ât ( Liya Şakir Tal Filhakika, zeki idi. Fakat zekâsı, giriştiği muazzam İşlere kâfi ge- lemezdi. Çünkü, posta ve tolgraf işlerinde yetiştiği için İdare mes- elelerinin tamamen yabancısı İdi. Hükümet umurunu aksatmadan yürütebilmek Için mühtel f devlet şubelerinin tekniklerine vukuf el- zemdi. Bu işlerde muvaffak ola- bilmek; ya çekirdekten yetişme bir ( idare memuru ) olmiya ve yahut, ilimle bilenmiş çok keskin bir zekâya mütevakkıftı. Bu iki kuvvetle de kâfi derecede müceh- hez olmiyan Talât Paşa, - hiç Şüphesiz, talisizliği eseridir ki - daima en karışık zamanlarda iş başına geçmişti. Bu suretle ağır Yükler altına girmesi, hüsnüniye- tinden doğan bir fedakârlık tolâkki edilebilirdi. Fakat şunu da nazari dikkate almak lâzımgelir ki: Dev- let idaresinde sadece (hülsnü niyet) hiç bir fayda temin edemezdi. Gariptir ki bu şekilde feda- kârlık göstermek, Talât paşanın bizzat kendi kalbinden ve dima- ğından doğan bir his değildi. O dalma, arkadaşlarının teşvik ve teşcilerinden kuvvet alarak ve heyecan duyarak o ağır yükleri -henür kâfi derecede kudrete malik olmayan - omuzlarına yük- lenmişti. Fakat yine pek gariptir ki, her İşte peşinen kendini teşci edenlerden, sonraları lüzumu de- recede —hararet ve müzaharet görememişti. İşte, muhitinin bu haleti ruhiyesini tamamile anla- yamamak ta Talât paşanın hata- larından birini teşkil etmekteydi. Talât paşa, Enver paşa ile gizliden gizliye mücadele zarure- tinl hissettiği günden itibaren kendisine kuvvetli bir muhit yap- mak zaruretini hissetmiş.. Bu muhite dahil olanlara biraz fazla yüz vermişti. Bu hal ise, (eski ve faziletkâr Ittihat ve Terakki ) nin mazideki saf sinesine muzır bir takım tohumlar serpmişti. Vicdan ve imanları tahlil mümkün olma- dığı için, dört elle sarılıman şah- siyetler arasında bile, derhal bir ihtiras ve menfaat alevi yükseli- ( Bilâ menfaat vatan ve millet uğrunda fedakarlığı par Htihaz etmiş olan bazı zevat müÜstesna olmak lüzere), Talât Paşanın mu- hitine sokulanlar, - eür'et ve ka- biliyetlerinin derecesine göre - az çok para ve istikbal hırsına kapı- hvermişlerdi. İşte bunlar, hem kendilerini lekedar etmişler.. hem ( Ittihat - Terekki kütlesi )me söz getirmişler. ve hem de, Talât Paşanın omuzlarına, çok ağır bir mes'üliyet yükü yükletmişlerdi... Talât Paşa, bunları göremiyecek ve takdir edemiyecek derecede gafil değildi. Fakat, Merkezi Umumt! hesabına Enver Paşa ile giriştiği gizli mücadelede de- vam edebilmek için - bunlara göz yummak mecburiyeti - her gün biraz daha - onun mevklini müş- külleştirmiş.. adeta, onu bütün bu suallerin hâmisi vaziyetine getir- mişti. İşte bugün maruz kaldığı hücumların — başlıca — sebebi de, bunlardan ileri gelmekte İdi. Talât Paşanın en takdire şayan cephesi; kendi şahsiyetine ve kendi İTTİHAD v B ihdi kasım Her hakkı mahfuzdur. Na 248 9 - 4- 935 Paşa ) Birçok Mes'uliyetleri Arkadaş Hatırı Için Yüklenmişti.. kudretine lözumundan fazla ehem- miyet vermemesi.. ve bilhassa şahsına tanlluk eden hakikatleri, açıkca İtiraf etmesi idi... Harbi umumtnin başlangıcında, muhtelif siyasi cereyanlar arasında boca- byan Babiâli, ilk defa olarak Ruslarla anlaşmak isteyipte buna muvaflak olamayınca, - o zaman Dabiliye nazırı olan - Talât Paşa: — Bu gidişle Beylerbeyi sara- yına gidip.. Abdülhamidin - elini öpüp.. efendim, tahta buyurunda, bizi bu müşkül vaziyetten kurta- rın; demekten başka çaremiz kal- miyacak, zannediyorum. Demektan çekinmemişti. * (Ekanimiselâse) unvanı verilen bu Üç zatten ikincisi olan Enver Paşa, Harbiye Nezaretine.. Ve üçüncüsü olan Cemal Paşa da Bahriye Nezaretine geçtikten son- ra artık ( cemiyet ) işlerile _lllıı alâkalarını yavaş yavaş ln:ımışler:. Kendilerine ayrı ayrı birer muhit teşkil etmişlerdi. Bu iki zatın, başlarında bulun- dukları hâdisatı sırası geldikçe arzetmiştik.. Bunlardan çıkarıla- bilecek neticeye şunu da - ilâve etmek Iâzımdır ki; Enver Paşa, büyük İşlere girişmek için vaktile hazırlanmış bir zat değildi. (Babı- HASAN KREMİ Dünyada — mevcut kremlerin en nefisi, en sıhhisidir. Nazik cildli kadınların hayat arka- daşıdır. İhtiyarları gençleştirir. Ve genç- leri güzelleştirir. İnsa- na ebedi bir taravet veren Hasan kremi- ni unutmayınız. Kutusu 50, tüp halinde 20 Hasan deposu: Ankara, istanbul, Beyoğlu TERAKKİ Nasıl Doğdu?.. IMTIHANLARA HAZIRLIK ÇABUK IYI ve EHVEN - ASRİ LISANLARI BERLİT Z'de src kurslar açılıyor - KAYDA BAŞLAMIŞTIR. Y.:ıl:ccuıı BIR TECRÜBE DERSİ ALINIZ. Ankarsı Konya caddesi - İstanbul- : 878, İstiklâl caddesi SON POSTA Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü? Ali baskımı) ndan sonra, kendisini fillen iktidar makamına getirmek isteyen Merkeziumum!nin kararile nezaret mevkiine gelmiş, pek ağır bir yük altına girmişti. Gençliği, tecrübesizliği acaba bu ağır yükü taşımaya tahammül — edebilecek miydi?, Buna, pek az bir zaman zarfında, hâdisat cevap vermişti. Enver Paşanın şabsından ve mevkiinden istifade etmok iste- yenler, onun Harbiye Nezaretine ve Başkumandanlık Vekâletine çıkmasını — kâfi — görmemişler.. His ve hayalini, daha yük- sek — gayelere — sürüklemişlerdi. ( Napolyon Bumapart ) a İmpera- torluk hevesini verenin bir falcı kadın olduğunu — iddia ederler. Enver — Paşanın — hayatında da aynen böyle bir falcı kadın mev- cut olmakla beraber, onu daha ziyade zamanın hayalperver şair- leri teşvik etmişler.. vaktile pek takdire şayan olan mütevazi ve mahviyetkâr hayatımı, Turan İm- peratorlukları, Hindistan fatihlik- leri gibi maceraperestane hislerle Işba' haline getirmişlerdi. ( Arkası var ) dTran Meclisinde Adliye Veziri “Millet Köle Değildir ,, Dedi Tahran, (Hususi) — Bir meb'us Milli Meclise, İranlıların ecnebk lerle — evlenememeleri hakkında bir teklif yapmıştır. Adliye veziri bu teklifin reddini İstemiş ve şunları söylemiştir: — Hükümet kendi tebasının, hususf arzu ve meyillerini yap- maktan menedecek herhangi bir karara şiddetle mubaliftir. Hattâ memurlar hakkında bile böyle bir karar almak niyetinde değildir. millet gibi memurlar da köle değillerdir., İranda (20) Bin Kişi Ba- şına Bir Sinema Yapılacak Tahran (Hususi) — Iran hü- kümeti nüfus sayısı yirmi bini geçen ber şehirde bir sinema yaptırmıya karar vermiştir Sinemaların İnşasına belediye | ve Maliye muayyen nisbet dahi- linde para yardımı yapacaklardır. | Sinemalardaki filimler ancak Ma- rif — vüzeratıma merakabesinden geçtikten sonra gösterilecektir. Ve her sinema altı ayda bir milli ve yatan! bir film göstermiye ve mekteb talebesini meccanen kaâ- bul etmiye mecburdur. —x ” e ” ” T KAT *W PC0 Sayfa 9 Futbol Maçında Altay Kazandı At Yarışlarında, Bir Yanlışlık Oldu, Kazanan Biletler Yırtıldı ü ** İsmirde cuma günü yapılan ilk koşunun seyircileri Izmir, (Husust) — 934 - 935 lik maçlarının sonlarına doğru en alâkalı spor haftasını da geçirmiş bulunuyoruz. Günün en mühim çarpışmasını Altayla Göztepe yepı- yor ve takımlar şu tertipte sıra- İanıyorlar; Altay — Cemil, Alı, Fuat, Mehmet, Enver, Hilmi, Basri, Şükrü, Doğan, Vehap, İlyas... ; Göztepe — Mahmut, Arif, Be- kir, Muanimer, Hakkı, Refik, Sabri, *Fuat, Salâhaddin, Halit, Abbas.. Altınorduyu mağlüp eden Al- tay, Göztepeyi de mağlüp ederse aşağı yukarı şampiyonluğu kaza- nacak deniliyor. Göztepeda Mu- zafferle Ismail oynamıyor. Sebep belli değil. Hlk hücum Göztepenindir. Topu kapan — siyah - beyazlı — çocuklar derhal vaziyete hâkim oluyorlar ve Göztepe kalesine dayanıyorlar. Daha ilk dakikalarda Altay birşeyler yapmak azminde kırmızı « sarılı çocukların zaman zaman yaptıkları hücumlar müessir ola- mıyor. Bazan Altay ve bazanda Göztepe hücümlar yapıyor. Alta- yın meşhur Vehabı nedense ilk devrede — kendisini yormuyor; oyunu açmak ve kapamak gibi nazım bir rol oynamaya Üze- niyor. 36 1ncı — dakikada Göztepeli Fudıı. güzel bir şütü, Altay kalecisinin elinde kalıyor. 42 inci dakikada Altaylı İlyas bir köşe vuruşundan İstifade ederek iik Altay golünü Göztepe kalesine atarak ilk galibiyet — müjdecisi oluyor. Göztepe ezilmeyen, fakat ga- lebe ihtimallerine yer bırakmayan bir oyun oynuyor. — Göztepenin bücumları çok seyrek ve çok az tehlikeli,, Altay bundan *istifade ollarını arıyor. Onbeşiaci daki- da Bir Altay hücumunda Ve- hap usta bir vuruşla ikinci golü .;;ruu sonra İlyas bir kafa vuru- le Ücüncü golü ıyor. Trlbllnlır'dolıl 'A.lph’y“iıııîtıı— ları neş'eli hareketlerle — Altay takımına cesaret veriyorlar. Bu goller Göztepenin enerjisine tesir ederek çok çalışıyor.. Fakat bir türlü gol çıkaramıyorlar. Oyunun 40 inci dakikasında riden bir pas alan Altaylı ükrü bir müdafil — atlattıktan sonra ufki bir şütla — günün en gözel gölünü yapıyor ve bu sw- retle Göztepe 4-0 mağlüp bir vaziyette sahayı terked'yordu. Bugün Altay fazla üstün bir oyun —oynamamasına — mukabil muvaffak olmuş — ve 4-0 gibi bariz — bir gol farkile galebeyi Daima en büyük fimler... Daima en çok sevden artisler FREDERİK MARCH ve MiRYAM HOPKİiNS YAŞ Yarın akşam MELEK Sinemasında <a Senenin en güzel filmlerinden biri olan AMAK KORKUSU kazanmıştır. — Altay, K. S. K takimını da mağlüp ederse şam- Piyon olacaktır. * At Yarışları Cuma günü Izmirin İlkbahar &t yarışlarına da başlanıldı. Yirmi dakikada bir hareket eden koşu trenlerinden başka otuz. kadar — otobüs Kızılçullu koşu alanına koşu meraklılarını taşıyor.. Eşref ( pşa ) - Paradiso yoluna daha sabahtan İtibaren dökülenler — bağlık, bahçelilk arasında bir iki moladan sonra koşu sahasına girlyorlar. Tahmini bir hesapla koşu sahasında onbin kadar seyirci var. Tribün kısmındaki seyirciler arasında ecnebiler vebilhassa Alk man ve İngiliz kadınları, şık ıyıııı tuvaletlerile gözleri çeliyorlar. — « lögiliz taylarına mahşus olan ilk yarışma başlamıştır. Meşhur Cokey Kâmilin bin ( Can ), arkadaşlarına ııllıdnıg toplatmak suretile birinel geliyor. (Bora ) ve ( Semiramis ) onu tar kiben ikinci ve üçüncü oluyorlar.. Dört yaşındaki yerli, yarım kan Arap ve halis kan at ve kı- sıraklara” mahsus olan koşu, günün en alâka uyandıran yarışması olmuştur. Koşu başlarken sıralanan do- kuz hayvandan Zeybek, Mesut ve Hakan önde göründüler ve başı tuttular.. Sonra Hakanla Alderviş tam Üçyüz metre boğuştuktan sonra aralarını açarak finişi vure mağa teşebbüs ettiler. Nefesler durmuştu.. Tribün: lerde, saha kısmında en ufak bir ses bile işidilmiyordu. Sonlara doğru iki boğuşan hayvanı — bir. gölge gibi &iasi sinsi takip seda seda, İki hayvanın arasından siye rılarak bir ok hızile ve bir yöğüs farkıle hedefi tamamladı. Fakat ne kadar tuhaf ki jüri heyetinin yanındaki işaret levhasından Al Ceylânın birinci geldiği yazılı idi. Bahsi müştereke ve çifte bahse iştirak edenler asabiyetle biletler rini uîırçılıdılu.. Üzerinden ikt dıd.ı ıdolçııııdııııd'l.ınlAll;vhı-. Bini te aj ve | birinci, lglıkıı’ı lpl:inr.l. Seda nmi cü sayıldı..  Hakem heyetinin kararında geç kalışı ve yanlış bir karar verişl ortadan yüzlerce liralık bahislerin yok edilmesini ve bk letlerin yırtılmasını temin etmişti. Yırtılan biletler yerlerde aranıyor; halk biraz asab buhranı içinde bahsi müşterek localarına itirar- larda bulunuyordu. İk haftanın acemiliği, hay- vanların yabancı oluşu çifte bahse girenlerin heman hepsini yamlte mıştır. Önümüzdeki haftaki koşu- ların daha büyük partilerin döne- ceği muhakkaktır. Ad. Bil. — ee e DA AĞ Ğ A |