OSMANLI SALTANATI GÖCERKEN ( Mütareke devrinin tarihi ) » Her hakkı mahfuzdur. Yazan: Ziya Şakir Xo 41 “176185 Vahdettın, Meclisin Feshi Işini Sadra- zamdan Gayrısınden Saklamışh.. Dedi. Ve. Elindeki şu iradel | Öniye suretini okuyuverdi: Suret Esbabı zaruriyel siyasiyeden Başi Meclisi za etmesine ve Kanunu Ese- timizin muaddel yedinci madde- tinin fıkrai mahsusası mucibince ledeliiktiza heyeti Meb'usanın fes- hi hukuku şahanemiz cümlesin- den bulunmasına binaen, meclisi Berkürun — bugünden — itibaren bermucibi kanun - feshini irade #yledim.,, 21 Künunuevvel 324 Mehmet Vakdettin Meb'uslar, biç ümit etmedik- beri bu darbe karşısında okadar Yaşırmışlardi ki; bu iradel seniye türeti okunup bittikten sonra, Münasız bir alkış tufanı kopar- tuşlardı. * Padişah, pek kurnaz davran- Bıştı. Meclisin feshi meselesini, tadrazam Tevfik Paşadan başka, herkesten saklamıştı. Hatta, 9n- tayda ve pdişah nezdinde büyük bir kıymet ve ehemmiyeti olduğunu Zanneden âyan reisi ÂAhmet Rıza Bey bile bundan haberdar olama- Bıştı. O gün Ahmet Rıza Bey, yine bazı Işler hakkında - kendi tabiri veçhile -;padişaha masihat vermek İçin saraya gelmişti. Her zaman, Saraya geldiği hünkâra arzedilir #dilmez derbal hurura — kabulüi Mutat iken ogün, ( Zatişahanenin biraz haremde meşgul oldukları) bahane edilerek başmabeyincinin odasında bekletilmişti. — Halbuki bu esnada padişah, küçük mabe- Yin dalresine bitişik olan küçük husust dairesinde, sadrazam Tevfik Paşa ile meclisin feshi meselesini tertip etmekte idi. Bu tertibat mucibince, evvelâ meclis binasının etrafında sür'atle takeri ve inzibat! ihtiyat tedbirleri alınmıştı. — Ve — sonra, — husüst Hifre kâtibi huzura celp edilerek hemen orada — meclisin — feshi İradesi yazdırılmıştı. Tevfik paşa, bu ( İradei seni- Ye) yi alır almaz, derhal sarayı terkederek Babıâliye gelmiş, fira- del seniye ) nim bir suretini, resm! ve mahrem bir tezkere ile mecli- tte bulunan ve meb'uslar tara- fından verilen takrir mucibince Sorgulara cevap vermiye hazırla- nan, Dahiliye nazırı Muatafa Arif beye göndermişti. Mustafa Arif bey- biraz evvel Arzettiğimiz veçhile » ( iradeise- Biye ) suretini mecliste okuyarak padişahın bu kurnazca tertibatını tatbik ederken — sarayda da şu gülünç hâdiseler cereyan etmekte İdi, Padişah, fosh iradesini sad- Tazama vererek — onu Babiâliye gönderir göndermez, küçük ma- beyn dairesine gelmiş, bir saat- tanberi Başmabeyincinin odasında Oturan Ahmet rıza beye haber göndermiş, huzuruna kabul ede- rek: — Sultanlar gelmişti. Birar onlarla görüştüm. Sizi de bek- | kettim. Demişti. Ahmet Rıza Bey, Padişahın Bu yalamına derhal inanıvermişti. mmnrcmur g Meclisteki muhalif mebuslardan bir grap Çünkü Padişahın kendisine olan mubabbet we merbutiyetine oka- dar amindi ki, gerek böyle uzun müddet bekletilmesinden ve gerek böyle bir mazeret gösterilmesin- den şüphe edilmiye hiçbir sebep mevcut değildi, Padişahla Ahmet Rıza Beyin mülâkatı yarım saatten fazla sür- memişti. Ahmet Rıza Boy - ber- mutat - Padişaha bazi meseleler hakkında fikir beyan etlikten sonra, çıkıp Âyan meclisine gite mişti. Onun Mabeyin — dairesinden çıkmasını müteakip, başka bir meselenin arzı için Başmabeyinci hurzura girmişti. Padişah, meclise taalluk eden o meseleyi dinledik- ten sonra: dilik bu iş kalsın. Demiş ve sonra gülerek ilâve etmişti: — Evetl.. Şimdilik bu iş kak sın., Çünkü, beş on dakikaya ka- dar mühim bir haber alacaksınız. Başmabeyinci, Padişahın (tep- şir ) ettiği bu hayınlı işi merak etmiş: — İaşallah hayırlıdır, efenimiz? Diye sormak istemişti. Padişah, artık lcraatının neticesinden emin olarakı — Mebusan medlisini feshediyorum. Cevabını vermişti. İzzet paşa kabinesinin suku- tunda icraat vasıtası olan Ahmet Rıza beyin thuzura kabülünü müteakip Padişahın verdiği 'bu haber, baş mabeyinciyi derin bir hayrete sevketmiş, bir zamanlar gimdi (hürriyetin banisi ) diye perestiş edilen bu adamın, şimdi meclisin fer de sebap olduğunu zan- nettirerek Lütfi bey Üzerinde menfi bir tesir husule getirmişti. — Tabil Âyan ireisi Ahmet Rıza bey kulları ile — istişare buyuruldu, değil mi Efendimiz?.. Demişti. Fakat Padişah sinsi bir tebessümle başını İki tarafa | sallıyarak: — Hayır.. Ahmet Rıza beye baber vermedim bile. Meseleyi bizim (ihtiyar) la tertip ettik. Cavabınmı vermişti. Padişahın, (ihtiyar) dediği, Sadrazam Tevfik paşa 1di, (Arkası var ) —— yan Hanı Satılıktır Esas No. Mevkli ve nev't 254 Depozito Galatada Kemenkeş mahallesinde Halil Paşa soka- ğgındaki (Ömer Abit hanına giden sokakta) yeni 21 No, h altı kat kârgir böyük Manokyan hanı. 6.000 Lira Yukanda yazılı han peşin para ile satılmak üÜzere kapalı zarfla arttırmaya konulmuştur. 1 — İhale birdir ve kat'idir ve 24/6/1935 tarihine tesadiif eden Pazartesi günü saat on birde Ankaradu İdare meclisimiz huzurunda yapılacaktır. 2 — Uhtesine ihale olunan zat bedelini heman vererek tefer- ruğ muamelesini yaptıracaktır. 3 — Alıcı olanlar bir lira mukabilinde şubemizden alacakları mufassal şartaamemizi okuyarak anda tarif edildiği veçlile teklif mektuplarını ihaleye tesadüf eden 24/6/1935 Pazartesi günü saat ona kadar Ankarada Umum Müdlürlüğümüze ve Istanbulda şube- mize vermeleri ve daha fazla tafsilât almak isteyenlerin hergün şu- bemize müracaatları. (H. .) (130) Nafıa Bakanlığından: Haydarpaşada sif teslim şartile 20250 lira muhammen bedelli 270 adet ray kaldırma Gleti kapalı zarf usulile eksiltmeye konuk- muştur. Eksiltme 16 Temmuz 935 'Salı günü saat 16 da Ankarada Bakanlık Malzeme Müdürlüğünde yapilacaktır. Kliring şarttır. Isteklilerin tekliflerini 1518,75 diralık muvakkat teminat ve Ticaret Odası vesikasile birlikte 16/7/935 Salı günü saat 15 e kadar Bakanlık Malzeme Müdürlüğüne tevdi etmeleri lâzımdır. lstekliler bu husustaki şartnameleri parasız olarak Ankarada Bakanlık Malzeme Müdürlüğünden alabilirler. “2984,, ea (D Emlak ve Eytam Bankası Hânları ) Galatada Büyük Manok- | | | | | Bu Sütunda Hergün Ispanyolcadan terclime eden: Hatice Hatip ——] CAMBAZHANE UŞAĞI Tn “zasibaskanailal, tıılul eden, işte şu dört araba İdi. Bun- lardan İkisi kafesli arabalardı, ikisi de artiatlere mahsus teker- lekli evler. Arabaların birindeki | kafeste erkek aslan vardı. Bu aslan genç ve henüz terbiye edilmemişti. —Yanında da uzun müddet kapalı kalmaktan sabır- Bızlanmış olan Üç aslan daha bu- lanuyordu. İkincdi arabada — ise kocaman bir ayı ile iki tane maymun. Hepsi bu, geri kalan arabada ' Madam Leon İle- bir soytam we iki İp cambazı vardı. Bir de cambazhanenin müdürü ile uşak Antonyon Müdür Leon vahşi hayvanlar mürebbisi idi. Ve bu hayvanların kafesini temizleyen cambarzhane uşağı da bu seyyar cambazhanenin herhangi bir yer- den devşirmiş olduğu —Antonyo ismindeki alkolik ve yarı meczup bir xavallı idi. Cenubi Fransanın küçük ka- sabalarından birine çadırları kur- muş oldukları bir gün canbazhane müdürü Leon karısına ve diğer artistlere, sofrada : — Bugün benim pek canım sıkılıyor! Dedi, — Hayrola 1.. ne var?.. — Hayrı, falan yok... Anton- yo yarın bizi terkediyör. — Birşey kaybettiğin yok.. Ne yapalım © esasen hergün sorhoştu. Diye onu teselli ettiler. — Evet; fakat onun yerine kimi bulabiliriz ?.. — Canım çadırlarin — Üstüne bir ilân yapıştırır, yarın bin kişi gelir. Diye sordular, * Kasaba tenha idi ve ertesi gün oyun başlayacağı saat yak- laşmış solduğu halde hayvanlara bakmak için biçbir uşak bulu- namamıştı. Fakat akşama doğru Leon sinirli sinirli üÜstünde mü- düriyet yazılı olan çadırın içinde dolaşırken birdenbire kapı açildı Açeriye iri, yarı geniş enseli ve sakin yüzlü bir köylü çocuğu — Kafesleri temizlemek için uşak arıyormuşsunuz?. * — Evet yavrum. — Ne veriyorsunurz? Leon aylığı söyledi. hemen razı oldu: — Çok şehir dolaşacağız de- ğgil mi? Diyordu., — Evet, dedi. Yalnız bir şeye ehemmiyet vermek lâzım, hay- vanlara İyi bakmalı hal onları temiz tutmalı. — Ben hayvanlara bakmasını bilirim. Delikanlı x Leon bu akşamki oyunda birinci defa olarak genç Macki- nin kafesine girecekti. Belki hayvan oncun bu arzusu- nu keşfetmişti. Çünkü sabahtan- berl gayetle müteheyyiç ve asabi bir halde bulunuyordu. Vahşi hayvanlar — mürebbisi onun kafesine girdiği zaman pek te cesaretli değildi. Ve korktuğu da başına geldi. Azgın bir halde bulunan Aslan — yelelerini sağa sola savurarak Leon'un Üstüne atiliverdi. Ne atılan rovelverlerin sesi, ne de boynuna vurulan kırbaç şaklamaları onu teskin edebilmiş- ll Gınç ıı!ın ndeta kuduz bir hiddetle atılıyordu. Leon geri geri çekilerek kendisini kafesten dar dışarı atmıştı.. Maamafih dışarı çıkar çıkmaz vahşi hayvanı kafes içinde görmekten titreyen- ler arasında kendisini fevkalâde yüksek hissediyor ve koltukları kabarıyordu. Fakat için için de nittkiş bir vartadan kurtülmş olduğu İçin derin bir memnuniyet hissediyordu. O gece “heyecanın verdiği yorgunluktan Gsonra pek rahat uyumuştu. Ertesi sabah uyandığı vakit ilk aklıma gelen yeni uşak ve hayvanlar oldu. Bir an evvel kafeslerin yanına giderek çocu- ğun temizleme İşine nmezaret et- mek İâzımgeldiğini düşündü. Ve giyinerek hemen çadıra gitti. Fakat kafeslerin bulunduğu çadırdan içeri girdiği zaman bü- yük dehşet İçerisinde, olduğu yere mıblandı kaldı. Macki'nin kafesinin içine yeni uşak girmiş bulunuyorda. Ve ta yanında hoplayan, homurdanan dişlerini gösteren, Üstüne sıçra- mıya hazırlanan vahşi hayvanın mevcudiyetinden habersizmiş gibi büyük bir soğukkanlılıkla kafesin içini temizleyordu. Arada bir de hayvan onu çok rahatsız ederse yelesinden huşu- metle tutarak Öbür tarafa itiyordu. Korkudan sararan Leon: — Aman Allahım! Diye dü- şünüyordu. — Şimdi hayvan onu parçalayacak. En ufak bir hareket bile yap- mıyordu. Ona bir «söz söyliyecek bir ibtarda bulunacak olsa uşa- ğın korku ile yapacağı yanlış bir hareketten büzbütün kuşkulana- cak ve sinirlenecek olan hayvanın | pençeleri ve dişleri arasında (eri- yeceğinden emindl. Öteki kafesi temizlemiş bitirmiş, şimdi Macki- nin yelesini tarıyordu. Leon'un alnından ter taneleri akıyordu. Uşak işini bitirip kafesten dışarı çıkmca, direktör bütün hiddetile bağırdı: — Budala, bin kere budala, yüz bin kere budala herifl! Ker dini aslana parçalatmak mı iste- yorsun? Eğer seni bir daha ka- fesin içinde bu vaziyette görlür- sem alacağın olsun benden... Uşak sakin sakin güldü: — Korkmayınız patron, dedi. Ben hayvanları kullanmasını bi- lirim. * Birkaç #wene sonra direktör Leon öldü. Eski uşak şimdi hem | vahşi hayvanlar mürebbiliği yapı- yor hem de cambazhaneye mü- dürlük — ediyor. —Ben onu yeni aldığı bir uşağa şu emirleri ve- rirken İşittim: — Sakın bir ihtiyatsızlık yes pıp da kafese sokulayım deme, kendini diri diri yedirirsin ha! Insan sancak — cahili olduğu şeyler karşısında cesurdur. Arz- lanları yakından tanıdıktan sonra onun da eski cesareti kalmamıştı. Kimyager HÜSAMEDDİN Idm, kan, kazurat ve tcaret tah- Hilleri yapılır. Eminönü Emlâk ve Ey- tam bankası karşısında İzzet Bey Hanı Te eee dd oei di eli 1 8e SŞ İ eei