar kil Evde annem, mektepte Sörler, birbirlerini yediler. Niha- yet ben de arkadaşlarıma ve Sör- İere uydum, Biraz hafifledim, a- lıştım. S Ne kadar isabet ettiğimi şim- di anlıyorum. Burada sağlık için tamamile bizim eski düşünceleri- mize aykırı bareket ediyorlar, Bu bin metre yükseklikte mlüüthiş kar fırtıvaları İçinde pencerelerin va- sistasları gece gündüz açık du- ruyor. Fakat banyoda sular her za- man sıcak... Ve odaların harareti 15 ten aşağı düşmüyor. Ötele geç gelmiştim. Biraz sonra metrdotel tekrar geld. Husust bir emrim olup olma- dığını sordu. Bu arada yemek hakkında fikrimi de anlamak is- tedi. (Arkası var) BU CÜN