14 Mayıs 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

14 Mayıs 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i Mareşal k Kitap Haftası Ğ | j : . e Pilsudskinin Ö .. .. lümü Lehistanın milli kahramanı adde. dilen Mareşal Pilsudski ötedenberi ciğerlerinde mevcut kanser hastalığı- nin. tesirilâ vefat etmiştir. İhtiyar Mareşal Lehistamın istiklâli uğrunda uzun boylu müendele etmiş bir simadır. Talebülik çağında Iken gizli Leh cemi- yetlerine dahil olmuş, Sibiryada menfa hayatı yaşamış, yaya olarak Rus Steplerini Kazak kırbaçları altında aşmış, gazetecilik yaparak Lehistamın İstiklâl davsmna hizmet etmiş, bu yözden hapislerde sürünmüş, nihayet 1914 harbi gelip çatmıştır. O zaman Pilsudakl küçük bir müfreze teşkil ederek Ruslara Otanruz (etmiştir. Umum! harbin hitamında Lehistanın İstiklal tasdik edilince İş başına geçmiş, Relsicümhur olmuş, Bilâhare müddetinin sonunda bu makamdan ayrılmış, fakat syasal işlerin bir nağımı olmaktan vazgeçmemiştir. Pilmudaki Harbiye Nazırı idi, Fakat onun mzası olmaksızın hiçbir şey yapılamazdı. Bu yüzden maemleketin- de kuvvetli bir muhalefet türemişti Awma onün şahsıma olan saygı yö zönden farla Ileri gitmeyordu. Son zümanda Fransız » Leh münasebatına Arız olan soğukluk ta Mareşalın siyasal hayatta Lebistana müstskil bir cephe vermek istemesinden İleri geliyordu. Bu sebepledir ki onun ölümü, her- hongi bir devlet reisinin Oölümü Mahiyetini almaktan uzaktır ve çok derin akisler bırakacak bir hâdise Bayılmak gerektir. — Süreyya Romanyada Bükreş, 13 (A.A) — Kıral “kitap haftasının, açılmasında hazır bulum- Muş ve verdiği söylevde edebiyata ve © Yönelara olan İlgisini bildirerek © Sanatta ahlâk ayıtına - bahsine do- kunmuş ve edebiyatın, ulusun genel kültürünü kandırması gerekdiğini söy- ? deni Kıral “yazıcılar &vi,, nin yapılması İçim ili milyon Ley vermiştir. 14- pi Edei > Tefrikamız Hacer, Huriye kadının sesini yarak “başını: kaldırdı; - domuk > donuk baktı. — Uyuyor muydun, hanım? Hacer, bâlâ bakıyordu. Huriye kadın, tekrar ettir — Demir ağa, geldi, seni Börmek istiyor. N tep Bu; Hacerin hiç beklemediği haberdi, Acaba, bu sefer de koltukta bir kimsemi sızıp kalmış- hi Demir ağaya daha yeni mek- göndermişti. Hemen, nasl Hdebilirdi? Bunda, bir yanlışlık omalıydı? >— Demir ağa mı? Ne zaman <p Nerede? riye kadın, siyah baş ör nn uçlarını, çenesinde di- leyip çözüyordu: Sp Demincek geldi... Aşağıda Wrüyor, â€er, ne cevâp Vereceğini Hatem gta Bu sersem kafa ile, besir ağa ile 2 rr gi Mah sarhoşluk â| di, a Gn: in larını, eski bir kurda *eYen sırma keselerin Demir #ibette bilirdi. Ağanın, Hacerin halla- “ Çam Tırtılları SON POSTA Pilsudskinin Ölümünden Sonra Hükümet Leklilere Sükünet Tavsiyesi- ne Lüzum Gördü Vargova, 13 (A.A.) — Mareşal Pilsudaki, beş saat can çekiştiktem e vk ölene e de kanserinden musap olduğunu tesbit etmişlerdir. Smigli'nin OMareşalin yerine Ordu Başmüfettişliğini üzerine almasını ve Sü Bakanlığına da, Bakanlık Başmu- avini General Kaspriçki'nin Vekâlet etmesini kararlaştırmıştır. Halka Sükünet Tavsiye Edildi Varşova, 13 (A. A.) — Kabine, halkı sokin olmıya davet eden bir tebliğ neşredecektir. Fransız Gazeteleri Neler Yazıyorlar ? Paris, 13 (A.A. ) — Fransız mat- buatı Mareşal Pilsudakinin ölümünü bol bol tefsir ediyor. Jurnal diyor kir “Pifsudeki'nin sıyasasına istikamet vâren yalmız onun Sovyetlerden ko- cunman değildir. Mareşal hakikatte Fransız sıyasas:nın sürekliliği hakk'n- daki kuşkularım gizlemiyordu. Övr diyordu kiz “Pilsudski öldü, Bütün Polonya yein içindedir. Mareşal istiklâl ve kurtuluş için savaşı canh bir şekilde temsil ediyordu. Onun diktstörlüğü- ne baş eğen ulus, ondan sonra ge- lecoğe de baş eğecek midir 2, Hitlerin Telgrafı Berlin, 13 (A.A) — Bay Hitler, Polonya cumhur reisi bay Moşçiçkiye gu tel yazısını göndermiştir. “Almanya ile şuurlu bir elbirliği kurarak Avrupanın sükünet'ine değerli yardımda bulunmuş olan yüce ulus severin ölümüne, Alman ulusu Polon- ya ulusu ile beraber yanmaktadır. Halk Ağlıyor Varşova, 13 (A.A.) — Mareşal Pil» sudakinin ölümü baberi gece duyulur duyulmaz bütün memleket derin bir Yazan: Mahmut Yesari -N als Huriye kadın, baş örtüsünün uçlarım o düğümleşip çözmekten vazgeçmiş, odayı toplarmya, kar- yolayı düzeltmiye başlamıştı: — Peki, ne diyon, Hanım? Hacer, Demir Ağayı kabul etmiye, onun ile konuşmıya mec burdu ; — Dur, giyineyim... Öyle ça- gırırsın... iz — Olur, Hanım. Hacer, pijzmasının o Üstüne mantosunu aldı, çoraplarını Hvriye kadın, çıkarken a: — Çağırayım mı? — Çağır, çağır... Hacer, koltuğa oturdu ve omuzları düşük bir hasta hali, vaziyeti takındı Biraz (sonra, Demir Ağa, Huriye kadının pe- şinden odaya girmişti, Elizde kasketini tutuyordu * — Geçmiş olsun, Hanım, s0 ğuklatmışsın galiba kendini... — Sağ ol ağacığım. Biraz karıklığım var. Hacer, yarı doğrularak, ona kanepeyi göstermişti : Ke Orme, ayakta kalmayın. | | eği rinden biri Fransada Komür- nistler Kazandı Yalnız Pariste 14 Yer Elde Ettiler Paris, 13 (A.A) — Seçim netice- leri belli olan 855 nahiyede komünist ler 43 yör kazanmışlar, sosyalistler 7, eadikmiler 4, sol cümhuriyetçiler 11 ve mutedil cümhuriyetçi'er 15 yer kay- betmişlerdir. Eski muharipler birliği kaşkanı Löbek Pariste. seçim müca» de esi ennssında profesör Rivetten heyecan ve acı içine düşmüştür Ti. yatro, konser ve toplantlsr kendile- | rinden dağılmışlardır. Şehirlerdn ve sokaklarda ağlıyan erkek ve kadınlar görülüyordu. Demir Ağa, hiçbir şey söyle- meden oturdu. Hacer, Demir Ağanın yüzüne dikkatle bakamıyordu; Fakat bu- na rağmen onun balinde bir de- ğişiklik o görüyordu. Demir Ağa, pos bıyıklarını taramış, burmuş; kılığına kıyafetine “çeki düzen verişe benziyordu. Hacer, söze başlamak İlizu- munu hissetti: duydunuz mu, Demir Ağa, çok kederlenmiş gibi ağır ağır başını salladı: — Duydum, Hacer Hanım... Iki yanlı acıdım. Ağanın nezaketi, Hacerin ho” güne gitmişti; — Var ol, sağ ol, ağacığım... Cevat Beye çok acıdim. — Benide sorma... — Dün gilin, bastaned kendisini gördüm. — Zihni Efendi söyledi, on- dan da haberim var. Hacer, boynunu büktü; — Artık, ben, öksüz gibi kaldım. Demir Ağa göğsünü kabarta- rak doğrulmuştu: — Cevat Bey, hasta, diye mi? Ne diye öksüz kalacaksın?.. Bu- güne buğün, ben, varım. Hiç ta- sa etme,.. Amerika IDonanmasında Bir Çarpışma Nevyorle, 13 (Hususi) — binneve roya çıkmış olam Amerikan donan masından “Sikar, ve“Leo, torpitoları çarpışmışlar, bir mefer oölmüştür. Bundan, başka bir tayyare gemisinden Kavalanan bir tayyare du hiçbir İz birakmadan batıp kaybolmuştur. Filipinde Hükümet İsyana Karşı Tedbir Alıyor Manille, 13 (A.A) — Polin Geneli toplantıları yasak etmiştir. Filipin: adalarının. erginliği » istiklâli » Geno- yandan evvel karışıklıkların çıkmış olduğu Bulakan mintakasından gıçen kamyonlar silâh toşmamaları için durdurularak arenmaktdir. Laval Moskovada İstasyonda Merasimle Karşılandı Moskova, 13 (A.A.) — Fransa ha- riciye bakanı Lavsl buraye geldi; Merssim'e karşılamdı. İstasyon Franmz va Rus bayraklarila donanmıştı. Belçika Kırah Brtiksel, 13 (A A) — Kral ve kraliçe, bütün vilâyetlerde yapmakta lerinin lk konağı olan Anverse varmışlardır. Anvers belediye başkanı henilile- rini kozgılamış ve hoş geldiniz, demiş- tr. Kral ve kraliçe, Cüyük kilisede yapılan Gini kir syinde hazır bulun- muşlardır. iBir â Öldü Franlıfurt, 13. (A.A.) — Kolera ve lekeli humma hastalıklarının aşılarını keşfeden Coklor Kolle 67 yaşında *İ ölmüştür. © — Ondan eminim... Eh, Cevat Bey de beni koruyordu. Yalnızlık, çok güç, çok zer... — Bilirkm, çok zordur. Amma sen tasa etme, diyorum ya.. Her şeyim çaresi bulunur, ölüme çaro yok, sade... Hacer, kollarım kavuşturmuştu: — Yalnızlık güç, ağacığım. ze mektup gönderdimdi, aldın me 3 Demir ağa, başını geriye ikti: — Onu da burada öğrendim. Kasabaya gitmişim, oradan da doğru Çepkenliye (gidecektim. Kasakada Nüfus dairesine uğra- dım. Nüfus memurü, bir sürü engeller çıkardı. Hacer, içten merak etmemekle beraber, kendi işine alâkadar görünm emekten utandı : — Ne gibi engeller? — Sizin kaydınız burada kayip gözüküyormuş. (OHani, (yıllarca Istanbulda kaldığınızdan ötürü.. — Mahsus mu (yapıyorlar, acaba? — Senin oraya gitmen lâzım.. Amma, burada, vergide de ilişik- ler var, hem onları, hem'de nüfusu düzelteceğim.. Hacer, suçlu suçlu gülüyordu: — Ah, ağam.. Siz de başımıza dert aldınız yal Demir ağa, gür kaşlarını ça- tarak darğın dargın baktı: fim oldukları geziye devam He dün gezi. Sayfa 5 Bu Kızla Mes'ut Olabilir Miyim? “ Çok sevdiğim bir kızdan dört senedir aytıyım. Hayat bizb ayırdıktan sonsa caki samimiyet te yele olmaya başladı. Mu- hahbetimiz devam atti, fakat hep scu cümlelerle. Kendisinden yeni bir mek- tup uldim, dört senedir yazdığı açi mektupların bir dememe olduğunu: söy- lüyen. Şimdi da bana kat'i bir evlenme tekli ediyor. Barit hareketlerinden do» lay mes'ut bir yuva kuramıyacağımız kanaatindeyim. o Bu kızla ovlensem acabu mes'ut olabilir miyim? Rizede M.R. Ü Sevgililer ekseriyetle biribir- lerine acı bir lisan kullanırlar. Bu, bazan kıskançliktan, bazan emniyetsizlikten, bazan muhtelif tesadüflerden doğar. Fakat her acı konuşmamın sonu tatlıya bağ” lanır ve sevgi artar. Acı konuş ma, (tahir caiz görülsün) sevginin gübresidir. Kızın size acı mek tuplar yazması slâkasının kuvve» tine delâlet eder. Siz yalnız İğ- kaydiden korkunuz. Yoksa şid- detli alâka saadetin zâminidir. Onun için sizin Oyerinizde ben olsam evlenirim. pe Yeni evliyim. İki ay evvel, iç eni, evliyim. ri vo muz oldu. O e hamemül editmez bir vaziyet «ldı. Ço- cuğumun bağırmasına sinirleniyor, bü- tün evi zehirliyor, işin daha ge kir almasına meydan ma vasiy: et alayını? Huriye Erkek gündüz yorulup eve döndükten sonra çocuğun gürül tüsüne tahammül edemez. Ona ayrı bir oda veriniz. Orada yat- sın ve çocuğun geceleri İz'aca- tından rahatsız olmasın. * “Üg sene evvel karımı pbettim, Gi kocasından Pi a > kadin, var. Onun iki, benim üç um yar,» Birleşmemizi teklif ia em kendi çocuklarına, hem beninki- lere bakacağını söylüyor. Evleneyim mi? Ne dersiniz? Celâl Kadınlar evleninceye kadar her şeye razı görünürler. Evlen dikten sonra tırnaklarını göste rirler. Çocuklarımızın iyi bakıla- cağıma eminseniz tereddüt etme- yimiz. TEYZE — Bunu, demeyin.. ben, İste- ğimle Uzerime aldım. Hacer, bir şeye hayret edi- yordu, Nasıl oluyordu da, Demir ağa ila onu, odada yalnız bira kiyorlardı. Acaba, kapıdan din liyen, bir gözetleyen var miydi? Hacer, kafasının sersemliğin- den, bene bir türlü anlıyamıyordu. Demir ağa, anlatmakta idi: — Gelgelelim, bu İş, szayacağa benziyor.. Otelde otur- mak, sana hem güç, hemde mas rafir gelir... Bu, böyle sürüp gitmez. Hani, işine karışmak gibi olmasın, aklıma birşey geliyor. Hacer, dalğın dalgın sordu: — Söyle ağacığım. Demir Ağa, pos bıyıklarının uçlarını çekerek önüne baktı, yut- kundu: — Burada diyorum, kendi ba- pna bir ev lujsan sanki... Hacer, beyninin (o uğultusunu unuftu ve kendini tutamıyarak sıçradı > — Ben de düşünüyordum am- ma... olur mu? Demir ağa gözlerini açmıştı: — Neden olmasın? — Bilmem! Demir ağa, ber şeyi etraflı dü- sönmüş bir adaim emniyetle elini salladı: — Öyle bir olur ki. sen bir kere karar ver... ( Arkas var ) Biraz f İ a v

Bu sayıdan diğer sayfalar: