24 Birinci kânun DA nezi Yeni Bir Çıban Başı Daha İtalya ile Habeşistan arasinda bir Bmır hüdisesi g de başlayan — an- Jaşamamazlığın duha geniş bir ihtilâfa Yol uçacağını tahmin eltirecek sebeb- ler az değildir. Esasen — İtalyanın Habeş toprakları üzerinde ötedenberi emelleri vardır. İtalya, süvaş -sonu pay taksimintle haksızlığa uğrad iddia ederek Habeşistanın — ken müfuz mıntakası olarak — veri Bini ilk istemiş değildir, meşbur Adua Muhuarebesine ve İtalyanların hezme- fine müncer olan — muharebeden #vvel de İtalyanın bu topraklarda gözü vardı. Demek oluyor ki Valval kuyuları civarında İtalyanlarla Habeş #akerlerinin çarpışmasile neticelenen Mmüsademo tamamen fer'i birşeydir. Anıl halli ienbeden İtalyanın müstakil #lan bir memleket hakkında emper- yalist emeller besleyip beslemediği davamdır. Medeniyet dem Olursa olsun İtalya kâdar da müstakil Iı'ıl::ılımılvıı ıı.'ı .u.: tekdiğerinin — tamamiyetin! anımıl: (Iııılıı.ı birliği kurumunun üyesidirler. Kaldı ki Valvel hâdisesi - hakkında Habeşistanın ilori sürdüğü iddia sarih- dir. ve bu hususta, tesadüfen © Bırâda civarda bulunan İagiliz-Habeş hudud heyetinin İngiliz üyelerini gahid Köstermektedir. Habeşistanın uluslar birliğine verdiği #on notaya göre: î.-—llıı meden bir gün evvel Üç İtalyan zabiti gelip Habeş a lırlıılı’ılı gal ettiği :ıııpı keşfot- Mişlerdir. Bu sırada bir de tayyare Uçmu; le 2 ':"ıuı. emri, ilk defa İtalyanlar tarafından verilmiştir. Bu sırada iki fayyare uçmuş ve bir tank mitralyözle Rteş açmıştır. 3 — İtalyanların taarruzu başladığı man Habeş möbetcilerinden başka iğer aakerler kâmilen Ü'md' ve Habeş hudurt! heyetinin beraberinde bulunan ikâ mitralyöz de — örlülü bir halde bulunuyordu. 4 Askerlar gibl çadırında bu- Junan Habeş beyetinin ikinci zabiti ateş Hağlal İşiderek Çadırından' gikare ken yarılanmıştır. 5 — Valval — İtalyânların iddiaaı gibi İtalyanlarım değil Habeşlilerindir füzulen işgal Fedilmektedir. : | 6 — Valval hâdisesi tek değildir. Ondan üç gün sonra İtalyanlar diğer bir büdise daha çıkarmışlardı, , Görül: üzere iki — târahın iddiaları =' kurumunu, bir Sar, ir Mançuri, bir. Avusturya anşulü: kadar değilse dü herhalde rl ve mühim bir mesele ile karşılaştırmış bBulunuyor. Bu da müvcud başlarına bir. yenisini ilâve Süteyya — Akk, sana imeheldir! Bu kadarı bile az... Beyhanın yerin- de ben olsaydım, seni, nasıl kuk- la gibi oynatırdım, görürdün?... Amma Beyhan da, Beyhanmış! Ön teki burun kıvırmaları, ları he idi, şimdi bu çiçek açılışı, ne G'“)'nr?.." o ıuıçılıçılır. bize mi İmiş? Dar, bir punduna - getirir, taşı gediğime koyarım! iyordu. =hı_, teklifsizliği, Behice- zannettiği bir * açılış » de- ; gerklen sinirlerini b::î:o ede- mek için alaya, lâübaliliğe vü- hm—_kh'h 'ı:'ı.-..ı. ıtı üç bardak içmesi de, sinirlerini u furmak için, ıdı.u bir ilâe glıl“i Soğuk — gerezlerle karınlarını doyurmuşlar, öğleyin eve ZT.ı" düşü, miyorlardı. Motör adalar İs- “kıı:ıtiıl bırakmış, Marmaraya di “ Birden Cevad Galibin sesi yükseldi: — Hamuınlar, beyler... Bir tek- '“İllı var. lti Bütün ona ç ş Cevad Gı—.w.:iınıı etti: Vakit, erken sayılır, Çınarcı- ğa Ğidıll- mi? lerkes biribirine soruyordu: — Neresi orası? Cevad Galib, anlattı: — Altı, yedi, sekiz, dokuz, Mühim Bir Yakalayış Bir Cani Kutyepof Hâ- disesinden Bahsediyor Paris 23 ( A, A.) — Portekiz po- Kai aslen Rus olan Serj Ledeki ismin- de bir adamı yakalamıştır. Bu adam Odasa'da doğmuştur. Sonra Fransaya gelmiş ve işlediği bir cinayatten do- layı - hidi şakkaya mahküm ola- ni Güyi devkedilmişti. Bu adam, beyaz muhacir Rusların relsi General Kütyepofün esrarengiz bir surette Paristen kaçırılması işinde faal bir rol oynadığını itiraf etmiştir. Son Posta: Bu General beyaz Rus teşkilâtının reisi idi ve birgün, güpegündüz teşkilâtin merkezine git- mek üzere evinden çıkmış, #onra İzi kaybolmuştu. B İ Hind - Ingiliz Anlaşamamazlığı Bombay, 23 (A.A.) — Bütün mem- leket ve ticaret mahafili, İngiltere ile Hindistan arasındaki ticaret andlaşma- sının yakında imza edileceği haberin- den memnuniyetsizlik göstermektedir. Hindistan ticareti odaları federas- yonumun çıkardığı beyannamede de- miliyor ki: Konuşmalarda Hindistanın menfa- atleri gözetilmemiştir. Bu andlaşma Hindistanın vergi muhtariyetin! öldürecek bir mahiyet göstermektedir. Zira Hindistanın sa- mayi sahasında genişlemesi bündan böyle büyük — Britanyanın — vetosu kargısında kalacaktır. Fransız - İngiliz Konuşmaları Parla, 23 (A. A.) — Franmı-İngiliz konuşmaları dün saat 16.15 de niha- gdıııiı ve İngiliz Dış işleri Bakanı y Jon Simon Pııiıllylkı!çlılbııt Clerk ve orta elçi bay Campbel Fransız Dış İşleri Bakamı bay val ile genel kâtibi bây Legerin yanından samimi bir surette ayrılmışlardır. Konuşmalar, Avru; politikasının halledilmemiş meseleleri üzerinde ve umumlt bir şekilde yapılmıştır. Bay Jon Simon ve karısı cenubi Fransaya gitmişlerdir. on asırlık çinmarları var... Öyle buz gibi hem demineral bir pr narı var ki bir eşini görmediği- nize, kalıbım basabilirim! Behice, Cevad Galibi susturdu: — Yokuşlu yollarını da - bili- yorum... Olmaz, çok geç kalırız. Eve haber vermedik merak ederler Beyhan da arkadaşını tasdik ediyordu: — Uzak yere gitmiyelim. Gün kararmadan dönelim. Ben, Kadı- köyüne gideceğim. Harun Şinasi, sür'atle atıldı: — Sizi, motörle Kadıköyüne bırakırız, Beyhan. Beyhan, gülümser gibi dudak kıvırdı: — Mersil Behice, — yavaşça d B.ybıı.. biraz nazik ol.. Beyhan, omuzlarını oynatıyor- du: — Aldırma; buraya — alaya, e ae m eli p teşrifat mı göze! .Sı: de garibsin... Somurtma, dur; durma, diyen, sen deği- idlar — Fakat sende, pek hakaret eder gibi muamele ediyorsun. elile kolundan SON POSTA Verdiği | Leningrad Cinayetinin Neticeler ZînovyefleirKamenefin De Tevkif Edildikleri wSi Moskova, 23 — Leningrad Sovyeti relsi — Kirovun katli — münasebetile şimdiye kadar tevkif edilenlerden başka Zinovyef, Kamenef, Fedorov, Safarov, Şarov, Kurlia, — Feviloviç, Baksev, Vardin, Zalontaki, Görgenin, Bulah Gertiks, Evdokimov, Kostin de yakalanmışlardır. Moskova, 23 (A. A.) — Röyter ajanm muhabirine görü Zinovyefin ve di bir takım kimselerin ayın on tevkif edildiği — resmen bildirilmektedir. Bu tevkifat, Kirofun katli tahkikatı netlcesinde İera edil. miştir. Kamenef de mevkuflar arasın- dadır. Bunların ikisini itham delil — bulunmadığından — varziyetleri busust bir. mahkemı arzedilecek ve idarelen — sürgür lmeleri mese- lesi tetkik edilecektir. “Maksad Ne İmiş? Mosakovo, 23 (A.A.) — Gazeteler, iç siyasa Üzerinde mühim tesirler yapmaya başlamış olan M. Kiravun katli hadisesl hakkında daha şimdiden uzun uzadıya mütalealar serdetmeye başlamış!ardır. Bu gazeteler diyorlar klı 1 — Bay İrovun kat'i hadisesi, tam bir komplo mahiyetini almıştır. 2 — Tevkif edilmiş olan bütün eşhas komünist fırkası — azasından — Alik, bendan dalia hoşlar nıyor! — kız, sus! Cevad Galib, tekrar soru- yordu: — Bizim teklif kabul edil- medi mi? Harun Şinasi, büyük bir ne- zaketle ellerini uğuşturuyordu: — Geç kalmadan korkuyorlar. Hı:lılırı da var. Başka birgün ar- tık... Cevad Galib, darılmış gibi ho- murdanıyordu: — Benim bulunduğum bir gün, hatırınıza gelirse, İşte o za- man yanarsınız! Behice, bir kahkaha kopar- mıştı: v — Bir gerinti, eğlenti olur da, zatıâliniz, bulunmaz olur musunuz? Cevad Galib, kollarını kavuş- turdu, kaşlarını çattı: —Fakat bundan hakaret çıkar! Behice, sırtını İskemleye da- yayarak bayılacakmış gibi sahte kahkahalarla gülmeye amıştı: — Vah, v'ıhl ne b=i fı'l—;ı ket... Cevad Bey, siz, bu hakareti, kanınızla temizlemelisiniz... Cevad Galib, gözlerini açarak doğrulmuştu: — Nasil, nasıl? Kendi kanımla mı temizleyeyim? İşte, bu hiç aklıma gelmemişti. Behice, hafif hafif söylenen bir şarkı deyarak döndü: — Beşhın, sarhoş mu oldun? Üç bardak bira, Beyhanı ça- kır keyf etmeye kâfi gelmişti. Göz kapakları düşmüş, —uzun Bildiriliyor Sovyet erkânı ( Stalin, Voroşilof, Molotof ve ssire) Kirofun cenazesinde elmakla beraber yollarını ırmaş ve jseoloji bakımından Zinovief, n ve Troçkinin fikirlerine tabl bir ta- kım insanlardır. & 3 — Bu udamların gayesi, tethiş- çilik tarikile rejiml değiştirmek ve evvelâ — Leningradın idaresini — ole geçirmek Vdi. Maksatları kapitalist rejimin yeniden hakim olmasını temin eylemekti. 4 — Zinoviyefin akidelerini ko- münlst fıkası ile komünist gençliğin- den kabul edenlerin miktart pek azdır. $ — Komploya istirzak edeön e- keti bir sergü- zeşte n kabiliyetinde olmamalarına binaen bunlar, fırkanın adata — kalbi — mesabesinde olan ve Stalininin büyük dostlarındam biri bulünan zati öldürmek auretile mak- tadlarını elde etmek tarikini İhtiyar ey'emişlerdir. 8 — Fesatçıların teşebbüsleri pe- şinen akamete mahküm idi. Çünkü Stalinin riyasetindeki fırka — daima komploları ve her şeki dekl entrika- ları daha ortaya çıkmadan akamete uğratmanın yolunu bulmuştur. Bu komplolar ve entrikalar, ister hariçten gelsin, ister dahilde tertib edilmiş olsun, Stalinin riyaseti altın- daki Fırka, gerek iktisadi ve sanayi kıvrık kipikleri çağla yeşill göz- lerini — gölgelendirmişti. Denizin parlak lâcivertliği, gök yüzünün açık maviliği içinde, Beyhanın parlak altın sarısı saçları, batıya doğru kayan güneşten fazla par- liyordu. Behice, ona baktı ve kendisi- ni güzel bulmasına, güzelliğine ve nefsine itimadına rağımen imrendi. yüreğinde bir sızı duydu. Gönce lâal dudakları daha fazla kızarmış, yanakları daha tatlı — pembeleşmişti. — Behice, sabahleyin, onunla alay etmişti: — Mısırlı, Hindli prens mi olsun? Fakât şimdi, onu, bu mahmur, çakır keyf halinde görünce, alay edemiyordu. Beyhana hi'katın giydirdiği tactan duha yüksek, daha kıymetli tacı — kim giydirebilirdi? O, güzelliğinin tacile doğmuştu. Madenler ve taş par- çalarından örülecek tacların ne kıymeti olabilirdi? Beyhan, Behiceye memişti. Denize mi, ufkuün boş- luklarına mı, nereye bakıyordu? Ö, mechul.,, Al al dudaklarının hafif aralığından, ince sesle şarkı Söylüyordu. Behice, onuün keyfini bozmak isşlemedi; sadete bakıyor ve düşünüyordu: Şimdi bu, güne- gin bir parçası gibi parlayan yav- ru kızı, Harun giınnıi mi a'acaktı? Harun Şinasi, motörün küçü- €dük kamarasında oturmuş, öbür misafirlerile konuşuyerdu; lâkin arasıra gözleri Beyhama — dalı*or, yüzünün recgi uçuveryordu. Harun Şisasi, Beyhana lâyık cevab ver- e l olabllir. Sayfa 5 Göînül İşleri Okuyucularıma Cevablarım.. İmzasız mektub yollayan — okuyu: cuma t 1 — Kızımızın küçüktür. 2 — Zaten biz onu kendi sevdiğine değil, bizim seçtiğimize vereceğiz. 3 — Mazur görünüz, gibi cümleler bir kız ailesi tarafından söylendiği zaman, sadece hakiki sebebi gizlemiye mahsus beylik cümleler olarak telâkki edilme- lidir. Binaenaleyh size tavsiyem bu hakiki sebebi arayıp bulacak bir vasıtayı temin etmek ola- caktır. Ancak bundan sonradır ki kızın ailesince beslenen fikri değişi çalışmak mümkün zamana'kadar müra- eaatlarınıza fasıla veriniz, hatta kızla konuşmayınız, yahut ta ko- nuştuğunuzu belli etme tarafı büsbütün hıdıı";:l::ıl(ı:?:' D edilmez bir iş yapmış olursunuz. yaşı henüz * Bay (Murad Vural): S Evet evvelce imzamı “ Hanım- teyze,, olarak atıyordum, hanım- hk beylik kalkınca, bir aralık &- zin düşündüğünüz gibi (Bayan teyze) diye atmayı tasarladım, fa- kat Fransızcaya çevirdim, “Ma- dam tante,, gibi bir cümle çıktı. garip buldum, belki Fransızcaya çevirmekte, ona bakarak — gülünç bulmakta haksızım amma, fazla eleyip sık dokumakdansa (bayan)ı atıp sadece (Teyze) imzasını b rakmayı daha kolay buldum. Dili değiştirmiye gelince, ga- zeteden bana bir mi verdiler, tedricen yapacağım. TEYZR ve gerek diplomasi sahasında kayde şayan muvaffakiyetler elde etmiştir. 7 — Gazeteler memleketin muka- bil ihilâlcilerden kurtarılmasını ve fırkanın taafiye edilmesini taleb et- mektedirler. Pravda grzetesi, ilk defa olarak mukabil ihtilâlcilerin isimleri yanında Zinoviefin, Kamenefin isimlerini ire etmektedir. Bu gazete, cinayetin mu- harriklerinin bu tarafta aranılmasını yazmaktadır. Aynı gazete, şeflerin ve bilhassa büyük, serilmiş ve gef Stalinin etrafında —ıınıııı’.:::: ziyade sıklaştırılmasını tavsiye et mektedir. değil miydi? Behice bunda tered- düd etmiyordu. Beyhan, onun ba- şandan aşkındı. Fakat, parası var- dı. Bindikleri şu motör, onun in- kâr edilmez bir kuvveti, göz yu- mulamaz bir hakkı idi. Beyhan ağır ağır gözlerini aç- miştı: — Öyle tuhaf tuhaf ne bakı- yorsun, Behice? — #eni seyrediyordum, Beyhan, hemen toparlandı: — Ne o, yoksa farkında ol- madan — bir. münasebetsizlik ml yaptım? Behice, onun bu çocukça telâ- şina gülüyordu: — Dalmıştın, şarkı dun da onu dinliyordum. Beyhan da kahkaha ile gülmiye başlamıştı : — Sesim de ne güzel, değil mi? Behice eğilerek sordu: — Ayıb mı oldu? — Bak — düşündüğün şeya.. Cenaze taşımıyoruz yavrum.. Ava- zın çıktığı kadar bağır, çağır... Martileri mi ürkütmekten — korku- yorsun? Cevad Galib, kamarada bir dolaptan — çıkardığı — bir deste iskambille hokkabazlık yapıyor; kâğıtları açarak fala bakıyor, herkesi ayrı ayrı eğleniyordu. Birax, Haran Şinasi geldi, Cevad Galibin kulağına fısıldadı: — Yalnız bir tek şişe bira kaldı... Adaya dönelim de, bir kasa daha alalım mı? (Arkası vi söylüyor-