22 Ocak 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

22 Ocak 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

LT U Dünya Hâdiseleri Viyanada “Bir Amatör FHırsız ! Viyana gazeteleri bir apartı- manda bir kalpa- ıııuıl_ tesis ;:ılıı:e:ıkâınnll;İ edilir? | tın diğer bir hir- sızı ele geçirme neticesini verdi- ğini yazıyorlar. Aranılan sahtekâr Karlo ismin- de bir adamdır. Fakat zabıta memurları yalnışlıkla bu adamın apartımanına girecek yerde alt katta Hennmann adını laşıyan bir adamın — dairesine girmişler ve bu da'renin binbir çeşid (Biblo) dolu bir müze halinde bulundu- ğunu görerek hayretta kalmışlar- dır. Yapılan tahkikat neticesinde anlaşılan şudur: Hennmann amatör bir bhır- sızdır. Sılk sik apartıman tutmak maksadile dalre gezer, her fırsatta küçük bir biblo aşırır, fakat satmaz. Evine getirib saklarmış. Yalnız kendisi sorulduğu zaman hırsızlığı kabul etmemiş 1 — Müze tesis edecektim, ce- vabını vermiştir. * İHasust mı all müşkülât — karşısında kalması dolayısile Adli- N yeye müracaat e- derek tasfiye edi- İrikası tekra ruyara e mesini — istediğin- açıldı den dolayı kapa- tılmış olduğunu yazdığımız Fran- sanın meşhur ( Sitroen ) otomobil fabrikası tokrar açılmiştır. Mu- yakkat kaydile tasfiyo komis- yonu tarafından işletilmektedir. Yalnız, eskidden 25,000 amele- nin çalışmasına mukabil şimdi çalışanların — sayısı (1200) kişiden ibarettir, yapılmakta olan iş te müstacel hususata inhisar etmek- Ihyası için alacaklıları tarafından sahibi M. ( Mişlen ) e salılması aris çuulırl 8 yaşında kayarak yere düş- Mmuvaffak olduğunu yazıyorlar. diriyormuş, — oradan — geçmekte — Mösyö dövmeyiniz, - ben belinden — yakalayarak — hayvanı birikerek hâdiseyi —aeyretmekte tedir. Maamafih fabrikanın tamamen yeni bir şirket kurulması, veya fabrikanın ( Mişlen ) — lâstikleri mevzuubahistir. * bir kız çocuğunun don dolayısile — ayağı % ĞTT giri — kaldırmıya Beygirin sahibi bayvanın ba- şına geçmiş, boyuna kırbacı İ olan- bir kız çocuğu görmüş, acımış : . ? size yardım edeyim, demiş ve zayıf kollarının bütün kuvvetile kalıdırmıya çalışmış ve kaldırmış! Çünkü * caddenin — kenarıta olan erkekler ulanmışlar ve hep biclik olarak yardıma koşmuşlar, H 22 2 nci KÂNUN 935 76 — Arabi a Rumt 9 Tei Kiaun 1380 n üğietümün Vakit J Eza >1/Vasnttl Varit (xa l | Vasa Güneş | 208 (7 20) Akşamliz — |17 17 Öğe |Tiz|iz 25| Yalsı Di 6 a 47 v ikim l M 57f İmsak | izasl 3 36 WT Şevsal 1353 ——— —H SON POSTA Ikinri kânun 22 Tarihi m;saiı.ane Âli Cengiz Oyunu Bu, Pek e $ & Kiipe “Konyadan Âdil imzalı bir biti al. dim, Saygı değer okuyucumuz, benden dilimizde dönüb dolaşan bir takım söze lerin ne demek — olduğunu soruyor. Bunlardan biri “ Alicevgiz oyunu ,, dur. Dilimizde bu biçimde dönen şu #sözün aslı Âli Cevgiz oyunudur. Âl, sile ve çoluk çocuk anlamına Araboa bir söz- dür. Bu sebeble gu sör, “ Cengiz aile- #i oyunu,, demektir. Oradaki “âl ,, in Ali gibi söylenilmesi yanlışlır. Sözün temeli de Cengiz çocuklarının güdegel- dikleri insafsız siyaseti hatırlatmak kay- gusudür, Şu müsahabede anlatınak is- tediğimiz oyuna bu adın verilmeni, Cengiz torunlarının siyasal işlerde acı- mak bilmeyişleri, Güşmanların oöük- larını kökünden yıkageldikleri yüzün- dendir. Yoksa oyunun, daha — doğrusu masalin Cenigizlilerle münasebeti yok- bur.,, M. T Halk masallarında açık, veya gizli nükteler vardır. O masalları uyduranlar halka içtimai, ahlâki, sizasi, hattâ edebi öğüdler ver- mek kaygusunu güde gelm şlerdir. Âli Cesgiz oyunu adını taşıyan masal da öyledir. San'at kıskarc- hğımı kötülemek için uyduru- muşlur, Kim bilir hangi çağda ortaya atılan Âli Cengiz masalı, zaman geçtikce unutulmıya yüz tutmuş, dillerde yalmız adı söylenir o muştur. Hemen hepimiz, yaman bir oyun karşısında Âli Cengiz oyunu deriz, lâkin bu oyunun ne demek — olduğunu — düşünmeyiz, halbuki, çocuklara âhlâk dersi vermek iç'in uydurulan bu masal'ın aşağı yukarı bir değeri vardır. Düşünce bakımından çocukcadır. efsane tarzındadır. Lâkin gözet- tiği maksad bakımından boş bir uyduruş değildir. Masal şöyledir: Biinmiyen bir çağda, yine bilinmiyen bir ülkede bir san'atkâr vardı. Adı neydi? bilinmez. Yalnız bu adam, toşra- ı altın yapardı, kuşa dil verirdi, balığı arslana çevirirdi, açık ba- vada yağmur yağdırırdı, gökten 1âpa lâpa kar düşerken yanında- kilere sıcaktan ter döktürürdü, Büyücü değildi, üfürükçü de- gildi, gözbağcı değildi. Lâkin elinden her iş gelirdi, yaptığı işler akıllara durgunluk - verirdi. - Pa- dişahından — oduncusuna kadar herkes - bu adamdan yılardı. Çünkü zindana atılsa rüzgâr olub çıkacağına çuvala konub denize bırakılsa köpükleşib kıyıya sü- züleceğine inanılırdı. Bu korkunc ustanın kötü, çok Üdrl) kötü bir huyu vardı. San'atini son derece kıskanırdı, ti'simli - bir sır gibi saklardı. Çıraksız yaşaya- mazdı, yaptığı işler ve gösterdiği hünerler için bir, iki yardım- cıya ihtiyacı vardı. Lâkin yanına adığı çırakların kendi sırrını bi- raz anlamıya başladıklarını sezer sezmez canlarına kıyardı, ağu ve- rib öldürürdü. Işlediği cinayetleri ustalıkla becerdiği, ortada ip ucu bırakmadığı için kolay kolay ce- zalandırılamazdı. Hoş, ona ne | ceza yapılırdı ki?.. Suda boğulk- mıiyan ateşte yanmıyan, kılıçla doğranamıyan, okla delinmiyen bir adamdı! Yalnız halk, onun sık sik çe rak değişlirdiğini, yanına aldığı genclerin de hep öldüğünü görü- yerdu. Bu yüzden hiçbir ana ba- ba, çocuklarını artık onun yanına çırak vermiye yanaşmıyurdu. Bir gün o, çıraksız kaldı. Sokaklarda dellâl dolaştırarak — istek eden delikanlıların kendi yanında çr raklığa gelmelerini bildirdi. Yu- vasının biricik yavrusu, anasının babasının göz bebeği olan bir genc, dellâli duyar duymaz eve koştu, korkune san'atkârın yanın- da çıraklık etmek için anasından babasından İzin istedi. Onlar, bu izni vermediler, herifin her çıra- ğına ölüm geldiğini anlattılar, çocuğa dinletemediler. De'ikanlı ne pahasına olursa o'sun, onun yanına girmek istiyordu. Zavallı ana baba, sözlerinin dinlenmediğini görünce ister iste- mez ramı oldular, ancak gözünü dört açması için uzun uzun öğüd | — Gavetenin esrat garisile bir sütanun iki satırı bir (santim) sayıtır. 2ee Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şanlardırı 3--'Bir pantimde — vasatl (8) kelime — vardır. do İnce ve kalın yazılar tutacakları yere — göre sanlimle ölçülün 7 Eski Bir Masaldır Usta ile çırak yaman bir savaşa gi- rişmişlerdi. Ustası darı oldu, öteki de hemen serçeleşib dazıları -top, lamıya koyulda. verdiler, çocuğu serbest bırakti- lar. Delikanlı, san'atkârın evine “gitti, elini öptü, çıraklığa geldi- geni söyledi. Artık iki adam el birliği!'e çalışıyordu. Çocuk, usta- sının takımlarını taşıyordu, yapı- lan oyunlarda ona ufak - tefek yardımlar yapıyordu. Fakat delikanlı, ustasına karşı daima alık davranıyordu. En de- gersiz, en kolay işleri bile on kez, yüz kez söylenmedikce anla- mamış görünüyordu. San'atkâr, öonun temiz ve kendine bağlı oluşundan sevinc duyuyorsa da alıklığından son derece alınıyordu. Çok defa çırağını — dövüyordu, Bununla beraber alıklığın yaradılış iişi olduğunu düşünüb pek tstü- ne de varmıyordu. Daha doğrusu çırağın vurdumduymazlığı -kendi işine de yarıyordu. San'atkâr, bu son çırağın sır çalacak bir değerde — olmadığına inan getirmişti. Ondan ötürü de evinde yapa geldiği büyük - sına- malarda, denemelerde — ihtiyatlı davranmıyordu, san'atinin incelik- letini açık tutuyordu, çocuğun bir şeyler sezemiyeceğini sanıyordu. Halbuki çırak, aklıevve | bir de- likanlı idi. Anlayışı çok keskindi. Hiç sezdirmeden ustasının bütün srlarını öğreniyordu. Bir gün usta çırağını çağırdı: “ Ben bir halı olacağım, beni omuzla, saraya götür sat,, dedi ve hemen bir balı oluverdi. Çırak eşine yer yüzünde rastgelinemiyen bu pek güzel halıyı saraya gö- türdü, sattı. Hükümdar binlerce altın vererek aldığı halıyı kızına verdi, o da odasına serdirdi, lâkin geceleyin halı kayboldu. Hüküm- dar, bu tubaf işin aslım araşt- rinca san'atkâr saraya geldi, yap- tığı oyunu anlattı. Hükümdar son derece kızmak- la beraber birşey yıpıl_nldlı yalnız her tarafa tellallar çıkardı, buy- ruklar gönderdi, — bu san'atkârı yine san'at yoluyle yenecek — hir hüner sahibi çıkarsa ona kızını vereceğini ilâm etti. Abdal rolü oynıyan çırak, buü ilânı duyunca saraya gitti, ustasile boy ölçüşe- ceğini söyledi. Hükümdar, hemen emir verdi, binlerce adamın önün do ustasile çırağını hüner yarışına ilk deneyişle çırağın birçok şeyler öğrendiğini sezdi, Ali Cengiz oyunu adımı verdiği son hüneri yapıb çırağını mağlüb —S ' Kari Mektubları IİBir Saatlik ' Mesafeyi 4 Günde Alan Mektub — Ankaraya — otomobil ile BW saat mesafedeki Çubuk kaz: u oturan kızımın bana — yazd mektubu tam dört gün — sonfâ aldım. Bir kere de benim yazdi? | ğım meklub oraya 15 gü | vasıl — olmuştu.. — Gümülcün oturan dayı zademin yaz mektubları da 3 günde alıyo Elr başka ülkeden yazılan m tubu 3 günde, Ankaraya bir sadt uzaklıktaki yerden yazılan mı tubu da beş günde almak! garabet göze çarpmaz mı? ÇWr buktan Ankaraya hergün otob servisleri olduğunu da gözönün bulundurmalıdır. Hamam önünde sabi Emniyeti umumiye memur: — | larından Cemali Halicten Şikâyat J Her sabah saat altıyı bel geçe Kasımpaşaya gelen vapdf birkaç gündür 6,15 te gelm dir. Bu teahhur dolayısile 6,25 trenine yetişemiyor - ve v mize geç kalıyosuz. Haliç Şirke* tinin nazarı dikkatini — celbı menizi rica ederiz. Şark Şimendifer Kumpanyati Yedikule fabrikamı işcilerine den Hulüsi Ankarada Cum ür. Riyaseti musl” kasından mütekaidi Bay Mustafa Eagil'* | — Adresinizin lütfen bildirik — mesini rica ederiz. n A | etmeyi tasarladı, bir tiki şekline girdi, çırak, dakika geçirmedi. — bir köpek oldu, ustasına saldırdı. San'atkâr, canının alınmak üzert olduğunu gördü, bir avaç dari olub yere dağıldı, çırak hemeli bir serçe biçimine — büründü dağılan — tanelerin — birleşib dü başka bir biçim almasına meydati — vermeden onları birer birer top" lamıya girişti. Beş on saniy€ | sonra ortada darı kalmamıştli ıl san'atkârın da — varlığı — sönüb | gitmişti. Çırak, bu zaferden sönrü | silkindi, yine bir delikanlı oldur | O vakit, ustasının cesedi de yerdö — göründü. Bütün bu ovunlar, ustü ile çırağın boğaz-boğaza gelmi" sinden -başka bir şey değildk Genc, ihtiyarı altetmiş oluyordu! İşte âli Cengiz oyunu sözlür — bu masaldan İleri gelmektedir. — | f * Büyük şark şairi Şeyh Sadiı usta ve çırak — münasebetlerit” — de çırağın nankörlük edebi” leceğini göstermek, ustayı " böyle bir nankörlüğe — karfi hazırlıklı — bulundurmak — İçif | Gülistan adlı — kitabında nefif bir hikâye yarar. Bu h.kâyeye gör? — usta bir pehlivan, kırk bir ğ düzeninden yalnız kırkını çırı öğretmiş ve artık bende öğretili” — cek oyün kalmadı deyince çırak —| uslasından Üstün olduğunu ü miye, böbürlenmiye bz şlamış. F” kat, âli Cengiz masalında ol a gibi, usta ile çırak arasında bir A imtihan tertib olunduğu yakit | usta, — kendi — içia -H.g 1 kırk birinci oyunla çırağı Y" | maskaraya çevirm.ş | : —.' | Bu da ayrıca ibret verici masall,.

Bu sayıdan diğer sayfalar: