4 Ocak 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

4 Ocak 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünya Hâdis-... : -Tavsiye Ie Adam LKayrılamıyan 'Memleket!.. Geçenlerde mahkeme huzu- runa çıkan bir suçlunun üzerinde #Fransanın büyük devlet adam- İlarından — birinin — bir — tavsiye mektübu bulundu, bu zata bu mektubu ne münasebetle ver- diğini sordular, düşündü, hatırla- yamadı: — İşe yaramıyacaklarını bil- diğim için okadar çok tavsiyo mektubu veriyorum ki, her birini ayri ayrı hatırlayamadığım için ümid ederm, beni mazur gö- rürsünüz, dedi. ,, Bu hâdise münasebetile bu- günlerde Fransada, tavsiye ile adam kayırma usulünün önüne geçimek için ne yapılabileceği düşünülmektedir. Bu münasebetle şu fıkra anlatılıyor: Geçen asırda meşhuür diplo- mat Taleyran kendisine tavsiye ile müracaat edenlere pek kızar- mış, fakat diplomatın bu karak: terini bilmiyen bir gene iş bul- mak için ona baş vurduğu zaman: — Efendim, beni bütün dost- larınız tanır, sorarsanız — hak- kımda iyi not verdiklerini gö- rürsünüz, der. Taleyran genci sıkıştırır, ve anlar ki hakikatte, ne tanıdığı vardır, ne de tavsiye mektubu. memnun olur; — Oğlum gelecek ay müra- caat et, sana hariciye bakanlı- gında bir İş bulacağım, der, * imalt Amerika ile Cenubt Amerika arasında işle- Denis üze- mî“; olıl:ı tayya. relerden bir tane- rinde dört | . motüründe çı- kan bir ârızadan dolayı denize düşmüştür. Tayya- renin içinde bulunan yedi kişi boğulmamak için tayyarenin Gst kanağına çıkarak bağırmıya baş- lamıştardır. Fakat koca Okyanos Üzerinde seslerini kime İşttirebi- kecekler? Bereket versin, 6 saat sonra oradan geçen bir diğer tayyare bunları görmüş, kendisi esasen yüklü olduğundan denize inib kazazedeleri alamamış İse de etrafa telsizle vaziyeti haber ver- miştir. Yolcu'ar Iki gün deniz Ustünde ça kandıktan sonra bir yük vapuru tarafından kurtarıl- mışlardır. BÜTÜN ÜLKEYİ HERGUN DOLAŞAMAZSINIZ FAKAT $ WSon Posta DAKİ İLÂ Bürün Ülkeyi HERCUN DOLAŞIR SON POSTA ——— Tarihi Müsahabe Genc Tutsaklar Cığaloğlu Mahallesi Adını 1560 yılının Uk aylarında Ak- denirin küçük adalarından biri önünde o devrin en büyük do- nanması demir atıyordu. Bu ada, Cerbe adını taşır. Trablusgarb ile Tunus arasındadır. Toprağı cılız ve susuzdur, kıymeti, asker- lik noktasındandır. Bu büyük do- nanmayı oDun Önüne sürükliyen de işte bu kıymetidir. Cerbeyi almak için gelen filo, iki yüz gencden terekküb ediyor- dü. Bu büyük kuvvetl İspanya, Papa, Ceneve, Fioransa, Malta, Sicilya, Napoli devlet'eri elbirliği yapıb vücude getirmiş'erdi. Meş- hur deniz kurda amiral Andrea Dezyanın kumandası altında bu- lunuyordu. Maltalı komandör Kli- yom, Ispanyalı komandör Don Sansyo dö Levya, Cenevizil ami- ral Çıkala, filonun tanınmış ku- matdanlarındandı. Karaya çıka- cak askerin — başbuğluğunu da Ispanyalı ceneral Don Alvaro yapacaktı. Cerbe adasını ele geçirmek bu büyük donanma için sekiz gün- lük bir zahmet oldu. Adadaki A ab Emiri, bir haftalık kısa bir 1 avemetten şonra teslim bay- | rağnı çekti ve adada dalgalanan | Osmanlı bayrağı yerine Ispanyol bandırasını asmayı kabul etti. Fakat —müttefik — devletlerin adaya hâkimiyetleri de iki aydan | fazla sürmedi. Çünkü Türk amiralı Piyale paşa, Cerbeye hücum edi!- diğini duyar duymaz İstanbul- dan denize açılmış ve birdenbire Cerbe önüzde görünmüşlü. Yapılan deniz savaşı kenlı ve 'Türkler için şanlı oldu. Müttefik- ler filosundan yırmi kadirga ile yirmi nakliye gemisi battı, bir o kadarı karaya vurdu, yirmi otuz tanesi Türklerin eline geçti, tst tarafı da kırık, dökük, birer tarafa savuştu. Başkumandan Don Alvaro, bir kayıkla kaçmak ister- ken yakalandı. Koemandör Dön Sansiyo, Sicilya ve Napoli filoları Amiralı Dük Branje de vakayı €le verdi, küreğe vureldu. Sayısız esirler içinde Don Brarjerin damadı Baron dö Küur- Nere çp Alır ) Hümy e V ! ,/ oğlu Gaston ve amiral Çıkalanın oğlu Esikpiyon da vardı. Bunların Üçü de henüz gencdi. Hele Gas- tonla Çıkala ©on sekiz yaşını bilirmiş delikanlılardı. Piyale Paşa, kendi yurdlarında büyük üp sahibi olan tutsakları birer birer gözden geçirdi. Bu delikanlıların din değiştirdikleri ve eyi bir terbiye — gördükleri takdirde değerli birer İnsan ola- caklarını anladı. hor Üçünü ka- merasına — getirterek şöyle bir teklifte bulundu: — İşte gözünüzle gördünüz: Yer yüzünde şeref, Türkündür. Gelin, sizi Türk yurduna maledeyim, o şereften hisse alın, denizde ve karada yükselin. Branjenin — damadı, “ dü şüneyim ,, dedi. Gaston, “ beni yurduma yollayın. Size ölunciye kadar dun ederim,, diye sızlandı. Genc Çıkala “son sözümü Istan- bulda söylerim,, demekle iktifa etti. Piyalenin latanbula girişi, gör ı- : Son Posta | d ||ski Zabtiye, Çetalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL Gazelemizde — çıkan — yazı ve resimlerin bütün hakları Mmahluz ve getetemize aittir. ABÖNE FiATLARI Abone bedeli peşindir. Ağnea değiştirmek 25 kurüştur. —a Gelen evrak geri verilmez. Hünlardan mes'uliyot alınmaz. Cevap kinın_ıî;kıu lara ıdo kuruşluk dona Halyan düklarından biri n — V& İkisinin de akıbeti ayrı çıkmıştı kamaştıran ve heyecan veren bir vak'a idi, Bütün şehir halkı de- Biz kıyılarına dökülerek iki yüz gemilik bir filoyu bir hamlede farumar eden galip donanmayı alkışlamıya hazırlanmıştı. Bizzat hünkâr - Kanuni — Süleyman da - halkın bu heyecanına iştirak ede- rek sarayın sahilde bulunan köşk- lerinden birine gelmişti, muzaf- fer denizcileri seyrediyordu. llkin — Piyalenin — baştardesi, Sarayburnunu dolaştı, Beşiktaşa doğru süzüldü, geminin arka ta- rafında Don Alvaro, Ceneral Don Sansiyo, Don Branj görünüyordu. Türk filosunun ardında zapto- lunmuş — Kadirgalar - direksiz ve dümensiz * sürükleniyorlardı. Halk, bu perişan gemilerde ka- zatılmış zaferin bütün kanlı saf- halarını canlanmış görerek sürekli alkışlarlarla avuç patlatiyorlardı. Don Alvaro, arkadaşlarile be- raber tersaneye — gönderilmişti. Onlara tahsis olunan yer, alçak | kapılı bir zindandı. Esir amlzade, teessüründen ve şaşkınlığından dolayı başını eğemedi, alnını ka- pımu Üst tarafına çarptı. Bu çar- pış, ona bir nükte ilham etti ve ağzından şu cümleler döküldü: — Türk amiralı, asil başları mermerlere mi kırdırmak istiyor?.. Belki on binlerce lira kurtuluş fidyesi ödeyecek olan Don Al- yaro, işte bu sözle kendinin ve arkadaşı Don Sansiyonun hih iye- tini kurtardı. Piyale Paşa, asil başları mermerlere — kırdırmıya Türklerin tenezzül etmeyeceğini ve Türklün yalnız harb meyda- ninda düşman kafası kırmaktan zevk alacağını söyleyerek her iki yüksek değerli esiri memleket- terine yolladı. Don — Branjenin damadı da, bir. yolunu bulub Piyaleden serbest ka'mak müsa- adesini almıştı. Fakat Piyale, gene Gastonla Çıkalayı — birakmak — istemiyor- du. Oalardan birini, Çıkalayı zeki ve işe yarar bir dekkanlı olarak Sultan Süleymana takdim etmişti. Gaştonu bizzat terbiye edip ye- tiştirmek fikrile yanında aslıkoy- müuşlu. Sultan Süleyman, Çıkala oğlu Kari Mektubları Bigada Francala Yok Türkiyenin nahiye merkezle- rine — varıncaya kadar nereye gidilse beyaz ekmek ve hatta francala bulmak mümkündür. Bigada ise ekmekler çamuar gibi karadır. Fazla olarak bura- nin ekmekleri irmik vo kepekten yapılmakta, bu da bakımsızlık yüzünden hamur çıkarılmaktadır. Fırıncıların eleklerine dikkat edilse bu halin örüne geçilebilir. Istanbulun komşu kapısı de- mek olan şehrimizde hasta için olsun francala bulunmamak — bü- yük bir noksandır. Şoförler her posta Çanakkaleden birer küfe beyaz ekmek getirmekte ise de bu da memleketin umumi ihtiya- cına kifayet etmemektedir. Bigat Şovket Aydüz | C aa IC SS İ Bulancıktan Rıza imzasile — mektub gönderen okuyucuyar Yazınızı okuyamadık. Daha okunaklı ve yahud daktilo ile ya- zıb göndermenizi rica ederiz. * Eskişehirde Bay Hakil Tuğrula: Bilge Türk adıdır. Erkek de kullanabilir, kadın da. Ortamek- teb bakalorya imtihanları mese- lesi henüz iyice anlaşılmış değildir. » Keskin İkinci mekteb muallimi Bay Sadediline: — Mekteblere kayıd . açıldığı mevsimde Maarif Bakanlığına mü- racaat ederseniz meccani İiselere yazılabilirsiniz. Bugünlerde de as- kerl İliselerin 9, 10 ve 11 inel sınıflarına talebe kabul ediliyor, hiç durmadan bir istida ile mü- racaat edisiz kabul edilirsiniz. ikinci #aıf Eskipıyonu Enderon mektebine ver- di, adını Sinan yaparak terbiye altına koydu. Bu gene çocuk, ar« kadaşının dışarıda kalıb kendinin sıkı ve pek sıkı bir cendere içine konulmasına teessür duydu, kendi başına gelen şu halin ona da ya- pılmasını istedi. Bir yolunu bulub hünkâra şu haberi gönderdi! Aml- ral Paşanın yanında bir de Gaston var! Bu haberi hünkâra veren adam, bir taraftan da Piyale paşaya kü- çük bir pusula yollamayı da ihmal etmedi, hünkârdan saklamlan gene esir yüzünden bir felâkete uğra- yacağını bildirdi. Piyale, şimdi telâş ve ıstırab içinde idi: Casto- nu yanında alıkoyamazdı, elden dı çıkaramazdı. Hünkâr bu — gibi şeyleri afletmezdi. Bu sebeple dö- nüp dolaşıyordu, işin içinden na-« ml çıkacağını düşünlüyordu. Bir aralık hatrına Gastonu görmek ve onunla anlaşarak de- likanlıyı uzak bir tarafa aşırmak geldi, hemen onun bulunduğu odaya gitti, Hayret I.. Genc doı. yatakta ve ölüm ateşleri içindeydi. İki saat sonra vebaya tutula- rak ölmüş olan Gas'ozun cesedi — bir çuvala konularak denize atı- hrken Hünkârın gönderdiği adam-- lar, Piyale — Paşanın konağım inceden inceye araştırıyorlar ve fakat ne aradıklarını söylemiyor- lardı. Onlar, eli boş — döndüler, Gastondan — kir iz bulamadılar. Sonraları silâhdar, vali, amiral, — sadrazâm ve serdar olan, İstan- bula “Ciğaloğ'u,, adlı bir arma- ğan bırakan Cenevizli Eskipyon, yeni adile Sinan Paşa da, ölünce- ye kadar Gastodun ne olduğunu anlıyamadı. Cerbe'de talileri müşterek gi.bl görünen iki gerc tutsağın âkıbet- İeri işte bukadar başka çıkmişti! — : M. T

Bu sayıdan diğer sayfalar: