Yazan ! Ali Rıza Soyli Bu sözler bi- ter bitmez (Na- dajdi) nin ken- disi olduğu anla- şılan — uzün sor- güuçlü şövalye ile daha iki üç kişi ileriye at tep- tiler ve boğuk, kızgınlıktan - tit- reyen bir ses işi- tildi : — Meydana gel, meydana ! Deli Aslan çınlar bir kahka- ha ile cevap verdi : — (Nadajdi), benim — senden korkmadığımı se- ni > milletin benim milletimden daha iyi bilir, Evet, meydana gelece- ğim; ancak bu meydan bize dar- dır. Ben İşte al- lenin bana arma- ğanı olan köle- yi gözünün önün- de aldım; şu- raya, daha geniş meydana gidi- yorum. Sizi adam yerine koym- yan çalımlı Alman efendilerinin topu, tüfeği altına ııînmıyoıuı peşimden gel de bu köleyi elim- den kurtar. Bugün ben seninle haesa; rmedikçe kale; BELER L ü ee Ve sonra birdenbire altında sabırsızlanan * Kızıl Kaplan ,, 1 şahlandırarak sağdan geri etti. Sol eli esir beyzadenin yakasında olduğu halda, âdeta onu da, atını da, deli neferini de demir pençe- sile sürükleyerek arkadaki bölü- ğüne doğru uzaklaştı... Bu arada yanında giden zavallı genç Macar usılzadesinin: — Beni öldür, Aslan Bey; beni artık öldür! Diye yalvardığını duymuştu. Bu hakikaten acıklı yalvarmıya karşı yüreğinde ezici bir acı du- yan Deli Aslan, dişlerini sıkarak sadece şu cevabı verdi: — Seni öldürmiyeceğiz, Na- dolni; fakat biz de kurtulmak İstiyoruz. N vi Üa Bir Yıldırım Darbesi Macaristanda bayağı kral gibi bir ntifuza, itibara sabip iki Uç aileden (Nadajdi)lerin reisi ve hı- ristiyanlık âleminin en büyük kah- ramanlarından biri olan (Nadajdi Frenç Avram) a, birçok Macar ve Alman beyzadelerile Macaris- tan ordusu karşısında deli Aslan tarafından yapılan bu hakaret © zamana göre en korkunç — ve dayanılamıyacak bir İşti. Biz. bu hususta fazla bir kelime söyliye- miyeceğiz. Yalnız şurasını kaydedelim ki: Eğer Subuska Kumandanı Sari Şahin Bey, Macarları müstahkem ordugâhlarından çıkararak — düz ovaya düşürmek için bu plânı tertip eylemişse tamamile mura- dına ermişti. Çünkü Aslan Beyin (Nadolni) yi sürükliyerek uzaklaşması üze- rine karşıdaki altı yüz kadar Macar süvarisi, başta ikiyliz. bey- zadesile ( Nadajdi ) olduğu halde Aâdeta ve çıldırmışça nâralar ata- rak deli bölüğünün peşine atı- mışlardı. Arkadaki boğazdan çıkmakta Deli Aslan Deli Aslan Kızıl Kapl | Tefrika No, sıt R4 H E a ;&m&# L Subuska kalesinin kapıları yalın Lalta ve kılıçlarla mü- dafan edilmiş, oralara küme küme düşman leşleri yığılmıştı olan ikişer, Üçer yüz kişilik daha bir takım atlı bölükleri birinci Macar alayının peşinden gelmiye başlamışlardı kiı Bunların arasım da “Zerin oğulları,, nın tanınmış bandırası da farkolunuyordu. Şimdi her tarafı 1ssız görünen yeşil ovaya sırtın ortasındakl bo- ğgazdan coşkun bir insan deresi akıyor gibi Idi, Aslan Bey bölüğü hâlâ uzak- laşıyordu; fakat — kaleye doğru değil, ovanın sağ yanında ağaç- larla kapanmış bir yere doğru gitmekte idi. Düşman kolunun fazla ilerisinde giden Macar süva- rilerinden — bazıları vakit vakit atların Üzerinde Üzengilere basa- rak ayağa kalkıyorlar ve ilerilerde fazla Türk kuvvetleri olup olma- dığını anlamak için her tarafı dik- katle süzüyorlardı. Ancak görü- nürde uçar kuş bile yoktu. Arka- dan gelen Macar alaylarından biri adetçe pek az görünen Aslan Bey bölüğünü tekrar kaleye sığınmaktan geri bırakmak - için gitgide kale ile Türklerin arasına girecek bir manevraya başlamıştı ve (Subuska) Gölünün ağaçlar ve yüksek kamışlarla kapalı kıyıstına doğru yaklaşmağa çalışıyordu. Fakat tecrübeli bir asker gö- zü bu büyük düşman kıt'alarının âdeta kumandansız, plânsız ve büyük bir gurur içinde yürüyüşe girdiklerini farkedebilirdi; çözünü kızgınlık bürümüş bir adam, ya- but coşkun bir oyuna çağırılan gafil çocuk sürüleri gibi ilerli- yorlardı. (Zerin oğlu) gibi birkaç tec- rübell kumandan arkadan yeti- şerek bu vaziyeti — düzeltmeğe ve vak'anın ne olduğunu iyice anlıyarak ona göre tertibat al- mağa kalkışmışlardı. Fakat ma- iyeti beyzadeleri ve süvarileri ile en İleride giden (Nadajdi), bun- lara kan bürümüş gözlerini zere yüzlüğünün içinden çevirerek ya- ralı bir kaplan gibi haykırmış ve sözlerine zerre kadar kulak as- mamıştı. O, yalnız gördüğü tah- kiri hatırlıyor, atının karnını kos- kin —mahmuzlarile parçalıyarak öndeki Türk atlılarına yetişmek, öcünü almak İstiyordu. (Arkası var) anı Şahlandırmıştı SON POSTA |Televizyon Umumileşince.. Ihtiyar çapkının nerelerde va- kit geçirdiği çabucak öğrenilebi- lecek !.. 60 Esir Kurşuna Dizildi Cenubt Amerika Savaşı Çok Serileşti Buenos - Ayres, 16 (ALA. ) — Lapazdaki resmiğ Bolivya matbu- at bürosunun verdiği bir habere göre, Paraguvaylılar, Bahyangera- da altımnış Bolivyalı eslri, muhafız- larına karşı geldikleri bahanesile kurşuna dizmişlerdir. Lapaz mahafili bu hareketin, Gran şako muharebesinde Boliv« yanın kazanmış olduğu zaferlere bir karşılık teşkil ettiğini söyle- mektedirler. Filipinin İstiklâli Manlila, 16 ( A.A ) — Umumiğ ( umumt ) rey, 1945 de ilânı düşü- nülen Filipinlerin tam erkinliğin- den (istiklâlinden ) evvel tat- bik edilecek muvakkat rejimin lehinde neticelenmiştir. Fransız Hava Bakanı İtalya- dan Döndü Paris, 16 (A.A.) — Torino'dan gelen General Dönen dün akşam tayyare ile İstros'e inmiştir. İşsizlik Azalmış Cenevre, 16 (A. A.) — Arı- ulusal iş bürosunun İstatistiklerine göre, 1934 Gsenesinde, Fransa, Belçika, Holanda, Çekoslovak- ya ve Polonya mlüstesna olmak üzere, bütün dünya ülkelerinde işsizlerin miktarı azalmıştır. Japonya Müstemleke MI Sa- tın Almak İstiyor ? Lizbon, 16 (A.A.) — Japon- yanın Makao müstemlekesini satın almayı teklif ettiğine dair olan haber, resmt kaynakta tekzip edilmektedir. Son Amerikan Manevrası Japonyaya Karşı Değlimiş Vaşington, 16 (A.A.) — Bah: riye Bakanı, Amerika filosunun son yaptığı manevranın Japonya- ya karşı olduğu yolundakl tef- sirleri reddetmiştir. İngiliz Kabinesi Yine Ağızlarda Değişme Şaylaları Dolaşıyor — Londra, 16 (A. A. ) — Dün akşam parlâmento mahfillerinde yeniden — kabinedeki muhtemel değişikliklerden ve sonbaharda yapılacak — genel — seçimlerden bahsedilmekte Idi'. Hindistan — temel — yasasının değiştirilmesi hakkındaki kanun projesinin en mühim kısmı bit- miştir. ve ağustos başlanğıcında kabul edilecektir. Dünyanın En Büyük Geml- sinde Grev Çıktı Havr 16(A. A.) — Normandi, Şamplen ve La Fayet yolcu gemi- lerinin tayfaları grev yapmışlardır. eee — — —— n — — — 0 Yeni Bâtıl ( Baştarafı 1 inol yüzde ) fnandığım birçok şeylerle dolan kafamda, inanılmayacak şeylere yer kalmadı. Ve bütün bâtıl iti- katların birçok sebeplerle uydu- rulmuş, ve artık modaları geçmiş birer hezeyan olduğuna iman ettim. Nihayet günün birinde de, topuna birden: — Martavalmış bunlar yahul deyip çıktım İşin içinden. Aklıma gelen bir nükteyi sarfedebilmek istegile sordum: — Şu halde, bâtıl itikatların topuna birden grev yapmış bir adamsın? O, umduğum gibi: — Evet! cevabını gülecek ve: — O halde, yazıcılıktan hayır gelebileceğine nasıl İnanıyorsun ? diyecektim. Fakat Osman Cemal: — Hayır, dedi, topuna birden grev yapmadım. Daha doğrusu yalnız bir tane itikadım vardır ki, bir türlü kurtulamamışımdır, ve destursuz bağa girmenin uğursuz- luğuna kaniimdir. — Destursuz bağa girince ne olur? Muhatabım, imalı bir eda ile: Güldü ve: — Gir de görürsün! dedi. Ve ilâve etti: — Ben bir kere girecek ok duydum, üzerime koskoca bir bos- tan köpeği saldırdı. Ve oradan ters yüzü kurtulabilinceye kadar, anamdan emdiğim süt fitil fitil burnumdan geldiydi. — Seni, destursuz bağa gir- menin — uğursuzluğuna İnandıran sade bu kazadan ibaret mi? — Hayır... Eğer bu uğursuz- luğu Isbat eden daha — büyük, daha şümullü bir misal ararsan, gözlerini yakın tarihimize çeviri- ver! — Sence, bâtıl itikatları do- Tröstlere verseydi Anketimiz İtikatlara İnanır Mısınız ? l ğuran sebepler nelerdir? — Yanl nereden doğmuştur bunlar? — Bu sorgunun cevabı çok uzun ve çok derindir. Duyduğuma, okuduğuma na- zaran, buunlardan bazılarının kökü ta eski Esrailiyane, hattâ ta eski Bintiülere kadar dayanırmış. Bu itibarla, sen bu sorgunu bana değil, bu işin ilm! tarafla- rını — daha iyl bilenlere sor ki bilmediğin birşeyler öğrenebilesin Fakat ben, meselâ bir kibrit- lk Üüç sigara — yakılmamasının nereden çıkarıldığını bir yerde dinlemiştim, Sana da kısaca anla- tıvereyim: Kibrit çöplerinin yapıl: dığı ağaç, bilhassa belçikada pek bolmuş. Belçikalılar, kibrit ihrâ- catlarını çoğaltabilmek için, kibrit Barfiyatının — artmasına — çareler düşünmüşler. Bu arada, bu itika- dın yayılmasına gayret etmişler, Ve bu ticar! maksatla uydurulmuş martavalı bütün kâlnata yutlurmı- ya muvaffak olmuşlardır da |. Diğer itikatlardan birçokları da, buna yakın, buna benzer birçok ticari, Jİetimal, iktisadi endişelerden menfaatlardan, mak satlardan doğmuştur. Kendi yazılarını yetiştirmeye mecbur olan dostumu işinden fazla alıkoymamak için son sua- Himi sordum: — Hâlâ bu kabil itikatlara Hmananlar hakkındaki düşüncen nedir? Osman Cemalin dudakların- da kurnaz bir gülüş belirdi: — Ruh hekimliğinde adına: * Galat his,, ve “hayal hls ,, denilen — ikl bhüâlet vardır. Bu höletlere müptelâ olanlara heklm- ler tarafından konulmuş teşhis- ler de mevcuttur. Ben bu teşhle. lerin İsabetine iştirâk edenlerde- nim! Bu işe, hokimlerden daha yrinde bir ad koymaya kalkışa- cak halim yok a... Selim Tevfik Karşı Müca- deleye Giriştik ( Baştarafı 1 inel yüzde ) Yumurta Paslırma Yoğurt Sandık Bandık Teneke Kuruş Kuruş Kuruş 600 200 40 600 200 800-300 150 400 280 Bu cetvelin tetkikinden de anlaşılacağı gibi, ücretler ilk iki yılda ayni seviyeyi — muhafaza etmiştir. 933 senesinde ücretler, düşmüş, fakat 934 senesinde de Fiatlar, şimdiye kadar görülme- miş şekilde yükse'miştir. 933 we- nesindeki fiat düşüklüğü bunların aralarındaki mutedil rekabetten ve 934 senesiadeki yüksek fiatın ise bunların anlaşarak vücude getirdikleri tröst teşekkülünden dolayı olduğu tahkikat netice- sinde anlaşılmıştır. Gıdat mallar son günlerde eski yıllara nisbetle çok ucuzla- dığı halde, soğutma depolarından ılışııın bu yoğuknk pıî'ı esnafı üÜrkütmüş ve şikâyette hulunma- larına sebep olmustur. Esnafın şikâyeti Üzerine bu mesele alâka- darlar tarafından tetkik edilmiye başlanmış ve henüz bir netice elde edilememiştir. Soğutma depoları sahiplerinin iddialarına göre fiatların yüksek- 1981 1982 1963 «0 20 1944 50 liği, buzhanelere gelen malların pek fazla azalması, biber ve yu- murta ticaretinin zaman zaman durması ve — Rusyadan — gelen transit malların artık gelmemekte olması ve halbuki, buzhanelerin masrafları aynı olup azalmamasi gibi sebeplerdir. Halbuki, — yur karıdaki fiat cetveli bir kere daha — gözden — geçirllirse — fi- atların — böyle — gayritabit — bir şekilde ve birdenbire yükselişinin buzhanelerin saydıkları sebepler" den değil, ancak pek bariz bir sürette - kendini gösteren tröst ihtikârından ileri geldiği anlaşılır. Cümhuriyet —ve — Tahtakale soğutma depoları geçen yıldanberi diğer depoları kiralayıp bu işi tek elden idare etmeye başla* mışlardır, Bunların sahipleri -di yorlar ki ; *— Zaten pek az olan kazanci serbest rekabete karşı korumak için böyle hareket etmeye mecbuf olduk. ,, Halbuki uzun ve derin tah” kiklerden #sonra, bunun doğrU olmadığı ve bu hareketin kazanç temin etmek için tı"uıl etmiş bir tröstten başka birştY olmadığı moydana çıkarılmıştır