. SN * ö S ke fi el ea e- * KA AM - ae Tan a Sün” -H &a a e ae — A A sare £ aa ea — — ae — — Mrseran Teleskop Eakiden bilmezdik, yeti öğ- Pendik, ve iyi olmuş da Üniyer- Nite rasadhanesi için bir teleskop Tmarlanmış; alınmış, alınmamış, Branı Üstüme vazile değil; yalnız beraber bir teleskokun ı.ıpıı olduğunu bu sayede ben de öğrendim; az kakdı öğe Tezir öğrenmez bhayretimden kü- Sük dilimi yutacaktım. Meğor bir teleekep iki milyon pa- Pelmiş! Bu İki milyonu duyunca karı- Bum, kızlarımın kaymetimi — bir Meselâ sokaktan biri geçiyer değil mi? Sırtında şöyle — böyle Yetmiş seksen İralık bir kürk Manto var. Benim teleskoplar bir ilar mi hemen bağrışmıya başlayorlar: — En aşağı bin Hiralık bir Mantol Bir akşam evimize bir misafir geliyor. Parmağındaki iİri taşlı bir Cam yüzüğe teleskoplar - takılıb kalıyorlar; misafir gitti mi söz #çılıyor: — Tok taş pirlanta on bin bira eder. — Yok bin liral Çlılı birinde bir çaya davet q'_jıı. Ev sahibi ne buldıysa ="'l:ıı çoban armağanı bir bir iki pasta önlerine Yüyor: Bir kırk gramofon eski Bi “Toyu tıngir mingir çalıyor. ,::Uııko'lu bunu da görü- * eve geldikleri zaman yine deler açılıyor: Ne muhteşem zi fet; sa- Ki gel 'yal & Slarda bile görülmemiştir. az — söyledin yirmi * Üa çek 'a Hestediki ;.:q“ kaz gören — teleskoplarım İlişor milyon etmezler mi? l;xs.hdeıı B e i tanbuldan — Mud yapurla B c li İladeyiya Yapı Bektir. ; m::du—a. medeniyet demak sür'at de- Ş e i Üç at yerize cekiz saalte gidiliyer dostuml Bir ay evvel bir hasta inilti- sine benziyordu. Duyulur — duyul- maz çıkıyer, rüzgürin — arasında | kayboluveriyordu, Çağıran azdı. Hem çağırmıyanlar, — çağıranlar- dan bahtiyar insanlardı: — Yoğurtcu! Sesine: — Yoğurtcu kapıya gell Diye cevab veren kimsenin evinde muhakkak biri hasta ya- tıyordu; yodurdu ona yedirecekti. BPAZA — SÖON POSTA c Hasan B. — Dikkat et, ahengi boıu);oııun! l T -Günün Olan Biteni Yoğurtcunun Sesi * Evvelki akşam kapının önün- de bağırdı: — Haydi yoğurt, koyun sü- dile kuru kaymaklı yoğurt! çayır- peyniri gibi yeniyor.... s Bir pencore vuruldu; genc bir ağızdan körpe bir ses çıktı: — Yoğurtçu gell - Bir kapı açıldı, sevimli bir gene kız göründü: Kış yoğurtcusu bu; zevksiz şey! — Yarım kilo ver! Tabağın darasını almak için çakıl taşları - terazinin kefesine konuldu, büyük kaşığın ayırdığı yoğurt tabağa girdi; kapı kapan- di; yoğurtçu yine bağırdı: — Çayır payniri gibi yeniyor yoğurt, Silivri yoğurdu: Kendi kendime dedim: — Tlkbahar yoğurtçusu — bu; sesini duymak bile zevkli bir şey! ' *A x c Masa vardı, Likâyesi dinsan b. İn. yazısız Bay Hasan Ve Telefon Birgün yalnız kalmıştı bay Hasan bir odada, Canı sikilişordü ne yapacak burada. telefon başka hiçbir. şey yoktuş Aklından geçiyordu, aklından geçen çoklu. Telefonu bilirdi, konuşmamışlı Fflm; Nacense bu iş için uymamış vakit saat; Pazar ola İşle bu sıralarda telefon çalıverdi, Bay Hasan kulaklığı eline alıverdi Kulağına :8 geldi diyerdü alo alo; Duyarduymaz bay Hasan yanı'dın dedi yok yol Benim adım başkadır. değildir alo alo Hasanım; Hasanım: Haso Hasol Üskiüldar: Nureddin Hasan B. — Kuzum ilkbahar güneşi bu yıleritecek fazla kar bulam Görmüş Hasan B. kızını evlendireceku, karısı : — Bir kere de müstakbel damat gelib beni görsün! Dedi, Hasan”B. cevab verdi: — Ha, biliyorum. Sokakta bir kere seni görmüş; buna rağmen yine kızımızı almıya razı oluyor. Benziyor Mu? Hasan B. İtalyadan gelen birine sordu : — Siz Italyadan mı geliyor- ' sunuz ? — Evet! Öyle ise doğruyu siz bilirsiniz. Halya hakikaten bir çirmeye benziyor mu ? Kedi Yerine Hasan Bey otomobil kullanı yordu; dar bir sokaktan geçer- ken bir kediyi ardı; bir kadın bağırdı: , — Kedimi ezdin? Hasan Bey otomebili durdur- dur — Affedin, dedi, kedinizia yokluğunu size hissettirmem! Kadın sordu: — Fare de tutabilir misiniz? Ne Olacak Hasan B. bahçesinin etrafına iğneler dikiyordu; sordular: — Bu " dikilen — iğneler olacak? Cevab verdi: — Büyüyecek, demir parmak- hık olacaklar. Geçmiyor Hasan B. gripe tutülmüştü; şikâyet etti: — Başkalarına amma nafile. — Neden? — Grip benden onlara geçsin diye amma; geçtiği yok, hep ayni vaziyetteyim | Kerrat Cedveli Oğlu Hasan B. ye sordu: — Baba, sen kerrat cedvelini me kadar zamanda — İki üç günde oğlum! — Demek, — sen — çocüukkon I dejra: cedvelleri. şimdikllerden sokuluyorum çok küçüktü, ilkkahar güneşi, canim bari karıma gözük te onun hayalindeki eriyiversin! K $ #aK SEĞRMA L BĞ ada b