Bir Casus Zindanda ÖL mekten Kurtuldu Bir kaç hafta evvel “Berlin,, de ölünceye ka- dar kalmak üzere hapis —cezasına mabküm — edilmiş olan Leh casusu yüzbaşı Sosnovski şimdi serbesttir ve (Varşova) sokaklarında dolaş- maktadır. Çünkü Berlin Hükü- meti Almanya ile Lehistan ara- Almanya ile Lehistan ara- sında bir muahede sında mevcut bir mukavele mu- | cibince bu mahkümu, aynı suçla (Varşova) da mahküm edilmiş olan bir Almanla mühadele el- miştir. Okuyucularımızın hatırla- rında olacaktır: Bu Leh casusu günün birinde Alman ordusunun Lehistanla harbe tutuşması ha- linde takip edeceği manevro için yapılan pilânları çalmıya çalış- mıştı. Bu maksatla Alman erkâ- mharbiyesinde memur olan iki dağtiloğraf kadını elde etmişti. Iş meydana çıkınca kendisi mü- ebbet hapse mahküm olmuşta, buna mukabil cürüm ortakları olan iki kadın, ırkan Alman ok dukları için ölüm cezasına çar- pılmışlardı. 4 'ayyareci “Lindberg,, in ço- cuğunu — kaçırmış olması t kanaatile —idama K E dindar olan — Hauptman muhakeme osnasında birçok defa dinsiz olduğunu söylemişti. Hal- buki Amerika gazetelerinin an- lattıklarına göre bu zat . geçen gün ölüm mahkümlarına mahtus höcresinde bir Alman |papasının ziyaretini kabul etmiş ve papas gittikten sonra bıraktığı — İncili okumıya başlamıştır. Hauptman höcre içinde gece gündüz nöbet beklemekte olan gerdiyanlarına: Suçsuz olduğunü, — fakat buna rağmen elektrik sandalya- sına — oturmaktan korkmadığını tekrar etmiştir. Mahkümun İstinaf lstidası ta- bit cereyanını takib etmektecir, Reddedildiği takdirde idam edi- lecektir. Bunun için sandalyaya negün oturacağı, hatta oturub oturmuıyacağı belli değildir. * ansız — gazeteleri Belçika hbududuna çok yakın olan Belçika hu- bütün Fransız köy- lerinde yıllardan- beri yemek - pişi- rilmemekte oldu- : ğunu kaydediyor- lar. Bunun sebesi ekmekten ve etten başlıyarak bilcümle yiyecek maddelerinin Belçikada Fransa- dan Üç defa ucuz oluşudur. Bu- nun İçin Fransız köylüleri akşamları Belçika toprağına geçmekte ve oradan az para ile karınlarını doyurduktan sonra kendi köylerine dönmektedirler. Fransa ile” Belçika arasında eskidenberl — hüküm — sürmekte olan bir. kanuna göre ber iki taraf tebcası pasanprt almadan hudutları geçebildikleri için güm- tük memurlarının bu daimi gidip gelişe karşıkoymaları — mümktün değildir. aa semanemee ada Çam * Tırtılları ——— Tarihi Müsahab SON POSTA Mart _5 " — —— — Kaybo!a Prenses Kaybolma c Yavuz Selimden oğlu Süley- mana miras kalan birinci vezir Piri Paşa yeni hünkârın Şarktan ziyade Garba göz diktiğini anla- dığı için devlet gemisinin düme- nini ona göre idareye hazırlan- mıştı. Ve ilk hamle olmak üzere Behram Çavuş adlı birini e'çilikle Bodine yollamıştı. — Cesur ve eerbezeli bir adam olan bu çavuş, Macar — kıralından — ver- gi istemeye memur İdi. Ayni zamanda yol boyunda propaganda yapacak, şu veya bu kırala bağlı yaşayan derebeylerinin gönüllerini çelmeye — çalışacaktı. — Yakında başlaması kararlaştırılan askeri hareketler için bu gibi teşebbüs- lere lüzum görülüyordu. Behram Çavuş, Bodine gider- ken Syrmie vilâyetinden geçti, bu vilâyeti elinde tutan dul pren- sesle görüştü. Genç, fakat çelim- siz bir kadın olan prenses, vilâ- yet merkezi olan Koulpanikteki sarayında yolcu elçiyi konuk olarak birkaç gün alakoydu, mü- kellef ziyafetler çekti ve sık sık wukubulan karşılaşmaların birinde sordu: — Yeni hükümdarınız pek genc değil mi? — Henüz yirmi beş yaşında! — Syrmle'yi ona versem um- duğum karşılığı bana verir mi? — Bu karşılık nedir? — Onun yüreğinde bir yer! Behram çavuş on altıncı asrın diplomatı idi, gönül avlarken bile kuvvete güvenirdi. Adı sanı olm- yan gerefsiz bir prenmten arla kalmış bir kadının şu sözünü pek aykırı buldu: — Syrmie vilâyetile hükümda- rimın kalbi değil, belki bir. kü- çük tebessümü alınabilir. Vermek istediğiniz şeyle almak istediğiniz şey arasında nisbet yok! Kadın sustu, lâkin iliğine kae- dar kızarmıştı, içine hınç dolmuş- tu, şu kaba elçiden öç almak hırsına - kapılmıştı, ziyafet biter bitmez,kırgın ve kızgın, dairesine ıîı'k"*”-M“"yvıylıhtıııı bir mektup çiziktirdi, Istanbuldan gelmekte olan elçinin sulh değil, harp getirdi- ğini, yol boyüna propagandalır Prenuca yine eski hulyasına düşmüştü yolların ve suların geçitlerini öğ- renmeğe savaşlığını anlaltı. Bo- dindeki devlet adamları prense- sin bu mektubundan — heyecana düştüler, Behram çavuşun Istan- bula dönememesini gerekli bul- dular ve onu bir sandal gez'ntisi yaptırmak behanesile bir göle gö- türerek orada öldürdüler, cese- dini suya attılar. Pirl paşa, kendisinden büyük hizmetler beklediği elçinin öldü- rüldüğünü duyunca hükümdar ile görüşlü, Macaristana sefer açılk- mak emrini ald. — Fakat o, bu tinayette Syrmie prensesinin rol oynadığını bilmiyordu. Bütün hın- cını Bodin üzerinde kümeliyordu. (1521) yılının ükbaharında Beh- ram çavuşun Öcünü alacak ordu Istanbuldan ayrıldı, ağır ağır yürüdü, Syrmie topraklarına yak- laştı. Prenses yine eski hulyasına düşmüştü. Ordunun başında bu- lunan genç hükümdara elindeki mülkü verip yanaşmayı tasarlı- yordu. Behram çavuşun sözlerini Abone bedeli iodir. Adres değişlirmek “ burüşter. Gelen evrak geri verilmes Hüânlardan mes'uliyot alınmaz. Covap 10 kur aI Tni ada A mış, İstiyerek Kaçmıştı şimdi şahsi bir dügünceden ibaret görüyordu. Osmanlı hükümdarının © elçi gibi — düşünmeyeceğini ve önüne atılan bir kadın yüre- ğini çiğnemiyeceğini umuyordu. Bu düşünce ile hediyeler hazır- ladi, zeki adamlar seçti, Türk ordusuna yolladı. Elçiler Syrmle prensesinin elindeki ülkeyi hün- kâra teslim için — müzakerede bulunmak Üzere bir Türk memu- runun Koulpanik sarayına gön- derilmesini İstiyeceklerdi. Piri,paşa bu teklifi sevinçle dinledi ve o diyarın dilini — bi- len Türklerden birini prensesin yanına yolladı. Kadın, daha ilk karşılaşmada fikrinl açığa vurdu, kendi mülkü sayılan toprakları Türkler ebağışlamak için hlkümda- rın kalbinde yer almak, onunla evlenmek istediğini söyledi. Türk memur, Behram çavuştan daha fazla bir hayret gösterdi: — Aman kadinim, dedi, ne Söylüyorsun?.. Syrmie toprakları zaten bizim elimizde. Bir değil, bin bir prenses önümüze çıksa bu toprakları — çiğnememize — engel olamaz, Demek ki sen kendi kafe- simizdeki kekliği bize bağışlayor- sun, Üstelik en yüksek bir nimete konmak istiyorsun. Bunu bir daha ağzına alma, adın döliye çıkar. Topkapı sarayı yerine tımarhaneye gidersin!.. Prenses, alnında toplanan ter- leri sildi, gülümsemiye çalıştı, şu sözleri kekeledi: — Öyleyse yarın — görüşelim, bu gece biraz daha düşünmek isterim, Ertesi gün Koulpanik kasabası vaveylâ içide idi, yedi yaşından yetmiş yaşına kadar bülün haik sokaklara — dökülmüştü, — şaşkın şaşkın aymı şeyi konuşuyorlardı: Prenses kaçmıştıl!.. Türk ordu- | sundan gelen memur, bu kaçışı mühimsemnedi, atına bindi, karar- gâha döndü, keyfiyeti anlattı. | Piri Paşa bir taraftan Syrmie vi- lâyetinin idare merkezini zapt için asker sevkederken Ööbür ta- raftan hünkâra da prensesin teklifini hikâye ediyordu. Genç hüktmdar, kendi gönlünde yer almak için babadan, dededen kal- yaptığını, halka rüşvet dağıttığımı SOY | ea mmaliköncsini foda etmeyi dü- Ka e Kari Mektubları Çarşımeydanında Cenaze Namazı Yakacık bilhassa doktorların ısrarla tavsiye etükleri sayfiye" lerden biridir. Buraya en $0 veremliler gelirler ve kısa zaman zarlında da suyundan V* havasından istifade ederek ©yİ” leşmiye başlarlar. Hastalık ta bilhassa verem tedavisinde tel kuvvetinin büyük faydalarındâ© bahsediliyor. Fakat Yakacıkta iş aksine oluyor. Çünkü mezarl kasabanın içindedir. Cenaze ni* mazı da Çarşı meydanında kılıi' maktadır. Bu iki görünüş bak talar üzerinde çok fena tesir yâP' makta, — ölüyü ve — gömülüş! gören hasta bu görüşlen itibif ren eyi olacağı yerde fenalaf' maktadır, Çarşı meydanında cenaze mü' mazı kılınmasının yasak ıdllm!J | çok yerinde bir hareket oli? caktır. Mezarlığa gelince kaldi” | rılması, kasaba haricine çıkı ması herkes tarafından — ist | mekte, fakat buna kimse © edememektedir. Çünkü — buradi Tutankamenin merarında ol gibi ölüm tihisimi bulunduğu!? hükmedilmekte, mezarlığı yerif” den kaldırmayı aklına koyanil tasavvurunu tahakkuk başlamadan evvel öldüğü söylet? mektedir. Kartal Kıyıııkın" bu mezarlıkla beraber bu neyi de kafalardan sökerse yer kacık — sayfiyesini iki be kurtarmış olacaktır. i Şoflr ı Şeref İ şünen bir kadının şu düşüncesii? Behram Çavuş gibi, son gidif gelen memur gibi kayıtsız kak madı, onu görerek güler 1. göstermekle olsun duygusuna kalandığını anlatmak İstedi, hur kumandanlardan Bâli » her zahmete katlanarak - p'J sesi bulmak emrile yola çı Pronses, yaptığı teklifin ordusunda duyulacağını düşün! istihza mevzuu teşkil etme utanmış, Bodine doğru kı koyulmuştu. Sapa yollardan, d7 lar arasından, bataklıklar içi yoluna devam ediyordu. adamlar — düşürüldüğünü mekle beraber Syrmle'de maktan ürküyordu, bir ayak * Bodine ulaşmayı İstiyordu. sık at değiştirerek, uykusuz larak yoluna devam - ed! Nata kalesi önlerine vardı. dan Bodine aşmak pek kol"ö Prenses onda dokuz bn?ğ bitirmiş olduğu yolun nı:a., da geçmek için acele ’ Bu sebeple kale yıkmııdıy dolaşmaktan ise kayıkla İ düşündü, ilk önüne çıkaf bir - kayığa atladı. Y “* adamlar da ona uymuşli” ger küçük kayığa dolm ! SYARÂİ gölün örtasında kayık $ İ w başladı. Kayıkçı şaşırdı. kilerin gösterdikleri telâ? den muvazene büsbütün s,ıJ felâket yüz göı'.oı'dl'bd"u' !: ensesi, sığ ve ba'çi E can verdi. ı'ı* çırpına çırpına LarlR evvel Behram çavuş ta "..ı içit? ayni gölde ölmüştü, 6 gömülmüştü l.. —— Fali Beyin eli boş Si i Ki ve kaybolan prensesin W senin — bulamadı. hacet yok değil '“i;': T Ten