| i i | | Muberrir; A. R. Nos 142 16-11-0935 Korsan Müfrezesi .. Manda Boynuzundan Borular Her Tarafta Çalınıyor, Sırtlarında Çuvallar Olan Korsanlar Toplanıyorlardı Kıral, ayağa kalkmıştı. Polen, artık kıralın bu konuşmaya niha- yet vermek istediğini anlamıştı. Birinci Fransuva, elini alnımda gezdirdi. Derin derin içini çekerek: — Eğer taliim olsaydı.. (Pavi) de.. kılıcım elimde iken can ve rirdim. Dedi.. Polen, efendisinin iti- rabına tahammül edemedi, göz- lerinin içini yakan yaş damlaları, kirpiklerinin ucuna kadar ilerledi — Haşmetmeab!.. o Müsterih olunuz.. Zaman, henüz tamamen geçmemiştir. Işte Türk donanması geliyor. Bir taraftan onlar.. Bir taraftan da zati haşmetiniz.. Artık bu sefer, Şarlken'i temamen ezib mahvedeb:lirsiniz, — Ne ile. hangi kuvvetle Polen ?.. — Düşmanlarınızın, sizin aley- hinize kulandıkları silâha, ayni silâhla mukabele etmek suretile. — Bravo, Polen.. Çok hakkın var.. Tek Şarlken ortadan kalksın Manda boynuzundan yapılmış olan borular (1J her tarafta çalı iyor; sırtlarında ganimet çuvak ları taşıyan korsanlar » gemilerine dönmek için- sahilde toplanıyordu. Kolları dirseklerine padar sr valı olan Poyraz Ali, şurada bur rada öbek öbek toplanan kor- aanlarını yoklama ediyor; bunları, küçük kayıkların alabileceği par- çalara ayırarak gemilere gönde- riyordu. En sona kalacak kayığı, Şö- valye ile Antuvana bırakarak kendisi de korsanlarile bir kayıga binmiş, gemisine gitmişti, Son korsan müfrezesi de denize açık dıktan sonra sıra Şövalye ile An- tuvane gelmişti. Bir iki saat evvel, gölün ke- narında (Cuvanna) nın kaçışını gös- teren O esatiri manzarayı gördük- ten sonra büyük bir dalgınlığa dü- şen Şövalye, bir frenk inciri küme- sinin dibine oturmuştu. Dirseklerini dizlerine, çenesini de avuçlarınm | önün- | içine dayamış.. Gözlerini, deki Akdenizin sonsuz ufuklarına daldırmış düşünüyordu. Antuvan, sevgili efendisinin sükünet ve hissiyatını Iblâl etmek | istememek'e beraber, ona seslen- | meye mecbur oldu: — Muhterem şövalyem.. Biz- | den başka kimse kalmadı. Ge- miler de harekete hazırlanıyor. Bizi bekleyen kayığa lütfen teşrif edersiniz, değil mi? Şövalyenin (o vücudü hafifce sallandı. Yavaş yavaş ayağa kalktı, Derin bir nazarla Antu- vanın 'yözüne baktı, Bu bakış okadar müessir idi ki, Antuvan bir anda şaşaladı. Ayni zaman da, bir iki saattenberi efendi- sinin çektiği ıstırabın derecesiri idrak ederek kalbi acı acı sızladı. Şövalye, titreyen bir sesle: — Antuvan. Dedi... Antuvan, bu kadar zamandanberi beraber yaşadığı Şövalyenin, kendisine bu kadar manalı ve mües'ir bir tarzda hitab ettiğini işitmemişti. Birden- bire kalbise çöken bir ağırlıkla İL elik. (1) Bektaşi dervişleri tarafından kullanılan ve mir tesmiye olunan boru, | bir kulaç ! izahat isteme.. boğazı (o düğümlenerek (güçlükle cevab verdi: — Emret Şövalyem. — Bugüne kadar bana karşı gösterdiğin vefa ve sadakatten dolayı beni kendine minnettar ettiğini biliyor musun?.. Antuvanın kalbi, birdenbire burkuldu. — Aman, Şövalyem.. Ne söy- lüyorsunuz?.. Siz.. Bana.. Minnet- dar... İstirham ederim, aziz Şö- valyem.. Bir daha bana bu sözleri söylemeyiniz... Ben şayed size rast- gelmeseydim, hiç ştbhesiz ki şim- diye kadar bir darağacı altında can verecektim. Ve beni asanların da, beni asmak için kullandıkları ipe emindim. Siz beni, yeniden dün- yaya getirdiniz. Aklımın ve haya- limin daha hâlâ kabul edemediği bir takım Alemlerde gezdirdiniz. Bir kaldırım taşı kadar kiymet ve ehemmiyetim olmadığı halde siz bana bir kıymet verdiniz. Eğer (oOdünyada (o minnetdarlık denilen bir kelme © varsa, hiç şübhesiz ki benim size karşı olan hislerimi ifade etmek için icad edilmiştir. Vefa ve sadakat,. Ah benim aziz Şövalyem; size bun- dan başka ne gösterebilirdim. En küçük emrinizi, en büyük lezzetle karşılamaktan başka ne hissede- bilirdim. Antuvan, bu sözleri söylerken güçlük çekiyor; coşan hissiyatını ifade etmek için dimağında ara- dığı kelimeleri bulamıyordu. Şövalye, ona bir adım daha yaklaşarak elini omuzuna koydu. Antuvanın bir deri ve bir kemik- ten mürekkeb olan kadid vücudu, sanki hislerinin ağırlığına taham- mül edemiyormuş gibi titriyordu. — Antuvan!., — Emret aziz Şövalyem, — Sana. Ne emredersem buna itaat edecek misin? — Size itaat, benim için en mukaddes bir ibadet olduğunu bir daha tekrar ediyorum, benim aziz Şövelyem, — Söz veriyorsun değil mi?., — Hiçbir kaydüşarta tâbi ol madan... — Pakâlâ.. emrediyorum. bin gemiye git. Şu halde, sana Derhal şu kayığa — Ben burada kalacağım. Antuvan, süratle başını salla- dı. Bu emrin manasını anlama- mıştı. Dikkatle Şövalyenin gözle- rine baktı ; — Affınızı İstirham ederim, Şövalyem... Bugün, her günkün- den biraz daha ahmakım. Kusu- ruma bakmayınız, emrinizi iyice anlıvamadım. Demeye mecbur kaldı. Şövalyenin, şimdi biraz daha titireyen sesi, buna cevab verdi: — Antuvanl.. Benden fazla İşte, sana açıkca söylüyorum. Sen, şu kayığa bin. Gemiye git. Ve beni de kendi mukadderatıma terket. Antuvan, mütemadiyen başını sa'lıyor: 7 GATA SA. laa a nekadar bayvanlaştım.. Söylenen sözleri bir türlü kafama sığdırami- yorum. (Arkası var) acıyacaklarından | SON POSTA iy Ikinci ki könün > Bir Ayının Yaptıkları ( Baştarafı 1 inci yüzde ) liğini çıkarıb bir salıncak kur- muş, Caferi içine yatırmış, Aliyi de kardeşini sallaması için oraya bırakmış, kendisi odun kesmiye devam etmiştir, bir müddet sonra Ali kardeşinin uyuduğunu gör müş, o da annesine (iltihak etmiştir. Ana oğul dağda beş saat ka- dar kalmışlar, kestikleri odunları merkeblerine yükletmişler, köye dönmek üzere salıncağın bulundu- ğu yere gittikleri xaman da Ce ferin yerinde yeller estiğini, sa- lıncağın boş sallandığını görmüş- lerdir. Zavallı ana elinde çıra gece yarılarına kadar dağda yavrusunu aramış, bulamamış, köylüye ha- ber vermiş, köylü de iki gün iki Ee dağda araştırma yapmış, akat bir netice elde edememiş- tir. Artık çocuğun canavar tara fından parçalanarak yenildiğine hükmeden Ümmühan ağlayıb du- rur, bağnna taş başsrken şu hâdise meydana gelmiştir: Dağa odun kesmiye giden aynı köyden (OAkbaşın Kerim bir mağaradan garib sesler işit- miş, biraz da korkak bir vaziyette içerisini dinlemiş, bu sesler arasın- da çocuk ağlamasın benzer bir seda işidince merakı artmıştır. Kerim eline büyük bir çıra par- çası almış, yakmış; çiftesini de doldurub yavaş yavaş mağaraya sokulmuş, karanık galeride İler- ledikçe sesleri daha açık işitmeye başlamıştır. Kerim tam mağaranın ortasına geldiği zaman mağaranın bir köşesinde 3 ayı yavrusunun bir çocuğun kolunu, bacağını, kulağını, burnunu çeke çeke oy- naştıklarını, çocuğun ağladıkça yüzünü yaladıklarını, okşadıklarını görmüş, bu çocuğun salıncağından kaybolan Cafer olduğunu anla- yarak hemen kucaklamış koşa koşa köye getirmiştir. 3-4 gün evvel kaybettiği yav- rusuna kavuşan ana Kerimi se- vindirmekle beraber bir de kur- ban kesmiştir. Diğer taraftan Kerimle diğer köylüler birlik olup bu mağaraya gitmişler, ayı yavrularını alıp köye getirmek istemişler, fakat ine gir- meğe muvaffak olamamışlardır. Çünkü yavrularına yiyecek topla- mıya gitmiş olan ana ayıine ge lip de çocuklarına hediye ettiği insan yavrusunu göremeyince kız- mış ve İnin önünde beklemeğe başlamıştır. Kerimle köylüler de gelip ine girmek isteyince şiddetli bir mü- cadeleye başlamış, vavru ayılar da bu mücadeleye iştirak etmiş, fakat nihayet dördü de öldürül müştür. "aferin bötün vücudu tırmık içindedir. Fakat yaraları ağır de ğildir. * Cümhuriyet Gencler Mahfelinde Cümhuriyet Gencler Mahfe- inden: Ön beş günde bir verilmesi sözbirliği edilen parasız tiyatro oyunla” rının üçüncüsü 18-1-1935 Cuma günü saat tam 1ö de kurumumuzun Beyoğlu “Tokatlıyan arkasında C. H. F. binasın- daki salonunda verilecektir. Bu tiyatro toplantıları için davetiye yoktur. Her isteyen gelebilir. Kapılar (yer bitince kapanır. gocuk | alınmaz. Yeni Neşriyat: Yunus Emre Divanı — 3 üncü ve son Gildi çıkmıştır. e Yazan Burhan “Toprak, çıkaran Akşam O kitabhanesi, fiatı 100 kuruştur. Grajlellm — Fransız edibi Lamar- &nin e mühim eserlerinden (biridir. Tercüme eden Halid Fahri, çıkaran Kanaat kitabhanesi, Fiatı 75 kuruştur. İneie Mü ntehibler C. H. Fırkası Tarafından Tesbit Edile Namzedlerin İsimlerini YazıyoruZ Saylav seçimi hamsili bitmek üzere olduğunu ve İstan- bul ikinci müntehiblerinin adedi- »i dün yazmıştık. Bugün de şeh- rimizin omuhtelif (o kazalarından Halk Fırkası namına namzed gösterilen ikinci (o müntehiblerin isimlerini yazıyoruz. İkinci mün- tehib intihabına cuma günü sa- bahı başlanacaktır. İstanbuldan 1634 Ikinci müntehib çıkacaktır. İsimler şunlardır : Eminönü Kazası Beyazıd Nahiyesi Agâh Levant İstiklâli lisesi müdürü, Ali Rıza Umumi meclis azasından (doktor), Ali Rıza Avukat, Aliye Ferit Seydan, Dr. Burhan Alaca Maarif sıhhat müfettişi, Behice Dr. Talât Özkak, Cemal Eminönü Be- lediyesi muhasebecisi, Emine İh- san Ali Rıza, Fadıl tüccar, Dr. Ferit Seydan Istanbul tephirhanesi doktoru, Kâzım Eminönü temizlik işleri memuru, Halil Nimetulah Öztürk Haydarpaşa lisesi muallim- lerinden, Hasan Gümrük umum muhafaza müdürü, Hatice Raif Tek, Hüsamettin Fuat Diş dok- toru, Hüsnü kösele taciri, Ibrahim Miralay mütekaldi ve Otelciler ce- miyeti reisi, İhsan Mukbil İnhisar- lar Istanbul başmüdürlüğü avukatı, Ismet Agâh Levent, İzzet Akos- man Afyon saylavı, Münire Halil Nimetullah Öztürk, Nureddin Mu- elim, Norinnisa H, Fuat, Osman Nuri Aksungur İstanbul Belediyesi müfettişlerinden, Orhan Remzi Yıldızeli Sumer bank İstanbul çizi vezne şefi, Ömer Hazım orta mektebi müdürü, Raf Tek Eminönü kaymakamı, Receb Emlâk sahibi (Süleymaniye ocak reisi), Rifat Beyazıd nahiyesi mü- dürü, Talât Özkan Istanbul Ve- rem dispanseri başhekimi, Rıza Nari Birgi doktor. Eminönü Merkez Nahiyesi Abdullah Eraslan Eminönü nahiyesi müdürü, Asım Us Artvin saylavı, Atıf Yürük Yüksek tica- ret mektebi muallimlerinden, Be- kir Sami Emlâk sahibi, Celâl Moral Osmanlı bankası şeflerin- den, Feridun Dokakin Istanbul umumi meclis azasından, Hakkı Tarık Us Giresun saylavı, Hasan Şark koza deposu şirketi mesul müdürü, Kemal Kalmık Tayyare piyangosu Mü, şeflerinden, Meh- med Emin Komisyoncu, Nesime Koral, Sıdıka Dokakin, Şevket Karesi oteli sahibi. Alemder Nahiyesi Akil Muhtar Özden Profesör doktor, Ali Sükrü Şavlı çocuk hekimi, Bahri Ismet Temizer ku- lak hekimi, Besim Ömer Akalın General doktor, Bürhanettin Yula Istanbul Halkevi idare müdürü, Cemal Erel Belediye teftiş heyeti mümeyyizi, Cemal Tunca Antalya saylavı doktor, Cevat Abbas Bolu saylavı, Fahrettin Yalım Amasya nakliyat ambarı sahibi, Fahri Ergun Alemdar nabiye müdürü, Fuat Hamit Bayar dok- tor, Fuat Köprülü Edebiyat fa- kültesi Dekanı, Halil (Nihat Yalık Gümüşhane saylavı, Ha- lis Sirkeci Binbaşı omütekaidi, Halit Oğuz Belediye istatistik mümeyyizi, Haşim Osmanlı Ban- kası (o memurlarından, Haydar Maliye tahsil Başmemurlarından, Hüsnü Sadık Durukal Beynelmi- lel yataklı vagonlar Ş. Türkiye mümessili, Ibrahim Alâeddin Eray Sivas saylavı, IbrahimBiringen Kay- makem mütekaidi, Kâmile H& Durukal, Kâzım Yorulmaz 9 lim, Mebmed İzzet Şirketi * riye Başmüfettişi, Münevver şar Adliye icra memurları5* Mustafa Hakkı Kim; Mustafa Hayrullah Doktor, kerrem Eray Sivas saylavı Ef eşi, Nebiye Bürhaneddin Bürhaneddin Yu'anın eşi, Nef Ktan Belediye Müfettişleri! Necmeddin Evkaf mümeyyizlef den, Nuri Türkkan Belediye muavini, Osman Şerafettin tor, Reşid Aksoy asker m idi, Reşid Gökdemir Emr Sandığı (o Başmürakibi, OR Peker Kütahya saylavı, R Ahmed Severgil mubarrir, Münür General doktor, Barkın Evkaf o müfetti Saibe Tevfik Uras, Süeda ceb Peker, Şakir odun Şevket o Adliye memurların "Tahsin Geçay Ist, tedkiki itif€ komisyonu raportörü, Tevfik Belediye teftiş heyeti müdüf” Vasfi Hikmet uyuşturucu madi ler İnhi. şeflerinden, Yunus Muğla saylavı ve Cümhuriyet #f zetesi sahibi, Ziya Nuri Bi Afyonkarahisar saylavı, Irfan F: Mardin saylavı, Ismail Şebin hisar (o saylavı (OAbidin D Cümhuriyet G. Yazı işleri müdi Kumkapı Nahiyesi Ahmed Nur avukat, Ahm€ Nuri Maarif levazım müdürü, # mütekait yüzbaşı, Ahmed : goz atelyesi sahibi, Edib m memurlarından, (Emine Fatma Şakir Mimik doktor, Fi dun Cerrahpaşa hastanesi E | zacısı, Hasan Fehmi O Umül | meclis azasından avukat, Hüsey! Avni avukat, Hayrı Tulgar b diye hesab işleri başmürakibi” Hasan Basri Oğuz Belediye rüsefer muhasebecisi, Hasan Bi haeddin komisyoncu, Hikmet İ mekteb Başmualiimi, Halil det sanatlar omektebi omüdüt muavini, Hasen Tahsin kom yoncu, Hami Belediye zat mümeyyizi, (Haydar Kum nahiye müdürü, ( Arkası var ) C.H. Fırkası j Vilâyet | Kangresinde Cümhuriyet Vilâyet ii dün öğ del sonra saat Ste fırka vilâyefi| merkezinde devam (edilmişti | Dünkü kongreye vilâyet fırks | reisi Dokter Cemal Tuncay Baf” kanlık etmiştir. Evvelâ dilek encümeninin b*” zırladığı rapor okunmuştur. raporda şebrin her yapılan dilekler birer birer say yordu. Bu dileklerin okunmi” sından sonra, içinden, mahalli teşkilât ve belediyeye aid ola" | ları tefrik edilmiş, diğerleri, kadar dairelere bildirilmek üzer? | Fırka Umumi merkezine gör İ derilmek için tesbit edilmişÜ” | Kaza murahhasları, mensub di dukları omıntakalarda (o dilel İ hakkında ayrıca izahat eN ' lerdir. Bundan sonra, Büdce Er | cümeni raporu okunmuş ve r3) | aynen kabul edilmiştir. | Kongre münasebetile büyük” | lere çekilen telyazılarının | cevabları, okunmuş, alkışlarla gılanmıştır.