Açık Alın Sıyasasının Düşmanları Büyük savaştan sonra bir kısım siyasa — adamları — gizli — dip'omasi oyununun — sona erdiği — müjdesini #trafa yaydılar. Büyük savaşı gizli aadlaşmalar, — saklı konuşmalar ve kapalı anlaşmalar doğurmuştu. Bu ::ıın :: biır yoksulluğunu çeken, ni anlar, yine ayni yan'ı; Iol"ııııııl akıl kârnı m-::ı ht’edil:. luslar aram — münasebetleri apaçık düzeltmeye koyuldular. Her ulusun diğer ulus'a yaptığı andlaşmaların birer suretinin — ulus'ar kurumuna vcı.rilııııi mecburiyeti işte bundan Stürüdür. Her güzel iş gibi bunun başlangıcı da parlak gitti. Fakat o, keskin kılıcı — körleten zaman kayası, yavaş yavaş bu , güzel istek :'ıı. dıhhoııb #özdürdü. Onun ğ bir nevi gizli Öi “sanama yürüdü. Bu hal, #imaiyetsizlik “:h doğurdu. — Bu b sava mak gayreline yer M:ı hazır yet, dünyanın — vaziyeti derece dercce mi Iı'. ğ K ullükl. lı:;:hhıııhklırı ::.rı ıii:ü';: geZ Böyün detletera. baz ir nes; ıyııı: düzenli ıid“.iıll ;l:ı':dı:t alml a İşte bir, iki milletin bu =_hkııanımı karşı besledikleri Yurmuş'ur, — Süreyya Küçük Lindberg'i avptman Kaçırdı Bir Şahid Bu Sözü Kat't ğ Olarak Söyledi lemlngton, 10 (ALA.) — hin ın= kemesinde du:&lor :ğ:i:l =_ '; tmanin küçük L:ndhevgiql' Kati olT verdiği adam oldu- Bumu :ınlâ söylemiştir, tün ee OStat Bu muhskemenin bü- K hlııll:.ı_kbııhııiııhid :;:ım::— tur ve devam ıd::ıel:iry.i).y' tesmar rika Ve Adalet Divanı e yan dışarı — işleri erikanın Lahey ulus! üUslar Kirmesini #tm'gtir. komisyonu, arası adalet Şartlar ' da mubasar, BECI han, bu “;" darlatacak.. Bey-” Yavrum | güç h“nlır, -13 - Behice, “dudaklarına © Hanım sigara sıkıştır- Yütur z #esle llyliymu:' Uyuşturucu bir — Harmn Şinasi, hi n d çocuk cılqıı.. Bak, .....::el:î mwıı&hu. nasıl isrardan am a ban, alaylı bir. kahkaha — Hangi ısrardan vaz, T geçti ? :ı“wı binerken, köprüde, iske- sık Tasi ge' iyorum. eg , Yüngözle bakıyordu : öi enin gideceğin, buluna- vi yerlerde dolaşmak yasak — Hayır amma, benim bulun- Saatlerde onun bulunması Behice, ai L merti dl=ı=mn dumanla- — Yağmırlar ©, İa iyor; İnıl'îıılwıuu__.. ğ:.. kış OĞ Kit " ne yanlış düşünüyorsun.. HARİCİ Romada Neler Yapıldı ? Fransa Haficiyesinin- Bir Tebliğinde Yeni Anlaşmanın Esasları Anlatılıyor Paris, 10 ( A. A.) — Deşişleri Ba- kanlığı Roma iti'âfları hakkında bir izahnama neşretmişlir : Bu izahnzmeye göre, Afrika me- selesi iki u'us arasında muallâkta bu- Tunan işleri kat'i surette halladecek bir tarzda görülmüş ve orta Avrupa meselesinde de Fransa We İtalya, her devlet için diğer devletlerin iştik- âl ve toprak tamamlığına rlayet mecburiyetinin teyidi herkesin bağlı bulunduğu ve Avrapanın bu k'smında güven hislerinin inkişafına hadi roıı'p olduğu hususunda mutabık almışlardır. Nihayet Bay Musolini ve Bap Lüâ- valın, uluslar arası derneği misakında ai usullerin gelecekte zühur. ede- ilecek bütün meselelerin hallini te- mine kâfi olduğunu tanıdıkları zikre- dilmektedir. Paris, 10 (A.A) — Bakanlar Mec- lisi, Roma anlışmalarını onaylamış ve Bay Lüvale ona k için an- laşmaları meclise # İzin ver. miştir. Elçilerin Ziyareti Paris, 10 ( A. A. ) — Bay Lâval Parise muvasalat eder etmez Başba- kan Bay Fündeni ziyaret ederek, Roma müzakereleri hakkında kendi- sine malümat vermiş, sonra Cümhur Reial Bay Löbröne belgeleri - vermiş- tir. Bay Lötrön kencisini hararetle tebrik etmiştir. Dün öğleden sonra Bay Laval Sovyet büyük elçisi ile Avusturya ertı elçisini kabul etmiştir. İtalyan Gazetelerine Göre Roma, 10 (A.A.) — Gazete'er Fran- * - İtalyan anleşmaları hakkında tef- Sirâtta bulunmaktadırlar. Ciornale Ditalya ga Taşmaların - temamen mahiyetini —kaydederek, — Framsanın İtalyaya mali yardımda bulunacağı hakkındaki haberleri tekzib ve İtslya tarafından bu hususta hiçbir teklif yapılmadığını ve yapılmıyacağını bil- dirmiştir. Lavoro F malarda, İtal: ıııdıbıın teri mi bir :ı'ıhedir. Macaristan Ne Diyor? Budspeşte, 10 (A. A.) — Macaris- 4, bu an- yasal — olan gezetesi, bu anlaş- a küçük HUAF ara- çal'şma imkânını açan vrupa siyasl safhası gör- Ş#ünüyorsun.. Halbuki o, senden öyle hürmetle babsediyor - ki.., Geçen akşam, geç vakit, Cevadla birlikte bana geldiler. Motörle Büyükadaya gittik... Çok eğlen- dik, Beyhan... Tahmin, tasavvur edemeyeceğin derecede hoş vakit geçirdik... Hep, senl andık... Gek miş olsaydın, sen de ağlenirdin... Beyhan, başını sallayarak din- liyordu: — Vah, vah, haberim olmadı! Behice, birden doğrulmuştu: — Alay mı ediyorsun? Nedir bu sendeki inad? Beyhan, kirpiklerini — oynatı- — Ne İnadı? Haberim olsaydı, gelirdim. Behice, elinden - sigarayı attı; Beyhanımn yüzüne dikkat'e baktı: — Sahbi mi söylüyorsun? Beyhan, ©o dakikada pek sa- mimi idi. Haftalardanberi kendi- sine anlatılan bu gezinti, eğlenti hikâyeleri, ona merak olmuştu. Hep, kendisinin anıldığı toplantı- ların tafsilâtım kulaktan kulağa dinlemek, onu, adeta garibsetme- di Bunları, yakından duymak çok yanlış dü- | istiyordu. aa görüşü yarı resmi olarak tasrih edil- mektedir. " Macaristan, Fransız - İtalyal lam memnan olmakla m Almanyaya teşmili e mücari> bir iş beraberliği tesini lemektedir. Roma anlışma!'arı, andlaşmaların tadilini imkân haricine çıkermadığı için Macaristanın aşuğıda hulâsa edi- lebilen tadil tarftarı amaclarına mu- halif değildir. Silâhlar Meselesi Londra, 10 (A.A.) — Roma resmi te bildirilen silâhları bırakma — Sar [şîndeğBiJrl Tek Fazla Re TELGRAFLAR Roma anlaşmalırı hakkındaki | işine dokunur sözler, burada böyük | Bir dikkat İle gözden geçirilmiştir. Roma hükümetleri 11 Birincikânun 1932 de day danışacaklard r. içinde hukuk birliğinden istifade ede- ceğini bildiriyordu. .vwy. | Bunda söylendiğine göre, Paris ile hukuk — birliği — beyanatına k hiçbir uluzun 5 Ahları bi- ginde Özerine a'dık', fi tir hareket ile d Bu beyanatın özü İngilterenin gö- rüşlerine uygundur. 1932 — beyanatı Mühim Meseleler Çıkarabilir Londe>, 10 (A.A.) —-Röyter ajan- sının siyasi muhabirine göre, Alman- ya, Milletler cem'yetinde Sar genel reyleri görüşülürken, konseyde bulu- mab'lir. Çünkü, Milletler cemiyetinden ayrılışı ancak iklaci Kânun sonunda kat'i olacaktır. İngiltere, Berlin elçisi vasıtasile bunu Almanyaya söylemiş- tir. Almanyanın karşılığı daha gelme- miştir. Sarbrük, 10 (A.A.) — Hususi #urette rey verenlerin yekünu 1034'e varmıştır.. Bunun 4807 — hastanede yatanlar, — 3001 — bhususi — hizmetler memurları ve 194'ü de mahpuslardır. Bunların adedi. 2200 — olmak 'âzım geleceğine göre reye iştirak nisbe- tinin zayıf olduğu bildirimektedir. Almanyanın düşüncesi Varşova, 10 (A. A) Kuryer Çer- vani göezetesi, sar plebisitine memur Alman komiseri B. Bükel ile yaptığı bir mülâkatı meşretmektedir. B. Bükel, Almıanyanın hiç bir veç. bile Sar'ın paylaşılmıasına razı - olmi yacağını söyledikten sonra demiştir kiz * — Statüko taraftarları bir tek rey ekseriyet kazanırlarsa —sar'ın is- tüklâline katiyen İtiraz etmiyeceğiz. Fakat Almanyaya iltihak taraftarları, Behice, hâlâ ciddiyetini boz- mamıştı: ğ — Bilseydim, haber verirdim. Hem, kim de vardı, bilsen! Hilkat! O da davetli idi. Beyhan, izin aldığı zaman Hilkat'ın çıkardığı dedikoduları bir türlü unutamamış ve birtürlü onu affedememişti: K — Hilkat te davetli idi öyle mi ? Behice, arkadaşının tâ içten burkuldağunu anlamıştı. Fakat bunu belli etmedi: — Şen, şakacı bir kızdır. Bizi çok güldürdü. Beyhan, tutuk tutuk kekeledi: — Onun hakkında, fikrini, çok değişmiş görüyorum. Eğer Bebice, sür'atle kendini toplamamış olsaydı, asıl hislerine, kanaatlerine ihanet eden - bir çığlık koparabilirdi: — Onun bakkındaki fikirleri- min değişmiş olduğunu, —sana kim söyledi? Beybunın şaşkınlığı artmıştı : — Sen, kendin söylüyorsun.. Behice, hislerine ve sinirlerine daba hâkimdi: —Ne dedim? Şen, şakacı kızdır; dedim, yalan mı?, Dedikoducu, müfsid, ahlâksız değildir, dedim mi? Bunlar, ayrı ayrı şeylerdir zannederim. Beyhan, mağlüb olmuştur — Orası doğru.. — Sen, “daima hislerinle mu- Büyük vazifeler bışarmak vaziyelinde olan Sar komiseri Bay Konoks hattâ bir reyle de olsa ekseriyet | kazanırlarsa Sar'ın Almanyaya dön- mesinde lsrar edeceğir. ,, Bir Gürültü Berlin, 10 (A. A.) — Saarbrük'de Wtirakcılardan bir gurub Alman cep- hes'inin merkez binasına — girerek kendi güzetelerini şuraya — buraya atmaya baş'amışlardır. Zabıta binayı işgal etmiş ve Uftırakcıların tertib ettikleri bir plân karşısında bulunul- duğu görüldüğünden bunlardan yedi- hakeme edersin, Beyhan! Beyhan, bütün bütün boynunu büktü : — Orası da doğru! — Ne 0?7 Bir tuhaf durdun? Kırldın mı? — Niye ? — Hiç, bana öyle geldi de... Behice, ayağa kalkmıştı : — Bana müsaade, şekerim... Vakit geç, otobüslerde yer bul- mak zor oluyor. Beyhan, kollarını açtı : — İstersen, bu gece bende kal... — Olmaz... Eve haber verme- dim, merak ederler. Behice, gittikten sonra Bey- han, garib, anlaşılmaz bir buh- rana tutulmuştu. Sofraya ne za- man — oturduklarını, ne yemek yediğini bilmiyor, hatırlamıyordu. Yorgun bir sersemlik içinde idi; kulakları çınlayor, beyni uğulda- yordu. Harun Şinasiyi sevmiyordu, se- vemiyeceğini de anlayordu; fakat Hilkate ehemmiyet verilmiş ol masına tahammül edemiyordu: — Şimdi Hilkatin mi modası? Demek ©o dedikodularda bir maksat varmış! Mübarek olsun... Fakat Hilkat, şimdi kimbilir, yeni ne zehirli dedikodular çıkarıyordur? Bu düşünce, bu ihtimal, Eey- hanı çıldırtıyordu: — Benimkisi de — budalalık!.. Meydanı pek boş — biraktım... Boyanan Kadın, Boyanmıyan Kadın.. Bir kadın okuyucum benden : —"Kadında fazla tuvaleti na- sıl telâkki,, ettiğimi sordu. Bil- mem dikkat ettiniz mi, bu “tu- valet,, sözünün bizde — muhtelif manaları vardır. Bazan yüzü boyamıya, bazan da elbiseye denilir. Okuyucumun gönderdiği mek- tubun son kısmından anladım ki kastettiği mana ilk manadır, o halde söyliyeyim : — Avrupanın kibar - âlimleri içinde boya, hiçbir. zaman esak yapmadı. Artık belirsiz. bir toz halinde kaldı, son zamanlarda ©o da eksildi. Bugün kendini bilen bir kadının yanaklarında zımtırak penbelik, kirpiklerinde boncuklaşan — saürme, — gözleri- nin —altında (serne) — denilen mal halka yoktur, ve — niha- yet —tırnaklarının kırmızılığı da hafifleye hafifleye beyazla toz pembenin arasına inmiştir, kokuya gelince, ancak çok yaklaşılınca hissedilir, uçucudur. Bir kadın iyi bir aileye meuw- sub mudur, ince bir zevk sahibi midir, değil mi? Bu kaideye riayet edib etmediğine bakınız, anlarsı- nız. Esasen İngiliz kıraliçesinin sözü de meşhurdur: — Boyanın altında, bakikt hüviyetini saklayarak, maske takı- nan kadın, kadın değildir. * Bay Şükrtüye: Eğerşıılkllı eskiden tescil edil- memiş ise, öbür taraftan kadın da ölmüş bulunuyorsa, mahkeme kara rile bekâr olduğunuzun ilânına neden İüzüm görülüyor, anlaya- madım. TEYZE sini tevkif etmiştir. Gazeteler Toplatıldı Berlia, 10 (A.A.) İngiliz ve Fran- sız gazetelerinin bir çoğu müsadero edilmiştir. Müsaderenin, Har hakkın- daki haberlerden ileri geldiği zanme« dilmektedir İzinden sonra şirkete döndüğüm zaman, Hilkat, pek boıulmn..tu... Şimdi, onun acısını çıkarmak için, her çareye baş vuracaktır. Hem, beni korur gibi görünüb öyle rezil, gülünc ıdaceştir ki... Bu, neye aklıma gelmedi Genç kız, düşündükçe sinirle- niyor, — hiddetden yumruklarını kemiriyordu. b Ertesi sabah, şirkete gider gitmez Beyhan, Türkânın odasına kı tur oF:ı'Seıiık biraz konuşacağım. Onun telâşından ürken Türkân, korkak korkak geriledi: — Ne var? Beyhan, arkadaşının kolundan ekiyordu: : 1" Koridorda, biraz konuşalım l m. B"'ı'â’.,fı'â.':â:*ı'ı.,ı... sesi alçattı: — Geçen gün Hilkat, Harun beyle berabermiş.. Sen de orada nı)'ıhıı';'E — Hilkat, benim — aleyhimde neler söyledi? 'Türkân, — anlamamış, sadece bakıyordu: akıy A konuşuk bil: rum. duâunuau:ıgouü.u Kiç'es vııl- yen Behice .;.di onun Üzerine toz kondurmayor. Onun için ser den soruyorum. * & Türkânın şaşkınlıktan gözleri — .çh'f“ A Arkası _’