eet ği Gi ,M_” " M İ C SAĞ TİYTĞRA DD *.,hı/ıw—;._;w;nı—o.—.umm GKi Teafrik No: 31 — “Arkadaş,, dedi, “Sitin tahliyenizi imza etmek için emir aldım ve bunu da büyük bir memnuniyetle yapacağım. Maruz kaldığınız. muameleden — dolayı affınızı rica ederim. Gitmezden evvel benimle beraber yemek yemek lütfunda — bulunursunuz zannederim. O dakikadan itibaren, Adolf Zveisa'in şahsiyetin taşıyan Steele bu daveti reddetmedi. Fakat bul kedişi de pek — nazikâne değildi : — “Kabul kederim, Fakat başbaşa kalmak şartile..,, Dedi, “Zaten bu aleni isticvaplarınızla beni kâfi derecede tehlikeli bir vaziyete koydumuz.,, Miralay Wieck bu cevaptan alındı. Kendine göre bunda haklı idi de. Karşısındaki her ne kadar dünyanın en meşhur casusu ise «de rütbece ondan aşağı idi. O İazifesinden başka bir şey yap> mamıştı. Hattâ Berline müracaat etmekle öonun hayatımı da kur- tarmıştı ki onun yerinde başkaları olsa belki bu kadarını bile yap- mazlardı. Hattâ casusu sofrasına davet edişi bir tenezzül bile sa- yılırdı. Fakat bunu nazikâne bir tarziyo makamında yapmıştı ve diğerlain bunu başka türlü kar- şılaması Tâzimgelirdi. Yalan Adolf Zveiss, — söylediklerinin yanlış anlaşıldığının farkına vardı ve derhal ilâve etti: * Sözlerimi yanlış anladınız müzakereye İştirak etmeye can atıyordu. Fakat buna İmkân gö- remiyordu. Binaenaleyh hissiyatını tamamen — gizliyerek — kadınlara döndü: — “Sizinle beraber kalmak- lığıma müsaade etmekle bana en büyük şerefi bahşettiler. ,, dedi. Hngilizce konuşuyordu. Çünkü şimdiye kadar gerek sefirin misa- firlerine gerek oturdukları sofra- ya hürmeten bu lisanla görüş müşlerdi. Mösyö Flambert Ingilizceyi kolaylıkla konuşabiliyordu. Zev- cesi birax tereddüt — ediyordu. Madam Janda ise — yanlışlarına bakmıyarak ulucrta konuşuyordu. Binaenaleyh muhavereyi idare ve idame etmek vazifesi İngiliz ka-” Bir Beyoğ'u Noterinde Ad- liye Tetkikat Yaptırıyor ( Baştaralı 1 incl yüzde ) mütehassıslarından mürekkeb bir Ehlihibre teşkil ederek sahteliği ve tahrif edildiği iddia edilen delterler üzerinde tetkikat yaptır- mıştır. Bu arada yapılan iddiaya göre, bu senetler arasında vâris- siz ölen ve bıraktığı para hazi- neye kalması lâzımgelen bir de Hiristiyan zenginin — bunkadaki 18 bin İirasmı almak İçin ya- pılmış sahte vesika varmış. Şim- dilik tahkikatı güçleştirmemek için İsim vermiyoruz. Meselenin birkaç güne kadar aydınlanıp mahkemeye İntikal etmesi bek- galiba. Ben, beni burada tehlikeli bir vaziyete koymuş olduğunuzu söylemek istemedim. Fakat ya bizi bir İngiliz casusu görmüş olsa idil..,, Herifler zaten her tarafa burunlarını sokup duru- yorlar.. O vakit, gerli döndüğüm vakit yalnız hayatım tehlikeye girmez, on dokuz senelik sâyimin semereleri de bir dakika içinde mahvolup giderde Onun için beraber yemek yediğimizi her« kesin bilmesini bittabl istemem. Şimdi bile buradan natıl kaçtığır mı izah edebilmek için bir yalan uydurmak — mecburiyetindeyim ki hiç te kolay bir şey değil.,, Miralay bu cevabı pek haklı ve makul buldu. Filhakika bu sözler miralayın fikrinde hasıl olan başka bir şüpheyl izale et meğe de yaramışlı: Adolf Zweiss» in hakikaten İngilizlerin hizmetine geçmiş olmadığı ne malümdu? —- Dört kadının arasında yalnız kalan Mösyö Flambert etrafına bakındı. Merakından çatlıyacaktı. gir Goeffey'in kâtibi ile ve Çe- kos'avakya hava nazırıle böyle alelâcele ve başbaşa görüşmele- rini istizam eden mesele ne ola- bilirdi acaba? Niçin kendisini de çağırmamışlardı? Sir Geofirey ufak tefek mes- eleleri izam edecek bir adam değildi. Bundan maada bir misa- firine karşı katiyen nezaketsizlik göstermesi de adeti değildi. Bunu | Mösyö Flambert de pek âlâ bili- | yordu. Kapalı Kapı Kapalı — kapının - ortasındaki leniyor. SON POSTA 22-5- 1935 dınlarile Fransız yordu. Sağında oturan — Curosse, Fransız sefirine ara sıra tahrik edici nazarlarla bakıyordu. Çı- ginliği tutmadığı zaman Caresse kendi akranı — örkeklere — karşı ciddiyetini muhafara edebilirdi, fakat hoşlandığı ihtiyarlarla da- ima flört yapmaktan kendini menedemerdi. Söze Fransız sefiri- nin bıraktığı — noktadan devam ederek: — “Size bizlimle kalmıya mü- sande etmiş olabilirler, — Fakat bizim burada kalmamıza müsaade etmiyorlar ve biron evvel Pragdan gitmemizi istiyorlar. Siz de o fikirde misiniz ?,, dedi. ( Arkam var ) sefirine düşü- Uluslar Kurumu Konse- yinde Şako Meselesi Cenevre, 21 (A. A.) — Ulus- lar Kurumu konseyi, Sovyet mü- messili Litvinolun başkanlığı ak tında toplanmıştır. Bu devrede Cenubt Amerikada Paraguvay ile Bolivya —arasında harbe sebep olan Şako arazisi ihtilâfı tetkik edilecektir, Belçikanın Korunması Brüksel, 21 — Harbiye Ba- kanı istihkâmların takviyesin! ve askerliğin 18 aya çıkarılmasını İstemiştir. Bir Tayyare Yandı Paris, 21 (A.A.) — Liyötnan Pari adındaki en büyük deniz tayyaresi tamamen yanmıştır. T İmtihanlar Hakkında Bir Karar Ve... ( Baştarafı 1 incl yüzde ) arasında yapılacak, yalnız lisele- rin son sınıflarının sözlü yokla- maları () Haziran ile (15) Hazi- ran arasında icra edilecektir. Fakat Bakanlık mayısın haf tasında — yoklama — mücdetleri üzerinde bir değişiklik yapmış, son sınıf İmtihanlarının 21 ma- yısta — başlıyacağını bildirmiştir. Halbuki mayısın haftasında bir- çok ilselerde derslerden — henlöz bitmemişti, — Yoklamaların öne alınması yüzünden de birkaç haf- talık dersler, bir iki derste bitl- rilmek mecburiyetinde kalınmıştır. Dün matbaamıza gelen çocuk babalarından Lâleli apartımanla. rında 2- 28 numarada — oturan mütekait binbaşı M. Fahri, bize Şşu vaziyeti anlatmıştır ; — Bu yeni karar karşısında ıııHıııYıİ:ı:;:rıulklibım s A R A Y Kararsızlık çocuklarım müşkül vaziyette kab- dılar.. Ne zaman çalışacaklarını bilmiyorlar, Sonra talimatnamenin 78inci maddesinde “ olgunluk yoklamaları müfredat programları bakanlıkca neşredilecektir ,, denk yor. Talimatname ikinci kânunda çıktığı halde program yeni neşre- dilmiye başlandı ve imtihanın ge- riye alınması yüzünden de talebe bunları tetkike bile vakit bula- madı. Diğer taraftan birkaç gün ov- wel basılan müfredat programları da ders yılı başında veya orta- sında bile tamim edilmemiş, tale- be program harici dersler karşı- sınde kalmıştıt. Bu vaziyet karşısında talebe- nin muvaffakıyetsizliği acaba yine talebeye mi yükletilmelidir. Bunu kestiremiyorum! ,, sinemasında 2 film birden * SAVAŞ ŞARKISI (GUSTAV FROEHLİCH ) in pek mühim bir eseri ve YU BT g 'KUKARAÇA DUNYAYİ DOLAŞAN DANS Tamamen renkli kısa versiyon görülmemiş bir film. Bu film, bütün dünya sinemalarında pek parlak muvaffakiyet kazı anmıştır. (Baştarafı 1 inci yüzde) rüştük. Bu zat, belediyeyi, temiz- lik işlerine ehemmiyet verme- mekle itham edenlere karşı di- yor ki:; “— Ben de onları bilgisizlik ve tetkiksizlikle itham ederim.,, Ve sonra şunları anlattı: “ latanbul geniş bir şehirdir. 831 kadar maha'lesi, 850 kilo- metre kadar temizlenmeye, süpü- rülmiye muhtaç yolu ve 130 bin kadar hergün çöpü alınacak evi ve diğer yapıları vardır. İşte bü- tün bu Ssokakları temizlemek, yazın sulamak, çöplerini almak ve bunları denize döktürmek için bütçeye konulan yıllık tahsisat 450 bin lirayı geçmez. Şimdi bu para' ile ancak 1400 temizlik amelesi kullanabiliyoruz. Ba ameleden 54 ü Adalara, 46 sı Balaırköye, S1 1 Beykoza, 432 si Beyoğluna, 108 1 Beşiktaşa, 241i Eminönü- ne, 1481 Üsküdara, 102 si Ka- diköyüne, 6480 Sarıyere, 220 si de Fatih kazalarına verilmistir. 60 kadarı da merkez emrinde, saraçlık ambar memurluğu, ara- bacılık' şoförlük — ve sair İşler yapmakdadır. Daktiloları, kâtip- leri do bu' yeküma dakildir. 20 otomobil ve arozözle 400 de ara- bamız vardır. Avrupada temizlik amelesi günde 8 saat çalışır. Biz- de saat kaydi yoktur. Amele iş bitinciye kadar mesai santi harl- cinde de çalışmıya mecburdur. Hergün temizlenecek 800 bin metre yol vardır. Bu amele bir günde bir metre yol için beş Mayıs 22 Bugünün Meselelerinden Istanbul Ve Temizlik dakika çalışsa mütemadiyer beş$ | saat çalışması icap etmektedir. Bizde şehrin pisliğinden halk ta mes'uldür. Avrupada halk süp- rüntüsünü sokağa atmaz. Sonra bizde kevlerden kapı önlerine konan çöp kapları çok fenadır, boruktur. Sabaha kadar kediler, köpekler bütün pislikleri yollara saçarlar. Avrupada çöp kutuları muntazamdır. Tahsisatımızın ve amelenin azlığına rağmen hergüna sokaklarımız süprülüyor. Bilhassa ana caddelerimiz çok temizdir. Her evden de hergün çöpleri alımyor. Bu kadar bütçe ve bu kadar kadro ile daha fazla bir şey yapılamaz sanırnm, Senelik tahsisat 900 bin liraya çıkarılsa Istanbul bir Avrupa gehri kadar temizlenebilir. Fakat Belediyenin bugünkt bütçesi buna da müsalt değildir. Belediyenin tfaiyesi, hasta- meleri aydınlık işleri ve delüi çok mübrem hizmetleri vardır. Bütün bunların muvazi yürümesi lâzımdır. Sokakları makinelerle süpürtmek, ve hergün yıkatmak da mümkündür. Fakat bugünkü vaziyetle bu, — temizliğin lüks tarafıdır. Bu lüksü yapacağız der“ ken iki bastayı bir yatakta yas tırz mayız, sokakları karanlık Için” de bırakamayız. Son Posta: Iyi amma mükellef bunu dinler mi? O vergi bor* cunu ödüyor; onun karşılığı olat hizmeti istemeyi de hak bilir. Bütçe darlığı, para bolluğu ile alâkadar olmak İstemez. Yeni Bir Hastalık Daha: “ Kısa (Baştarafı 1 inci yüzde) vücudumuz da tabilatte mevcut dalgalara göre — ayarlanmıştır. Sun't dalgalar çıkımca vücutta birtakım gayri tabil tesirler ya- pacağı tabiidir. Çok kısa dalgalar vücut hara- retini yükseltir, hararetin — kısa dalgalarln (39,5- 40) dereceye çıktığı — görülmüş, bu hassadan istifade edilerek umuml! folc ve gılma tedavisi yolu düşünülmüş- tür. Bu dalgalar birtakım hususi- yetler arzetmekte, süd'den geçiril- diği zaman Bakterileri ( mikrop ) imha ederek südleri — pastörize etmektedir. Cereyansız kaldığı için yam mıyan bir ampule, kısa dalgaya arzedilmiş bir bakır çubuk yak- laştırılınca bu lâmbanın birdem Dalga,,!... Bir dalga ne kadar kısa olursâ frekans o nisbette çoğalır, Dak ganın nüfuz kabiliyet ve çiddetl frekansın murabbaı İle mütenâ* *'ul'!kik bakımından vücut bif takım Moleküllerle atomlardaS mürekkeptir. Atomlarda Nüveyl teşkil eden Protonla Etektronlard$f müteşekkildir. Hariçten |Iddı' yüksek bir radyo dalgasının gef mesi bunların sür'atlerini arttırif ve binnetice vücudumuzda teilf lcra eder. Meselâ — kulaklarımız 20 İit | 25 bin frekanslı ses dalgaların? ayarlanmışlır. 300 - bin fır':h, bir ses dalgası gelince bunu — işitmez, fakat mütcessi/ olur. Nitekim bu tesirden istifad? edilerek bu dalgalarla ufak bif lıklar ve mahlükat öldürülmek bire yandığı görülür. tedir., ! aa ae eee | Nafıa Bakanlığından: — 6/5/935 tarihinde münakasaya çıkarılmış olan Afyon - Antalya — hattının Baladiz - Burdur arasındaki 24 buçuk kilometrelik yedinti — etmediğinden mezkür kısım !ıııl" A kısmının inşaatına talip zuhur | ve ray ferşiyatı, inşaat müddeti değiştirilmek suretiyle ve kapali zarf usuliyle yenlden eksiltmeye konulmuştur, 4 Muhammen ihale bedeli 375,000 liradan ve muvakkat tominst' — da 18550 Hradan ibaret bulunan bu İnşaat ve ameliyatın eksilt” — mesal 29/5/935 Çarşamba günü sant on beşte Ankarada bakı : binasında Demiryolları inşaat dalresi eksiltme komisyonunda yap” — lacaktır. Bu işe girmek İsteyenlerin teklif mektuplariyle münakasi ” şartnamesinde yazılı diğer evrakı 29/5/935 tarihinde saat on di kadar İnşaat daliresine makbuz mukabilinde teslim etmeleri lüzift geldiği ve münakasa şartnamesinde yazılı olduğu voçbile münakasf ç gününden en az bir hafta evvel Nafıa bakanlığına istida ile mi caat ederek alacakları fenni ehliyet vesikasını teklif mektupl Hiştirmeleri iktiza eylediği ve bu münakasa için hazırlanan şartnamesile mukavele projesi ve merbutatından mürekkep 18 buçuk lira bedel münakasa — evralanı Di eksiltit # mukabilinde Bıkl'“ Demiryolları loşaat Reisliğinden alabilecekleri ilân olunur. *