16 Ağustos 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

16 Ağustos 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ xadıköyılo Muhakkak Bir Deline Var Vazan | Hatice Hatip 16 - 8- 935 SON POSTA Kamran, Kızıl Dırılılemı Hıkayolerım Dnlcken Heyecandan Bitkin Bir Halde İdi.. Allabım bu ıdım ** Muhakkak bu adam © korkunç — mehtap gecesinin adamıydı. Hayır bir kâbus mevzuubahs olamazdı. Atıf genç kıza: — Üşüyorsunuz galiba? dedi. Titriyordu. — Evet bahçe biraz serin de, — Omuzunuza — bir şal ve- reylm, — Şalım annemlin yanındadır. — Ben şimdi getiririm Kâmran, Bunu söyleyen Ali Vamıktı. Genç kız ona - döndü. — Teşekktr ederim Vamık. Dedi Mister Phil Norton ol- dukça iyi bir fransızca konuşu- yordu. Genç kızın — üşüdüğünü duyunca: — Sizinle bir rumba oynıyalım matmazel dedi hemde İiçeride holde belki 1sımirsiniz?, Hayır demek — istedi. Hayır diyemedi ve sakallı kara gözlüklü adamla beraber geniş — sofaya çıktılar, Rumba çalıyordu. Kolunu bileğine geçirdiği anda Kâmran bağırmak istedi. Bir kaç hafta evvel vwücudünü kavrıyan bu kol'arın temasını adeta tanr yordu. Mister Nortonun — ne soğuk elleri vardı, hem de biraz nemli gibi idi, ölüm halinde bir hasta eli gibi.. Kâmran korkudan ve heyecan- dan bitkin bir halde idi. Sakallı adam bir şeyler söylüyor ona kovboyların o kızıl derili Amerika vabhşilerinin hayatını anlatıyordu, Fakat genç kız bir şey.. Hiç.. Hiç bir şey anlamıyordu.. Belini sarmış bir kolun arasında korku- dan bitkin dansediyordu. Üst kata çıkan çifte merdive- nla başına göldikleri zaman mu- zik durmuştu. Biribirlerinden ay- rıldılar... Genç kız. bir an evvel kaçmak, buradan uzaklaşmak İs- tiyordu. Fahat o genç kızın ya- nindan pek de ayrılmak niyetinde değilldi. — Yoruldunuz değil mi diye sordu. — Evet. — Haydi büfeye gidelim, bir kadeh şampanya size kuvvetinizi fada edecektir. Maamafih oraya gitmeden evvel şurada biraz din- Tenolim.. Çifte merdivenin basamakla- rında tek tük insanlar oturmuş dinleniyorlardı. Genç kız da bir basamağın üzerine çöker gibi oturdu. Tam bu sırada Atıf Beye lerin küçük Arap hizmetçileri yan kapılardan birinden içeri gir- di. Etrafına bakındı ve Kâmranı görünce sevinçle yanına yaklaştı: — Kâmran Hanımcığım.., Kâmran Hanımcığım. — Oo.. Ne var nasılsın kalfa? — Diğer misafirler tarafından görünmekten çekiniyordu, Elin- deli küçük bir zarfı genç” kıza uzaltdı: — İyiyim küçük hanımcığım. — Bexden bir şey mi istiyor- dun. — Evet birisi gelip bu kâğıdı size getirmiş. — Kim?.. — Lilmiyorum.. Ben ' görme- dim... Bu klğu'h size yollamış, gçok elzem bir şey imiş de, Genç kız Norton'a döndü: — Müsaade eder misiniz? — Hayhay matmazel, Zarfı açtı içinden küçük bir bâğıt çıktı. Fransıza olarak şunlar yazılı İdi: Kıx kardeşinizi muhakkak bir ölümden kurtarmak — isterseniz, Şimdi hiç bir kimseye bir şey haber vermeden bahçeye çıkınız. Bahçenin arka kapısında — size kendisini tanıtacak olan İnsamı takip ediniz, Kâğıdı birine gös- terdiğiniz takdirde ve bu şeyden bir başkasını baberdar ederseniz kız. kardeşinizin Idam bükmünü vermiş olacaksınız. Kâğıtta imza yoktu. Genç kız sapsarı oldu. Başmı — kaldırdı. Hizmetçi yanında yoktu. Norton karşısında duruyordu. Sakalının arasından görünen dudakların ma- nası ne idi? Gülümsüyor muydu? Yoksa bu bir Işmizaz mı Idi? Genç kız siyah şalına biraz daha sarıldı. Bütün vücudü titri- yordu. Norton ne yapıyordu? Kendisine mi bakıyordu? Aşağıda Gördüğünüz Genç kız bir anda elini kak dırmak, onun siyah simokkininin ipeklerine —elini geçirmek — ve Imdat, imdat diye bağırmak istedi. Bu adam gece beni boğmak isteyen adamdır.. İşte İnanma- dığınız. esrarengiz şeylerin ispatı şimdi elimde bulunuyor. Bakınız. Bakınız. Ve elini hakikaten kaldırdı. Elini ona doğru uzattı. Norton siyah gözlükleri arasından ona ba- kıyor muydu, onu görüyor muydu? Anlamadı. — Yalnız kulaklarının oğultusu arasında bir sesin: — Matmazel büfeye kadar gidelim mi? Dediğini duydu ve Norton onun uzanmış kolunu kendisinin- kine geçirdi, Geniş sofayı geçti... Uzakta tarasada koltukta oturan baba- sını gördü. bir an babasına koş- mak istedi: “Kimzeye bir şey söylerseniz kız kardeşinizin idam hükmünü vermiş olacaksınız.,, Bu sözler zihninde ateşli hu- zünlerle canlanıyordu. ( Arkası var) — -- ——— Re- simin Abdulhamıde Ben- ziyen Yeri Var Mı Londrı stüdyolarından — biri mevsim başında Istanbul - sine- malarından birinin sahibine mek- tupla müracaat ederek * — Yakında — Abdülhamidin hayatı hakkında bir filim çevire. ceğiz, sizi ilgiler mi? Diye sormuş; hem de bu filmin senaryosunu anlatmış, — oynayacak — aktörün Hamit kıyafetinde birkaç resmini yollamıştı. Sinemanın sahibi gün görmüş, İyi tahsilli ve tarih bilir bir adamdır. Seneryonun tarihe uygun olmıyan parçalarını düzelt- miş, fazla olarak Hamidin bir de fotoğrafını yollamış: — Bu şartlara rlayet eder, Hamidi de kendine benzetirseniz filminiz şehrimizde İş yapabilir, demişti, Aradan geçen mlüddet zar- fında bu filim Londrada çevrlldi, henüz göremedik, binnenaleyh sernaryosunun tarihe uyar bir hale getirilip getirilmediğini bil- miyoruz, fakat Hamid rolünü yapan Fritz Kortnerin Hamid kıyafetinde — bir ııııl elimize geçti. Buna bakarak anlayoruz ki, Istanbul sinemasının yolladığı Hamid fotoğrafından hiç istifade edilmemiştir. Bu şartlar içinde yapılan filim bakalım bu kış Istanbulda gidecek mi? gösterilince — hoşa İstanbul Sıhlıı Müesseseler Arttırma Eksiltme Komisyonundan: Heybeliada Sanatoryomu için lüzumu olan 114 kalem Hlâç, ecza ve sıhhi malzeme olbaptaki liste ve gartnamesi veçhile açık eksiltmeye konmuştur. 1 — Ekslltme 19 Ağustos 935 Pazartesi günü saat 14,30 da Ca- galoğlunda Sıhhat yapılacaktır. Müdürlüğü — binasındaki Komisyonda 2 — Tahmin! fiatı 1764 lira 72 kuruştur. 3 — Muvakkat Garanti 132 lira 38 kuruştur. 4 — Şartnameler bedelsiz olarak Sanatoryomdan alınabilir. 5 — leteklilerin 935 ticaret odası vesikasile 2490 sayılı kanunda yazılı belge ve bu işe yeter muvakkat garanti makbuz veya banka mektuplarile belli vakitte komisyona gelmeleri, *4507,, Şimdi De Meydan Okuyor ( Baştarafı 1 inci yuıdı ) Mülâyim pehlivanın, bir pala- bıyık kadar kalın kaşları çatıldı : —— — Bunu da kim uydurmuş ? dedi ve ilâve etti: — Ben öyle, kuru gürültülere yeni potinimi değil, yırtık çarığımı bile bırakmam : Hem ben, Dinarlının bu İmti- hana, haylaz mektep çocukları gibi, hiç çalışmadan gireceğini mi sanıyordum ki, — çalıştığını duyunca ürkeyim ? — Sen de çalışıyor musun barl ? Mülâyimin karanlık yüzünde, belli belirsiz. bir istihza kırıntısı çizgilendi : — Hayır, dedi, ben gece gündüz uyumuyorum | Sonra kaş- larını çatarak ciddileşti : — Lâf mı bu seninkisi de ?.. O çalışırken ben göbek büyüte- cek değllim a ?.. Elbet ben: de elimden geleni yapıyorum. — Bu güreşin sonu ne olacak dersin? — Güreşin sonu ne olur? Iki taraftan birinin sırtı yere gelir elbet! siz dövemiyeceğinize emin olduğunuz — birisile kavgaya giri- şir misiniz? Ben de yenilmek için ortaya çıkmıyorum tabli. Fakat Insan oğlu, gücünün — yetmediği bileği kiramaz, Koca belediye, birçok şeyler vâdediyor da, sıra- sına — göre, gücünün yetmedikle- rini değil yettiklerini bile başa- ramıyor! hal böyle —iken, ben Dinarlıya alt olmuşum ne çıkar? sadoe güreşte değil, her işte, altta kalanlar tasalansalardı, dünyada yüzü gülen adam kalmazdı ! Fakat Dinarlı bukadar mey- dan okuduktan sonra yenilirse, benden fazla utanmalıdır. Çünkü o, şimdi, Üç senedir pişirdiği — tecrübeler'ni bilemiye çabaliyor. Ve ben tüç senedir biç yapma- Başbakanımızın Şark Gezisi Ve Bir Tavzih (Baştarafı 1 inci yüzde ) siz hiçbir şey yapılmamış ve hiç- bir vatandaş hiçbir suretle renci- de edilmemiştir. Ben cumhuriye- tin yetiştirdiği genç mülkiyeli bir Idare —memuruyum ve yurtdaş- Tarımın hukukunu, hürriyetini ve mes'uliyetini herşeyin — üstünde koruyan bir kaymakamım. Buna binaen beni tanıyanları ve üâmir- lerimi Işhat ediyorum, Hasankale- den gönderilen yazının vaziyeti ile uzaktan yakından az çok alâ- kadar makamlar ve şahsiyetler ile malüm olduğu veçhile öteden- beri fesatlık ve tezviratla uğraşan birkaç bethanın yeni. bir düze- ninden ibarettir ve bir kastımah- susla yazılmıştır. ( Son Posta — Hasankale kaymakamı H. Ergun imzasını taşıyan bu telgraf, vaziyeti açıkça tavzih ediyor. en cümhuriyetçi inkll ç bir idare Gâmi- ı"l:ıdoı :fu*_ı;“ hareket bek- lenemezdi. Bu telgrafı koyarken duyduğumuzu kendimizi alamadık. | Moda Deniz Kulübünün Kotrası Pireye Gitti Moda deniz kulübüne nit Ipar adlı kotra dün saat 15,30 da Pireye gitmek üzere Moda ko- ıııJıı yola çıkmıştır. Ağustos 16 “Mülâyim ,, Dinarlının yeni bir pozu dığım bir güreşin unuttuğum usul- lerini bir haftanın içinde yenlden öğrenmiye çalışıyorum! Fakat güreş, biraz da iskambile benzer. Karşınızdakini zayıf bir tarafından kıskıvrak kavrayabik- diniz miydi, oyunu kazandıracak kozu çektiniz demektir. O zaman, oyun moyun yarım * dinar ,, etmez. ve kıskaca ka- kapılan güreşçi, ağa düşmüş Ba- lina balığına döner. Dinarlıyı böyle bir biçimine götirirsem, meydan değil, selevnat okur! Ayrıilirken sordüum: — Dinarlı ile eskiden hiç kar- şılaştınmı pehlivau? Mülâyim, — dalğınlığına - gelip kurtarmak isteğile gizlediğim elimi buldu, ve daha acısı dinmeyen parmaklarımı, makamı — muhab- bette çatırdatarak güldü: — Ben daha züğürtlemedim ki eski hosapları karıştırayım? N. S. Evlenme Töreni Kâzım Tahtabaşın kızı bayan Semiha ile Dr. Talât Vasfi Özün evlenme töreni birçok davet- Hlerin huzurile dün Kâzım Tah- tabaşın — Kâğıthane — köyündeki evinde yapılmıştır. Yeni evlilere saadet dileriz, Tepobaşı diye thııdı Perşember Cuma - Cu- ktostut Bulediyeel Belar ŞehirTüyateese Perüie Goz, | günü akşamları saat 21 de DELiİ DOLU 17 Mlı:’ıl Cı»d_ıınııl akşamı Deli yin yürüneli — defasmı — ve #ürpirizleri Bebek, İstanbul, Şişliye tramyay vardır. g—e TAKSİM Beldiye Bahçesi 17 Ağustos Oumartesi ve 18 Ağustos Pazar akşamları anat 21,30 ve Pazar matine saat 17 12 da Süreyya Opereti tarafından TARLA KUŞU Operet 3 perde, Orkestra, bule Meşrubat 40 - 60 kuruştur. Dühuliye yoktur. METAMORFOZ

Bu sayıdan diğer sayfalar: