i yöre il EMİ ümmeti ül 8 İkinci könun Siyaset Alemi ) Ülküsüz Memleketlerin Akıbeti Ulusal ülkü tanımadan, siyasal bir prensibe o bağlanmadan iş görmeye çalışmak İstemenin en kötü misalini, bize, Havana denilen Antil adalarının ortasmdaki yer yüzü cehennemi gös teriyor. Bu tabiri mahsus kulleniyo- tum: Çünkü iklim itibarile Havzna bütün acunda bir yer yüzü cenneti olarak tanılır. Geçenlerde bir östatis- — kaydindem . çıkarılarak yine Son lada neşredilen bir cedvele göre geçen bir yıl içnda, bu güzel adada üç cümhur reisi değiştirilmiş on kabine kubram olmuş, bir o kadar bükümet tadilât yapılmış. Sokaklarda İç politika “kavgasının adedi ve bu yüzlen ölenlerin sayım ise yüzleri or, uy lavananın bu karmakarışık ha'e NN m tek sebebi, birleşik yoperikann ko'tuğu altında bulunması iktisadi menfaatinin bu Lüyük taban tabana nd olmasıdır. iklim'nin Havana, o — Heniş Çapta şeker yetiştiren © memlekettir. Amerikanın cenub sımlarında da büyük şeker istihsal 4 vardır. : Bu iki ayrı iktaad ini birleştirmek, veni İrREn için bir zarurettir. Bu a ma MEN Yârmanın birsz entrika e a5 yollarıdır ki Hevan:ma bünyesinde Menfaati li sahasıma men- Birleş'k Ames ii korunmu omünizme ranmıyan İşçi Mİ kaman ir yen İr adam Z en İhtiras sabibi bir tehakkğı, başina” getir dt inde etmiştir, uncaya merkezi » S söz edilerek bul meb'usların, içine a eğ sa, li “ yine Nesi a — yap- Hlâş ol and, mali ve siyasal AYANaN yı Miğün Acı vaziyeti, gik sidden hazin iz kez ösüz- Rİ Şi ) MEAN Vani derek aa el arabasını Ba Galib, d » Yerinden fırladı; ben Herkes yerinde oturan, hizmet edeceğim | i Bye se 1 açılmıştı; < #mez olur muyuz? adımla erin kaşlarını çatmış, dik a) iyordu; ) v2 SD, SUS, yalancı me iltifat sağanaklari Beyhan görmüştü, e aş Se Gidi elini Pardı; rek bir çığlık ko- bak, pN€ Börüyoruml Sarı Zam Behiğenin kat, — arkasısıra giren Hil- ». çığlık koparamamış, Boiai yette Kayak» sarsak bir vazi açıldı: mışlı, dudakları yarı —E yebildi? eyhan da gelmiş mi? Di- Amerika Ve Milletler Cemiyeti Ayan Meclisinde Şiddetli Bir İtiraz Yapıldı Vaş'ngton, 17 ( A.A.) — Ameri- kanın Lihey adalet divanına girmesi hakkında Cümhur Reisi Bsy Ruzvelt- in Ayan Meclisine yaptğı teklife, aradan Bay Conson şiddetle itirsz et- miş ve“. Bu suretle Amerika uluslar derneğine de girmiye mecbur Ola- cak! ,, demiştir. , (Son Posta: Amerika Avrupa işlerine kar şmamayı Ana prensib say» dığından uluslar derneğine girme mektedir. ) Havptman Lindberg'in Çocuğunu Kaçırdığı Anlaşılıyor Flemisgton, I7(A.A.) — Lindberg'in çocuğunu kaçırmak suçlusu Havpimanın muhakeme- sinde, yazı mülehassısları, fidyei- necat için yazılan yazıların suçlu- nun kaleminden çıktığını yeniden teyid etmişlerdir. Santiyago, (Şili) 17 — “Hansa,, vapuru tayfalarından bir Alman, Liadbergin çocuğunu çalan adamı bilir olduğunu söylemiştir. Bu tayfa, Alkapone çetesini itham etmektedir. Measikada İsyan Meksiko, 17 — Hükümet kr taatı, asileri ağır zayiata uğrat- mış, 26 kişi ölmüş, 60 asi de yaralanmıştır. Moskovada İhtilâl Suçlula- rının Muhakemesi Moskova, 16 (A. A.) — Yüksek mahkeme Zinovyef ve Kamenefin idare ettikleri Moskova mukabil ibtilâl (Okomitesi (o mensuplarının mubhakemesine başlamıştır. Başlıca suçlular 19 kişidir. İçlerizde Zinovyef ile Kamcnef te vardır. İttihamnamede, suçlular “Troçki,, prensiplerini ( tatbik için ihtilâl çıkarmak teşebbüsile itham edili- yorlar. ( Zinovyef ve Kamenef Sovyet ibti'âlinin eski reislerinden olub Troç- aramam 18/1/9455 Hilkatin mırıltısını duyan Be- hice, boşa gitmiyecek bir vaziye- tin önünü almak gayretile hemen kendini toplamıştı, Beyhana koş- tu; onu kucakladı: — Çocuk! Sen, nasıl oldu da geldin? Türkân, Behicenin omuzuna dokundu: — Öp ablanın elini. Ben, getirdim. Behice, Türkâna dönmüştü: — Güzel sürprizli Konuşurken aklı, fikri Hilkat- te idi; Cevad Galbi elile çağırdı: — Küçük Bey, buraya gel... Cevad galib, bir garson çe- — Emir buyururlar... — Çaydan evvel bir kadeh konyak alacağım. Kalemde mü- meyiz Nuri, piyangodan kazandı- ğı karamelalardan ikram etti, fena halde midem bulanıyor. Cevad Galib, Vasil'e seslendi: — Konyak getir... Vasil, bir saniyede odadan silinmişti, iki dakika sonra elinde konyak şişesile görünmüştü. Türkân, Hılkatin yanma gitti: — Niye durgunsun, şekerim ? Silâh Satışı Durmadığı İçin Gönül İşleri Mahcubiyetinin AE 2 Önüne Geçemi- Cenubi Amerika Muha- Ven Bir Genc rebesi Devam Ediyor Vaşington, 17 (A.A.) — Uluslar deraeği tâli komis- yonunun Boliryaya karşı silâh ambar- gosunun kaldın!. mas hakkındaki tavsiyenin Amerika tarafından nızarı itibara zİınmaması muhtemeldir, Zira kongre ekseriyeti önderleri buna ne Bolivys, ne de Pa- raguây İçin muva- fakat etmemekte- dirler. Koza âyan- dan Conson ie Amerikanın Ulus- lar derneğine işti rakine muhalif bu- lunen szada iki muharebede tatbik edildiğinden dolayı Ambargoyu tasvib etmişler ve her türü değişikliğe karşı geleceklerini bildirmişlerdir. Buna binsen, Dış Bakan'ığınn her oi hangi bir icraatı muhtemel değildir. Bunun!aberaker, Bolivya Ambargodun evvel Amerikadan silâh satın almış ve sonra da devam etmiştir. Bazı mslümata göre, Adliye Ba- Paraguvay başkumandanı general Don Joze Estigarribiya âmharbiyesile bir arada kanlığı, bu hususta Ambergoya riayet ettirmek salâhiyetini haiz olmadığını bildirmiştir. (Son Posta: Bu iki cenubi Ame- rika devleti srasında muharebe elân devam ediyor.) Sardaki Hitlercilik Aleyhtarları Fransaya Muhaceret Ediyorlar Sarın Almanyaya mesi işinde yeni zorluklar çıkmış, Fransa, Versiy andisşmam mucibince Sarın askerlik» ten tecrid edildikten ve askeri mehi. yetteki demiryollarile diğer tes satın tahribinden sonra Almanyaya teslimi lâzım (o geleceğini ileri (o sürmüştür. Almanya ise bu istegi es:s itib rile kabul etmekle beraber demiryolları. er tesisatın tahribine muva- fakat ei ir. Bununla beraber Lir anlaşma te 8 gayret ediliyor, Son haberle, bu müşkülün de Hılkat, Harun Şinasinin elini sıkarken Türkâna: — Bugün biraz canım sıkıldı. İzin alırken, kâtibi umumi, bu izinler, biraz sıklaştı, dedi. Türkân cevab verecekti, Ce- vad Galib, atıldı. — Bu gibi ağızlar, âmirlerce usuldendir. Aldırmayın, bir kon- yak ta siz alır mısınız ? Onun kabulünü ( beklemedi, bir kadehi doldurub nezaketle uzattı. — Lütfen. Hilkat yüzünü buruşturmuştu: — Bir bardak bira, daha makbule geçerdi! Cevad Galib, yerlere kadar eğilmişti — Emredersiniz.. Ne İsterseniz bazır.. Vasil Beyefendinin him- metleri sayesinde.. Hattâ kuş sütü bile isteyebilirsiniz. Garson, ayrıca emir bekle meden odadan çıkmıştı. Beyhan, köşede suçlu suçlu oturuyor, küçük el arabasile gelen çaylara bakıyordu. Çaylara iltifat eden yoktu, peki, ne diye gelmişti? Kendiliğinden bir fincan alıb, soğumadan içmeyi düşündü, fakat cesaret edemedi. Hilkatin huy- suzluğunu — anlıyordu. o Beyhan, gayriihtiyari, (oOHarun (o Şinasiye baktı. Harun Şinasi, ayakta bir torba gibi duruyardu. Evvelce Hilkate yüz vermiş te, şimdi | ha'ledildiğini anlatıyor. Telgraf şudur: Cenevre, 17 (A.A) — Haven mu- habirinden: Versay andlaşması mu- cilince Ren şehrinin so! sahilinin asker'ikten tecridi kaydının Sara da teşmili hakkında Alman bükümeti engel çıkarmamak kırarını vermiştir. Dün akşsm burada malüm olen bu keyfiyet umum! memnuniyet uyan har. Kaçışmalar Başlamış Paris, 17 (A.A) — Gazetelere ( Devamı 6 ipci yüzde ) ———— Beybanın yanında, ayni tavrı takınamadığı için şaşırmış, ser“ semleşmiş miydi? Cevad Galib, Vasilin getirdiği birayı Hilkate vermiş, hemen Beyhanın yanına koşmuştu : — Peki, siz, burada, yalnız başınıza mı oturacaksınız? Çay- dan evvel bir konyak; bir bira, yabud bir likör emretmez misiniz? Beyhan, hafif bir sesle : — Ben, çay içeceğim, dedi. — Biz de içeceğiz! — Soğduktan sonra mı? — Tekrar ısıtılır. Yeniden yaptırılır. Cevad Galib, birden durmuş- tu, ellerini önünde kavuşturdu: — Affedeksiniz, ısrar etmiyo» rum, Sikılmayınız. Yalnız çaydan evvel bir küçücük kadehcik likör alırsanız, biç fena olmaz gibime geli; cr da... Feyhan, halinin tuhaflığı, lüyordu: ri — Peki, sizin haltırınız için bir o küçücük Okadehcik | likör alırım. Cevad Galib, kollarını yana sarkıtmış, başını eymişti; — Anlaşıldı, Siz, bugün, ken- divize beni âşık etmeyi kurmuş” sunuz. Ben, hasas adamımdır, hemen tutuluveririm. Behice, kahkuha ile gülüyordu: — Hassashık, kadar tü İse... KE m Ahmed Serence imzasile bir mektub aldım ve sahibini bu asırda kolay kolay tesadüf edile- miyen bir tipin nümünesi halinde gördüm, diğer okuyucularına da tanıtmak (o İstedim, o mektubunu aşağıya aynca geçiriyorum. Kem disine tarafından verilecek bir nasihatim (yoktur, £ satırlarının arasından anlayorum ki en iyi nasihatleri daha evvel ya başka- sından dinjemiş, yahud da kem diiğinden bulmuştur. Mektubu şudur: “24 yaşındayım. 24 senedir sev» medim. Yalnız sevmedim değil bir kadıniz görüşmedim bile... Tabil sebebini soruyorsunuz: Sakat değilim, bedeni hiçbir kusurum yok. Hatti Birçok gene kırn tahayyül eltği gibi bir delikanlıyım. Tabe'lim var, orta balli bir ailenin oğluyum. Ahlâkım yerindedir, seciya sahibiyim. Siza belki mübaleğalı gelecek amma şimdiye kadar içki kullanmadım. Bu gibi zevklerin hiçbirini o tatmadım. Velham! lekesiz, prÜzsüz ve tertemi- zim. Olsa, olsa mahkcubiyetim bir kusur sayılabilir. Mutsassıb bir eile muhitinde büyüdüm, açılmadım. Bu yüzden hayatta muvaffak olamıyaca- ğımdan korkuyorum. Kızıyorum; Tahsilim, herşeyim, here şeyim yerinde olduğu halde meden böyle pısırık kalayım? Kendimde dünyayı fethedecek kuvvet buluyorum amma bir türlü hamle yapamıyorum. Çıldıracağım hani, Benden çok bece- riksiz arkadaşlarım aldılar, yürüdüler ben stop etmiş vaziyetteyim. Neden? Neden? Neden? Bunu, hüsnüniyetine güvendiğim birine açtım, nasihatta bulundu: Her şeyden evvel, dedi, mahcukiyeti orta» dan kaldırmalısın. Buna çare de, biraz menden hayata abi, Bilhassa kadın larla arkadaş ol. H.ngi monden hayata atılayım ? Düşündüm, taşındım bir “sevgili, kulayım dedim. Fakat nasıl? Emin olunuz teyzeciğim, #'z9 bu satırla yazarken bile utancımdan parmağını isır:yorum. Sokakta lâaletteyin bir kiz görsem İçimden diyorum: Kalbimden (Devamı 8 inci yüzde ) Cevad Galib, tenezzül etmi yormuş giti baktı: — Bunlar, hep kıskançlıktan. Garsona: — Likör getir. Kaç şişe varsa,. (o hangisini beyenirlerse.. — Size rim... Buradaki enfes bir markadır. Behice, yine bir kahkaha attı: — Senin gibi aslan marka mı? Cevad Galib, dargın dargın başım saliadi:. , — Bugün, ne alıb veremiyorsunuz? <A, kıskanıyorum, anlıya- madınız mı? Beyhan, ayağa kalktı, masaya aklaştı, Behiceye: : ai Hayır, Saye Kıskanmak yok! Cevad hepimizin aşığıdır. Hilkat'e döndü: — Öyle değil mi, Hilkat? Tekrar doldurduğu bira ka- dehini elinde tutuyordu: — Ben orta mallarından hazzetmem. Cevad Galib Vasile işaret etti; — Şapkam, pardesümü getir, e işi İN kendini alıklık- tan kurtarınış gibiydi. Cevad Gar lib, gidecek olursa, onun hali neye varırdı? Bu dört genc kızı, nasıl idare ederdi? Hilkat, yan yan bakıyordu... “Arkamı var) benimle