Büyük resimil roman aammmmamame 4 <ammmmmaman Vazan : Sormed Muhtar Alus |K| GÖNÜL BİR OLUNCA.. £T .« L e 9385 Samanlık Seyran Olur ! Taş Gerdanlık Pek Yakışıyordu Geçen tefrikaların hülâsası; 35 sene evvel, bir geker buy- ramı günü, vüzeradan ve pa- dişaha çatkınlardan Atâ Payas nn konağındaki harem — kabul #alonu, İçinde omuz omuza kadın misafirler... Paşanın ha- remi hanımefendi — ile ablan ertanca hanımefendi, baş kana- pede, yan yana oturuyorlar, gelenleri — derecelerine — göre, hürmetkâr, lâkayd, soğuk kare gılıyorlar... Bu at koşturacak derecede büyük salonun esüsü, ziyoeti — tarifsizdir, — kalemkâr üşleri, — mobleleri, — olcibicileri fevkalâdedir... Herkes kanape- lere, koltuklara, sandalyelere #rasiyle oturmuş. İleride vü- kelâ — ve vüzera — familyalari, sonta — paşa ve bey sileleri, yerdeki erkân — minderlerinde oavalacoz takım... Atâ Paşanın haremi d0, 46 liktir. Şişman, beyaz, boyluca, hasılı yakışık» hca bir hatundur. Yine o körolası merak rahat vermiyor; salondaki simaların da bir enstantanesini çek diyor. Atâ Paşanım hanımefendi 40 « 4$ lik. Boyluca, etine dolgun, Şişmanın — boynuzu, kulağı m olur? Açıkçası şişman. Sarıya boyadığı saçlarının ön- lerini maşalamış, kıvırmış, kabart- mış; kühkülleri öyle taşmış ki alnt görünmüyor, kaşlarını kapatı- yor, gözlerinin bile içine giriyor. Gelgelelim kulak yanları, ense tarafları, üvey ana elile, zeytin- yağına bulanarak çiti yapılıb da sıkı sıkı taranmış, sonra çeke çeke örülmüş mahalle kızları saçı gibi gergin mi gergin, dızbi mi dızbi... Başında, yarım arşın boyda, yana yıkık, hazinedar ustalarkâri hotoz. Hotozun sol kıvrımının üs- tünde, kuyu fındığı kadar inclli bir iğne; sokağa at, beş yüz altını ak.. Sağ kıvrımının kenarında, manda gözü kadar bir zümrüt iğne daha; bunu da sokağa at, bin altını cebe koy. Çehre top, yanaklar yahni, gerdan gabgablı; kaşlar seyrek, göz kapakları - kirpiksiz, kirpik kenarları kırmızı; sürmeli olduğu halde yine kızıl; ( iki gömlek fazlar sına bicilgan derler) yanaklar, bu- run — çilli.. Bu kirpiksizlik. ve — çillilik, görenlerin içine: (hikmetine kur- ban olayım, Yabudi mi bu? ) dedirtiyor. Çatlak dudaklı, ucları gemli, böyükce ağzının içinde, Üst çene- sinde, dişçi Hayde yapısı, boydan boya altın, bir sıra vidalı diş.., Kulakları ufarak ve güzel; kuzu kestanosi büyüklüğündeki tek taş küpeleri — taşıyamıyacak — kadar narin.. Çenesinin sol yanında, kılları kıvrık Bir et beni. Boynu hiç yok; amma we derece yok, omuzlar kulakların altından başlamış; göğüs te öne doğru birdenbire bombeleşmiş. Sımsıkı korse, ne var ne yok öyle bir yukarı taşırmış ki başını eğse burnu memelerine doku- nacak. Sıra taş gerdanlık, et kat- merleri arasında nâbedid olmuş. Yalrız aradan, ortadaki Peru pırlanta (cel) der gibi başını gçıkarmada. Şişman — dedik; binaenaleyh bel, böğür urama. Göğüsle kak- çalar bir hizada, karın ise kün- bet kadar, Divan durma - vaziye- tine — geirse (niçin — durmasın 'vura çıkıyor a ), ko'ları kavuş- | Atâ paşanın haaımefendinin 10 sene evvelki resmi mayacak: dokuz aylık hamileden farksız olacak... Zümrüdlü, incili, firuzell bile- ziklerin boğduğu kolları tombul tüysüz ve beyaz. Damla yakut, gök yakut, elmas yüzüklerle dolu parmakları yumuk yumuk. Güver- cinlere benzeyen elleri pamuk gibi.. Boyuna, kalıbına rağımen ayak- larındaki atlas iskarpinleri küçük mü küçük 35 şaumara diye yemin etsen başından ekmek çevirmeya lüzum yoktur; yeminin çarpmaz. Akça pakça, etli budlu,, anha minhı, yakışıklı hatun değil mi? Elblsesine "gelelim: Efendi — mağazasının (etin * anlıyacağımız — şimdiki, Orozdibakın ), karşı köşesindeki Nişan'ın dükkânından kestirilmiş, Galatasarayın cümle kapısı karşı- sındaki terzi Efijeniye diktirilmiş olan fistanı, ağır mal kumaştan, bol tenteneye, tüle, garnitüre boğulmuş son moda bir tuva- lettiş hattâ yaşına göre fazlaca gene harciydi. Göğsünün beyzi dekoltesinde makas ziyadece kaçmış, kollar dirseklere kadar kısaltılmış, kor- sajın omuz başları, belin yanları dantel anglezler, boncuklu harc- lar, kadife volanlarin donatılmıştı. Etek kloş v& uzundu. Altında kolalı iç etekliği bulunduğu İçin kabarık duruyor, yürürken hışır hıpır ediyor, başka bir halâvet veriyordu. Elbisenin Üstünde de mücev- her eksik değil Kalbin üstüne gelen yerde, bir bayrağı zümrüt öbür bayrağı yakutlu, teferruatı elmaslı, Armai Osmani modelinde bir boroş... Beyzi dekoltenin en söbü noktasında, kanatları yakut, zümrüd, firuzeden, Üst tarafı pır- lantadan bir tavus kuşu, Sol kolun altında, korsajı etek- liğe bitiştiren mahallin az önünde ramazan — mahyalarındaki — çilte kayığı pek andıran... İğne mi desem, boroş mu desem, bir ce- vahir... Tam mütenazırında, yani şimdilerde apandisit noktası de- diğimiz o netameli noktada baş- ka bir cevahir; bu da boroş olsa gerek, Nasıl tarif edeyim ?.. Hani viyaziyede bir namütenahi İşareti vardır, ona — benzer bir şekil. Üstünde, iç içe geçmiş üç çenber; çenberlerin ortasında mini mini kuşlar. Hanımefendinin ablaları — or-« tanca Hanimefendi, — yaşca da, gösterişce de hemşiresinden hayli ! | geçkin gözükürdü. O, kendini daima küçültür, (ınıuıdılu fark tam iki buçuk yaş, hattâ iki yıl İ | iki aydır ! ) iddiasını güder, kar- [ deşi de kafa sallarsa da hakikat- te dokuz, on yaş büyüktü, Do- mek 50, 55 llk oluyor. | Ortanca —Hanım, hemşiresi kadar eli yüzü düzgün, göze çar- pici değildi. Küçüğü —nekadar C duru beyaz ve kumralsa bu oka- dar esmer, daha doğrusu habe- şimsi idi. Boyu daha uzunca, vücudu daha nahifceydi. Bunları yan yana görenler ve kim olduklarını: - bilmiyenler yeknazarda kardeş olmaları ihti- malini hatıra getirmezler, ya iki elti, ya gelin görümce, ya İki dünür veyahud iki ortak sanırlar- dı. Hemşire olduklarını duyan- lar da herhâalde anaları başka, biri odalıktan doğmuştur zannına düşer, içi fecuz olanlar, büyük mutlaka arab halayıktan — olmuş- tur fikrine zahib olurdu. Hatunun kirli karalığını söyle- dik. Teni bu levinde olanın saçı ne renkte olacak? Tabil siyah, hem de öylesine ki yağız at kuy- ruğu gibi siyah... ( Arkası var ) Eskişehir Icra ve iflâa me- murluğundan: 25 Nisan 928 günle- mecinde iflâslarına karar verilen Eski- şehirde — Karspazarlı zade” Hüseyin Hüsnü, İsmail Hakkı ve Münibin bu güne kadar iflâs işi gerek alacaklıların toplanmasından ve gerekse bazı sebeb- lerden ötürü sonlandırılamamıştır. Müf- lislerin iora tetkik mercüne şikâyetleri tzerine merci tarafından 14-11-934 gün- lemecli verilen karardan iflâs işinin gimiyekadar gereği gibi yapılmadığı anlaşılmış ve işin gereği gibi yürütül. mesi hususu memurluğumuza havale edilmiştir. İşin #onlandırılması ve mer- cün yukarda adı geçen kararmın yerine getirilmesi için dairemir, lora ve iflâs kanımuna ait ye 13307 sayılı kararna- menin 56 mc1 maddesi mucibince ala- oaklıları fevkalâde bir toplanmaya çağır- mağa lüzum germüştür. Toplanmada illâs idaresini teşkil eden zevalın ih- malleri görülürse bunların tebdilleri hakkında bir karar verilmek ciheti gö- rüşülecektir. Toplanma 35 Cumar- tesi günü şaat 14 te Eskişehir iara da- iresinde yapılacektır. Bu toplanma mü.- zükete nisabı basıl olmaması yüzünden mümkün olmuzsu tasfiyeye dairemize devam olunacaktır. Kararlaştırılan gün- de müllis Karapazarlı zade Hüseyin Hüsnü ve İsmail Hakkı ve Münibin bütün alacaklılarının veya mümoessille. rinin toplanmıya iştirak etmeleri ilân olunur. Bergama İcra Memurluğun- danı Bergamada muklm Nevrekoplu Rüstem'in İstanbulda Sirkecide Bal. kan ötelinde mukim iken tegayyüp ettiği anlaşılan Bulgar tebaasından Petko Kola zimmetinde noter sene- dine müsteniden alacağı olan 262 Kiranın temini istifası zımnında borç- huya sid olup Üçüncü gahis — sifatile vekili avukat Halük nezdinde emane- ten mevcut birl faizi alınmış, diğeri faizl alınmamış yüzer liralık iki adet hazimne bonosu haczedilmiş olmasına binaan İcra ve İflâs kanununun 103 ün- cü maddesi hükmüne tevfikan borç- lunun bir diyeceği varsa tarihi ilân- dan itibaren 15 gün zarfında Bergama İera dairesine müracaati lüzuml borç- 1 luya ilanen tebliğ olunur. — (295) Cuma Günkü Müessif Maç Galatasaraylı Avni Ve Salâhaddin Hastanedel ( Baştaratı 1 inci yüzde ) din de Şişli Sağlık Yurdunda yatmaktadır. Bu münasebetle alâ- kadar teşkilâtın fikrini öğrenmek için İstanbul mıntakası ikinci reisl Bay Fethi Tahsine müracaat ettik. Bay Fethi Tahsinin bize söyledik- leri şunlardır: * — Cuma günkü maçda ben yoktum. Fakat ertesi gün esefli hâdiseyl öğrendim. Biz teşkilâtcı- lar için böyle bir neticenin arzu edilemiyeceğini — elbette — takdir edersiniz. EBlr arkadaşını ölüm hâline getirmek istiyen bir sporcu tasavvur edilebilir mi? Bir sporcun- un harcketj, yaptığı şeyin sağlam bir. dimağ mahsulü — olduğunu gösterecek — şeydir. — O şey, bu rektir. Arkadaş çiğneyen — ve ezen adamın haraketi, şübhe yoktur ki sağlam dimağlı bir adamın harcı — değildir.. Orada — hatalı | yar midir? ve ne — dere- ceye kadardır? Buna şimdiden bükmedilemez. Üç kişinla yara- lanması, ortada hatalı olduğunu açıkça gösterir. Fakat bu cihet #Sarahatla anlaşılmak için hake- min raporu, saha komiserlerimi- zin müşahedelerinin öğrenilmesi Tâzımdır. Pazartesi günü futbol heyetinin mutad toplantısı vardır. Hakemin raporu oglün beheme- hal heyete verilmiş olacaktır.| Sa- ha komiseri, Bay Necmeddin | Atamandı. Onun da müşahadesi | alınır. Bunlar kâfi gelmezse, teşki- Tâtın maçta bulunan diğer azalarının gııeh ycnllııılı aynl dıl'“-* şereflidir. Ve bunu, böyle Wq mek zaruridir. Bu zoerureti lamıyanlara, biz bunu bdl.# tertibatını alacağız. 4 Nitekim bir zamanlar yit çığrığından çıkan maçları, ıw“ şekline, bu tertibat say t sokabildik. Nizami merhale! derecelerden geçmek şartile, bi talı kimselerin cııılındınlıî ları muhakkaktır. Fakat bu, nız teşkilâta aid bir hizmet df ğgildir. Bunun dışında klüblet? düşen bir vazife vardırki o dk azalarını, bu ruhi halete göre bif zırlamaktır. Son söz: Müteessir ve müt€ essifiz. Vazifemizi yapacağız *? hatalıların cezasını vereceğiz. Fr kat kulüblerden de yukarda kaj” dettiğim yardımı yapmalarını W Ş ça Sdlyüren c SN Brliksel Canevre Solya Amaterdam , 1743 ESHAM vı_ I.ı-uı—ınî'ıw » (Hümlie) 10,— | 1033 letikrazı müşahedelerine müracaat edilir || » (Mücssis) 97,— | lstikram Dahür 94,2$ Osmanlı Bank, 2380 | Düyunu Mu. ve hakikat böylece, mevcud taa- mül, nizamname ve beynelmilel esaslar dairesinde meydana çıka- rılır. ve çıkarılacaktır. Bu maç münasebetile değil, fakat bilvesi- le kaydetmek İstiyorum ki son zamanda, takımlarımız arasında gittikce göze çarpan bir meyil var: Maçlar, #porculuğun - centil- mence olan ruhi mahiyetinden uzaklaşıyor. Daha doğrusu hiç kimse sporda yenilmeyi hazme- demiyor. Halbuk! gerek yenmek, Selünik , — Heliş Anadolu wS0V. 76,— | Yramvay . N GÜP, 2800 | Rıhtim Sinirli olanlar... Kederli bulunanlar... Pek yakında SÜMER Sincmasında gösterilecek olan KAHKAHA KRALI Bu akşam snat $0dü D Ll.OYD'un KEDİ AYAĞI Kgııenıd Sar'ee baraa AUADA Slgikeakii Yazın * Bakak .—a Eski Frıııııı tiyatrosunda Bu akşam saat 20 de KIYAMEİ GÜNLEHİ DELİ DOLU Öperet Harp ııhıılıdndı cekllmlv Yazanı Ekrem Reşid hakikt bir Film, Besteliyen : Cemal Reşid KİMSESİZ (Eski Bikes Romanı) , HECTOR MALO T'un meşhur romanı Sinemaya alın ılıııııı. çok güzel ve çolı hisst bir macoradır. Bu Porşembe akşamı S AR A Y Sinomasında