Dünya İktisat Haberleri Almanyanın Demir Çubuk Ihracatı Berlin ( Özel) — Almanyanin düstrisine ahıcı T::'“:zî:! ?:.ııııı: ıIçl:ı yap: tığı çalışmalardan oluyor verimli sonunçlar alınmaktadır. Almanyanın başlıca alıcılarınm. bu son zamanlarda uzak ve yakın gark pazarları teşkil etmektedir. Meselâ demir çubuk ihracatı için yapılan çalış- malardan alınan sonunç bu dw- rumdadır. 1935 yılı llk dört ayında ihracatın yapıldığı mem- leketler ehemmiyet sıraslle şöy- kedir : Çin 74,281 Estonya 16,323 Bulgarlstan 15,676 Finlandiya 12,509 Türkiye 8,006 Hindistan — 4,688 Geçen yıl için yapılan lıtıllı— tikler mukayose edilince Türki- yenin 1934 yılında Almanyanın alıcıları arasında hiç yer almamış olduğu görülmektedir. Bu duruma Iki memleket Ucaret münase- batının arlışına yeni bir örnektir. x Sovyst Rusya şimdiye kadar muhtaç — olduğu kauçuğu tamamile dışarıdan — almak AD zaruretinde — idi, Birkaç yıldanberi geniş ülkede kaüçük ağacı yetiştirmek — için smek sarfedilirken bir taraftan da sun'1 kauçuk işinde de ilerile- ktadır. Bu sun'i esasına — dayan- makta olup bügün üç büyük fabrikayı İşletmeğe vesile ver- mektedir. Bu üç fabrika geçen 1934 yılında 11.300 ton İmalâtta bulunmuşlardır. Bu yılın ilk beş ayında İse sun'1 kauçuk fabrika- larının - letihsalâtı ea bin tonu aşmıştır. Tahmin edildiğine göre bu yıl istiksalât yirmi beş bin tona varacaktır. Yapılan plâna göre kurulacak yeni fabrikalar sayesinde Sovyet Rusyanın yakın- da ecnebi gauçoğuna olan ihti- yacının tamamile önüno geçileceği ve memlekette bu istihsalâtın kökleşeceği Ümit edilmektedir. Kental mek için İkauçuk rto * (Özel) — Buradan Ihraç edilen ilk yedi vagon Buk gar domatesi Al- manyada 100 kilo gramı, — brotu — hesabile 34-38 marka — satılmıştır. Felemenkten gelen domatesler, Bulgarlarınkine rekabet ettiğinden bunların fiatını biraz düşürmüştür. Almanyada, Felemenk — domateslerinin — 100 kilosu 40-58, Italyanların da 36- 44 marka satılmıştır. OSMANLI BANKAS TÜRK ANONİM ŞİRKETI TESİS TARİHİ: 1868 ayesi: 10.000,000 İngiliz liramı Türkiyenin başlıca çehirlerile Paris, Marsilya, Nis,Londra ve Mançester'de Munr, Kıbru, İrak, İran, Filistin ve Yunanistan'da Şabeleri, Yugoslavya, Romanya, Suriye ve Yunanistan'da Filyalleri vardır. er türlü banka muameloleri yapar Tiyatro Mektebinde Bir Saat.. Bu En AzTalebeli, En Küçük Mektepte En Derin Dersler Okutulur Evvelâ İçeri- den birj haykrıma işitildi, sonra bir ses boğuk boe- guk bağırdı. Bir iki piyano tuşu öttü, döşemeler- de hırstan, hid- detten gümbür gümbür — öten ayak sesleri du- yuldu. Hayır, şaşma- yın, dıııyol. kav- a, gir tey dog:l Tiyatroj mektebi çalışıyor. — Gül- hane — İparkının sık ve kocamış ağaçlarına bakan Alay köşkünün loş — salonunda ders var. İkide birde ritmik dans hocası — Celâlin lnce, HÜz; sesi duyuluyor: — Rana, Ra- nal.. Ayaklarını kullana miyorsun canıml. — Biraz daha dikkat!., Sonra pliyano: “Dam, dam, dam!..,, Öttükçe, döşemeler — ötü- yor, pencereler sallanıyor.. Tale- be, birer lâstik gibi kollarını blle küyor, bacakla- danslardan birinde rını geriyor, başım arkaya ata- ı lara büyük ihtiyacı var. rak — gözlerini — açıyor, tavana bakıyor, boynunu kavırıyor, göz kapakları kapanıyor ve öne ya- tıyorlar. Hani, biraz hülyaya dalıp da, bu genç talebelere birer Hint kostümü — giydirseniz, kendinizi bodistlerin mabedinde sanacakar mız. Gök yüzünden öyle güzel merhamet dilenişleri var ki... x Tiyatro moktebi belki size biraz tuhaf gelir, büsbütün baş- ka geyler tahmin edersiniz amma hiç de bildiğiniz gibi değil. Meselâ burada yalnız. bir san- dalya Üzerine çıkıp : — Ey kılıçlarının üzerinden şimşekler çakan ve zaferler ya- ratan... Diye bangır bangır ba- gırıldiğini sanırsınız. Hayır. Bü- tün bunlar çok geri kalan, basit şeylerdir. Yanıbaşımda ayakta duran mektep bocalarından Ce- 1âl Tahsin diyor ki: — Bizim tiyatro mektebi üç smfar, Üç sınıfta da okunan en önemli dereler arasında komedi tarihleri, komedi tatbikatı, mak- yaj, entensiyon, mitoloji, tanzi- mattan sonraki bizim edebiyat eski Yunan edebiyatı, Skolâstik klasik Psikanaliz, estetik, kostüm tarihi, bir de tatbiki ruhiyat.. evet, şaştınız. değil mi?. Bu tatbiki ruhi- yatı ben çıkardım, Böyle bir şey | olmaz amma, yapmağa çolışıyo- rum. Celâl Tahsin kız azlığından şikâyetçi: Hâlâ kızlarımızı bu mektebe alıştıramadık — gitti. Gelmiyorlar efendim, — gelmek — İstemiyorlor. Eski zihniyet, yani şu kötü “ tiyatrocu ,, zihniyeti bir türlü silinemedi, gitti. Şimdi beş tane Çbayan var. Halbuki bizlm şimdiki ve müstakbel sahnemizin bayane talebenin Celâl Tahsin * âAyan,, in kıy- met ve büyüklüğünü “bayan ,, a da vermek için telâffuzunu aynı şekilde kullanıyor. Bayau, bazan “âyan,, oluveriyor. Ne ziyanı var değil mi?.. Bu tiyatro mektebi bana bir boktaşi hikâyesini hatırlattı: Hani bektaşinin biri çamurdan insanlar yapıp yapıp kenara koyarmış. Sormuşlar: — Ne fayda, demiş. Can veremedikten sonra... Tiyatro mektebi de bir nevi insan imalâthanesi, yanl bin bir çoşit tüblati, hüviyeti, şekli içine alan bir İnsanı yaratan mübarek yer. Fakat hangi tiyatromuza?. Yalnız Şehir — tiyatrosuna mı ? Halbuki — eskilerin daha yirmi sene bol bol yaşamıya niyetleri var. Bunu bana Celâl Tahsin de söyledi: — Çocukların — istikbali için baş vurmadığın yer — kalmadı, Mütemadiyen — dolaşlım. Evvelâ tiyatro akademisine — imtihansız Son Posta İLÂN FİATLARI 1 — Gazetenin esas — yazısile bir sütünun iki satırı bir Çanntim ) sayılır. 2 — Saylasına göre bir san- timla ilân fiatı gunlardırı ..)ı. ıııylı wııylı '..yı. PDiğer | San yerler| sayfı 400 250 200 |100/ 60 |30 Krp | Krşe | Ki 8 — Bir santimde vasati (8) kelime vardır. 4 —İnce ve kalın yazlar tutacakları yere — göre santimle ölçülür. — Bir.. İki.. Rana Kızım!. Üç.. Bir.. Ayaklara Dikkat!. İki.. Üç.. Rahmi, Rnhmı Allasen.. Bir.. İkı... Tiyatro müktebi talebeleri ritmik dane hochları Celâlle bir olarakfi kabulle- rini elde ettim. Sonra Ertuğrul Muhsin de bura- dan j çıkanları tercihan almayı vadetti. Şimdi en büyük iİş, Tür- kiyede tiyatroyuğ| Fazlalaştırmak, balk ile tiyatro- yu biribirine ada- makıllı düğümle- mektir. Dışarıda yine ritmik) dans gü- rültüleri, kısık ve boğuk — piyano sesleri — düyülü- yor.. Ders hocası Celâl, sesini pl- yano vuruşlarına, uydurarak bağı- rıyort — Bir.. Iki.. Üç.. Bir.. Rahmi, dikkat!l. Iki.. Üç.. Şevket — canlı.., Rana, kızım, lasen... Bir.. Iki... Ayaklar, ayak- lar... Colâl Tah- sin devam edi- yor: — Bu yıl yedi gencimiz - diplo- ma alıyor. İçle- rinden yalnız biri erkek... Yakında hmtihanlara baş- hyacağız. Öyle baştan savma bir imtihana da değil. Muharrirlerden san'atkârlardan, artistlerden mü- teşekkil bir mümeyyiz heyeti de var. llk temeli ben attığım için, bu ilk mezunlardan en çok kıvanç duyacak olan yine benim.. Değil mi?. Hakkım değil mi? Biz Celâl Tahsinle konuşurken küçük Kemal geldi ve müsaade istedi. Dışarda fısıltılı bir. konuşma oldu, kapılar açılıp kapandı, ders durdu, piyano durdu, dans durdu. Fakat hiçbir gürültü yok. Insan bu sessizlik ve durgunluktan nem kapmaz olur mu?. Nihayet birkaç dakika sonra Celâl Tahsin geldi ve meseleyi halleti: — Efendim, bizim Bayanlar- dan biri dans kostümünü evde unutmuş.. Burdakilerden birini de giymek istemiyor. Sağ olsunlar, Bayanların kaprisleri bol olur. Piyano yeniden — başlamıştı. ritmik dans hocasının sesi yine duyuluyor: — Biür.. Ikiiüi,. Kızım Rana.. Kardeşim, hah oluyor.. Üüüüç!.. Tiyatro mektebi, bütün teva- zuuna rağmen içinde en çok ta- nınmış hocaları saklayan bir mek- teptir. Musahip zade Celâl, Se- niha — Bedri, küçük — Kemal, Celâl Tahsin ve Şükrü —her akşam — saat beşe doğru ses- sizce derslerine geliyor, sessizce gidiyorlar.. Celâl Tahsin: — Bu yıl, haftada dört gece arada ve kliâsik temsillmiz var. Ibse'nin Hortlakla- | rını, Körleri, Hijen'iyi Moris Mete- rinikten filân bazı piyesleri temsil edeceğiz. Gelecek Marta kadar buradayız. Sahneyi de büyütüp genişletiyoruz. Biraz sonra dershaneye girdik. Piyano başında oturan Celâlin yüzü ter içinde.. Sıcaktan yerinde duramıyor, hep o titiz, düşkün halile mütemadiyen söyleniyor: — Şimdi üçüncü hareket.. | | |Okuyucularımıza 1 Hafta Tatili Memur Ve Müstahdemler Bir okuyucumuz bize yazdığı bir mektuptu, şirket, yazıhane vesalir yerlerde memur ve mlile- tahdemlerin — cumartesi günleri saat 13 ten sonra çalıştırıldıkla- rını bildiriyor. — Hükümet bir kanunu çıkardı, diyor. Bu hafta tatili kanununa göre şirketle: yazıhaneler vesalre cumartesi sant 13 ten ilibaren tatil yapme < mecburiyetindedirler. Fakat | * de bunun iİçyüzü var. Bu, şirke;, ticarethane vesair yerler, cumar- tesi günü öğleden sonra kapıla- rını, kepenklerini kapayıp, me- murlarını — içeride — çalıştırmağa mecbur bırakıyorlar, Bu bhususta alâkadarların nazarıdikkatini celk- bederim. Küçük Şirket Vapurları Boğaza İşleyen Şirketi Hayriye yapurlarının bazıları küçüktür, iki katlıdır. Bir katı güverte, ikinci katı salondur. Büyük şirket va- purları gibi üçüncü, alt katı yok- tur. Halbuki yaz münassbetile terli terli bu katlardan oturan mutlaka hastalanıyor. Çün- kü “.nci kat ta rüzgâra m Binenaleyh, alt kat pencere leri- nin kapatılması içi darların nazarıdikkatini — celt im. Bu suretle isteyenler Üst kata çılıp bava alabilirler. Okuy hafta tatili birine ruz. nızdan Niyazl Cevaplarımız Mersin İhsaniye mahallesinde Timur oğlu M. Şen Tonaya! Yapacak bir, gey yok. Bu, daha ziyade bir suitefehhlüimden ibarettir. Sakin olmanızı tavsiya ederiz. bakkal * Lüleburgaz — Karıştıranlı - bakkal Ahmet vasıtasile Osman oğlu Ömere: Kültür. Bakanlığınn bu hu« sustaki tamimi bütün Maarif Müdürlüğü, llse ve ortamektep müdürlüklerine gönderilmiştir. Bir kere de oralara başvurup malümat edininiz. Imtihanlar her sene 30 eylülde başlar. Müracaatler niha- yet 29 eylüle kadar Maarif Mü- dürlüklerine bir istida He yapık malıdır. Daha fFazla —malümat almak - istiyorsanız 10 tarihli gazetemizi okuyunuz. Hn)dl biraz ıçılın. Tamar.. Başlayorum.. Parmaklarile pıyanoya vurup ses çıkardıkça gençler macu - lar gibi çevik ve alestiki be reketlerle sağa sola kıvrılıyı r, öne arkaya bükülüp, uzanıyı *« lardı. Bir aralık şöyle kenara ç-- çerken talebelerden beyaz pantı lonlu, küçük ve minyoa bir ge: kız elini uzattı, elimi sıkac sandım. Az kalsın ben de uzat » bu teklifsiz * toşerrüfe ,,, boyu 1 eğecektim amma, piyano Üçüncü notayı çaldı ve genç kız gülerek elini yukarıya kaldırdı. Çıkarken — küçük sitemlerine uğradık : — Resmimi mi?. Hafazanal- lah !.. Aman efendim, inayet edin, bırakın.. Sonra resmi basıp da altma: Vay işte bizim “meş- huuuuur ,, diye bir şeyler yaz- dınız am. bir hafta hasta yatır rırsınız. beni |.. temmz Kema'ia Reşit Şevket