. İazillı' Köylerinde Ev Teşkilâtı Nazilk —( Husust ) — Geçen devrin köylü kütlesi her sahada olduğu gibi içinde barındığı ev cihetiaden de görgü ve bilgisiz- liğin esiri olmuştu. Mahdut bir zümrenin refahı uğruna muazzam bir kütlenin ıstıraptan inlediği saltanat dev- rinde köylünün evi de ıstırabını saklıyan bir izbe halinde idi. Cümhuriyetin diriltici, uyanıcı senveleri içinde meydana gelen modern — eserler, fenni yapılar karşısında Türk köylüsünün evi de sağlığa uygun olmaya başlamış- tır. Evvelce köyün, dağın tepenin rastgele bir yerinde çivisiz tahta- lar ve ağaç parçalarile kurulu- veren basık, pençeresir, ziya ve hayattan mahrum yer evleri yerine bugün hiç değilse bir katlı pen- çereleri camlı binalar yapılıyor. Şimdi her köyün kendine göre bir pilâm vardır. Köylü kendine yeni bir ev yapacağı zaman onun; köyün yakınında ve içinden ok masını, sağlamlığını, sağlığa uy- gunluğunu, biraz da yakışıklı olmasını göz önlinde tutuyor. Esasen bugünün köylerinde yapılan köy meclis odası, son pilâna uygun köy mektebi binanı köylüye güzel bir örnek oluyor, hayatın şeraltine uygun bine hak- kında müşahhas bir fikir veriyor. Nazillinin ova köylerinde evler ekseriyetle bir katlıdır. Çoğu bir bahçe içinde ve umumiyetle cep- heleri cenuba çevrilidir. Bazıları doğrudan yere ve tabamı toprak üzerine kuralmuştur. Bunlara (yer ev) denir. Ekserisi — merdivenle çıkılan ve önünde - sündürme - 4i (daraça gibi bir yer) ve ocaklı sofası olan bir katlı evlerdir ki bunlara (hanay) derler. Durasıllı, Hacıbeyli köylerinde her evin bahçesinde ve köylün her köşe başında birer taş örme kuyu vardır. Buralarda Üüç dört metre kazılınca hemen su çıkar, Son zamanda bahçelerde bu üzeri açık kuyular yerine burgu usulü kalm olmuştur. Birçok bahçelerde basit burgu aletlerile u bulunarak -tulumba takılmıştır. Sebze yetiştiren köy- lerde, bahçelerde sular kuyudan su dolabı. veya motörle çıkarıl- maktadır. n Köylünün yaşama bilgisi ve soysal ( içtimal ) seviyesi yüksek- dikçe mesken teşkilâtı daha sıhhi ve medeni bir hale gelecektir. Kadın Kılığında Dolaşan Hırsızlar Tokat ( Husust ) — Değirmen mahallesinde Ince Ağa oğlu Rixa- nın duüvarını delip İçeri girerek bin Jiralık sşyasını çalmaktan suçlu Tevfik ile Mehmed yaka- lanmışlardır. Tevfik Yıldızilinin Geynik — köyünde çarşafla — ve kadin kılığında dolaşırken yaka- lanmıştır. Mehmet ve Teyfik Adliyeye verilmiştir. Gizli Evlenmelerin Sebebi Kızılcahamam, (Hususi) — Af kanununa rağmen köylerde gizli evlenmelerin arkası alınmaktadır. Bunun sebebi evlenme he köylületin medeni “nikâlem kcab ettirdiği masrafı vermek iste- memeleridir. Bu masraf köylüye çok görünmekte va 550 kuruşu bulmaktadır. Bu sebeb gözönünde bulundurulur. ve buna göre ted- birler alınırsa gizli evlenmelerin kalmıyacağı umulmaktadır. - Çok Türbedere Ve Çerkesköy Trakyanın Verimli Iki Beldesidir Umaksorü; P TIstasyonun bu- (Hususi) — Tür- K el 5 B N İlunduğu mahal- e RAeELE 3 Ka Ş K deki bümlara Çer e v B ; kesköy denilme- ve kıymetli bir sine sebep: 1293 _:hkdag"dmhşığ harbinden evvel l:ıır:ı-iı.u M ve sonra Kafkas- mektedir. n.f:f.'. yadan gelen Çer- da Çorlu gibi unsurunun ll Ka ye, hususl bir Hi ON tarihe — maliktir. kinayedir. Bilâ- Şimdiki Türbe- hare Çerkezler derenin garbin- duğılmıştır. deki sirtta bir Gerek Türbe- kalesi, ve İstas- dere gerek Çer- yonla asri bina- ların sırtlarında kurulan - bir ileri karakolu vardı. Burasını da Çor- lunun ilk bânisi Soy Han kur- müuştur. İran medeniyetine bir afet kesilen Fitipin oğlu lskenderin Makedonyadan toplayıp getirdiği sayısız unsurların tahripkür istilâ- sına maruz kalan bu iki Türk eseri, hakiki ve asil «sahiplerini bilmecburiye değiştirmişti. Fakat; pek kısa süren bu hâkimiyet zeval bulduktan sonra İskenderin takviye kıtaatı kumandamı Lâb Çerkesköy istasyonundan bir görünüş yomlu ( Kasteryot ) isminde bir Generalın eline geçen bu yerde, General derhal - kırallığımı — ilân etmişti. Ecdadımızın, Trakyayı kısmen açıp buraya dayandıklerı tarihte burada Kıral Bizanslhı ( Dimistok- los ) isminde biri idi. Çorlu zafe- rinin on birinci günü Hayreddin Paşa kumandasındaki ordu bu kaleyi de açtı. Bu harpte Ipsala Fatihi Aysal bey şehid oldu, Bunun için kalenin birine Türbedere ismi verildi. «esköy Türkiye- yi Avrupaya ev- velâ ulayştıran şark — şimendifer hattı güzergâhıdır. ehemmiyetli bir mmtakadır. Şimdiki — halkım çalışkanlığı riraat - ticaret âle- mindeki zekâ ve istidadları ve asri ihtiyaçları taminde meşkür basiretle- riileher nevi hububat istihsalâtı ve bilhassa odun ve kereste ve yakılmış kömür depoları ve İstan- bula semt ve yakınlığı ile Trak- yaya halde ve istikbalde refah ve saadet temin edici gürlde bir mevkidir. Trakyada cidden Gövündürücü bir beldedir. Nureddin Fikri 41 Senelik Kadın Muallim Zonguldak (Hususi) — Bayan Feride tam 41 yıldanberi muab- Timlik — eden, İki binden faz- la talebe ye- tiştiren en es- ki Türk kad- nıdır. 6583 te okutmuya baş- lamış, hiç yo- rulmadan bu sevimli — işine devam etmiş- tir. Şimdi 60 yaşında olan Bayan Feride Bayan Feride bütün Zonguldak halkının sevgisini kazanmış bu- lunmaktadır. mükâfatıdır. Adapazarında Güreş Müsabakaları Yapıldı Adapazarı (Hususi) — Dernek cuma mektebi inşaatına yardım olmak üzere tertip edilen güreş müsabakalarında Dönme Osman pehlivan ayak, tavuklar köyünden Kâzım ve Badilii Cemalettin pehlivanlar — orta, arabacı Hü- seyin — ve — Yıldırm — Bekir pehlivanlar baş birincililkerini a mışlardır. En sonunda Yıldırımla Arabacı güreşmişlerdir. Yıldırım kazanmış ve Adapazarı başpehli- olmuştur. Adapazarında Soyadı Alanlar Adapazarı, (Husust) — Kay- makam Agâh ( Alp), fırka reisi Galib ( Doğan ), belediyo reisi (Abasyanık), zirant memuru Ekrem (Akatay), —adliye kâti Süleyman (Köse), Nuri ( Sakallı ). nüfus memuru Âdil (Kaya), kâtib Süreyya (Akıncı), Arif ( Bilgiç ), Sabri ( Çetin ), avukat Mustafa Asım ( Boynuk), Ahmed Hamdi (Acar), Yusuf Ziya (Köse), evkaf kâlibi Ahmed ( Erol ), adliyeden Hacı ( Uzuolar ) soy adlarını a- mrlardır. Bu da emeğinin izmir ( Husust ) — Maarif Ba- kanı, geçen ay İzmire geldiği zaman İzmir mekteplerinin hepl- sini de görden geçirmiş; Göztepe- de Kız San'at Enstitlistinde ço- cukları bir araya toplayarak bir Türk kazı için enstitü tahsllinin Özlü verimlerini anlatmıştı. Bu sözlerden anlaşılıyordu ki Maarif Bakanlığı, Türk kızları için lise tahsilinden önce ve daha verimli bir okutma şekli olarak enstitü tahsilini faydahı görüyordu. Bu Gözlerin ardımndan Maarif Bakanlığı Fransız elinden İzmire bir mütehassıs — getirtti. Onuu Balıkesirde Eşya Piyangosu Balıkesir (Hususi) — Kdman Birliği tarafından bir eşya piyan- gösüu tertip edilmiş ve biletler satışa çıkarılmıştır. Bartın Mekteplileri Çalışıyorlar Bartın, ( Husust ) — Manrit Bakanlığınn yatılı Hselerde be- dava okuyacak talebeler için açtığı müsabakada Bartın ortamektebinden de 59 Salâhaddin Ali karanmış ve Kastamonu lisesine gönderilmiştir. Bu, ortamektep talebelerinin şev- kını artırmıştır. Diğer talebeler de gelecek senelerde müsabakayı Kazanmak için - çalışmaktadırlar. Bartında Halkevi Bartın, ( Hususi) — Önümür- deki şubatta burada da bir Halkevi İzmi;le Kız San'at Enstitüsü ardından da Türk kızları ve Türk kadınları için akşam san'at kurs- ları açtı.Enstitüye kısa bir zamanda 276 talebe yazılarak derslere de- vama başlamıştır. Enstitünün ak- şam kurslarına devam edenler arasında yüksek tahsil gören ve ev işlerini ileriletmek isteyen ha- nımlar da vardır. Enstitlnün —ülküsü liselerde olduğu gibi Türk kızını daha Üstün bir tahsil devresine hazır- lamak ve bir İlmin ve mesleğin mütebasmısı — yapmak — değildir. Enstitü ileri Türk evleri için bilgiç kadın yetiştiriyor. Uşakta Şeker Kulüb Uşak (Hususi) — Teşkil edilen Şekerkulüb adlı spor kurumunun idare heyeti kaymakamlıkça tas- dik edilmiş ve Şekerkulüb resmen fanliyeta başlamıştır" ldare he- yeti kulübü federe ettirmiye çalış- maktadır. Amasyada Cümhuriyet Meydanı Amasya (Hususi) — Vali Kadri ve Belediye Reisi Celâl bir yan- gin neticesinde tamamen yanan ve şehrin en güzel yeri olan sa- hayı Cümhuriyet Meydanı olarak tanzime başlamışlardır. Meydanın etrafına ağaçlar dikilmetedir. açılacağı tahakkuk — etmektedir. Bartın gençliği sevinç içindedir. Türk Ve Spor j 'Bir Türk Kolay Hükümdar Otdurdu, Fakat.. Spor, kuvvetle beraber tende gnıellı'h yaratan idman demektir. am bir sportmen, mütcnasi, vücutlu, sağlam bünyeli, çeli adeleli, çevik, kıvrak ve eski tabirle germüserde mütehammil insandır. Hangi tarihi açarsak açalım, Türkün de ayni suretle tarif olunduğunu görürüz. Tarihin tamıdığı ve tanıttığı Türk; daima Gürbüz, yakışıklı, çok kuvvetli ve güzeldir. Türklerden sille yemiş, Türkün taktığı boyunduruk altında yaşa- mış ve bu itibarla Türke bissen düşman olmaları gayet tabil bu lunmuş olan milletlerin edebiya- tında bile ayni hükmü görürür. Eski Türkler, Arab ve Fars mü- elliflerinin, —şairlerinin hararetle ve samimiyetle medhettikleri kud- ret ve et nümuneleri idi. Fars edebiyatında Türk kelimesi “erkek gözeli, manasım ifade eder. Büyük Arap feylesofu Ca- het, Türkü tarif ederken : “Onlar atlanmış rüzgüra benzerler, Elle- rinde parlıyan kılıç, insan pençe- sine bağlanmış şimşekten fark- sızdır,, der. Garpte “Türk gibi kuvvetli,, sözü, en çok söylenen mesellerdendir. Şu halde Türk, en eski sportmendir. Acaba bu — asil milletin böyle cibili denilecek Surette spora bağlı oluşu ve bütün tarihinde kuvvet barikaları gös- termeğe muvaffak oluşu ne gibi zaruretlerden Ceri gelmiştir?. Biz bunu hem muhitin icaplarına, bem ilk Türk dininin umdelerine haml- ediyorur. Malüm olduğu Bzere, Türk anayurdu dağlık mıntakaları, en- in kırları, hattâ korkunç çölleri =n eden bu mübarek topraktır. Siyah oturan — ilk çadır. altında Türkler daimi göç halinde bulu- nurlardı. Bütün geçimleri sürülerin eti ve sütü idi. Bu sürüleri, düş- man aşiretlerin hırsına, — valış! hayvanların hücumuna karşı mu- hafaza etmek için mutlâka kuv- vetli ve kavgaya kabiliyetli bu- hunmak lâzımdı. Bıı(ın:ınkdohyı çocukları benüiz pek küçük yaşta İken didişken bir ruh sahibi ola- cak gürette terbiye ederlerdi. Ağır yükler kaldırmıya, her eziyete ve meşakkate göğüs germeğe alıştırırlardı. Dört beş qudıîl Türk çocuğu koçlar üstünde si- varilik talimi yapardı. Yedi yaşına gelince at üzerinde okla nişan almağa başlardı. Bu, muhitin ihsas ettiği zarı- retten doğma bir spor hayatı idi. Din de Türklere kuvveti sevmeği we kuvvetli olmayı telkin ederdi, Meselâ (Kodatgobil.k) de şöyle bir manzum söz var: «Yaratkan, Türetken, yeğitken idim...» Şair Yusuf Hacep, bu mısra- mmda Allahı şöyle tarif ediyor ve Rabbin, yaratan, türeten, mahveden bir kudret olduğunu söylüyor. Görülüyor ki eski Türk «mahvedi- ci» lik demek olan «yeğit» liği Allahın yöksek sıfatlarından biri olarak tamıyor. Aynı sifatın in- sanlara da verildiğini ve levent, kışıklı bir er! © Sörlüğii “düşünerek ” Türkta kuvveti nasıl telâkki etliğini anla- mış oluruz. Gene Türk «Beylik vermekle, yiğitlik vurmakladır.,,der, Bu me- sel, mill! zihniyetin beden kudre- tile emaret ve saltanat kuvvelt'ni bir hizada tuttoğunu gösterir. Sözün kıszası: Eski Türkler kırabilen ve bilhasss canlı mahlükatı-yerina göre insan veya hayvan dahi olsa- mahvetmek kudretini taşıyan bir adamı hem güzel, hem yüksek tanırlardı. Bu sebeble de yüksek ve güze! ok mağa çalışırlardı. Her çalışan muvaffak olduğu gibi Türkler ce, ekseriyet itibarile gürbüzleşmişler ( Devamı 7 nci yüzde )