Kadıköyde Muhakkak i Yazanı Hatice L AĞA Define Mevzuu Değişmişti. Gençler, Bütün Spordan, Bil- Bir Define Var Hatı'p» -18— SON POSTA 13 - 8- 935 HF bLağ * | | hassa Deniz Sporlarından Bahsediyorlardı.. — Besbelli buna vakit bula- mamış olacak. Bizana vakıa kerdi tarafını iltizam etmiş ve İmpera> tor Kostantine müthiş mukave- met otmiş. Fakat mağlüp olmuştu, Demin de söylemiştim Licinius ile tekrar Chrysopolis yanl Üsküdar- da harp etmişler.. Bu defa Licini- us tamamile mağlüp ve perişan olmuş., Derken Kostantin işte- Romayı İtalyayı Papalara terk ederek oradan uzaklaşmış, pay- tahtı Romadan Bizansa nakletmiş ve burada Kostantaniyeyi kur- muşlur. — Peki Licinlus ne olmuş?.. — Licinlus mu? Lâmi duraklamıştı: Öîııl.: — Nasl ölmüş... Muharebede mi ölmüş?.. Kostantine esir düş- müş de idam mı edilmiş yoksa kaçıp bir tarafa saklanıp — eceli - mev'udile mi düvyadan göçmüş? Kadri Beyin haremi Licinlus'un âkıbetini pek merak — ediyordu. Lâmla gelince; o, oldukça durak- lamıştı.. — Ölmüş efendim diye tek- rarladı o da ölmüş. — O halde anlatınız. bana nazıl ölmüş? — Nasıl öldüğünü — bilmiyo- Fum. h — Öldnğnnll biliyorsunuz da nasıl öldüğünü meden bilmiyor- sunuz ? — A hanımefendiciğim Liciniusun öldüğünü bilmek için ne müver- rih ne de kâhin olmak lâzımdır. O asırdan bu asıra kadar - biç insan — yaşar mı?.. Elbet de Licinius ölmüştür. — Hayret ettim: Tarihl bu kadar iyi bilen sizin gibi bir insan.. — Affedersinir. hanımefendi amıma bon tarih bilmem, tarihi Handan Hanım bilir. — Siz.. Siz onun - Üniversite arkadaşı değil misiniz ? — Evet Üniversite arkadaşır yım. Fakat ayn! fakültenin tale- besi değiliz. Ben tıbba çalışı- yorum. Herkes kahkahalarla gülerken Lâmi alnında biriken ter danele- rini siliyardu. * Biraz sonra mevru değişmişti. Spordan konuşuluyordu. Osman Feyzi le Ömer deniz sporları hakkında mübahasa ediyorlardı, Kâmran dalgındı. Osman Feyzinin kendi evlerinde bulunmasından duyduğu zevki tamamile tatmasına imkân yoktu. O geceyi, sahili, Handanın sesini ve Liciniusun definelerini düşünüyordu. yün İ aa Tatlı bir rüzgâr — esiyordu. Renkli kâğıt fenerler hafif hafif sallenıyordu. Güzel bir tango ça- hyo:, Ipek elbiseli genç kadınlar: la, #mokinli zarif erkekler tara- sanın mermerleri ve sofanın par- keleri üzerinde dans ediyorlardı. Bahçede büyük havuzun etra- fındaki masalarda — oturanlar... Renkli kâğıt fonerlerin temamile aydınlatamadığı taraflar arasın« daki bahço yollarında kaybolmak İsteyenler pek çoktu. İçerde zengin bir — bülenin şönünde soğuk etlerin, pastaların, İ sandoviçlerin başında yaşlı İnsan lar tatlı, tatlı konuşuyorlar. Bahçenin nisbeten tenha ve adeta loş taraflarına doğru uzak- Taşmak İsteyen gençlere annoler dllhtll gözlerle bakarak mani olmak istiyorlardı.. İleride deniz sirsiyah.. İleride deniz kapkara bir sonsuzluk gibi uzanıp gidi- yordu: * Herkes neşe içinde Idi yalnız bir kenarda; kenardaki şu bahçe iskemlesinde genç bir adamla bir genç kız oturmuşlardı. Konuşmi- yorlar, susuyorlardı. Delikanlı asabi parmaklarla oturduğu kanapenin kolunu dövlü- yordu ve genç kız dalgın gözlerle ta ileriye, ta ilerlerdeki siyah ve kocaman nihayetsiz lekeye, denize bakıyordu. Ş # Bu gece ressam Atıfın Fener- yolundaki köşkünde verilen bu suvare fevkalâde olmuştu. Bu da- vete İstanbulun bütün kibar aile- leri davetli... Şüphesiz ki birkaç büyük balo ve sefaret gardenpartileri İstisna edilecek olursa bu suvaro, bu yaz, Estanbul kibar muhitinde verllen eğlencelerin sayılılarından biri ol muştu. Ve muhakkak ki methi Cehaletle Çinde cehalete karşı büyük bir mücadele açılmıştır. daha bir iki sene devam edecekti. Bütün davetliler eğleniyorlardı. Müzik fevkalâde, büfe fevkalâde, kadınlar biribirindan güzel, erkek- ler biribirinden temiz giyinmişti. Ve eğlenen insanların içinde işte orada, bahçedeki o tahta kanepe- oin üzerinde iki kişi pombe tafta elbiseli sarışın bir genç kızla, iri boylu, esmer bir delikanlı oturmuşlar, somurtmuşlar, duru- yorlardı. Bu erkek All Vamıktı... Ve bu genç kız da Kâmrandı. Ali Vamık bir tangodan sonra Kâmrana: — Azacık şöyle geliniz size bir şey söyleyeceğim! Demiş, onu buraya getirmiş, buraya getirip oturunca da bir şey söylememişti. Demindenberi Bessiz oturup duruyordu. Sabrı kesllen Kâümran yavaşça onun koluna dokundu. — Vamık... Delikaalı başını ona çevirdi. — Hani bana bir şey söyle- yecektiniz? Buraya kadar getir- diniz... Bir şey söylemediniz... Delikanlı cevap — vermeden ona bakıyordu. Bu sükütun içe- risinde genç kız biraz — sıkılmış olarak devam etti. ( Arkam var) Mücadele Çinliler, Her Tarafa Seyyar Muallimler Göndererek Halkı Okutuyorlar Şehir sokaklarında, resimde gördüğünüz gibi iki tekerlekli arabalar dolaş- makta ve her kim isterse bunları durdurup - içindeki muallimlerden okuma yazma öğrenmektedir. Çinliler, cehaleti kaldırmak için şim- dilik bundan daha kestirme bir vasıta ve çare bulamamışlardır. Türk Hava kurumu BÜYÜK PİYANGOSU Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. 19.cu Tertip 5. ci Keşlide 11 Eylü! 935 dedir. Büyük ikramiya: 35.000 tinir. Ayrıca : 15.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiyelerle (20.000) liralık stanbul Belediyos! mükâfat vardır... Fatih Belediyesinden Şehremini nahiyesince sokakta dolaştığı görülerek tutulan 1 adet merkebin taribi ilândan İtibaren 8 gün “zarfında sahibi çıkmadığı takdirde datılacağı ilân olunur, B. (4715) 5 -— — — -<. wk . W 510 Ü Tuvalete Karşı Nîücî(iele Mi? (Baştaralı 1 inci yüzde) itibarla, yaşlt ve çirkin kadınlar, bu cemiyeatin dışında kalacaklar- dır. Çünkü onlar, korsalarından, Sutyenlerinden, ipi — biçaklanmış rostolar gibl taşıdıkları, ve çeşit çeşit boyalarını sildikleri takdirde insan içine çıkamiyacak hale gi- rerler, Erkeklerin yüreklerine gir- mek için, boyanın ve tuvaletin yardımına muhtaç olmiyanlar da, bir cemiyet kuramiyacak kadar azdırlar. ç Bon, nica kadınlar bilirim ki, giyimsiz — vücutlerinin sakaletini, kocalarından bile bir sır gibi gizlemişler, ve bunu yaparken, sahte bir mahcubiyeti bahane etmişlerdir. Onların; bu cemiyete girme- mek içinde birçok — bahaneler bulabilecekleri muhakkaktır. ka- naatindeyim! Bu itibarla, Moda ve Tuvalet Düşmanları Cemiyeti de, tıpkı İçki Düşmanları Cemiyeti gibi, kuru- cularından başka üye bulamıya- caktır sanırım! Doğum * doktoru Mahmut Atanın eşi Bayan Samiyoe: — Benim, diyor, cemiyetlerle alâkam yoktur. Fakat eğer söyle- diğiniz bu cemiyetin mensupları, erkek kılığında gezemeye karar verirlerse, aralarına girerim. Çünkü erkek elbiseleri, kadın tuvaletlerine nispeten hem daha şık, hem daha ucuz, hem de da- ha ciddidir. Fakat ben, böyle bir cemiyetin, bol aza bulabilece- gini hiç zannetmiyorum: Çünkü kadınlarda moda ve tuvalet iptk Iâsı, tedavisi imkânsız müzmin bir let halini alımıştır. Ben, gıdala- rından kasıp tâ pudra alanlar, mangal maşasile saç kıvırıp, çk kolata kâğıtlarile dudak boya- Bir Anne Cinayet İşledi ( Baştarafı 1 inel yüzde ) başa vermişler ve bu çocvğun buraya nereden geldiği muamma- sını halle calışmışlar, Sabiha: — A... Bizlm hizmetçi servet geçenlerde haslalanmıştı. Mutlaka onu bu doğurmuş olacak, demiştir. Bu Işık üzerine polle Serveti yakalamış ve dün de müddelw- mumiliğe vermiştir. Bir muharri- rlmiz dün Servetle konuşmaya muvaffak olmuştur. Saf bir köylü kız olan Servet yazıcımıza cina- yeti şöylece anlatmıştır: — İşte bir. cahillik yaptım. Bana cinnsti muvakkata mi geldi, ne oldu. Çocuğu abteshanede sessizçe doğurdum. Ağrılar içinde Kavranıyordum. Vücudumdan ca- nimin çekilir gibi olduğunu his- settim. Ev sahibimden de korku- yordum. Elime geçen bir tülbente le çocuğun böğazını boğdum, gölürdüm çamaşır sepetine attım. Sabihanın yanındaki Ayşe onu sepette bulmuş. Şimdi yakaladılar, Çocuğu Hüseyin adlı birisinden almıştım. O, şimdi askere gitti. Eğer çocuk yaşasaydı. Beni de hizmetçilikten — kovmayacaklardı. Kuzum Bayım.. Beni şimdi bıra- kacaklar mı dersin.. Çocuk kız çocuğu Idi. On gün evvel doğur- dum. Müddelumumilik, boynunda kır- mızt bir. tül bulunan çocuğun cesedini Morga göndermiş ve anasını da edinci Müstaniğe vererek tevkif kararı almıştır. Satılık Sütlü İnekler Ve Hayvanlar Boğaziçinde, Büyükdere'de, Bilezikçi çiftliğindeki Yirmiye yakın sü1lü inek di Rİ hayvanatı ile bej ğe ve ti Batı| 1çla Kötrsleğla İaaaama v YN Dapeaename snn « Ağastos 13 yanlar, ve ezilmiş pirincl pudra, baca kurumunu da sürme yerine kullanabilirim, Kadınların, uğur- larında bu kadar fedakârlıklara, zorluklara katlandıkları — geylere düşman olmalarına bilmem imkân var mıdır? Muallim Necibe İffat böyle bir cemiyet kurmanın isabetine kanidir ve bu kanaatini şu sözlerle müdafaa ediyor: — Tuvalet ve moda iptilâsı, bir çok içtimat müvazenesizlikle- rin anasıdır, Ben, bir manto, bir rop, hattâ bir ipekli çorap, bir kulu podra, ve bir. şişe koku kavgası yüzünden yıkılmış aileler bilirim. Bu misaller gösterir ki, kadın- ların erkeklere karşı kullandıkları moda ve tuvalet adlı silâhın namlusu, eninde sonunda yine kendi göğüslerine dönliyor. Bunların haricinde, modanın ve tuvaletin en tabil düşmanı evvelâ mühtaç, mahrum ve fakir kadınlar, bir değil, birçok cemi- yetler kurabilecek kadar çoktur. Hem bu cemiyete aza olmak İçin, giyinmeyi, sürünmeyi, bo- yanmayı başaramıyan — sonradan görmelerin girdikleri — maskara hali görmek kâfi ! Ben o cemiyeti kuranlar ara- sında olsam iyi malzeme ile kötü giyinmiş, kötü bürünmüş, kötü boyanmış kadınlarden iki tanesini yakalar, Istanbul sokaklarında teşhir ederdim. Banu bir tecrübe etsinler: Eğer ayna önünden çe- kilmeyen kadınlar bile modaya tuvalete düşman olmazlar, tövbe etmezlerse, son yaptırdığım elbi- senin hayrını görmeyeyim | Türk Kuşu | Baştarafı 1 inci yüzde )| binası meydana getirilecektir. Sovyet tayyarecileri evvelki akşam şehrimizde uçuş tecrübe- leri yapmışlar, binlerce uçuş me- raklısı ve halk bu uçuşları sey- retmiştir. Uçuşlar esnasında pa- raştitle atılma tecrübeleri de yapılmış ve muvaffakiyetle netice vermiştır. Daha şimdiden “Türk Kuşu,, kulübüne kayıt için müracaat edenler vardır. Altınordu spor kulübüne monsup birçok gençler *“Türk Kuşu,, üyesi olmak Üzere alâkadarlara müracaatta bulun- muşlardır. ÜLELTETÜRTERENM SYNY TRS AYA G KeKEKAR Ce SaeSeaneERAnerA A c__'l’o lantılar, Davetler Askerlik Daveti İhtiyat Zabitliğine Ayrı- lanlar Çağrılıyorlar Beşiktaş Askerlik Şubı den İhtiyat zabit yetişmek üÜzere kısa hizmete — ayrılmış — olan — elratdan tam ehliyetnameliler bir — Eylül ve — yüksek — ehliyetnameli. ler 1 Teşrinisani 935 de olbaptaki emrine tevfikan İhtiyat Zabit mekte» bine — geykedileceklerinden ehliyet- namelerini — şimdiden * müracaatla kayıt ettörmeleri ve bu — gibl ehliyetanmösi — olan'arın — sevkedik imek üÜzere mezkür tarihlerde şubeye müracaatları ilân olunur, Toepobaşı kartet #ilediytsi — Pilediyo buhçesinde rosu — Vermemba Cima Ci> matresi, Parar günü akşamları saat 21 de DELi DOLU 17 Ağüston Cumar ol akşamı Deli Dolunun defam ve gürpirizleri Bebek, İstanbul, Şişliye tramvay vardır.