SON POSTA — Kadıköyde Muhaklıak Bir Deline Var Yazan ; Hatice Hafl'p -9-— Yatın Güvertesinde Düuran Adala Kâmranın Gırtlağını Sıkan Tefrikamızın Hulâsası Bugün de, romanımızın — başından buzünkü telrikaya kadar tam bir hulâ- sosını yapıyorun. Bu süretle romazı başından takip edememiş olan okuyu- cularımız bir fırsat kazanmış - olmakta- dırlar, Kadri Bey allesinin, Ömer, Fatin, Handan, Kâmuran lslmlerinde dört çocuğu vardır. Ömer zengin bir lzdivaç peşindedir. Mühendis Fatin sevdiği kızla evlenip Anadoluda ça'ışınıya gitmiştir. Handan Berlin üniversitesinde — arkeoloji — tahsil etmektedir. Kâmuran, All — Vamık isminde —bir. genç sevmektedir. Fakat Kâmuran o bhoşlanma- makta deniz yazış Güzine takdim edilen Osman Feyziyi sev- mektedir. Bir yarış dönüşü gecesi Moda çayırına bakan evinin balko- nunda gözü karanlığın derinlikle- rinde etrafı seyrediyor, bu sırada yakına bir kamyon gelip duruyor. İçinden biri şişman, diğeri zayıf öbürü de bir Ortodoks rahibi ka- yafetinda olan Üç kişi Inerler. Bir geyi ölçüp biçiyorlar, gibi yerleri adımlarlar. Bu defa kamyondan bir de kımıldayan çuval indirerek genç kızıa evinin önünden güçl yorlar. Sırtta taşınan çuüvalda canlı bir elalm vardı. Karanlık içinde bir kadın feryadi İşltiliyordu. Kâmu- ran, bu sesin kızkardeşi Handa- na eit —olduğunu hissetti. O da babal diye feryada bağşladı. Bu seslar içinde kendinden geçmiştir. İki günlük istirahatten sonra Kâ- muran, epeyce eyileşmiştir. Kardeşi milteahhit Ziya Bayin kızı Nadide, Kümuranı seven Ali Vamık, Falka, Nadide, Lütfiye kep bir arada Moda iskelesinde idiler. Genç kızlar, Kâmuranın sevdiği Osman Feyziden bahsedi. yorlardı. Kotraya atlıyarak denize açıldılar, Derde bir yat duruyordu. Güvertede — bir. adam — dimdik duruyordu. Kâmranın rengi sapsarı - kesilmiş- ti. Bu adam, ona, kâbusla gecede boyaunu sıkan adamı ha Hep birlikte otela gittiler. va arında — yatan — zakı — gişelerinin karşısına —geçtiler. “Yalmız Kâmra- nin noş'esi yoktu. Acaba fazla mı yorulmuştu. Kâmurana gelince ©o nerede oturduğunu bile farketmiyecek kadar kendi düşüncelerine dal- mıştı: — Herkes bu şeyin bir kâbus olduğunu kat'iyetle söyliyordu. Diyordu. Ve gönlüne müthiş bir korku çöküyordu. “Bana ne oluyor, yoksa çıldırıyor muyum?,, diye korkuyordu. Hayır.. — Hayır - çıldırıyordu. Kend'si esasen o geceki hâdisenin bir kâbus olduğuna bir an bile inanmamıştı... Ve şimdi ona bir “kâbus diye inandırmak İste- dikleri şey hakikat oluvermişti. Fakat bütün bunlara aklında mantıkt! bir mâna veremiyordu. O gece boğuzinı vahşi bir Eşiddetle sıkmiış — olan korkunç mabhlük bir kâbus varlığı sisle- riaden kurtulup bhakikat olunca Hardanın da gece avar, avaz bağırmış olan — sesinin hakikat olması lâzım geliyordu. Fakat Handanın sesi hakikat olu: ca.. O zaman ondan bu sa- bah almış olduğu mektuba nasıl bir mana verecekti. O bu sabah Handandan şöyle bir mektap almıştı; Can:m Hastalandığını ansem yazıyor, Fevkalâde müteessir oldum, Hele Adam Avm Mı bütün hnılılıgın oı:ıııındı hum- | malar içinde beni sayıklayışın be- ni çok mütecossir etti. Hele senin gecelerini — öyle azapla geçirdiğin zaman benim burada Kolberg'de güzel bir ote- lin salonunda dans ederek, güle- rek geçirmiş bulunmaklığım bana büsbütün bir huzün verdi... Bu tatili yanmızda geçirmeğe gelme- diğim için pek pişmanım.. Fakat sen de biliyorsun aldığım talebe maaşından yaptığım ekonomi iİle oraya kadar gelmek muhaldi ve ilâh..,, * Halbuki o gece gördüğü hâ- diseler İçinde her şey... Her şey... Hakikaten Iddia edildiği gibi bir hayal olabilirdi. Hattâ o gece gırtlağını sıkan adamla bu akşam beyaz yutın güvertesinde gördüğü sakallı adamın müşabeheti de bir tesadüf olabilirdi... Fakat birşey... Birşey muhakkak hakk- kat, yüzde yüz hakikatti... Bu hakikatte gece karanlıklarını bir ateş gibi delen o ses... — Imdat... Tmdat. Diye bağıran ve kendi isim- lerini çağıran kız kardeşinin sesi. Ve zilkni bütün bu — şeylore akıllı bir İnsanın — verebileceği manayı veremediği için beyninin adeta karıncalandığını şakakları- ( Baştaralı 1 İnol yüıdı ) göre bu çalışma Sinanın kemik- lerl üzerinde etnografik tetkikat yapmayı İstibdaf etmektedir. ve ölümünün Üzerinden 450 yıl geç- miş olmasına rağmen — büyük san'atkârın kafa tası hiç bozuk- mamiş bir şekilde zuhur etmiştir. Mütehassıslar incelemelerinde izaç edilmemek için — mezarın atrafını Öörtmüşlerdir. Bu, daha ziyade — halkın toplanmamasını, çoluk çocuğun çalışanlar etrafın- da gürüöltü ederek çalışanların sükünunu —bozmamaları - içindir. Fakat bu, o muhitte birçok dedi- kodulara — vesile olmuştur. Bu dedikodular içinde gülünç olan- lar da vardır. İşte bunlardan biri: — Güya Mimar Sinan müzeler müdürünlün — rüyasına — girmiş, “ben mezarımda — sapasağlam duürüyorum, sakalımın kılı — bile döşmedi. Boıl çıkarıp eamekâna koyup müzeye kaldirsanıza, Hers kese göstersenize, O zaman Buk garlar da beni çırılçıplak görür- ler, ve Bulgar olmayıp halis Türk oğlu Türk olduğumu anlarlar,, demiş. Bunun üzerine — Müzeler müdürü de merzarı kazdırmış; Bir de ne görsün rüyasında gördüğü adam sapasağlam, rengi — bile solmamış bir. halde — durmuyor mu? Hemen cesedi mezardan çıkarmışlar, — pamuklar — İçine rahatça uzatmışlar, şimdi Üze- rine camekân — yapıp — müze- | ye koyacaklar mış, — mezarını da kaldırıp müzeye götürecekler, | türbenin olduğu yeri de güzel bir | park yapacaklarınış. Bu, — belki söyleyenlerin de — inanmayacağı İdiler ? nın küvvetli, — küvvetli duyuyordu. Bunu anlamağa gayret etmek kendi anlayış kabiliyetinin fevkine çıkmaktı ve bu hamleyi yapmak İsteyen düşünceleri onu harap ediyordu.. Şakaklarında büyük bir gerginlik vardı. Karmcalanan beyni adeta uyuştu.. Aklı başın- dan gider gibi oldu. Gayrlihtiyart youmruğu sıkılmıştı.. Ne yaptığımı bilmez bir halde bu küçük yum- ruğu masaya vurdu, Hem de oldukça şiddetle: —- Of içim sıkılıyor. Ayağa kalkar gibi bir. here- ket yaptı. Hepsl endişe ile ona bakıyorlardı. — Nen var yavrum? Ömer kız kardeşinin kolunu şefkatla tutmuştu... Genç kız: — Blilmiyorum ağabey dedi içim sıkılıyor. eve dönmek istl- yorum. Lâtife kulağına; — Kaçırıyor galiba . Deye fısıldadı ve Naciye de Faikaya — bu sözü — tekrarladı. Naciye: — Yok deye fısıldadı. Kotra da dikkat etmedin mi?. Osman Feyzi kendisini görmeyince âdeta birdenbire çarpıldı. ( Arkası var ) Attığın! yavaşça — Naciyenin hikâyeden başka söylenilenler de vardır. Edirnedeki — Selimiye — camil Mimar Sinanın en gözel eseridir. Süleymaniye Selimiyeden sonra gelmektedir. Koca Sinan meza- rının burada - degil, Edirnedekl eserinin yanı başında bulunması doha muvafıktır. Mezar - buzun için aökülecek, beyeti asliyesi ile Edirneye nakledilecek — ve orada yeniden kurulacaktır. Bun- dan sonra da büyük merasim yapı'arak Mimar Sinanın kemikleri Edirneye götürülecek ve oradaki yeni kabrine gömülecektir. Ne o, ne de bu masalların kiç biri doğru değildir. Bütün' bunlar Sinanın kabrinde yapılan incelemelerden İstifade edilerek uydurulmuş şeylerdir. Dediğimiz gibi çalışmalar Koca Sinanın kemikleri — Özerinde — etnografik tetkikat yapmayı İstihdaf et- mektedir. Tepabaşı Belediye bahçesinde 1 Petşambe 2 Cuma $ Cumatesi, 4 Pazar günü Aakşamları saat 21 de Yazan: Ekrem Reşit Bezteleyon: Cemal Reşit Bebek, İstanbul, Şişliye tramvay vardır. Sinir ve akıl bastalıkları mük Dr. ETEM VASSAF Cağaloğlu Orhan B. aparlımanı TeL2IÖB3 Ev, Kudıköy Bahar'ye İleri sokak TeLt0791 e| nın Mimar Sinanın Kemikleri Tetkik Ediliyor Aım!oı 4 Caldaris Yugoslavya Yolunda... Selânikten Geçerk dukça Mühim Atina, 3 (Özel) — Bnıbılmn Çaldaris'i Yugoslavyaya götüren tren Selânikten geçerken İstasyon- da büyük törenle karşılanmıştır. Çaldaris ihtiyat zabitlerine hita- ben söylemiş olduğu kısa bir nu- tukta eski muharipleri dalma dü- şüneceğini bildirmiş, rejim mese- lesi için de ortada mühim İşler varken bunun çıkarılmış olduğunu hal çaresini ancak halkın bulaca- gını, Yunanistan'da herkes sükün ve rahat içinde yaşayaceğını bil- direrek demiştir kk: en Halka Karşı Ol- Şeylfw Söyledi — Ben ahali partisi tarafta rıyım, Ve bu kanaatle halkıt faydasına çalışıyorum. Bence cu* muriyet İle krallı cumuriyet rer jimleri ayni şeydir. Doğru ve dür rüst olarak yapacağımız rey'iâm bu meseleyl bitirmiş olacaktır. Eğer ahali kralı isterse, ben d kral İçin “Yaşasınl,, diyeceğim, eğer aksi çıkarsa “Yaşası cumu* riyetl.,, diyo bağıracağım, Bon Bled'de ne kralın amcası, ne de l eski hanedandan kimse ile gö rüşmeyeceğim.,, Halide Edibi Istanbula Getirten Küçük Ömer T Büşterldi tüit yandb' Küçük Ömer yaptığı büyük işin farkında değil, hayretle et- rafı süzüyor. Halide Edip daha Iki ay evvel Istanbula gelmek niyetinde oldu- gunu, sızlık geçirdiği için bu niyetini ancak şimdi tahakkuk ettirebil- diğini — söylüyor. Senelerdenberi hasretini çektiği yurduna, sevgi- lilerine, çocuklarına ve akrabala- rına kavuştuğu İçin şüphesiz çok memnun görünüyor. Halide Edip Istanbulda bir ay kadar kalacaktır. Sonra tek- rar Parise, kocası doktor Adna- yanma gidecektir. Adnan Paris üniversitesinde Türkçe dere Hamdullah Suphi Göçmen İşlerine Memur Oluyor ( Baştarafı 1 incl yüzde ) Romanyadan gelecek Türk mu- hacırlarının mal işlerile meşgul olacaktı. Bu hususa dalir konuşmalarını sona erdiren Hamdullah Suphi bu akşam vazifesi başına düö- nocektir, Romanyada 250 bini hıılıyü- yan, ve mütebakisi müslüman ol- mak üÜzere 400 bia Türk vardır. Söylenildiğine göre oradaki Türklerin vaziyetlerini çok ya- kından bilen Hamdullah Suphi yakında sade, göçmen İşlerile meşgul edilmek Üzere memlekete davet clunncıktu' Kellikle Fodullı luğu Birleş- | tiren Bir Bulgar Gazetesi (Başterafı 1 inci yüzde ) bilhassa Bikan yarım adasındaki | komşuların menfaatlerine mugayir değildirler. larımızın — hopisile birer ademl tocavüz misakı yapmak — için teşebbüslerde de bulunduk.., ,, x Son Poste: Hem kel, hem de fodul olmak diye işte buna derler, Hitlerin Eski Bir Mua- vini Yunanistanda Atina, 3 (A.A) — Polisin öğ- rendiğine göre, Alman Nazi fır- kasının kurucularından ve Hitlerin eski muavinlerinden Otto Strasser, Çekoslovakyadan — Yunanistan'a gelmiştir. Karısı ile görüşmek Üzere Sisam adasına gitmiştir. Strasser, Çekoslovakyada Na- zilere karşı propaganda yapmış- tır. Kendisinin, propaganda mer- kezini Yunanlstana nakletmek ar- zusunda olduğu anlaşılıyor. Böyle bir şey yapmaya kalkışırsa he« men Gınir dışına çıkarılacaktır. öi aei tüi e e enlie ÖĞ Dlizü GD fakat bir müddet rahat- | Kaldı ki biz komşu- | verdiği için gelememiştir. Halide Edip şimdi Soğanağa mahallesinde kız kardeşi Mahmur renin evindedir ve İstanbulda bu* lunduğu müddetçe orada kalmak niyetindedir. * Büyük romancımız yeni - bir roman hazırlamıştır. Bu roman!i şimdi Londrada basılmaktadır. Yakında çıkacaktır. Kendisi- bu eseri türkçeye çevrilirse adınd * Sineklibakkal sokağı ,, adını ta“ | kacağını söylemiştir. Çünkü ro- man böyle bir semtin içtimal ha* yatını anlatan bir eserdir. Halide Edibin “ Garp karşı* sında Şark ,, isminde diğer bir eserl daha Londrada basılmak* tadır. —— *« Son Posta $ İatanbul BORSASI 3- 8- 19035 gelir ve para Türk Dovlet Borçları Lira WAS TB, N 2,5 !| Dahlili lstikran 94,00 | 447,8 T. B. IZ 26,80 | Lira Ergani 9500 || Amadolu MüL 06,88 || || SivasErrurum 9580 ( DAL HL e 60 2600 Anadolülveli 45,40 || w Lira . Llra Lat. Tramvay 26,50 Bomon'! 8,00 | Terkos 15,69 MarkezB. D 5800 | A. Çimento — 10,40 P | İsterlin 20 Liret Borsa Dışında L K L Mübadil Bon. 74 Gayri, —» 1473 9,31 53,60 İ Krodi Fonsiy> 1680 senesi 12630 T ST. borcu JII) | Teterlln 74,98 || Oz, Bankası 2177 Parle, 3 (A. A. ) — Parin borsatt! 2 ağustosta, mahalli kompratman'ardü genel — itibarla, —mütedil kazançlaf kaydedilmekle beraber bazı kazançlaf mühim'bir nisbette yükselmiştir. Felemenk Filoreni , (AA) — Başbakali radyo ile beyanatta buluna” olanda — hükümetinin — florini koarumaya kat'iyetle azmettiğini «Öy” lemiştir. "