Uluslar Kurumu Yine Eskt Hamam Uluslar Kurumumun - birkaç gün evvel yaptığı toplantıya büyük ehem- miyet veriliyordu. Bu toplantıda İtalyan - Habeş Thtilâfı mevzuubaha #lacaktı. Merallya cinayeti hakkında, bu işin mazbata muherrirliğini Üzerine alan İagiliz Hasmühür Lordu Bay Eden kaleme almiş olması lâzimgelen Marzbatasını okuyacaktı. Bolivya ile Paraguvay — devletlerini — çarpıştıran meşhur Şako davası görüşülecek ve buna bir hal çaresi — bulunacaktı. Halbuki me yapıldi?. Hemen beman biç. Çünkü ajans telgraflarının bize Ketirdikleri habere bakılırsa Kurum Üyeleri toplanmış, konuşmuş ve da- Bılmışlardır. Bundan çıkan mana şu olabilir: Alâkadar devletler henliz bu mev- Tular Üzerinde ve hendi aralarında Mmutabılk kalamamışlardır. Binacnaleyh henüz daba konuşmaya ihtiyaç var- dır. Bu konuşmalar bitmeden ve kulis &ran müzaköratta mütabakat hasıl #lmadan, herhangi bir meseleain umu- Bi heyete intikal etmesi mümkün #lmuyor. Uluslar Kurumu İşleri eskl hamam eski tas. — Süreyya Habeşistan İtalgayı İtham Etti Cenevre, 93 — Habeş hükümeti, Uluslar Kurumu konseyine verdiği bir Gndıçta ( muhtırada ) İtalyanın, son Ühadiseleri hal için hakeme müracaat #tmekten kaçındığını söylemekte, hu- dutta bitaraf bir. mıntaka ayırdığım ve büyük devletlerin İtalya - Habeg #avaşının Önüne geçecekleri umudunu bildirmektedir. * Paris, 83 (A A.) — Gazeleler, Habeş - İtalya —ihtilâfımın — halli için Cenevrede — yapılan — müzakerelerin Mmutsuzluklarını — gizlemiyorlar. — Bir gazeto de bu ihtilâfın, gitgide İtalya İle Uluslar Kurumu arasında da bir İhtilâfa yol açacağını yaziyor Musolini Reddetti Ceneyre, 23 (A. A.) — İtalyan - eş anlaşmazlığı hakkındaki ko- Huşmalar bir çıkmaza girmiştir. Baj Mlaslini mutsvasatların . tekliflerini Teddetmiştir. e | | Hizmetçi kadın, gayet tabil bir tavırla kollarını açmıştı: — Sen, İste, hanımım! Hacer, ihtiyar kadının boynuna — Sen, ne iyi kadınsın! Genç kadın, bu gece, herşeyi Röze almışti. Rüyası, aymen çıkea büe umurun da değildl Reza . t, ilk defa tattığı bir zehir Teğildi ki., Ağlamak istiyordu; fakat ma- t. ki çarpışmaya karar vermişti, Vvet'i olmaya, kuvvetli görün- Beye mecburdu. Hayatın bütün nleri — kalbine batsa, — yine Gcekti... Hacır. uzun bir kahkaha attı: Pısırıklık yetişir! Öyle de 'en şüphe ediyorlar, böyle de.. —İ3-—. Demir Ağa, arabada, düşün- düşünceli başını sallıyordu : — Hava, fena bozdu... Zorlu - bend '.h"“î gelecek.. ter, korkarak sordu: olumuza mani”olur mu? Denir A kâtibint; Vüzüne bıkııî.. Di n - ğ Çam Tırtılları Rusya, Hitlere Sert Bir Verdi : Cevap “Hitler,Partisini Ve Almanyayı Ölüme Sürüklüyor,, Almanya, Lehistanla Beraber Rusyaya Saldıracakmış ! Londra, 23 (A. A.) — Lordlar ka- marasım hükümet mamına söz söyleyean Lord Halifaka, Bay Hitler tarafından yapılan teklifatın şüphesiz lüyık olduğu surette teveecühle ince- Paris, 28 (A. A.) — Gazeteler Hitlerin türlü türlü tefsir a Parizyen gazetesi, d dinledikten #sonra artık Almanya ile kalmadığını söyliyor. anlaşma ümitleri Övr gazetesi İssı * Almanya ile diğer — dövletler arasında birkaç sene için bir uzlaş- maya varılması mümkün görülmek- tedir, diyor ., Ekselsiyor gazetesi, Hitlerin Lühis« tan ile birlik olarak Sovyet Rusyaya saldırmak istediğini yazıyor. Sovyet Rusyadan Çok Seri Bir Cevap Moskova, 23 ( A, A. ) — Radek, İzvestiya gazetesinde B. Hitlerin söy- levinden babsaderek diyor ki: “Bu söylev başlıca Sovyet Ruayaya karçıdır. Bu söylev, en iyi zaviyeden bile bakılsa, Rus-Alman münasabet- lerini fonulaştıracak — mahiyeltedir. Çünkü bu müdahale Almanyanın sıya- sasından mes'ul olan adam tarafından yapılmaktadır. Hitler, ilk dela değilk- dir ki iki — memleket — arasındaki münasebetleri fenâlaştırıyor va bunu yapmakla beraber amacına da lrişemiyort Sovyet Rusyanın barış için daima artan bir tehlike olduğuna dünyayı inandırmak, - Avrupada savaş tehlikesinin baş- hca sebebi Hitlerin sıyasasıdır. Hitler savaş haxzırlamak yolundadır. Halbuki bu yolda Alıman - faşistliği ancak kendisinin ölümüaü bulacaktır. Ancak çok yazık ki beraberinde Al. manyayı da sürükleyecektir. Laval Kaçınmış Parla, 23 (A.A.) — lunan Laval, Hitlerin #on — söylevi hakkında — mutaleada” bolunmaktan kaçınmıştır. Parle eteleri, Hitlerin söplevinin Uluslar rumu mabafilin- de Ffena tesir bıraktığını yazıyorlar, N.o Yazanm: — Mahmut Yeosarl 76 — Yolumuza engel olmaz amma, köyde, İşimizi bozar. Gök yüzü, kara bulutlarla kaplıydı. Havada, bir yağmur ıslaklığı vardı. Bir teviyye kişne- yen beygirlerin, bu nemlilikten sinirlendikleri anlaşılıyordu. Araba, Kızbeyliye doğru yol alırken, hep, havadan, boralardan, sağnaklardan konuştular. Demir Ağa, buraların yerlisi olduğu için, mevsimlerin şiddetini, yağmurların zorunu biliyordu ; — Kızbeyliyi nasıl olsa, bulu- ruz. Yalnız, Kızbeylidev Hıratçeş- meye kadar olan dik yokuşta sağnak bizl yakalarsa halimiz dumandır. Hıratçeşmeye — vardıkları - xa- man gün kararmış, yağmur da hafif hafif çiseliyordu. Arabacı, Hiratçeşmede hay- vanları suvardı ve arabadakiler, yağmura rağmen kable taşlı ç narlı namazgâhta! biraz dinlem- diler. Arabada oturmaktan haep- sinin ayakları uyuşmuş; dizleri, tabanları karıncalanıyordu. Hacer, Demir Ağanın koluan Alman ordusu ile birlik olduğu söyle- non Leh ordusundan bir kadın mülüzim Amerika Filosu! Vaşington, 23 (A, A.) — Âyan Meclisi, reye koymıya lüzum göre mekalzin bahriye bütçeslal 11 mik- yon 690 bin dolar arttırarak 460 milyon dolara çıkarmıştır. Bu arttır- ma yeniden ? harp gemisi laşasına tahsis olunacaktır. l Amerikada Nehir- ler Yine Taştı Nevyork, 23 (ALA.) — Oklaho- ma ve Teksas hükümetleri dabilinde birçok nehir ve ırmak sularının yük- selmesi dolayısile birçok mıntakalar su altında kalmıştır. Marsliya Faclasının Yenl Akisleri Cönevre, 28 ( AA.) — Marıliya sulkasdına dalr, — Macar - Yugoslav anlaşması — kotarılmıştır. — ( balledi'- miştir ) B. Eden, yakında raporunu konse» ye verecektir. Lehistanda Sosyalistlik Varşova, 28 (ALA.) — 1938 den beri durgun kalmış olan — s#osyalist partisi, faaliyetine tekrar başlamıştır. Ingilterede Silâhlanmak Politikası Sağlamlaştı Hava Ve Deniz Fi- lolarının Takviyesi İstenildi Londra, 23 (A.A.) — Müfrlt mu- hafazakârların — şefi Çurçil Avam Kamarasında Başbakan muavini Bald- vwin ve Hava Bakanı Lord London- derri'den sonra aöz alarak, Hitlerin söylevine umut içinde karşıladığım bildirmiş ve demiştir kir *— Almanyea, biç kimsenin aship olmadığı uzun mesafeli bombardıman fayyarelerine maliktir. Bununla bera- ber Hitlerin İagi hakkındaki dostane sözlerinden mun - oldum. Ve bu söylev bazı noktalarda görüş- melere yol açabilir., Çurçil harp filosunu da — eBzgelişi edip şunları demiştir : tutunarak — topallaya — Sarsıntıdan başım da ser- sem oldu... Tapu kâtibi, gülüyordu : — Az mı yol aldık? Arabacı, göğsünü germişti : — Yine betim Kızıl - kırla Dorunun maşallahı. var. Başka beygirler olsaydı, daha yokuşun alt başında idik. Demir Ağa, hak veriyordu : — Öyle Osman Ağa... Öyle... Yağmur, hiızini - arttırıyordu. Arabacı, gökyüzüne baktı : — Yola çıkalım... Rahmet, zorlu gelecek... Tekrar arabaya bindiler ve Pınartepeye — geldikleri — zaman sağnak başlamıştı. Demir Ağa, iç'ni çekti: uğradık, kadar daha topallaya — Korktuğumuza Allah vere de Aktaşa hızlanmasa... Fakat Aktaş yolunun yarısında yağmur, dolu gibi yağıyordu, ara- banın Üst dantesini trampet gibi döğen iri taneler, kenarlardan içeriye sızıyordu. Hacer, srtının, omuz başlarının üşüdüğünü duyuyordu: — Islanıyoraz... Demir Ağa, sırtından yamçı- sını çıkardı: Şunu omuzlarınıza alınız. Hacer, İstemedi; * Eğer Almanlar bizim filomuzun lylıdı 3S ine eşit olacak bir file «; yapacak olurlarsa bizim senelik deniz programımıza her sınıftan daha çok miktarda gemi İnşasını * koymamız bir zaruret olur. ,, Amele partisi İse hükümetin silâb- mı protesto etmiştir. mı, hava filosnun İcap kuvvetlendirileceğini, eğer 1500 tayyare ax gelirse yenileri- nin — yaptırılacağını söylemiş, Hava Müsteşarı da demiştirki: * Kuvvetli bir İngillz hava filosu Avrupa barışının «a iyi zımmanı oldu- BYuna kanlim, , Anlaşmıya Doğru Mu? Londra, 23 (ALA.) — B. Baldvinin aöylevini tahlil eden Taymla gazetesi diyor klı ( Davamı 10 uncu yüzde ) — Siz, üşürsünüz! — Bana, aldırmayın... -Ben alışkınım.. Zati, bunu, sizi düşü- nerek aldımdı... Yağmurun gele- ceğini biliyordum, Hacer, Demir Ağanın yamçi- sini omuzlarına almıştı: — Keşke yola çıkmasa idik... Demir Ağa, genç kadını teselli etti. — Çok sürmerz... Bir gece yağar... Daha sürekli rahmetler, başlamadı. Sürekil yağmurların zamanı o'saydı, sizi, yola çıkarır mı idim? Fakat Aktaşa — yaklaştıkları zaman yağmur, bardaktan bo- şanırcasına yağıyordu. Beygirlerin ayakları, çaydan geçer gibi, sular içinde köpükler çıkarıyordu. Karanlık iyice bas- mıştı. Hacer, arabanın içinde kor: kudan titriyordu: — Arabayı sular götürecek nerede isel Demir ağa, zoraki gülüyordu: — Tasa etmeyin.. Geldik... Geldik., Ve araba, taşlara takılarak sendeleye sendeleye yol alıyordu. Nihayet Demir Ağu, arabacıya seslendi; — Dur Oaman Ağa,. Geldik galiba... Etrafta tek ışık görünmüyordu, Sit 3 lı Gönül İşleri ' Dikkat! b'l')“üıı zarfının Üzerinde ve mek- tubunun başında bu İşareti yan bir mektap ıldııı...n v Almanyada * Mes'ut Yuva Kurma,, — mektebinden —merun genç kıza cevaben yazılan bu mektubu aynen naklediyorum. Bu muhabere bizi ummadığı- mız bir yola, meraklı bir mace- ranın 'keşfine doğru sürükler gibi görünüyor. Mektup şudur: F Son Posta'nın, devamlı oku- yucularındanım. günden berl :ınmlıdı ALA, A imzalı genç 1za verilen cevapları okuyorum. Birinci — gün; güldüm, — geçtim. İkinci gün bu mektup sahibi kıza bir. cevap yazmak — istedim. Üçüncü gün, bu fikrimi değiştir- dim ve size şu mektubu yazmaya karar verdim. (Mes'ut yuva kurmak...) Aman yarabbil.. Ne cazip şey?.. Fakat.. Acaba, Madam Lilyanın mektebi bu sırrı hakikaten öğretiyor mu? Ah mümkün olsasa, şu (mütehas- sıs ev kadını diplomasını haiz) kızcağızla bir «aat kadar başbaşa kalsak.. Ve, bu mesele etrafında şöylece bir konuşsak... Ben, bu mektebin beş sene evveliki me- zunlarındanım. Bu mektepten yalk- nız birinci derecede bir diploma Nle doîı.l. imtihanda — mümeyiz mfalile bulunan belediye heyetinin ayrıca bir takdirnamesile neş'et ettim. Ettim amma... Neyse, pişmiş aşa, s katmal um, alnız şu mektebüumla — sizden — şunu rica ediyorum; eğer sizce bir mahzur yoksa, şu mektubumu, gazetenizin münasip bir yerine dercediniz. Eğer bu mümkün de- gilsı. karilerinize benim tarafım- lan şu cevabi veriniz: — (Saadet) , meşhur doktor: ların apartımapları gibl ölçü ile, hendese ile, betonarme kahpları gibi muayyen olan çerçevaelerle elde edilemiyor. Bir yüz podrası, bir dudak boyası, bir kirpik cilâsı ne ise, bir ( mütahassıs kadın ) diplamasının o olduğuna bizrzat ben, en canlı bir şahidim. Bu aziz hemşirem, ne kendi aldansın.. ne de başkelarını aldatsin! Emel Rıza Demir Ağa, karanlıklara bakı- yordu görmek, tammak — İster gibi başını sağa sola çeviriyordu. Fakat birşey görememişti. Ara- badan atladı; yağmura aldırmadı, yürüdü. Seyrek evlere baktı ve niha- yet sağa doğru yürüdü, iki katlı bir evin önünde durdu, kapıyı çaldı. İçeriden kekre bir kadın sosi sordu! — Kim 0? Demir Ağa cevap verdi: — — Emeti Mol'a, sen misin? — Benim... Ne istiyon ki? — Aç... Ben, Çepkenlili Sır- makeselerin Demir Ağayım. — Hoş geldin, Demir Ağal Ne istiyon ki? — Kızın Hacer geldi... — Hacer mi geldi?. Durundu bir yol... Kapının tahta sürgüsü açık mışlı, kapı, aralandı: — Hacer, nerede? — Arabada... Şimdi getire- yim... Demir Ağa, arabaya dönmüş- tü; Hacere: — Anan, sizi bekliyor, dedi. Hacer, arabadan indi; omuz- larında Demir Ağanın yamçışı, sağa yürüdü. Demir Ağı, ona yol gösterk yordu; evin ününde: ÇArkse vor | | k su