DÜR ü ; ! Ve (e Si İBU CÜN Habeş Sefirine ingiliz Meb'- GÜN usları Ziyafet Verdiler Habeş İmparatoriçesi De İngiliz Kadınlığına Baş Vurdu Londrâ, $8 (A-A.) — Habeşistanın me, Habeş davasını vermek — Üzere parlâmentodaki bütün partilere mene sup Üye grüpları tarafından - Avam kamarasında — bir Aakşam yemeği verilmiştir. . Habeş eiçisi, ga diyevde bulün» muştur ; g * Habeşlstan bugün pek aei blr meselo karşısındadır. Kendisini şims | diye kadar koruyan - Allahın bundan sonra di n dökülmesine — kargı siyanet adeceğine —İnanım — vardır. Bütün adaleti — sevenlerin manevl tevcecühler aayesinde felâketin önüne geçilebileceğine güvenmekteyim. Rofî!aîeyada Şahsı Bihizmete İ'ta Olunan ir Çingene CUmhuriyeti Var! Ro""“)ldı Bükreş şehrinin 50 kilometre uzağında — Fan- tanel isminde bir Çingene — köyü vardır ki adeta müstakil bir. hü- kendi kendisini idare Ahalisi münhasıran rden mürekkeptir. Hepsl ler Tösikişinas olan bu çingene- ükh" hafta Cumartesi günü şır Teşe giderek altı gün çalı- i:llr.- Bu müddet zarfında köy tlarının elindedirler ve İçle- ıl: n en yaşlısının başkanlığı h_”d“ bulunan özel bir meclis Srafından idare edilir. Emri Bliücrete İbraz Edilen Hizmete Yuft Osmanlılar devrinde Kadir gecesi doğmuş olanlardan, yani bahtı yürüklerden biri hiçbir iş görmediği halde bir vezir gibi tantana içinde yaşar, bol para harcayıp boyuna keyif çatarmış. Komşularından — biri, — oturduğu yerde böyle bir ömür sitrmeği başaran şu adamın nereden ve ne yolda para bulduğunu merak eder, kendisile dostluğu arttırır ve bir gün sırasını düşürerek Borar * — İşiniz yok, malınız emeği- niz yok, Bu yaşayışı nice bece- riyorsunuz ? Herif gevrek gevrek güler, cevap verir: — Cuma giyaretlerile, Ben her cuma saraydan başlayarak bütün büyükleri dolaşırım. Her birine bir iki tatlı söz fısıldarım. Onlar da benim gönlümü hoş etmek İsterler, evime bohça bobça kumaş ve kese keso akça yollarlar, Komşu, bu işin nasıl olduğunu kavrayamazsa da görlünen köye kılavuz İstenmiyeceğinden herifin doğru söylediğine inanır, susar, Aradan biraz vakit geçer, bir gün o hiç yoktan zengin yaşayan adam, kendinin nereden para bulduğunu — merak edip soran komşusunu çağırır, yapılması güç bir İş ısmarlar. Oda canla başla Bir çingene tümhuriye- Fransa, Italyaya Kâfi Yardım Yapamayacak kümet çürr gibi Göektedir. ö ayaaN ÇA GemeiRai K ovtuduuçassr vt YOVYOPFAİR LA JAMALÇURİ. mMon v Bün Foyt virez ç TUn onCEAN St KA ĞIU 3DAT w öi nüMYAİ SüAN ÇAASSED LT ToYE Kun ? b DA DİNEE eut vt Caaal SALĞLURURLAN Ş e PUnniS. TAYYULAN LA 4 TasMANİE ae 9SV3 46 MARCNE Tansız gazeteleri — büyük Fransız edibi Courtlin'ia bir hikâyesini ane latıyorlar. Courtlin (Briç ) e meraklı .Ve her akşam muntazamen t kahveye giderek (Briç) oynarı ."- doatları da bu sayede mu- b’î”" saatlerde —onun nerede Ulunacağını - bilirlermiş. Bir gün : ıkb!iır dostu yunındıc blrm(e)n' ahveye girmi, 'ourtlin) « Yaklaşarak : Hati blı* Oğlumu sana getirdim, u.z utandırasın diye, demiş. “::Jıi"' misin bakaloryasını geçe- Ifaıyan-Hab şıAi;şama- mazlığı Karşısında İngi- liz Düşünüşü * Londra, 23 (A,A.) — Habeş impe- ratoriçesinln bütün İngiliz kadınlarına hitab eden ve Dally Mior gazetesi tarafından yayılan bir mektubunda, | kagiliz kadınlarının bugünkü müşkül devrede Habeş ulusuna tinel (manevi) yardımda bulunmaları İstenmektedir. BW G a * Londra, 23 (A.A.) — Deyil Telgra- fın yazdığına göre, bakanlar, dün b İtalyanın Habeş üzerindeki İddia- larının umum! bir harbe sebep olma- ı“Cımrıl'uı başını — kaldırarak akmış : ve.> E, bunda telâş edilecek ne &r? Diye sormuş, Şakalorya Byle dursun, ben yoklamalarda muvaffak olamazdım yal erçekten Fransanın en büyük Plerinden birl olan Courklia Etaçliğinde mektep kaçağı İdk tuna kadar haylaz kaldı. * Nmavîndı 50,000 metre mu- İ çabbat bir mezarlık bulun- muş ve bu mezar- lığın tarihten ev- velki xzamanlarda Bke y tla edilmiş olduğu anlaşılınıştır. _: Mezarlığın muntazam İâhitleri w Üzeri yazılı taşları vardır. e— q 'J Edebi Tefrika A No: 88 Loşlukta gözlerimi arayıp buk Va Çalşıyor: n_* Ne zaman olsa yalnız kala- <Eim. Bu kadarını çok görme H !rî(’;ı_ ıc_——ddcdo yürlüyoruz. çünde kabahat işlemiş bir m'_ lepli kızın korkusu ve neda- &Ü var, di)ğj:'.l':udu_ önüme bakarak g- Köşkün önüne geldiğimiz zar Ry (lîvrcf Bey — uzattığım eli “Şlarında sakladı. itik, titreyen bir sesle: 'Driî işte hopsi bu kadar, dedi, n 4 Mün sevgiye ayrılan parçası b[y,ğeç? tamamlandı. Daha *iznim Cağ edi. Fakat burada kalamıya- '“ıîlm'q Yarın Ispanyaya dönüyer * Sevdiğim kadının gözlerimin tahalt - başkasına ait — oluşuna tenömül edemiyeceğim. Yal Te 0? bir ricam var Gülsevci liği dalma hatırla bana yaşatmak lnıe:.mpl:u-ını benden Sustu, Çeşelerimi dudaklarma götürdü. Bula asdim. Söyleyecek bir şey ünliyorum, NRene dudakları lae sanan akşamki toplantılarında, İngiliz tecim evlerinin H: gilâh satmala- yını yasak k için ortada hiçbir sebap olmadığına hüküm vermişlerdir. Deyli Ekapres de aynı şeyi yaze de, Taymis, hükümetin kezin hiçbir karar verme- diğini söylüyor. Londra, 28 (ALA.) — İtalya- Habee şisten davasında bir. kotarma yolu bulmak için hergün geçmekte olam diplomatik görüşmelerin önemli bir yola girdiğini göslerecek henüz hiç. bir is yoktur. * Roma, 28 ( A. A.) — İtalyın ga. z&teleri, Japonyanın, Italyan - Habeş | Devamı 6 1ci yüzde | ANASININ n 5* D4 / T /8b Kı Z ı Cahit flj)) V bileklerime kadar dolaştı. Sonra kesik, yorgun bir sesle : — Allaha ısnarladık Gülseven, dedi, daima mes'ut olmanı dile- yeceğim. Kimbilir, talihia esrarlı eli belki bir gün bizi yine karşı karşıya getirir. Yürüdü. Arkasından baktım. Köşeyi dönerken gölgesi has reket etti. Elini kaldırdı. İki elimle ona son selâmlarımı yolladım. Kayboldu. ş Başım döndü. Gözlerim Çamin sert kabuklu gövdes'ne yapıştım. Dizlerim — ti'reyordu. Yavaş yavaş ağaca tutuna tutuna çömeldim. Şimdi başım avuçla- rım arasında düşünüyorum. Içimde acı ezginlik var. Takatim keslliyor, kanım damar- ip gidiyor gibl Bir kış akşamı, r gecesi her yer solmuş, $ arz üstünde hbayat sönmüş etrafıma bir Toşluk, dünyanın bittiğini, ömrün tükendiğini İfade eden ölü bir karanlık çökmüş gibl Ne oluyorum. Birdenbire bir Ütreme geldi. Sabaha — doğru çıkan ince rüözgâr yüzümü l'mmçıima'ı. Başım uyuşuk gibi. Kalkıyorum. İçeri gir.yordum. karardı. sından korkan, aymı zamanda bu işte, den endişe eden İngilteredir ki İti yanın iddialarına karşı büyük engel- ler çıkarıyor. Bu arada İogiliz gaze- resim ve karikatörler Iatişar ediyor. Meselâ, buna — bir. misal — olarak (Dally Express) gazetesinin gu bar- tığımız — karikatörü | Bu karikatörün ea İle sözl lardır 1 kanın Kotdor kıyılarından bir parçaya ne dersiniz? Yahut Kenyadan - olsum. Adı vesairesi bo! topraklar... ( Devamı 8 inci yüzde ) bahçe kapısından giriyorum. Bir hırsız gibi çıktığım mere divenler acı acı ses veriyor. Ya- tak odama girmeden kocamın odamının! önünden geçtim. Kapı açık. Oda ve yatak boş. İçimde bir damar kopmuş gibi saraılıyorum. Gözlerimden yaşlar boşanıyor. Ağlaya ağlaya kendi yatağıma kapanıyorum. * İki gün — yatakta — kaldım. Annem çok Üzüldü. Kocam ge- ce tedbirsizlik ettiğimi, çıkarken I;i_ iyinmediğimi İddia ediyordu. Uçîmcn günü — biraz kendime geldim. Artık Adada | miyordum. Bunu Emin Tosun Beye söy« ledim . — Çocuk olma, dedi. Adanın en güzel ramanı.. Hele birkaç ha'ta daha geçsin. Sivirlendim : Fıktım. Sönin Adandan, diye baykırmışım. Bu - sonradan görmeler âleminde ne buldunuz bilmem ki | Emin Tosun Bey ses çıkar- madı. O akşam yine bir davet vardı. Erken geleceğlnl söyledi gitti. Sinirlerim bozulmuştu. -Amne- min bu gıcakta nttığı ibla- mürü yuüdüm yüdum içtim. Başım: da dağılmayan kir agrı var. Beye | nim düşünmekten dalmış gibi. Kendimi yokluyorum. Hasta m- kalmak lsto- l yım. Bir şeyler var. Acaba sahi- husust bazı menfantlerinin gitmesin- | telerinde bir haylı da dikkate değer Sahne 1 — Lort Eden; Ehİ Afri | Köşkte herkes uyuyor. Arka denize | Yeni Bir Hâdise Daha İtalyan Elçisi İmparato- run Ziyafetinde Bulun- mak İstemedi Adisababa, 23 ( A.A ) — İtalya Orta Elçisi Negus'da yıldönümü mümasebetile verilen 'resmi kabul ve ziyafette bulunmaktan İmtina etmiştir. Elçi, Negus'ün İtalya hak- kında — söylediği son diyevdeki duşmanca İlsanı buna sebep göz- termiştir. den üşüttüm mü ? Ateşim yok, içimdeki erginlik, isteksizlik git- miyor. Yorgun gibiyim. Güneş Heybeli Üstünde kay» boldu. OÖrtalıkte yazın kurutup katılaştırdığı bir geçkinlik var. Gökten ve topraktan renk alan deniz bile bir iki ay önceki pars ltaklığı kaybetti. Çam dalları nefes almaktan kesilmiş gibi ağır toz kümeleri altında eğilmişler. Eşyada, yarde havada artık mevsimin ihtiyar- layışı, sönüşü, tükeniş belli oluyor. İki Üç gündür denize gitmiyo- rum. Gaece ayın bol - işığını göre memek içia perdeleri indiritim. | Bu gece yalnız kalmak için yine başımın çok ağrıdığını söy- leyerek odama çekildim' anvem merak ediyor. Hatlta kulağıma | eğlerek : — Gebe olmayasın Gülsevenl! dedi. Güldüm, O gittikten sonra yatağa uzan- dım. Emia Tcsun Bey şimdi ku- lüpte rahat rahat çene çalar, po- ker oynar. O gece İzmirli misafirile ne- ler görüştüklerini sormadım. İz- mirli mizafirler, Ankarah ahbap- lar © kadar çok ki : Perdeler kapalı, panjorların aralığından gecenin serin refes- lerl geliyor. Jerim kapalı, Kafamın içinde şuurumu zor«e layan, zaptetmek içir uğraşan tatlı, uyuşturucu bir düşünce var. Göz kapaklarımın altında ay- çalışır, bu işi başarır ve okkalıca bir bahşış alacağını umarak ge- lip » becerikliliğini müjdeler. He- rif, işin görüldüğünü öğrenince şöyle bir gülümser ve kısaca mı- rıldanır. — Teşekklr ederim, gerçek- ten hazettiml.. Rivayete göre şu fıkranın ba- şına koyduğum beyit işte bu mü- nasobetle yazılmıştır. ve çalışmı- yan adamlara verilen para ile ça- hşanlara sunulan kurü - teşekkür- lerin acıklı manasızlığını göster- mektedir. ( Devamı 8 inci yüzde ) dınlık bir gecenin hayale benzer kımıldayışları başladı. Onun — sesini yanı başımda gibi dinliyorum, — Başka birşey beklemiyo- rum, yalnız ayaklarının ucunda.. yuvarlak başını sevmemek, tutup göğsüme çekmemek İçin kendimi zorluyorum. O itaatlı bir kedi gibi ayaklarımın altında ve niha- yet İradamin çözülmeye, yenil- meye başladığı bir anda başının dizlerime düştüğünü hissediyorum. Ve çekinmeden, Kaçınadan dizlerimdeki bu erkek başına ba- kıyorum, bakıyorum ve onu sev- memeb için kendimi güç tütuyo- rum. O ana kadar -hiç bir erkek elinin bava bu kadar yaklaştığı- ni bilmiyorum. Nişanlım bile ona gösterdiğim sevgi hududuna hör- met ederdi. Kocamdan başka hiç bir erkek başımı dizlerime koy» mamıştı. O bunu nasıl yaptı ve ben nasıl oldu da çekinmedim. Çekin- medim ve hattâ hoşlandım. Gök ve deniz arasındaki gümüşi boş- Jükta onun ses'ni bir musiki gibi din edim. Şimdi bu sezi yine işitiyorum. Bu nedir. Bir hayal değil. O kadar yakın bir. halıra kil Ve © bana bu hatırayı unutmuyacağı: ni söyledi değil mi? Bu bir gecenin tarihi var di- mek! Yastıklara gömülü başım ateş gibi yanıyor. ( Arkanı var)