î_ : ; ; ; ı ğ | t ! ğ f . ; *ı I r * i j ; ; ı 1 : EEE ÇUN ——— — Dünya Haâdiseleri Çileği Nasıl Tercih Edersiniz? Ingiliz kralı Corc birkaç hafta önce bir tımarha- neyi ziyarete git- mişti. Bahçesinden geçerken, çilekle- rini çapalamakla meşgül olan bah- çivanı bir deli ile muhaverede gördü, yaklaşarak dinledi. Za- vallı hasta bahçivandaân — soru- yordu: — Çileklerin Üzerine ne kor- sunuz? — Biraz gübrel Deli bir saniye düşündü. Son- ra sıra ile bahçivana ve kırala bakarak: — Ben Corc gibi yaparım, çileğin Üzerine şeker korum.. Her ne kadar dell isem de.. Kralın yanında bulunanlar deliyi susturmağa teşebbüs ettiler. Fakat kıral gülerek müdahale etti: — Dostum zevkiniz Iyidir, fa- kat söylediğiniz pek gerçek değil. Corç çileğin Üzerine “kiriş,, te kor ve çok nefis olur. Size bir miktar göndereyim de tecrübe ediniz. Sonra fikrinizl söylersiniz ! Deli anlamak istedi : — Siz (Core) u tanır mısınız? Ve cevap aldı: — Bir parçacık! Nöbetçi Eczaneler İstanbul taralı; Şehzadebaşında (Asaf), Yenikapuda (Sarım), Hafız- paşada (M. Fuat), — Şehremininde (A. Hamdi), Sumatyada (Rıdvan), Eyüpte (Hikmet), Unakapanında (Yorgi), Beyazıtta (Cemil), Balatta (Hüsamettin), Cağaloğlunda (Übeyt), Bahçekapuda (Agop — Minssyan), Bakırköyünde — (Hilâl), — Beyoğlu tarafı; Kalyoncuda (Beyoğlu), Tak- simde (Taksim), Galata Mahmudi- yede (Mişel Sofronyadis), Şişli Ha- mamda (Halk), Kamımpaşada (Ye- nituran), Hesköyde (Yenitürkiye). Kadıköy taralı; İskele caddesinde (Sotiryadis), Yeldeğirmeninde (Üç- ler), Büyükadada (Şükrü Rıza). | Bir Doktorun Günlük —0me ; Notlarından (*) ral ile deli| rasında bi muhavere Deniz Banyoları Açık ciğer veremlilerine, kuru ve yaş zatülcenb geçiren kimseler, kalh hastalığı olanlara, böbrek iltihabına tutulanlara, habis sıtma- hlara denize girmek işi tehlike verir. Bu gibi hastalar ciddi şekil- de mhhatlerini kontrol etmek ve ettirmek mecburiyetindedirler, Ekseriya deniz — mevsimlerinde bir. hekime muayene olmadan rasgele denize girmekten çekin- meyenler vardır. Fekiden geçir- dikleri ağır bir hastalık yüzünden gizli kalmış tayıf noktalarda mik- ropların tekrar - harekete ve faa- liyele geçmeslüden bu gibi has- talar pek büyük tehlikelere ma- ruz kalacaklarını da — hatırlamalı- dırlar. » Çok zayıf ve kansız olanlar da denize girdikleri mevsimde bilhas- sa gıdalarına çok ehemmiyet ver- melidirler. Aç karnına veyubut gayet az bir gıda ile başlayan de- niz banyoları dajma akai tesir yapar ve böklenen — şişmaalık, kuvvet ve zindegi yerine duha çok sayıflama başlar. Bilhassa böyle olanlara tavsiyem denizde gçok fazla kalmamalarıdır. — İyilik yerine zarar geleceğini düşünmeli ve tavsiyelerimizi sutlstimal etme- melidirler. V) Bu metlari kesip saklayıma, yahut bir âlbüme yapışlımp - kolleksiyon yapr miz. Sikinti samanınızda bu metlar bir dektor gibi imdadımza yetişebilir. 'SON POSTA | Tarihi Müsahabe Tarihin Tarihi Tarib, —asırların konuşması demektir. Tabiatin bütün büdlse- leri bu sonsuz muhaverenin - her gün biraz daha genişleyen - konusunu teşkil eder. Insanların hayatı da küçük mikyasta birer tarihtir ve her insan kendi tari- hinl sıkeik düşündüğü gibl onu başkalarına anlatmaktan ve baş- kaların'sini de dinlemekten gerl kalamaz. Bu karşılıklı milnasebet gitgide şişen, büyüyen, bir katre iken bir kubbe olan umum! tarihi doğurur. Amıtlar ( âbide ) ler, heykeller, yazılı taşlar, kitaplar, şu ve bu, sayısız milyarların - en çoğu isimsiz, pek azı İsimli - bayatından doğan bu dilli kub- benin temelleri, destekleri, du- varları ve süs'erldir. Fakat tarihin de bir taribl vardır. Bu tarih, dillerde dolaşan masallar, destanlarla, hikâyelerle başlar. Bugün bile kürenin ötesin- de berisinde tarih, o ilk çocukluk çağındadır, Dilli bir kubbeye benzettiğimiz o büyük âlemin bir yanı henüz basıktır, hamdır, ol- gun ve dolgun değildir. Lâkin büyük bir tarafı, kendi tarihini de apaçık gösterir, o kerlede olgundur. Soysal yaşayışın yer yüründe belirdiği günle beraber tarih var olmağa ve onunla birlikte tarihin de tarihi kurulmaya başlamıştır. | Şarkta ve garpte, şimalde ve cenupta yaşıyan İnsan kütlelerini geçmiş günlerin hikâyelerini ge- lecek günlerin kulaklarına dev- retmek yolunu tutmuşlardı. Bu iş, uzun yıllar dille yapıldı, tarih yazılmayıp konuşuldu, nitekim bugün de tarihlerini okumayarak sade konuşan kütleler vardır. Böyle konuşulan tarihi yazılı olarak — toplamayı İlk düşünen Yunanlılardır. Onların hemen her şehirlerinde masal söyleyen, der- tan ırlayan adamlar vardı. Bunlara “Logograf,, — derlerdi. Kitapsız tarihçi demek olan bu logograflar şehir şehir dolaşırlar ve ayni toprağın — masallarını — biribirine karıştırarak her şehrin kulaktan dinleyip — bellediği hikâyelerden genel bir destan veya masal çıkarırlardı. İsanın doğumundan Alti yüz sene Önce şehirlerde birer defter tutulmaya başlandı. Bu defterlere — olimpiyalarda — üstün gelenlerin adları, zadegân aile- | lerin isimleri ve büyücek hâdise- | ler yazılıyordu. Ennunlaberaber dinlenen ve sevilen yine Logograf lardı. Bunlardan Höcatse adlı biri, masalla gerçeği biribirinden ayırt etmeğe çalıştı, tarihi andıran bir eser vücuda getirdi. Hakatanın coğrafi bilgisi de vardı. Fenikelilerle temas ederek Ispanyadan Hazar denizine kadar uzayan topraklar hakkında hayli şey öğrenmişti, bir harita yap- mıştı. — Sonra — Hellanikos çıktı, bütün Yunan logoğraflarının h- kâyelerini bir araya topladı, yıl hesabile sıraladı. Yiğe bu adam, Homerin Ilyadasına temel olan Truva harplerinin — hangi yılda yapıldığını doğru olarak gösterdi, bir de “Atina tarihi,, yazdı. Fakat tarihin taribi “Herodot,, la başlar. Bu adam, “Bodurum,, ludar. Zengin bir aileniti çocuğu- dur. Gençliğinde birçok logog- Herodot Ve Thucydid rafları dinlemiş, şairleri okumuş, büyük bir tarih bilgisi elde et- mişti. Sonra gezmiye çıktı. Mısırı, Iranı, İstanbulu, Fenikeyi, Mexo- potamyayı, Anadoluyu, Kıbrısı, bütün Yunanistanı dolaştı, Atina- ya geldi, kaleme aldığı tarihla bir kısmını olimpiyada okudu, — mü- kâfat aldı. Hâdiselerl biribirine bağlayan kanunu ilkin düşünen, bulmaya çalışan —Herodot'dur. —Eserinde siyasi ve asker! vak'alara büyük yer vermiş, coğrafyayı daima ön plâna almış, rivayetlerle müşahe- de'eri biribirinden ayırmış, oku- duklarını ve duyduklarını doğru olarak anlatmıya çalışmış, olan şeylerin felsefi sebeplerini de araştırmaktan geri kalmemıştır. Herodot'un tarihinde İnanılmıya- cak hikâyeler çoktur. Fakat ikli bin dört yüz yıl önceki, dünyayı ve o dünyada konuşulan tarihi vâkıaları bize en güzel anlatan da yalnız odur. Bugünün tenkit- çileri Herodot'un eseri için “tarih değildir, logografların en olgun örneğidir,, diyorlar. Bununla bera- ber otuz asır evvele göz gezdir- mek iİstiyenler onu aramaktan ve okumaktan — kendilerini — alam» yorlar. Herodotla kurulmuş olan ta- rihin tarihte llk kudretli san'at- kâür olarak “Thucydide,, dir. Bu zeki Yunanlı, Herodot'un Ollmpl- yada okuduğu tarihi dinlerken ağladı ve bu göz yaşları, ona tarih sevgisi aşılayan bir ruh yağmuru oldu. Thueydid'in bıraktı- ği eser “Peloponez seferleri,, adını taşıyor. Bu kitap, bugün bile de- gerini kaybetmemiştir. Çünkü tam tarihi bir görüşle yazılmıştır. Tkucydit, kuvvetli bir filozof olduğu için tablatin muntazam kanun- larla idare olunduğu ve hâdişe- lerin de o kanunlara bağlı sebep- lerden doğduğunu bilir. Eserinde yadnomal fikirler ve hükümler yoktur. Siyasl ve tabil hâdiseleri anlatırken : “ Anlaşılabilen,, e- erodo e Thucydid ileri sürer, Bütün olan bepleri işlerde coğrafi vaziyetlerin, içti- mai temayüllerin, mali ve iktısadi Amillerin yeri olduğunu İlk dü- şünen de odur. hâdiselerde rolleri olan İnsanlerin ruh! baletlerini tablil. etmeği de — unutmamıştır. Fakat (Ahlâk) adı altında sırala- nan düsturların tarihi hâdiselerde büyük rol oynadığına İnanmarz. Thucydit, Bununla beraber ahlâksızlığın mil-| - Babaeski Pancar Zürramın — letleri batırmakta kuvvetli bir sebep olduğunu söyler. Bu suretle tarihin ahlâk dersi olmadığıni anlatmak ister. Thucydit'in en büyük meziyeti pratik düşünmesinde ve müsbet fikirlere saygı göstermesinde belli olur, gerçi yalandan ayırmakta gayet becerikli görünür ve ger çekliğine inandığı şeyleri kuvvetle müdafaa eder. Onun tarihe sok- tuğu bir yenilik te baş vurduğu kaynakları biribirlerile karşılaş- tırmak ve aralarındaki aykırılık- ları ayırt edip doğruya en yakın görünen rivayeti almaktır. Tenkit etmediği eser ve yazıcı yok gibi- dir. — Yunanlıların — tapındıkları Homer'i de tarih bakımından hırpalamıştır. Thucydit, yalnız tarihçi değil, san'atkârdır da, Üslübunda ken- dine mahsus — bir sadelik, bir açıklık vardır: Şahısları, hâdise- leri tasvir etmekte eşsizdir. Eski kelimeleri yenileştirerek taze ve berrak düşünceleri tasvir etmekte kullarışı pek ustacadır. Bazan bu ustalık, onun kalemine bir fırça kudreti verir ve o vakit Thueydi- | sayı | verilmiyerek işim yüz üstü kak İ mıştır. Ev yıkılacak kadar harap C Censar ) Kari Mektubları Bir Mübadilin | Şikâyeti Var ! Selânik mübadillerindenim. Ber na Konyada İiskândan 120 li kıymetinde borçlanma suretile odalı bir ev verdiler. 120 lirayi ödeyeceğime dalr noterden mW* saddak bir senet verdim. Tapu” sunu almak için iki buçuk — sene' | denberi — uğraşıyorum. — Evrakılti | 14-6-933 tarihin de 885-48 numa* ra ile tapu müdürlüğünden nüfuf umum müdürlüğüne gönderildi: 9-7-033 tarihinde 689-55 sayı ile birinci, ve 21.12.933tarlhinde 1383 82 sayı ile ikinci, ve 18.4.934 ta* rihinde 368-22 sayı ile üçüncü, ve 20,10.934 tarihinde 1209.69 | ile dördüncü, ve 4.12.934 tarihinde 6079 sayı ile beşinci defa tekit edilmiş ve 959 ve 877 sayı ile 31.3.935 tarihinde Dar biliye vekâletine yazılmış olduğu halde şimdiye kadar hiçbir cevap oldu. Tapusunu vermediler ki ©' tamir ettireyim. Evini satın aldı* ğım adam AÂnna İl senedenberi Marsilyadadır. Böyle bir işin bu kadar uzaması ve urzatılması doğ* ru mudur?. Daha ziyade mağdur riyetime meydan verilmemek içlü nüfus umum müdürluğünün nazâ* | rı dikkatını celb ederim. Selânik mübadillerinden Konyf Ağır Ceza muhükemesi odac” lariından Hasan İsteği Pancar zeriyatile uğraşan köy” İüye pancarın vaktinde çapalan" masını temin maksadile şekef şirketi tarafından her sene çapt avansı olarak bir miktar parf verilmektedir. Fakat nedense bu sene bi avans verilmedi ve köylü müşkül bir vaziyette kaldı. Şirke' tin ve köylünün mütekabil menfâ” | atleri İcabı. olarak bü avansifi bundan sonra yine eskisi dağıtılması için alâkadarların bf zarıdikkatini celbederim. Babacaki Pehlivan köy nahiyeti Hıdırce — köyünden Ahmet oğlu Hasan Beyoğlu Bursa sokak No-42e Şelh Apartımanı ikinci dairede Bay Sıwj Çakaraı — Bu meselenin esası üzerli” de Iki taraflı malümata sahip b Tunmadığımz - için mektubunul! meşredemedik, bizi mazur b nüz. Mamafih yapacağınız ç) ya noter vasıtasile protesto il mek yahut ta hak yerine -Adliy? müracaat etmektir. a n e L d'in kaleminden çıkan ııy“y | bir tablo olur. bu bilgif İşte tarihin tarihi ve düşünceleri engin adamlari? elile kuruldu.. Şimdi o tarib, ” rihin kendisi gibi geniş bir &e dir. Bu âlemin sayısız günet” | ve yıldızları var. Gün geçti fr © güneşlerin ve yıldızların g ğaldığı görülüyor. (Not: Bizdeki tariht tefrkâlt” rın, tarihi diye ortaya atılat çok escerlerin ne tarih ile v* tarihin tarihi ile ilkinliği olmt y ğını söylemek İüzumsuz olmasa gerek.)| M T. Tef