I Mayıs Için Eski Fransız Nazırının Sözleri ı Mayıs tarihinin iş bayramı olarak kabulü 1889 tarihi- Iııı tesadüf eder. l:”"u ba.y- O vakittenberi bu ramınıntarihi| hayram dalma az çok gürültü ile geçmiş, dalma az çok endişe uyandırmıştır. Anlattıklarına göre Fransanın eski Başbakanı müteveffa Kle- manco kendisine bu bayramın hâdisesiz — geçtiğini söyledikleri zaman derhal inanmaz: — Bilirim, — bilirim, dermiş. Çiçek bayramı dalma tarafların yekdiğerine çiçek atması ile baş- lar, fakat çok geçmemiş sıra saksıların atılmasına gelir. Şüp- heli bir iştir bu. Gün PERŞEMBE — Hizr SI 16 MAYIS935 1i — Arabi Rumi 12 Seler 1356 | B Mayis 1461 Vakit |Esani (Vanati| Vakit (Exant |Vasat! Güneş İ00 23 |4 42) Alışam li3 — Öğle ( 4s0|1210| Yeta |i Si Bindi | 647 |10 07| İmaak |T ıs| 3 aSi Nöbetçi Eczaneler İstanbul — taralır Ha- (Hamdi), Yesikapuda (Sanm), fızpaşada (M. Fuat), Şehremininde (A. Hamdi), Samatyada (Erofilos), Unkapanında (Yorgi), Eyüpte (Hik- meij, Beyazıtta (Cemil), — Bulatta (Hüsamettin), Cağaloğlunda (Übeyi), Bahçekapuda — (Mehmet — Küzım), Bakırköyünde (Merkez), Beyoğlu tarafır. Kumbaracılarda — (Ticarim), Mis sokağında (Limoncuyaa), Ga- latada (Aerf İttihat), — Kurtaluşta (Kurtuluş), Kanmpaşada- (Yenitu- tan), Hasköyde (Yenitürkiye), Ka- diköy tarafır İakele caddetinde (So- tiryadiz), Yeldeğirmeninde (Üçler), Büyükadada (Şükrü Rıza). Bir Doktorun Günlük Notlarından - Soğuk su banyoları Yaz mevsimi buşlamış - gibidir. Bü mevsimin en faideli işlerinden biri soğuk su banyolarıdır. Kışın vücutlarını bir çok fanila ve elbir se yükü altında ve ucak su İçin- de teabelleşörenlere ilk sözüm; S üzerindeki yükleri — hatifletirken vücüdun gçok muhtaç olduğu se- rinliği veren soğuk suya — alışma- ları tavsiyesl - olacaktır. Soğuk #u; gevşeyen cildin Bertleşmesine ve kapanan cilt hücrelerinla her zaman yağ ve ter gibi ifrazattan kurtularak temiz havayı teneffüs etmesine yarar.Sabah yüzümüzü ve elimizi, ayağımızı yıkayatak duy- duğumuz sedinlik zevkimı, — vücü- dumuzu yıkamakla dahagenişleye- cektir ve bütün bir çeviklik için- de © gün sabahtan itibaren — işle- rimize sanılabileceğiz ve alşam alacağımız ikinci bir soğuk su banyosu da yorgunluğumuzu üstü. müzden alacak ve bize rahat hir uykuyu — hazırlayacaktır. Soğuk su banyolar numl yapılacağını sırasile bildireceğim. Bergembe _I'îlıı netları kesip taklayımnın, yabut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapır miz. Sıkınlı samasınızda ba netlar bir dektor gibi Imdadımıza yetişebilir, Tariht Fıkra Bir Adam Kardeşini Diri Hügoyu Diri Mez ara Gömdü! Meydandan Kayboluşundan Altı Ay Sonra Bedbaht Bir Genç! i Cürmünü Hiç Saklamadan, Hafif Göstermeden Tamamen İtiraf Ediyor! Tunyhi köyünden bir manzara Hısım akraba arasında kavga döğüş şüphe yok fecidir. Fakat iki kardeş arasında olana, hele bir cinayetle meticelenene ne de- meli? Bu fFeciir fecit hüdiseya Fransanın sakin bir köyü sahne oldu. Bu köyde Prospor Baussron adını taşıyan bir genç haftalar- dan beri meydandan kaybolmuş- tu. Annesi, babası ile birlikte: — Biz de bilmiyoruz nereye gittiğini diyordu. Kardeşi — Jüler- Baussron İse: — Her halde serseriyane bir seyahate çıkmış olacak, diye ilâ- ve ediyordu. Bu arada bir rivayet devran etmiye başladı! Prosper Bausaron her bak de zannedildigi kadar uzakta ol- mıyacak. Ağızdan ağza dolaşıyor- du, imalı bir şekil alıyordu. Rivayet nihayet jandarmaya- da aksetti. Kaybolan gencin kar- deşi (Jüles Baussron) a bir tebliğ göndererek çağırdılar. Jülca Bauasron jandarma ku- mandanlığına uğramadan evvel kocasına gitti, — Beni jandarmadan çağırr yorlar, Dedi, ihtiyar kocada: — Anlıyorum, yine kavga et- miş olacaksınız, mukabilinde bu- lundu. — Evet, fakat bu defa biraz fazla sıktim. 0 S M LA a ararsli görelür vah min HUân flatı şanlardır: BAAT |a z 3 İratar|saz EEEHEB. idi. Bununla bera- ber Jüles Bausı- ron — jandarma zabitinin önünde evvelâ hiçbir şe- yi söylemek iste- medi. Yalnız sor- gu sorgu Üzerine, etrafında sıkı bir çember çevirince mecbur oldu: — Evet, kar» deşim — evdedir! dedi, Jandarma sa- biti mütehayyir: — Fakat dün yoktu? — Sualini sorunca genç &- dam ilâve etti: — Diün de evdeydi, — fakat mercimek tarla- sının içinde! * Adliye memurları eve gidince Jüles Bauasronun — iİşaret ettiği “fethimeyit,, yapılmış, ve bu âmeliyat neticesinde İse, adamın mezara diri diri gömüldüğü an- Taşılmıştır. Katilin verdiği Izahat şudur: — Kardeşim ötedenberi beni evde istemiyordu, ebeveynimi de uysal ve ihtiyar bulduğu için beni mütemadiyen kovuyordua. Bir ak- şam yine kavga ettik, boynundan yakaladım. Anlaşılan fazla çek- miştim, yere düştü, hareketsiz kaldı. Öldüğünü anladım ve he- men bahçeye gömdüm. — Fakat gömüldüğü zaman diri imiş! — Zannetmem, Vakıa vücudü sıcaktı amma hareketsizdi! * Mesele katilin itirafı ile bitmiş değildir. Filhakika komşular kay- ga akşamı sokağa kadar - akse- den gürültüleri işittiklerini söyle- mektedirler. Halbuki © akşam iki karde- şin annesi le babası da evdey- diler. Nasıl oldu da gürültüyü duymadılar? Nasıl oldu ki . bir- denbire ses kesilince neticesini merak etmediler ? Nasıl oldu ki çocuklarının biri ortadan kaybo- lunca nereye gittiğini merak et- mediler? İşte Fransız adliyesi şimdi bu snallerin cevaplarını vermiye çalışmaktadır. Anlaşılan şudur : Anne İle baba cinayeti gör- dükten sonra hiç değilse ha- Kardeşini öldüren genç... rice akşetmesini İstememişler ve bile bile susmuşlardır. Maamafih yeri kazmışlar ve tefessüb halin- | kendileri bunun aksini söylemek- de bir ceset bulmuşlardır. Dorhal tedirler, Tanıyamadım ! Iyi Fransızça bilenler Hügonun sesini, binbir ses içinde kolay- hıkla tamrlar. Çünki sert bir rüz- gâr uğultusu taşır. Onun resmini ise hemen herkes bilir. Çünkü tarihi tablolar kadar yayılmıştır, her kitaba girmiştir, birçok du- varlara asılmıştır. Halbukt! ben, kafamda yaşaı- dığını sandığım Hügonun resmini. altında adı da yazılı olduğu hals de — tanımadım, — tanıyamadım, şaşırıp kaldım. t Niçin mi, diyeceksiniz, ınlı-ş tayım; Hügo, beyaz saçlı ve beyaz sakallı, dolgunca vücutlu: bir adam olarak hafızalarımıza, geçmiştir. O ad anılır anılmaz! gözümü:ün önüne bir küme beyaf ışıgı andıran tertemiz bir yüf gelir. Genç muallimlerimizden Bay, Cemil Senanın felsefi bir eserine de basılı olup bana gösterilem resim ise sivri burunlu, ince dus, — daklı, horoz ibiği saçlı, ip gibl| ince bir delikanlı idi. Bıyıgt filan da yok. Ne yalan söyliyeyim, bir türlü inanazmadım, — şu cılız delikanlıya Hügo diyemedim. Koca bir dağ olarak tanıdığım o heybetli şaire bu kılığı yakıştırmak elimdez de gelemezdi. Meğer bu, Hügonun gençlik resmi imiş. Pek Iyi ammt Hügo'nun beşikte de alınmış res* mi vardır. Onu da bir kitabtt koyup altına Hügo kelimesini yâs' pıştırmak doğrüu muü olur?.. Bü- yüklerin kendilerine tahsis olunan — sayfalarda muhtelif resimleri sı ralanbilira ve onların geçirdikleri — hayati merhalelerin iyi anlaşık — ması için bu, lâzımdır da, Fakal, genel bahisler arasında ismi ge“ çen bir büyük adamın resml | mutlaka herkesin bildiği şekildt olmalıdır. ! Bu münasebetle hatırıma şŞu fıkra geldi: Yavuz Sultan Selim bir gün zarayda dolaşırken bir ressamın bir şeyler yaptığını gö” rür, yanaşıp bakar ve Fatihif resminin — çizilmek Iıhni[diğîll anlayarak şu sözleri söyler, — Benzetememişsin usta. ÇÜ0* kü ben henüz yedi yaşında ikef onun kucağında oturdum, gözümlün önünden gitmez. Onunf burnu böyle çekme değildi, kir8f Üstüne ağan Şahin gagası gibi kıvrıktı. Boş yere zahmet çekmi* resmi bırak. Biz de Hügoyu beyaz saçlı beyaz sakallı, derin bakış'ı bif ihtiyar olarak tanırız. Zaten Ü da ancak böyle bir yüz yaraşif” Züppe kılığı içinde Hügoyu bur mak, bardakta deniz se benzer |.. M. T. Taff OSMANLI BANKAS 'TÜRK ANONİM ŞİRKETİ. TESİS TARİHİ: 1868 lermayesi: 10.000,000 lngiliz HrM Türkiyenin başlıca şehirleril» Paris, Marsilya, Nis,Londca V8 * Mançester'de, Misir, Kıbrıs, ""ı' İran, Filistin ve Yunanistağ Şabeleri, Yugoslavya, Romanytı Suriye ve Yunanistan'da Filyalleft vardır. Her tüzlü banka muamel9ifi yapar