(Givaset Atemi) Acunun Anlaşamamazlı- ğındaki Sebepler lagiliz saylav (meb'us) kurultayın- da, kıralın aydışıma (nutuk) verilecek karşılık görüşülürken ileri muhafara- kürlardan Çörçil Nazi Almanyasının hava silâhlarına verdiği ehemmiyetin Gzcerinde yine durdu. Alman ulusunun İngiliz - ulusuna sergisi olduğunu bildiğini, pek yakın blr savaşa inanmamakla beraber bir avuç adamın birgün gelip böyle bir kötü şeye karar verebileceğini söyledi. Korkusunun bundan ötürü olduğunu aalattı. İngiliz hava kuvvetlerinin bu #öbeple Almanyanınkinden — epeyce fazla olması icabettiği esasını müda- Fan etti. * M. Çörçile muhafazakâr fırkanın lideri M. Baldvin cevap verdi. O da, M. Çörçilin fikirlerini kabul etmiş Fibildir. Fakat kasmen, acunda rahat- sızlık olduğuna inanmıştır. Bu rahat- szlığı, Baldvin, Almanyanın kendi kabuğu içine çekilip mkı sıkıya içinde olanı biteni saklamasında bulmakta- dır, Bunları söylerken sözlerinin yanlış anlaşılmamasına dikkat olunmasına da ayrıca İşaret eylemektedir. Bizim alayacağımız demek İster ki * İngiltere —bugünkü — soysallığın (medeniyet) mirzsçısıdır. Onun müda- faacısı odur. Almanyada Öe almak fsteyen bir düşünüş gekli vardır. Al- manlar, aldıkları — terbiye — itibarile Bakerdirler. Biz bu zihaiyetten kor- kuyoruz. Onun için hazır bulunmak daha ani bir surprize karşı durmak latiyoruz.,, Bu telkinlere ve düşünüşlere karşı Yes Almanya şöyle diyor: « Ben bir u'usum (millet) her ken- dini bilen ulua gibi diğerlerden gerl bulunmak İetemem, Diğerlerin kul: landığı —hakları ben de - kullanmak teterim. Versay antlaşması birtakım haldarı benden esirgeyor. Bunun İçin ben, bu anlaşmayı tanımak İstamiyor ve bildiğim gibi hareket ediyorum ve edeceğim. Bu hakkı tamıyin. Sonra konuşalım. * Görülüyar ki iki tarafın düşünü- şünde de birtakım mantık kaçamak- ları wazdır. ve acunün — rabatmızlığı, İşte hep bu kaçamaklı. konuşmaktan doğuyor. — Süreyya Evvelki kısımların Hülâsası “Bir — dairede — daktilo — olan Beyhan, son — müzsveddesinin noktasını da vurduktan sonra, gitmeğe hazırlandı. Müşvedde- leri hademeya vererek müdüre gönderdi. O mrada odadan içeri giren arkadaşı Türkân, Ppaydostan soura kendisini bek- Temesini tenbih ederken, hade- me kapıdan göründü, Beyhanı müdürün çağırdığını söyledi. Beyhanın canı sıkılmıştı. Genç kız müdüre giderken Türkân hafifçe, Beyhana bir kumet gıktığım söyledi. Beyhan çaşa- Tamiş gibiydi. Doğru müdüre gitti. Müdür ogün yazılaa uzun bir esbabı. mucibe İâyıhasının kasaltılmasını söyledi. Bu sırada Beyhan vücudunda bir ürperme duydu. Müdür Sinan Tahsin yaşlı, fakat güzel bir adamdı. Türkünü — hameediği — acaba bu mu idi., Ş:ıı: bu hareketini gören Sinan in, — endişe ile kaşlarını kaldırdı: — Gömleğinizi — değiştirirken Beyhan, — gözlerini — süzerek baktı: Gcüe Galula Glalk Ca n tilo, çıkıyore du; müdürüm sevini duydu: b Fransız Meclisi ; Ve Işsizlik ı Paris, 80 (ALA) — Meb'uslar Meclisi dün mesai bütçesinin ve İşsiz- liğe karışı alınacak tedbirlerin müza- keresine devam etmiştir. Komünist meb'uslardan Monjovla, işsizlik tahslsatının başka İşçi sınıfla- mnada teşmilini istemiştir. Şimal — meb'uslarından — İnghels, mensucat sanayiünin buhrandan mü- teessir olduğu mıntakalarda işsizliğin tesirlerini eaymış ve Belçikalı amale- min çok uzaklardan Fransız amelesine rekabet için gelmekte olduğunu söy- lemiştir. Maarif esi Parla, 30 ( AA ) — Âyan Meclki Meb'usan — Meellisi tarafından kabul edilen —maarif bütçesini müzakere etmiş ve bilhassa köylerde ilk tahsil ve kadın muallimlerin erkek mual- limlere kargı pek faxla olan nisbeti meselelerile meşgul olmuştur. Fransanın Ordu Bütçesi.. En Çok Topçuluğa Ehem- —— miyet Veriliyor Parje, 30 (A.A.) — Hükümet tara- fından harbiye bakanlığının fevkalâda ibtiyaçları İçin İstenen 800 milyon matrafın şu suüretle taksim - edildiği tebliğ edilmiştir. Topçu ve silâh fmstütn GS buçuk milyon, levazım 35 milyon, sihbiye hizmeti 15 milyon, barat 80 milyon, şimendifor ihtiyacı 6 buçuk milyon. 82 Milyar Altın Frank! Paris, 30 (A.A.) — Fransa banka- sının bilânçosu şudur: Altın mevcudu: B1 milyar 976 milyon, ortada dölaşan kâğıt para: 79 milyar 956 buçuk mil- yon. Berlinde Üç Fransız Gaze- tesi Toplattırıldı Berlin, 80 (A.A.) — Övr, Kolidyen ve Deba İsmindeki üç Fransız gaze- tesi dün buraya gelince toplanılmış- lardır. — bBir dakika Beyhan. Beyhan, döndü: — Buyurunuz! Müdür, sesini yavaşlatmıştı: — Yalnız, lâyihanın son şek- lini, ben, size bu akşam vermiş olurum, Beyhan, Sinan Tahsin'in yü- züne baktı, yutkundu: — Peki: — Teşekkür ederim, Bevhan, Genç kız, müdürün odasından çıkmıştı.| Yürürken elile cebin- ayyen bir hedefe karşı hususi bir maksatla mı? Eğer vaziyet, bu, idise, Türkân'ın bir “müjde!,, gibi verdiği haberle de alâkası vardı. Fakat Türkân, bunu nasıl biliyocdu? Nereden, ne vasıta ile, ne münasehetle —duymuş veya sezinlemişti ? |Japonya Hariciye Baka- nının Çok Mühim Sözleri Biz, Dîyor; Sulh Ve Dostluk İstiyor Ve O Yolda Yürüyoruz Tokyo,30 (ALA) — Hirlelye bakanı M. Horita, Diyet Meclisinde, dış siya- sal durumunu urun uzadıya Anlatmış- tır. M. Hirota demiştir ki: “ — Japonya, Londra deniz konuş- | malarında emniyet ve ademi tecavliz prensibini sağlam temeller — Üzerine oturtmaya çalışmaktadır. Japon hükümeti, kendi emniyet ve milli müdafaası için zaruri olan dönlz kuvvetlerin! elde etmeye uğraş- makla beraber emniyet ve ademi tecavüz — prenslpini kâkim kılmaya savaşmış — ve bunun için de — gimdi mer'l o'an gemi sayılarının — kaldırı. Tarak alâkadar bütün devletler için tek bir had koaulmasınt tekli! etmiştir. Silâhaızlarıma düşüncesile hareket ettiğimizden deniz kuvvetlerinin esaslı bir şurette iadirilmesini ve böylece ulunların - Üzerine 'çökem ağır vergi yükünü azaltmak istiyoruz. Devletler için konulacak —müşterak haddin mümkün olduğu kadar İndirilmesini ve bunu da taarrüz silâhlarının tahdidi ve müdafsa ei'âhlarının da makul bir tarzda düzeltilmesini istiyoruz, ta ki bir devletin diğerine tanrruzu güç Yakat harhangi bir devletin kendini müdafaası kolay olsun. Murahhaslarımız. Londrada yukar- daki sıyasamızım, yenl ve düzgün bir muahedenin — gerçekleştirilmesi için çalışıp duruyorlar. Gerek ingilte- re ve Amerikanın, gerek diğer bütün devletlerin isteklerimizin doğruluğanu kabul edeceklerini ve dünya barışını kolaylaştıracak yeni bir deniz antlaş- mast yapılacağım Ümlt etmek İsterim. Avrupa ve Amerikacın —mubtelif flkelerile ve Çin He münasebetleri- Miİz umum! iylleşmiştir. Müttefikimiz Mançukonun bütün sahalarda ilerlediğini ve geçen Martta kurulan İmperatorluğa sağlam temel. ler koyduğunu memnuniyetle görü- yorum. Sovyet Rusya Hle olen münasebet- lerimize gelince, bu baptaki — son Bir daktilo kız, iş icabı, bekâr dahi olsa, bir âmirinin evine gi- demez, uğryamaz mıydı ? Kalem odasına girdiği zaman Pertev Nejatla Nafiz Yusufu şapkalarını — giymişler, — ayakta konuşuyorlar, buldu. Nafiz Yusul, genç kızı görün- ce, merakla sordu : — Sizi- bekliyorduk, — yinemi müdürün bir angaryası çıktı ! Beyban, Sahte bir can sikin- tısı ile kollarım açmıştı : — Onun angaryası biter mi? Pertev Nejatla Nafiz Yusuf bir ağızdan: — Yine ne var? Dediter. Beyhan, dudaklarını büktü: — Meclisi idareye verilecek esbabı mucibe llı= kısaltıla- cakmış. Çok uzun Nafiz Yusuf, —kalein amiri Şevket — Yahya'nm — masasına baktı: — Böyle olacağı — belliydi. Münşiliğini göstermek için fırsat fevt etmez. Ve hüzünle genç kıza döndü: — Demek, siz, kalıyorsunuz! kollafını Beyhan, yanına sarkıtmıştı: — Müdür, — İâyıhayı — kisal- tıyor, öonu bekliyeceğim. Yarın sabah da, etrafıma, bonjur! de- meden çalışmağa başlıyacağım, Nafiz Yusuf, Pertev Nejadı kolundan tuttu; — Allah — kolaylık — versin, M. Hirota ( ortada ) izahatımdanberi — bu — münasebetler hayli iyileşmiştir. Şimal sularındaki balıkçılık eanaylimiz zorluklara uğra- maksızın — ilerlemektedir. Bundan Sovyet-Japon dostluğunun ilerisi için sevinmeliyiz. Çin şark demiryollarının bu yıl başında kesikliğe — uğrıyan satış konuşmaları geçen Martta tek- rar başlamıştır. M. Hirota nutkunu şu sözlerle bitirmiştir: *Yabancı memlaketlerle olan bü- Hin ihtilAfi: işlerimizin dostça helle- dileceğini sanıyorum. — Çünkü bunun böyle olması bütün dünyada uluslar arası münasebetlerin — istikrarı için Tâzımdır.,, Almanya Ve Havacılık Berlin, 30 ( A.A ) — Alman Hava Bakatlığı, Breslav'da yeni bir tayyare meydanı yapılımasına ve Gllvite mey- danının da düzeltilmesine — karar vermiştir. Her iki meydan gece uçuş- Yarı için tanzim edilecektir. Beyhan,.. gidelim. Onlar odadan çıkmca, Beyhan kısa bir: — Ohil Dedi ve cebindeki krokiyi çıkardı. — Sür'atle el çantasına koydu. Yazı makinesinin kapağını kapadı, sırlından iş gömleğini attı. Şapkasını aldı, giymeden evvel durdu, el çantasından kü- çük bir ayna ile ruj tüpünü çıkardı. Saçlarının hafif tarazlan- müş uçlarını elile düzeltti. Dudak- larına kırmızılık sürerken yüzüne dikkatle baktı. Gençti; güzeldi... Gözlerinin bebeklerinde yirmi iki baharın güneşi parlıyordu. Cildinde, du- daklarında yirmi iki baharın bu- Yusu yamıyordu. Aynaya, istekle bakıyor ve güözellik müsabakasına çağırılmış bir hakem gibi kendini dikkatle — süzüyordu: Şimdi bu arun kirpikli, çağlayışlı gözler, çirkin miydi?.. Ba, çatlamış bir kiraz gibi alev rengindeki körpe- cik dodaklar, gör almaz, iç gicik- Tamaz miydi?.. Par'ak, altın sarısı saçlarım, okşanmağa değer bulu- yordu... Ellerile, Esvap prova eder gibi, göğsünü, belini, kalçalarını sığaz- ladı. Çok biçindi, derli toplu bir vöcuduü vardı. Oda kapısının tokmağı — gicir- damıştı. Beyhan, toplandı, hemen ayhayı, ruj tüpünü çantaya koydu. Haydi, — Nejat — biz, Bollukta Kadın, Varlıkta Kadın “İki odah küçücük bir apartı- | manda oturüyoruz. - ve çok sikili- yoruz. Yatak odasını bir kenara bırakırsanız hep ayni yerde yemek iyoruz, oturuyoruz ve mişafir ka- ıul ediyoruz, bütçemiz geniş olsa hemen çıkacağız, hiç değilse bir üç odalıya geçeceğiz. — Fakat manlesef bu kış dişimizi sıkmak mecburiyetindeyiz. Öbür taraf- tan da bir misafir gelince utanı- yorur. ,, Ben bu satır'arı, bana bir gö- nül işini anlatmak için yazılmış bir mektubun baş tarafından çı- kardım ve eheminiyet verilmeye değer, gördüğüm için Üzerinde durdum . Iki odah bir apartıman şilphe yok geniş değildir. Belki insana sıkıntı da verir. Fakat içeriye giren bir yabanemın kendisin! tertemiz, derli toplu bir salonda hissetmesi, bu minimini apartımanı | Adare eden kadınin elindedir ve | kadının hakikt kadınlığı da bu moktada — muvaffak — olmaktadır. Bazan Avrupa gazetelerini ka- rıştırırken gözüme çarpar, dünya buhrani ve parasızlık neticesind» vaktile mürelfeh yaşıyan birçok aileler daha dar bir çatı altında sıkışmak mecburiyetinde kaldık- ları zaman, eşya yapan fabrl- kalar yeni vaziyete göre tedbirler aldılar.Ve meydana öyle eşya çık: tı ki, bir adayı hem yemek salonu hem salon, hem de oturma odası olarak gösterebilir. Iki dakika içinde bir şekilden öbürüne so- kulması mümkündür. Bu eşyayı mutlaka satın almak m de- Ev kadını mevcudunu bu — hüale — getirmiye — şahsen müuktedir olmalıdır. Bolluk içinde derlitoplu, ter- temiz eyi herkes yapabi- b görünm ’.I'l-i aa yapı yokluk içinde gösterebilmelidir. TEYZB Harici Haberler Burada bitmedi. Lütjen 8 incl sayfayı çevirimiz İçeri Türkân girmişti: — Ne ise çok bekletmedim. Beyhan, şapkasını başına ge- Çİrmişti: — Evet... Gidelim. Koridorda Için için homurda- narak dolaşan hademe Ali Efen- diyi — gelâmlıyarak, — merdivene doğru yürüdüler. Öbür — kalemlerden, — işlerini bitirmiş kadın, erkek memurlar da telâşli telâşlı merdivene koşu- yorlardı. Beyha, yavaşça Türkâna sordu: — Nereye gidelim? Türkân — parmağını gölürdü: — Sus... Dışarıda konuşuruz. Sokakta, Türkân, Beyhanı ko- lundan çekti: — Tramvayla Taksime çıka- hm. Cihangirde, set üstü bahçeler var, Bir iki saat otururuz. Beyhan, müteredditti: — Ben, geç kâlmaz mıyım? — Yedi — buçuk — vapurile gidersin. Beyhan, sesini çıkarmadı, yal- nız; haydi senin dediğin olsun! der gibl başını çarpıttı. ramvayda konuşmuyorlardı. &::ııl Beyhan, içinden gülmekte — Türkân, — beni — bilmiyor, zannediyor. Evvelâ, onu sonuna kadar dinleyeyim. Sonra kahka- hayı — salivereyim. Ne şaşıracak, Allahım! ağzına ( Arkamı var )