PTT ÇYT ÇÇUT F T YOT P SON POSTA Şabat $ ” Büyük tarihi roman Muharrın: A.R. 8-2-025 Tefrika No.: 18 Hacerin Şarkıları.. Bu Kadın Bıç_ığ;"Çekti: — Ulan Avratlar Hepinizi Bıçağım Hakkile Tutuyorum ! Dedi.. # En önde, Benli Hacer yürü- yor. Sarhoş bir gemici taklidi ya- pıyordu. Hacerin — kıyafeti, bir ânda göze çarpıyordu. — Başına geydiği kalyoscu ( kalafat ) mı (!) sol kaşının Üstüne — yıkmış, sırmalı şalvarının — belini, al bir koşakla sıkmıştı. Beline, kabzası İşlemeli bir yatağan ile bir piş- tav (2) sokmuştu. Kenarları sırma İşlemeli (camadan) (Bi ı kar- tal kanadı denilen tarzda omu- zuna atmış, eline de — bir içki gişesi almıştı. — Bu kıyafet, ona çok yaraşmıştı. Hacer, arada sırada duruyor, bu şişeyi ağzına götürerek güya içki içiyor.. ve sonra ikl tarafa yalpa vura vura yürüyerek tam bir sarhoş ağzile kalyoncu türkü- sünün bir beytin! söylüyordur: Eyyam ola, yaz ola Bizim gemi, heyamola.. Hacer, her beyti söyledikten sonra durüyor. Şişesini — ağrına götürüyor, o zaman — kızlar hep bir ağızdan ayni makam ile şu nekaratı tekrar ediyordu: gele, yel eze Heyyammol, heyyaamol Bu suretle ağır ağır çekllen kalyon ortaya getirilmişti. Gerek Hacerin söylediği şarkı ve gerek kızların tekrarladığı şarkı neka- ratı yavaş yavaş bhızlanmış.. bir curcuna mukaddimesi halini a- mıştı. Hacer, kızlara karşı dön- müş, bıçağımı çekerek sallamıya, çapkın tavurlarla onlara hovar- dalık taslamaya başlamıştı. — Ulan, avratlari. Hepiniz, benimsiniz... Sizleri, bıçağım hak- kına dutarım. İçinizde bir mahir çengi varsa, çıksın — karşıma.. Yoksa, alimallah, hepinizi pırasa gibi doğrarım. Diye nareler atıyor.. Onun bu küstah ve çapkın hareketleri, hem padişahın ve hem de artık içkiden mestolan devlet erkânının dudaklarında neşeli tebesslimler uyandırıyordu. Kızlar, kalyonun arkasına dk zilmişlerdi. Geminin arkasından gelen , kolun çalgı takımı, yere diz çökerek bu oyuna mahsus olan curcuna havasına girişmiş- lerdi. Bir gemim var. Salıverdim, Fagine, engine Bezirgenler damga vurmuş, Dengine, dengine. Birdenbire, Kelebek Fitnatla Zilkıran Kamer, başlarındaki ör- tüleri atmışlar, ortaya fırlamış- lardı... Ziller şaklıyor, © devrin meşhur bu iki çengisi, genc ve dilber kalyoncunun — karşısında şahlanıyordu. Kadehler, tekrar dolub boşal- maya.. manalı fısıltılar, kulaktan kulağa — dolaşmaya — başlamıştı. Üçüncü Ahmed bile, dirseğine dayanarak — halifce — doğrulmuş, gözlerini Zilkıran Kamerden ayır- mıyarak onun fettan ve aşifte kıvrılmalarını temaşaya koyulmuştu. — Gerçi nisa taifesini, sarayı () Kalafat, kalyoncuların - giydik- leri bir nevi takku, (2) O devirlerde kullanılan tabanca, (8) Kısa cekek himayunumuzda — çok — görürür, amma., Edeb ve erkâna riayet etmek için, katı hicab içinde bulunurlar, Bunlar gibi zevke cilâ verecek işvebazlıklardan mahrum- durlar, Bunlar, gerçi görgüsüz hatun- lardır amma, memul ederim ki raksları gibi, vuslatları da can- rubadır.. Değil mi (brahim?!.. Üçüncü Ahmedin tath bir iş- tiha ile söylediği bu sözlere, İb- rabhim Paşa, yutkunarak cevab verdi: — Şevketli, velinimetim!.. Bu makule hatunlarla şöylece mah- remane Ülfet ve Ünsiyetim vaki değildir. Amma ve lâkin, bir irade buyrduğunuz gibi, pek can- feza oldukların rivayet ederler. Saz ve şarkı devam ediyordu: Bakırcılar bakır döver, Tüne olür Kalyoncuya düşen gönül Hiç olur Kelebek Fıtnat, gözlerini Zil- kıran Kamerin gözlerinden ayır-« mıyor., Mest ve mahmur bir eda ile onun karşısında süzüle süzüle oynuyordu. — Zilkıran Kamer de, ince ve zarif tavurlarla eşi Eıtna- ta mukabele ediyor, kalbinde yanan ihtiras ateşinin bütün acı- larını parmağındaki zillerden çı- karmak istiyor..-çılgın zil sesleri, gecenin durgun semasına doğru muttarld bir ahenkle yükseliyordu. (Arkaı 16 şar Yaşlaeınd; Üç Gellç Kızın Düşünceleri (Şı( incl yüzde ) alay ettim, fakat aşkın ne Ve uzak akrabalarınızdan - birini çıl- dırasıya seviyorum. Aradân üç sene geçtiği halde onun beni sevip sey- mediğini anlıyamıyorum. Ailemin çok mutkhassıb — olduğunu — bildiği için evimize sık sık gelemiyor, bunun beni sevip sevmediğini naml an- lıyayım? — Semra Bu genc kızlar bu yolda ken- dilerine nasihat vereceğimi zan- nediyorlarsa aldanıyorlar. Hak- larında ne düşündüğümü sırası geldiği zaman anlatacağım. Bu gön mektublarını aynen dercet- mekle takib ettiğim maksad sa- dece (3) senede sevdiğini söyli- yen (16) yaşındaki gene kızları- mızın Üzerine dikkati celbetmek- tir. Muhakkak ki içtimat bünye- mizde aksayan mühim noktalar vardır. TEYZE Toplantılar, Davetler Gülhane Müsamereleri Gülhanenin mutad tıbbi müsame- resi 3/2/934 parzar günü saat 10,30 « 18,80 a kadar devam edecektir. Arzu eden mes'ekdaşların gelmeleri rica olunur. Halkevi Konferansları Halkevinden: 1 — 4/2/935 pazar- tesi günü snat 18 de Evimiz merkez sa'onunda Dr. bay Şükrü Hazım tara- fından ( Çocukların ruhi terbiyesinde ana ve babaya düşen vazife ) mevzuu Üzerinde bir konferans verilecektir. 2 — Yine 4/2/935 pazartesi günü aaat 20,30 da Beyoğlu kısmımızda Temsil şubemiz tarafından (Himmetin oğlu) piyesl temsil edilecektir. Bu konferana ve temsil herkese açiktır, / Talihli — Monşer, senin talihin var- mış, seninle beraber otomobilin Dünya İktısad Haberleri Acunda Sanayi Durumu . Uluslarası Kurumu aylık Istar tistik — bülteninin son çıkan sayısın- Bazı memle- ketlerde | 4 i acun — sanayl sanayt — | durumunu ortaya gerilemiştir | koyan güzel bir Haa eee yazı vardır. Buna bakılırsa (1934) yılı başındanheri yukarı Amerika Belçika ve Fransanın sanayi ça- lışması gerilemiştir. Bunun aksine olarak Almanya, Danimarka, Ital- ya Norveç. İsveç ve Şili'nin çalış- masında bir arka vardır. Bazı memleketlerde de bir artma baş- “lamışsa da bu durum Haziran - Temmuz aylarında değişmiştir. 1933 yılı ikinci teşrin ayındaki vaziyete bakarak 1934 yılı ikinci teşrindze Almanyanım sanayii ça- lışması yüzde 20; İsvecin yüzde 19; Italyanın yüzde 15; Kanada« nın yüzde 9; Polonyanın yüzde 8 artmıştır. Buna mukabil Fran- sanın yüzde 13; Holandanın yüz- de 5; Amerikanın yüzde 4 nis- betinde azalmıştır. * Cenevreden - yazıyorlar. Ulus- lararası Kurumu istatistik bürosun- dan alınan bi'ge- lerine göre acun alış verişi son aylarda çok azal- mıştır. (1934) yılı son Üç ayında acun — ticareti, altım — hesabile, (1929) deki durumun ancak yüzde (32,5) varabilmiştir. Yeni yüzde (67) buçuk — gerilemişlir. Bir yıl önce alınan neticelere bakılırsa (1934) yılı alış verişleri (1933) den yüzde (6) daha azdır, Xe Acun alışverişi geriliyor Tokyodan yazıyorlar; Mançuko tükı'ımıti. Mı:çıı- o merkez ban- ,m'",'” gü kasile yaptığı te- diş ihracını | maslar neticesinde memleketten gü- müş ihracını zorlaştıran bir sürü kararnameler — çıkarmıştır. Son zamanlarda buradan İngiltere ve yukarı Amerikaya yapılan büyük gümüş — sevkiyatı bu kararların alınmasına sebeb olmuştur. Umumi surette gümüş İhracını gözönünde tutan kararlar arasında yolcuların üzerlerinde gümüş para çıkarmaları da yasak edilmiştir. Her yıl burada- çalışmıya gelen Çinliler — mevsim sonunda Çine dönerken beraberlerinde kazan- dıkları paraları da götürürlerdi. Ba paranın yekünu yılda 30 mil- yon gümüş doları bulmakta Idi, Bu yeni karar üzerine bu paranın da memlekette kalacağı anlaşıl- maktadır. Bütün bu kararlar neticesinde itibarı sarsılınıya yüz tutan Man- çuku parasının tekrar küvvetle- neceği temin olunmaktadır. Istanbulun Geleceğe Aid Plânı İhtisas Komisyonu Elgöh_ Adlı Bir - Mimarın Plânını Beğeniyor Güzel İstanbulun Bir köşesine bakiş Istanbulun müstakbel plâmnı yapacak ecnebi mütehassısı tayin etmek Üzere teşekkül eden jüri heyeti dün öğleden sonra, vali ve belediye reisi Bay Muhiddin Üstündağın — başkanlığında — top- landı, Dünkü toplantıya, jüri he- yetine sonrailan — iltihak etmiş olan, Bay Yahya Kemal de İş- tirak etmiş bulunuyordu. Jürl heyeti, bundan bir müd- det evvel, İstanbulda birer ay tetkikat y ak birer rapor vü- cuda getirmiş olan Üç mütehassıs mimarın raporunu ihtisas gözile araştırmak maksadile, bir komis- yon tefrik etmişti. Bu komisyon, her Üç rapor Üzerindeki etüdlerini bitirmiş ve bir bulâsa meydana getirmiştir, Dünkü toplantıda komisyonun tedkik raporu okundu. Raporda, Agache, Lambert, Elgöch lsmin- deki — mütehassısların, — Istanbul hakkındaki fikirleri birer birer tahlil ve hulâsa — edilmektedir. Şehrin liman, iktısad, ticaret, gü- zellik, şimendifer, kültür, turizm, sıhhat bakımlarından, ayrı ayrı fasıllarda, vaziyeti izah olunmak- tadır. Okunan rapora göre, ihtisas komisyonu, daha ziyade Elgöchin fikirlerini muvafık bulmaktadır. Öğrendiğimize göre, Istanbu- lun plânı bu Alman mimara yap-« tırılacaktır. Bu husustaki son ka- rar yarın tekrar toplanacak - Jüri heyetinde verilecektir. Agache, İstanbulu düz ve boş bir saha farzederek, yeni bir şehir kurmakta, herşeyin yerini değiş- tirmektedir. Agaşın plânının tat- biki çok masraflı görülmektedir. Lam Bert de keza, birçok “Ka- ra Politen,, ler, asma köprülerle, büyük işler teklif etmektedir ki, plânın tatbikini geciktirmektedir. Elgöchise, Istanbulun bu gün- kü anahatlarını hiç bozmamakta, hattâ, yolların istikametini bile d.ği;urıııııılıledlt. Yalaız. bu- günkü vaziyeti, muhtelif şekiller- de ıslâh etmektedir. Bundan baş- ka, belediyenin başarmak Üzere olduğu - bazı işlerde Elgöchün noktai nazarı tevafuk etmektedir. Meselâ Şehir stadını Yenibahçe- de Şehir tiyatrosunu Şehzadeba- şında yapmaktadır. Beyazıd meydanını, üniversite ve kültür sahası olarak — bırak- maktadır. Galatadan Şişliye kadar uzanan tramvay yolunu aynen bırakmakta, yalnız bu yolu geniş- letmek için yaya kaldırımları kak dırmakta ve tahtezzemin yapmak- tadır. Ovakit yol, yalnız otomo- esnaf cemiyetlerinde bil. — ve — tramvaylara mahsus olacaktır. Bizans ve Osmanlı — tarihine aid bütün abideler oldukları yerde kalacak, yalnız bunların otrafına küçük parklar vücude getirile- cektir, Elgöch Brezilyanın merkezi olan Rio « de- Jeneyro şehrini yaptıktatimsonra, çok şöhret ka- zanmış — bir. mimardır. — İstan- bulun plânını tatbik — için mimar, şehri kısımlara ayırmakta , ve yavaş yavaş bütüm plânın tat- bikini temin etmektedir. Bunun için de çok aceleye İürum olma- dığını söylemektedir. Yüz sene evvel yapılmış olan Parisin plâ- n da, henüz geçen sene ikmal edilmiştir. İstanbul plânının da, elli senede tamamen tatbik edi- leceği ümid edilmektedir. — Akdenizde Fırtına Bir Vapur Batmaktan Bin Zorlukla Kurtuldu Alanya, 2 (Hususi) — Buğ- day yüklü “Ebuslah,, vapuru, şiddetle hüküm süren fırtınadan bin bir zorlukla kurtulub, bütün — anbarları ve kamaraları su dolu olduğu halde buraya iltica etti, Lehistan Ve Şark Misakı Varşova, 2 (A. A.) — Lehle- tan Hariciye Bakanı Bay Bekin siyasal nutkundan sonra söz alan demokrat meb'uslardan Stronski demiştir. ki: *— Lehistan - Almanya ade- mi tecavüz misakına bir sır şekli verilerek iki memleket arasında bir anlaşma bulunduğu kanaatır nn verilmesi hatalıdır. Polonyanın ittifaklarını bırak- tığı havadisinin şayanı esef oldu- gunu bildiren meb'us, Şark lo- karnosuna temas ile Polonyanın prensib itibarile bu fikre iştirake hazır olduğunu — bildirmesi ve emniyet temin eden bu gibl umu- mi vesikalara İltihak etmesi (â- zım geldiğini söylemiştir.,, Bir sosyalist meb'usu da, bu gibi mühim meselelerde hüküme” tin noktainazarının millete lâyıkile Hd Xe Biy e 3 haştea a SS n £ bildirilmemesinden — şikâyet et | miştir. K Almanyada Lonca Esasınâ Dönüş | Berlin, 2 — Bütün Almaf çiftçi ve rencber çocukları, yiye” cek maddeler için kurulacak 01" terfi birer sene sitaj yopmıya mec tululmuşlardır.