DÜF e rz z —i0 HLAT ee S ea ğ SA S7 aa a:7 | MMLAÂN -ve- Zambak! Büyük Tariht Roman Muhatrriri: A. R. No: Süleyman'ın Sözleri.. Fransız Sefri, Sultan Süleymana, Kıralının Dilekle- rini An'atıyor, Yanayakıla Şikâyetlerde Bulunuyordu ——t Sefir Rinson, kıralının istir- hamını şu süretle, kısaca arzetmiş: Şevketmeabi.. — Şarlkanin Fransayı her taraftan tazyikı, ar- fık dayanılmıyacak bir hale ge- miştir. Fransa gemileri Akdenize gıkamıyor. Fransız ticareti, gün- den güne ölüyor. Aynı zamanda Şariken'in — denanmaları, Afrika sahillerindeki Is!'âm'larda da rahat ve huzür. birakmiyor... Türk or- dularının azameti karşısında, bir köşeye sinen Şariken'i denizlerde do aynı akıbete uğratmak için bir tek iradeniz kifidir. Fransa sa- hillerinde görünecek olan bir tek Türk sancağı, bizim halâskârımız « O zaman Birinci Süleyman hefifçe gülümsemiş: — Pekâlâ.. Var, kıralına se- lâm eyle. Donanmamı tez e- manda o cünibe gönderirim. Am- ma kıra'ın da kırallığını biraz bilsin. Ordularının başına geçsin.. Bak, bizler burunla tamam beş defadır ki Luralara gelirir.. Şar- ken'i tehd'd ederak onun rahatı- ni temin ederiz. Fakat Kıralın tarafından biçbir hareket görme- yiz. Hükümdarlık, sadece sara- yında oturub nedimlerile hoşça vakit geçirmek değildir. Bunları da kendüye böylece söyle. Cevabmı vermişti. X* Bu sferki harb plânı, (Viyana) yı muhasara ve zaptetmek değil; bilhassa Şar'ken ordusile açıkta bir meydan muharebesi vermekti. Hattâ bunun için büyük muhasa- ra topları get'rilmemişti. Vakıâ Şarlken, kardaşinin — ricalarına dayanamamış, Viyanaya gelmişti. Fakat Birnci Süleyman tarafım- dan gönderi en haberlere rağmen, kaleden Cışarı çıkmıya cesaret güs'erememişti. Ihtiyar — Ul bu hareketini parlak bir nümayişle setretmek istermişti. ( Kont Palaten Fred- rik )1 en güzide askerlerinden mürekkeb bir fırka ile Türk akım- cılarına karşı göndermişti. Yirmi iki bölük zırhlı ve mızraklı süva- riden mürekkeb olan bu fırka, yer yer — girişliği muharebelerde kâümilen Tü:kler tarafından kılıç- tan geçirildi. Avusturya baştan başa yanıb tutuşuyordu. — Türkün Talıç ve atöşina mükavemet edü- miyen kalelerin altın anahtarları, Türk ordusu karargâhında top- lanıyordu. Bir süvari kolu şimale doğru ilerlemiş, Almanya toprak- larına kadar girmiş.. oraları da haraca kesmişti. Bütün bunlara rağmen, ne kıral Ferdinand ve ne de Şariken, kapanıp kaldık- ları Viyana kalesinden — dışarı çıkmayı göz ezine kestirememiş- lerdi, Nihayet Ibrahim Paşa ( Logo- viç)e kendi elile Italyanca bir moktub yazımış, esirler arasında bulunan ( Stav'er ) isminde bir Itolyana vererek Viyanada bulu- nan — (Şarlken ) e göndermişti. Ibrahim Paşa bu mektubunda Şarikeni korkaklıkla itbam etmiş, son defa olarak harbe davet eylemişti. Fakat imperator, bu mektuba cevab vermek cüretini bile gösterememişti. Bu vaziyet, Birinci Fransuva ovaları, için büyük bir fırsattı. Eğer ordusunun başına geçib de Şarka doğru —yürümüş — olsaydı, —hiç şübhesiz ki Şarlkene arkasından büyük bir darbe vuracak.. belki de onu esir ederek ( Pavi) mağ- lübiyetinin — fatikamını alacaktı. Fakat bunu yapamadı. Yine atıl ve mef.üc bir halde kaldı. , Türk ordusu, unutulmaz zafer hatıralarile İstanbula avdet etmişti. Geniş bir nefes alan Şariken, bu — mağlübiyetin acısını, yine Eirinci Fransuvadan- çıkarmak istem'şti. Türklerin Macaristanı çiğneyerek Almanyahın merkezine kadar her geçtik- leri yeri yakıp yıkarak yüzlerce kiliseyi hâk ile yeksan etmelerini hep onun teşvikine atfediyor; bütün huristiyan âlemini Birinci Fransuvanın aleyhine tahrik edi- yordu. ilerlemelerini.. Fransanın vaziyeti cidden fena- laşmıştı. Hele sahillerinde barımmak imkâm kalk- mamıştı. Birinci Fransuva, İstan- bula (Lâfore) isminde yine bir sefir göndermiş; imdad istemişti. Türkler, büyük fırsatları kaçırdığı için Fransa kıralına azçok kızgın olm beraber bu seferde, hoş görmüşler; istediği imdadı gön- dermeye karar vermişlerdi. Bir fuka Türk askeri, gemlere bin- dirilmiş, (Av'lonya) ya güönderil- mişti. Bunlar, oradan da İtalyaya geçecekler.. (Ankona) ve (Otrant) yolile Napoliye doğru İlerliyecek» lerdi. Şariken, bunu baber alır almaz derhal papaya müracast etmiş, papa vasıtasile de Venedik cum- huriyetini harekcte — getirmişti, Osmanlı hükümeti o esnada İran seferi İle meşgul olduğ için tabit- dir ki fazla fedakârlık edemezdi, Buna binaen Avlonyadaki askerin İtalya sahillerine geçmesi, tehir edilmişti. Birinci Fransuva, bunu duyar duymaz fena halde telâş etmiş; bu sefer de Şarlkene bir sefir göndererek aralarındaki husumete nihayet veri'mesini rica eylemişli... Birinci Süleyman ile Ibrahim paşa, bu haberi almakta gecikmemiş- ler.. Bizinci Fransuvaya fena halde gücenerek © yolda da kendisine haber göndermişlerdi. Şaşkınlıktan ne yaptığını bil- meyen Birinci Fransova, fikrinden tekrar ricat etmiş.. Yeniden Şarl- ken ile muhasamata girişmişli. Aynı zamanda, bu iki yüzlü siya- setinin esbabını hikâye eden bir mektubu - evvelce Birinci Fran- suvaya yolladığı - (Rinson) a ve- rarek İstanbula göndermişti. ( Arkası var ) Olüm Lstanbul Şehir Tiyatrosu Mü- dürü Bay Memduhun babası kendi | ecelile vefat etmiştir. Cenazesl bugöün — Fatih — Nişancasındaki hanesinden kaldırılacak ve cenaze namazı öğle namazından sonra Fatih camlişerifinde kılınarak aile kabristanına defnedilecektir. Allah rahmet eylesin. Fransanın cezub | SON POSTA Hapishane Hapis kaçağı elbisesini nasıl değiştirdi?. ı Düngya İktısad Haberleri | İ İ Yunanistan Buğday Alacak Son zamanlarda Yunan plyasa- sında Arjantin buğ- ; dayları — rakibsiz idhelât | kalmıştır. Evvelce Şapıyor Fas ve Cezairden | yapılan buğday ithalâtı Fransa ile Yunanistan arasında çıkan kliring güçlüklerinden durmuştur. Arjıntin ile Yunanistan — ara- sında ticaret anlaşması bulun- madığı halde Yunanistanın Ar- Arjantinden almasının sebebi, bu memleket den ve Arjantinin malları taşı- mada kısmen Yunan gemilerinin kullanılmasından ileri gelmektedir. Memleketimizden yalnız Sisam adasına az miktarda — buğday ibrac olunmaktadır. Bu adanın memleketimize yakın olmasından ötürü buraya giden buğday ta- kasa tâbi tutulmamaktadır. Yunanistanda un değirmenleri yarı yerli yarı yabancı kullanmak — mecburiyetindedirler. Yakınlarda dışardan 100 bin ton buğday almacağı kuvvetle söylen- mektedir, Diğer taraftan alınan haber- lere göre Aynaroz için 400 ton buğday alınıcaklır. Buğday tica- reti ile meşgul ihracatçılarımızın bu hususa lâzımdır. ehemmiyet vermeleri * Londra, 2(A.A.) — “Taymis,, gazetesi, — dünya ikt.sadiyatını göz- den — geçirirken, biten yılın İngil- tere, dominyonlar ve isterling blokundaki memleketler için tica- ret bakımından bir kalkınış gös- terdiğini yazmaktadır. Bu gazete ayni kalkınışın bu yıl da devamını ümid ediyor. Dünya iktı- sadiyatı ve İngilizler INKILÂB KiTAP EVi Abkara caddesi 157 'mı:v KADINI İÇİN Lüzumlu bir şaheser çıkardı. | Alaturka ve Alafranga | YEMEK -TATLI KİTABI Cildsisi 100; p © Gidlisi 125'kş. jantinden büyük ölçüde buğday | mallarının ucuz teklif edilmesin- | buğday | O HİKÂYE Bu Sütunda Hergün —— Nıklcı"n Tldnet künun 4 İsmet — Hulüsl İNKÂR Nihad, Beyoğlu caddesinde cemakânlara baka baka yürüdü. İstanbula daha o gün gelmişti. Beş Diyarıbekirde bir bir bankanın — muhasebeciliğini yapiyordu. Beş s#enede kafarının içinden pek çok şeyler silinmiş, mat- senedir silintilerin yerlerini zimmet, lüb, yevmiye, mizan doldurmuş'u. Beş senelik hayatının bir plânço- suru yapacak o'sa, bu plânçcda muh.ıklmk bir eksiklik kulunacak- ı. Düyunat tarafile mevduat ta- bela Btbine uygun gelirmiye imkân yoktu. Hayalın plânçosunda tevazün etmeyen no idi; beş sene evveline ait hatıraları onda çok şeylerin eks'lmiş olduğunu ortaya koyuyordu. Amma eksilen şeyleri kendi de bilmiyor, tayin edemi- yordu. * Büyük bir binanın durdu, kapıcıya: — Doktor Cihadl Dedi, biraz sonra zengin bir muayenehanede idi. — Sen misin Nihad? — BEenim Cihad! Muhasebeci doktorun boynuna sarıldı : Demek İsanbula ge'din ha; gini haber de vermezsin | ansızım — daha İyi önünde geleceği — Böyle değil mi? Cihad, Iki kardeş müldüler: — Görmiyeli ne var, ne yok? — Bende bir şey yok Cihad; sende var, mektubla tebıik etmiştim amma, şimdi de b.r kere daha tebrik edeyim. — Ne eyi ettim de evlendim Nihad, görsen öyle eyi, öyle eyi bir karım var ki; fevkalâde güzel, fevkalâde ma- muslu, fevkalâde zarif, * Iki kardeş Maçkada bir apar- tımana girdiler. Kapıyı temiz gi- yinmiş bir. hizmetçi açtı; Cihad kardeşini bir sa'ona aldı. Birax sonra yirmi yedi yirmi sekiz yaş- larında kadar görünen gür sarı saçlı; muntazam vücultlu, berrak yüzlü bir kadın salona girdi : Cihad tanıştırdı: — Karım! — Kardeşim. Nihadın şık koltuklara gö- evlendin, Nihad genc kadını hörmetkâr | bir baş selâmile selâmladı: Kadın bir koltuğa oturdu. Nihad baktı, göz göze geldiler. N.had kardeş.nin karısım ilk defa görmüyor gibi idi. Fakat nerede görmüştü. Hatırlıyamiyordu. Tekrar göz göze geldiler.. | “Defteri kebir,, yekünunu yevmi- ye defterinin yekünile tutturama- dığı zamanlardakine benzer bir can gıkıntısı duydu, — Acaba bu kadını nereden tanıyorum? Ön sene evvelini kendisi o zaman güzel san'atler Akademisine gidiyordu. Arkadaş- larından biri vardı. Necmi? Necmi- nin nişanlısı. —evet kardeşinin karıstı Necminin — nişanlısı Hopba, — hafif — meşreb — bir kızdi. Aleyhinde birçok şeyler söylerlerdi. Necmi ile de pek geçinemezler; ikide bir kavga ederlerdi. Ayrılmalarına sebeb de: Yine birgün Aaralarında bir kıs- kançlık kavgası çıkması idi. Nec» mi çok Fazla — hiddetlenmişti. Elinde pergel vardı. Pergeli kaldırıb atmış, pergel nişanlısının bileğine saplanmıştı. Nihad yan gözle kadının bile- kardeşiydi. | düşün bir kere İy |P tş Bank.(Nama) İ,— || Şark Di V. || Osküdar v« düşündü: | idi. | gine baktı. duruyordu. Evet — yaranın — izi Kardeşinin kendine methettiği güzel, zarif, namuslu karısı on sene evvelki münase- beta'z hopba kızdan başka birisi değildi, * Bir zil sesi duyuldu. Telefon çalıyordu. Cihad salondan çıktı; | Her halde telefona cevak vermiye gitmişti. Nihadla Cihadın karısı odada yalnız kaldılar; kadin Nihada baktı: — Sizl. Dedi. Ürkek bir hali vardı, soruyor, fakat korkarak soru« yordu : — Siz, resim yapmıya merak ettiniz miydi ? Nihad : — Şu mesele mi, dedi, ha evet; siz de mi öyle zannettiniz? ÖOn sene kadar evvel Güzel San'atler akademisinde çalışan Nihad isşminde biri varmış; ismi, ismimin eşi olduğu gibi yüzü de biraz bana benzermiş, çok kişi beni o zannederler! Genç kadının gözlerinde bir sevinc parıltısı belirdi. — Tuhaf benzeyiş.. Arkadaş- larım, bir ressam Nihad Beyden bahsetmişlerdi de, Onlar sustular.. Cihad tele- fonla konuşmuş salona dönüyor- du. Nihad, kardeşinin saadeti için tam zamanında ve usturuplu bir şekilde inkâr etmişti. O gün, bugün bu sır, onun kardeşine karşı İş'enmiş tek günahı idi. Kadın aldanmış, kardeşi kanmış ve hayat, insafsız hayat eskisi gibi akıb gitmişti. Son Poılı İstanbul BORSASI 3-1-1935 ÇEKLER kuruş €19,00 0,7935 K 0s oç1317 Londra Nev » yörk Parla MA e Brüksel Atlar Conevre Solya Amaterdam ÇİT4Z ESHAM ve Lira | Prag Viyara Madrli Bi | Peşte Bükreş | Belgrat | Mossova TAHVİLÂT Bomontl » — (Hümllej) ü— | W31 iş Ikran » (Miücss e) Dö— | İstisram Dahilt Di,25 Osma di banz. Zi j0 [ Düyunu Mu. Dü | 100424 Solâka'e — — kıa at tertip 1 46,2) Şi.ketl Hayıiye 16,— » M G6ç10 kasliz O17 2,20 Aundol (HSOV, SA — dö. & GÜ Ü Züye htim Kh )V.4505 | Üsküdar e — 1077 ü— — Terion (00b 30, 10 | BaserKr.Po.1886 12 Hai F g w HM Oi 1815 » e İJll 9250 N— | Bektrik -— 1060 MESKUKÂT ("*| Kurüş | Kuraş Türk allaru v | 49W hap » | 525) Kü ç 839 470) w , 10sü l— beşibirlik a'tur mecidiye 4200 Ficümhurl, ; y &5) HLĞ [ı X40 | Ham tj armah 340J ah u Beşibirl.z ait | (B gat) » — 8137 ara) | Vahi 8201 4450 | V) Boran hazlel Aanlo'ut Va e . Tramray Velelon TCümhrıyet) ÇARa) Hayvan Borsasında Önümüzdeki aylar iİçerisinde hayvan borsasında yenl - bazı değişiklikler yapılması kararlaştı- rılmıştır. Bu değiş'kliklerin ve ilâvelerin tatbiki için, borsanın hazırlanan yeni büdce:ine mühim bir tahsisat ilâve edilmiştir.