Hot hakkı mahluzdar. Halit Paşanın Köylüye Söylediği OSMANLI SALTANATI GÖÇERKEN (Mütareke devrinin tarihi ) » Yotan: Ziya Şakir N.01138 İ8/8ri5 < *#wve Sözler, Feyna Tesir Yapmıştı.. Hakikaten, akşam gün batar- ken, (Bejen) © girilmiş. Fakat, gündüzkü —taliin —tebesslim ve Ümitleri, birdenbire eriyivermişti. Çünkü, Halit Paşanın yüzünü gören köylüler, yüzlerini ekşit- mişlerdi. Ve onun bütün köylüye karşı söylediği: — Burada karargâh kuraca- ğız. Köylüleri toplayacağır. As- kerle birleşerek düşmanı basa- cağız. İzmiri kurtaracağız. Sözleri de hiç kimsenin hoşu- na gitmemişti. Köylüler arasında evvolâ kulaktan kulağa bir fısıltı geçmiş, sonra : — Paşa, Paşa |.. Artık o gün- ler geçti. Başımıza ne geldi İse senin gibi adamların yüzünden geldi. Arkadaşlarını alıp derhal köyü terketmezsen İşin sonu fe- naya varır. Diye bu acı ses, heyetin bü- tün Ümit ve hulyaları Üzerine da- yanılmaz bir darbe İndirmişti. Bu sert ve kat'? hitap karşı- sında Halit Pa deta sallanmış; tutunacak bir yer arıyormuş gibi, iki tarafına bakmıştı. Ve sonra gözü, biraz ileride eşinen atına kayarak ayağa kalkmış ; — Ben gidiyorum. Diye mırıldanmıştı. Bu aldanış karşısında, heyet de şaşırmıştı. Köylüler, derhal dağılmış; ortada söz söylenecek, ikna edilecek hiç kimse kalma- miştıi. Bazıları da uzaklarda top- lanarak tehditkâr bir vaziyet al- mışlardı. Artık burada, en küçük bir iş görmeye imkân olmadığı tama- mile anlaşılmıştı. Yapılacak bir iş varsa, - henüz sebebl anlaşıla- mıyan » bu ölfkeli köylülerin ara- sından bir an evvel uzaklaşmaktı. Ortalık tamamen kararmıştı. Kafile, yine ©o sinsl yağmurun altında; bütün Ümitleri kırılmış meyüs ve mütecessir bir halde avdete başlamıştı. Dün geceki Gmitli yolculuğun hiçbir. maddi ıstırap hissettirmediği yollar, şim- di dayanılmaz bir İşkence halini almıştı. Kafile, derin bir sessizlik İçin- de yola devam etmekte Idi. Vaz- yet o kadar acı idi ki, ne Kâzım Bey ve ne de Bekir Sami Bey; Halit Paşadan Izahat almıya bile lüzum görmemişlerdi. Halit Paşa; atının Üstünde başını eymiş, bütün © karanlıklar içinde sessiz bir beyulâ gibl kafilenin arkasından gelmekte İdi. Aradan böylece bir Saat geçmişti. Bütün o sessizlik içinde birdenbire bir hayvanın kar- nına çarpan Özengi sesleri işitilmişti. Halit Paşı hayvanı birdenbire şahlanmış yaralı ejder gibi ka- ranlıklara dalmıştı. Adamlarının mahmuzladığı hayvanlarda, nal, larını şakırdata şakırdata -kafile- den uzaklaşmıştı, Şu anda bu xifiri karanlık içinde dört kişi kalmıştı. Bunların ikisi, atlar Üzerinde bulunan Kâ- zim Beyle Bekir Sami Beydi. Diğerleri de - öküz arabasında bulunan - yaver Salâhattin ve Fethi Beylerdi. Şimdi; yol bilmeyen, hatta bastıkları yerleri bile lâyıkile göremeyen bu dört kişilik kafile nereye gidecekti? Artık yapıla- cak bir gey varsa; hayvanların zekâ ve ferasetine tâbi olmak- tan ibaretti. Hassas hayvaular, biraz sonra kaflleyi selâmete çıkarmışlardı. Uzaktan — köpekler — havlamaya başlamış; nihayet hayvanlar, gün- düz uğranılan (Kuyucak) köyünün içine dalmıştı. Gündüz bu köyde görülen izzet ve ikram ile, şimdi bu karanlık gecede sımsıkı ka- panmış kapılar - karşısında, her taraftan hücum eden köpekler arasında garip bir tezat vardı. Güç hal ile muhtarın kapısı açtır rılmış; sırsıklam kesilen yolcular, kendilerini atmıştı. İ Muhtar, yolcuları pek soğuk karşılamış; böyle nazik bir za- manda kulakları kirişte olan köy- lüler de, evlerinden fırlayarak misafirlerin bulunduğu evin etra- fını almıştı. Muhtar, aklı başında bir adamdı. Yolcuların, müşkül bir variyette kaldıklarını anla- mişti. Birkaç sual sorup ta, hele, Halit Paşanın savuştuğunu öğre- nir öğrenmez, artık baklayı ağ- zından çıkarmış : — Efendiler L, Anlaşılan siz, bu. Halit Paşanın ne olduğunu bilmiyorsunuz. Bu adam, geçen dört harp senesinde hükümete dayanmış, bu civardaki köylülerin başlarına ateş yağdırmıştı. Zavallı bizleri hükümet korkusile sındır- mnuüş; Malımızı, mülkümüzü zap- tetmişti. Devir dönüp te ittihat- çılar ortadan kalkar kalkmaz bu adam da bir deliğe sinmiş; namı, nişanı silinmişti. Biz bugün onu görür görmez, birdenbire şaşırdık. Gene ittihatçılar hükümeti ele aldılar sandık, Onun için emirle- rpm gea çıkarmadık. siz. buradan uzaklaşır uzaklaşmaz, hakikatı — unladık. Hattâ, atlılar koşturup bir pusu kurdurarak — hepinizi — haklaya- caktık, Sonra; düşündük, taşım- dik; Belene atlı yolladık. — İşi, onlara bıraktık. Görünüyor ki siz, İyi — adamlarsınlı. Eğer burada memlekete karşı iyi bir Iş yapmak İstiyorsanız, adam kıt- lığına kıran girmedi. Çok şükür Türk milleti arasında ne namuslu babayiğitler var. Köyünü, yurdu- nu düşmana teslim etmeyi kim lster. Önümüze, emniyot ettiği- miz bir adam düşsün; hepimiz ganla, başla çalışırız. Demişti. Kâzım ve Bekir Sami Boyler; artık hakikati öğrenmiş- ler; bu temiz yürekli köy multa- rının bu riyasız sözleri karşısında :l.ıhd: samimi bir Ümit hissetmiş- er (Arkası var) Belediye Havadan Mil- yonlar Kazanabilir | Baştarafı 1 Inci yüzde) binasına sahip olamamasıdır. Bu mahrumiyelin de müdafaası ya- pilirken — parasızlık ve plânsızlık ileri sürülüyor. — Paramız yok, daha şehrin plânı yapılmadı deniliyor. Parayı bir kenara koyalım. Fakat plân Gzerinde — durulamıyacak kadar basit bir şeydir, hiçbir mimar, hiçbir. aklı eren insan Şehir tiyatrosu için Taksimdeki Cüm- huriyet meydanından başka bir yer düşünemez. Bir aralık işitmiştik ki Tak- simdeki Cümhuriyet meydanında Atatürkün heykeline muhteşem bir kol teşkil edecek muazzam ve ulusal bir tiyatro binası yapı« lacaktır, bu düşünüşün sonu gek medi. Ben bu pek |yerinde düşü- nüşün sonunu merak ettim. Sor-« dum, soruşturdum ve şunu öğ- rendim: Taksimdeki araziye sahip olan bu Ulusal tiyatroyu yapmak için lâzım olan araziyi belediyeye ver- mek için aklın ve hayalin kabul edemiyeceği kadar çok bir para istemiş, yüksek bir rakkam gös- termiş, bu durum önünde zavallı belediye de ister İstemez düşü- nüşünden vaz geçmiş, geri ç- kilmiş. Halbuki Taksim meydanında böyle muhteşem bir tiyatro bina- sı kurmıya yetecek ve hattâ artacak bir arazi vardır,bu erazinin sahibide belediyedir. — Beliye bu malın sahibi ol- duğunu bilmiyor mu 22 — Bilmez olur mu? — Biliyor, bahsettiğim arazi yeni keşfedil- miş bir dünya parçası değil kd, herkesin gözü önünde duran ve bugün maalesef Cümhuriyet mey- danın durumuna — yaraşmıyacak bir binayı Üzerinde taşıyan bir yerdir, Taksim su — depolarının hıg.ğğı yer. — Güzel düşünüş amma, su depolarını ne yapalım ? Bütün boeyoglunun su ihtiyacını onlar temin ediyor, onlar kaldı- rılırsa yalnız Beyoğlu değil, Be- yoğlu şebokesine bağlı olan bü- tün mahalleler susuz kalır, — Su depolarını kaldırmayı kim teklif etti. Onlar yine yerinde duracak. — Tiyatro — binası — nereye yapılacak ? — Su depolarının olduğu yere. — Anlıyamadım doğrusu ? — Ne var anlamıyacak, su depolarını toprağın altına, zemine — Hıunmm... — Hım yal.. Depolar zemine alınınca bir milyon liraya yakin bir. kıymette büyük bir saha boş kalacak, ve şehir tiyat- rosunun — kürülması için ihtiyaç görülen arsa meydana çıkmış olacaktır. — Toprak, arsa bulundu, Gü- zel Ya parayı ne yapalım. Bina- yı kurmak için para nerede? — Evet. Bu düşünmeye değer bir mesele, Para nerede. Ben parayı da buldum, şimdi bak iki gözüm. Sürpagop mezarlığı Be- lediyeye geçti... Bu konuşma Noter dairesinde oluyor, lâfın en tatlı yerinde me- Sultanahmetto yapılan hafriyatta derinlere inilirken İstanbulun Altı Eşilirken Edirnekapıda Iskeletli Bi- zans Lâhitleri Bulundu Sultanahmette De Bizans Sarayının Mermer Taşları Meydana Çıkıyor Bu aylar, Arkeoloğlar için araştırma mevsimi olduğu içla ecnebi profesörler şehrin iki sem- tinde toprak altındaki araştırmı- larına devam — ediyorlar, Gerok Edirnekapıdaki Kemankeş Mus- tafapaşa camlinde araştırma ya- pan İaviçreli âlim Şaymand'ın, gerekse Saltanahmette Arasta s0- kağında kazıya devam eden İngi- liz bilgini — Bakster'in bu sene talihleri çok — yaver — gitmlştir. ikisi de Bizans taribini aydınlatan mühim eserler bulmuşlardır. Karamustafapaşa camilnin bir kaç defa yanan ankazı yedi kubbe — Bulunmuştur. Bu kubbeler, tepeleri delinerek içine girilmiş ve bir kısmının toprakları tamamen boşatılmıştır. Minarenin tam önündeki küçük kubbenin zemininde sıra ile Uç Bizans lâhti bulunmuş, bunların içlerinde ölü kemikleri çıkmıştır. Bunların ara- sında sağlam kalan bir de baş vardır. Duvarlardaki süsler ve yazılar sıvalar Üstüne yapılmıştır. Burada mozayik bulunmamıştır. Mezarların İçinde ve duvarlarda kaymetli başka hiçbir şey kab- mamıştır. Lâhitlerin cami yapık madan evvel — araştırıldığı ve içindeki kıymetli şeylerin vaktile aşırıldığı tahmin edilmektedir. Duvarlardan birisinde yarım bir resim ve başka yerlerinde de sıva üstüne Yunanca harflerler iyizılmış ikl Tevha bulunmuştur. Bu katların altına da İnilen bir delik açılmıştır. Profesör dün Hik araşlırmasına nihayet vermiştir. Çıkan yazılardan buradaki tezyi- natı (Yuvanidis) ve (Josef) adlı iki san'atkârın yaptığı anlaşık maktadır. Bir yerde de Danyal Peygamberln halka nasihat ettiği- sessananercaNASENSEREELENERüNLELEEER e eRSEEEEü muçlar gelip bir şey danışmak için sözümüzü kesiyorlardı, bu noktada da bir daktilo geldi, ve bir vasiyetnamenin mnasıl yazıla- bilecğini sordu. Benlm diyen adamım aklımın ermiyeceği bu işi başarmak için Galip Bingölün — masasından ayrılması İcap etti, lâfımız yine yarıda kalmıştı. Bir sigara yaktım, beklemiye başladım. Vasiyetnamesini yazdı- ran vatandaşı görmek, vasyot ettiği emellerini öğrenebilmek merakı da beni yakmıya başla- lamıştı, gazetecilik tabiati her göyi — öğrenmek - illetidir. Ben şimdi bu yeni merak peşinda koşmiya başladım ve kısa - bir zaman İçin mevzuumu unuttum. Salt Kesler altında | hEZATTA Edimmekapıda yur altının kazıldıktan sonraki manzarası ni gösteren resimler görülmüştür. Sultanahmette Arasta soka» gındaki kazıya da ehemmiyetle devam edilmektedir. Dün burada Bizans devrine ait bazı hay- van — iskeletleri — bulunmuştur. Bunlar — Antropoloji — müzesine gönderilecektir. Bunlardan başka imparatorun harem dairesine ait iki büyük taş da çıkmıştır. Saray mozayik- lerini ikiye bölen kemerli dük- kânların dün yıkılmasına başlan- mıştır. Burada Osmanlı devrine ait yeraltı bir mahzen de bulun- muştur. Kazı ikinci sokağa kadar ilerlemiştir. Bu saha tamamen açıldıktan sonra çok Öönemli ne- tceler elde edilirse bu binalarin istimlâk işi o vakit mevzuubahs olacaktir. Profesör daha çok mühim İzerlerin ortaya çıkacağı kanaatini beslemektedir. Baylar ; Gençler Tekseyt prezarvatifleri her eczande (1) (9 ve (6) hık portakal renkli zarflarda da satılır. 'Tesis tarihi 1888 İdare , merkezi istanbul (Galata) Türkiyedeki şubeleri: İstanbul, ( Galata, Yenicami); İzmir, Mersin. Yananistandaki şubeleri: Selânik, Atina, Pire. © Heor nevi banka muamelâtı KOK LAN DEZENT YAREUDNMEZ PİE MT Tf İstanbul Ikinci Wlâs momur- luğundan. Mahmutpaşada Yeşildi. rekte Cafer ağa sokağında 7numarada trikotojçı Filip Nikolaldisin alacaklılarI He yaptığı konkordatonun ik ve hükmün kat'ileşmesi üzerine mahke« mece — 10/8/935 — tarihinde — iflâna kaldırılmasına karar — verildiği ilân olunur. (13675)