di z y SON POSTA Gerçekten Öldü Mü? Budapeşte gazetelerinden biri geçenlerde — oku- yucuları arasında Çen inanılmıyacak Likâye ) yi bplup yazmak için bir müsabaka açmıştı. Bu müsabakada bitiaci mükâfatı kazananın yazdığı hikâye şudur: * Bir gün Afrikada av peş'nde dolaşırken bir inilti iş.t im, sesn geldiği tarafa doğru g baktım, bir ayağı iki ağaç kütüğü arzs na sıkışmış yavra bir fil gördüm. Hiç tereddüt etmeden ağaç kötüğünü yerinden kaldırdım, hayvan kur- tulup kaçtı. Fakat © daha kaç- madan evvel horlumunun Üzerin- de de bir yara izi clduğunu görmiye vakit bulmuştum. Aradan yıllar ge lerde şehrimize cambazhanesi :6 gitmiştim. Maddi yaziyetim müsait olmadığı için beşinci sıra sandalyalardan birinde oturuyordum. Sıra fillerin teşhiri- ne gelmişti. Hayvanlar meydana gelince, içlerinden en büyüğünün bana yaklaşarak hartumu ile be- limden yakaladığını ve hiç incit- meden beni ön sıra koltuklardan birine bıraktığını gördüğüm zaman duyduğum — hayretin derecesini tasavvur ediniz, hortumunun yara izinden tanıdım, —bu fil benim Afrikada kurtarcdığım yavru fildi. * ngiltere sinema cemiyeti reisi Rowson yaptığı bir hesaba göre In- gillerede halk si- nema seyretmek için senede bizim paramızla 250 milyon Türk lirası harcetmektedir. Bir. Macar gazetesi anlatıyor Bu paranın ( 40 ) milyon Nirası yabancı filimlere verilmek- tedir. Yabancı filimlere verilen paranın yüzde doksanı da Ame- rikaya gitmektedir. Ingilterede en ucuz sinema koltuğu 15 kuruştur. iererererer ee dener eee cesserle e sereen e serane e ranenAcAnAEe. Yeni Neşriyat: Çıgır — Ankarada çıkan bu genç- lik ve kültür mecmuasınin 19-23 üncü aayım GA intişar etmiştir. " Son Posta Eski e, Çatalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL Gazetemizde — çıkan yan ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize aittir. | ayağımı öptüğünüz gibi ona da | hıklarımnda onun el damgası da ABONE FiATLARI B | lacak!. | müfuz ve salâyhiyet kazanan bo- Abone bedeli peşindir. Adres değişürmek 25 kurüştur. Gelen evrak geri verilmez. Hânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap içia mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. Taribi Müsaha be Şirinlik Muskası Bunları O Zaman Bahşi Ve Kame ı ğ 1284 yılının Ağustos ayı, ilhan- hlar tarihinde mübhim bir yer tular. Çünkü o ayın on birinci| günü “Yüzaağç,, önünde en büyük l kurultaylardan biri — topla mıştı, Abaka Hanın (kaymış igacı) dan doğma oğlu Argon, Han intihap edilmişti. Hatunlar, prensler, ku- mandanlar ve beyler, kararın ve- rilmesini müteakip geldiler, Ar- göon — Hanım Öönünde ulcaştılar, kımız içtiler, tahtım ona kutlu olmasını dilediler. Argon Han, askert bir ihtilâl neticesinde Ikbale eriyordu. Bütün kudret o ihtilâli hazırlamış ve eski Hakan Tagedar Sultan Ahmedi öldürmüş olan “Boğa,, nın elinde idi. Herkes, bir taht deviren ve bir taht yapan bu kuvvetli kuman- dana Argon Hanın nasıl muamele edeceğini merak ediyordu, kurul- tay çadırları önünde kümelenip bekliyordu. Kutlulama işi bittikten- sonra yeni hakan, tahtından indi, kala- bal arasına girdi, gür sesile gu ilk iradesini haykırdı: — Ben ilhan emrediyorum: Hepiniz benim — önümde ulcaşır , gibi boğanın önünde eğileceksiniz. O, benden bir parçadır. Sanki elimdir veya ayağımdır. Elimi ve saygı göstereceksiniz. Kendisine ben şu imtiyazları verdim: Dokuz büyük suç işlemedikçe kimse onu sorguya çekemiyecek. Benim yar- bulunacak ve bu damgayı taşımı- yan yarlıkla tanılmıyacak, onun emirleri, bana sorulmadan tutu- Herkes, bizzat Hakan kadar gaya gıpta ile, hasetle bakarken Argon Han Başhazinedarı ça- ğğırdi : — Vezirim boganın başından torba, torba altın dökeceksiniz, Altınlar onun boğazına kadar yükselecek ve sonra vezirin bah- #işi olarak halka dağılacak !... Argon, bütün bu işleri göz boyamak için yapıyordu. Yoksa içinden Boğaya kin besliyordu. Çünkü bir İlhanı öldürebilen adamın ikincisini de öldürebilece- OA | gll düyünmekter geri kalmıyor /Denilen Argon Hana yanaştı, du, fakat Boğa da zeki idi. Hü- | kümdarın kendine gösterdiği eşi görülmemiş ikramın, iltifatın bir düzen olduğunu hemen sez- mişti, ancak öpen dudağı 1ssır- mak yakışıksız olacağından ve o vaziyette birşey yapmaya da İm- kân — bulunmadığından — sezişini belli etmiyordu, yerlere kapana- rak teşekkürler ediyordu. Şimdi ikli canbaz - bir oynamaya başlamışlardı, Argon Han, Boğa hakkında iftiralar hazırlamaya savaşıyordu. Ordu da eller hazırlamıştı, yavaş — yavaş plânını yürütüyordu, — beriki de ayni şekilde saman altından su yürütüyordu, Hakanı ölüme ka- vuşturmak yollarını arıyordu. Bağa, fenalığı henüz görül- meyen ve hükümdarlığı pek yerni olan bir adamı, evvelce yaptığı gibi bir askeri kıyam tertip ederek — ortadan — kaldıramazdı. Bunun için başka yollardan - yü- rüyordu, Argon Hanın « Bahşi » ve «Kam» denilen büyücülere, üfürükçülere candan bağlı olu- şundan İstifade etmek İstiyordu. -O devirlerde bu Bahşilerin ve kamların nüfuzu çok büyüktü. Onlar ekseriya Hintten gelirlerdi, saraylarda yer bulurlardı, hazine- ler düzerlerdi, Boğa, ele aldığı Bahşilerle Kamları doğrudan doğ- ruya bâkane tavsiye ederse ken- ' di hakkında şüphe uyanabilece- gini de düşündüğünden dolaşık vasıtalara müracaat etmişti, para ile satın almıya muvaffak olduğu İpte F Gazetenin esas yazısile Bir sütanun iki satırı bir (santim) sayılır.. —- Z- Sayjasına göre bir santi. min ilân fiatı şanlardır: 3—;Bir gantimde — vasati (8) kelime — vardır. d İnce ve kalın yazılar uzun Ömür ma: keşfettiğini söyledi bir iki üfürükçüyü evvelâ Argo- nun karılarile tanıştırmıştı. O, Argon Hanı — amansız bir hastalığa — tutturmak, işe yaramaz bir hale sokmak ve icap ederse zehirletmek çarelerini te- mine uğraşrken ve bu yolda yüzde dokâan beş derecesinde muvaffa- kiyet te kazanmış bulünürken hqkumdınn çevirdiği dolap ta meyvasını vermişti, Boğa hakkın- da mükemmel bir iftira hazırlan mışlı. Bu iftira, bir suikast ma- salı şeklinde ortaya kondu ve bunu, başına geçirilen külâhı sıyırıp atmıya muvaffak olamadan yaka- landı, "hergün bir efendi mi de- ğgiştireceksin?,, — denilerek idam olundu. Fakat onun ektiği tohum da filizlenivermişti, Hâkanı bir çuku- ra düşürmek için söz veren bah- şiler, kamlar, yaptıkları taahhüt- ten geri dönmemişlerdi, aldıkları parayı hakketmek için uğraşıyor- lardı. Bunlardan biri - Boğa ö dükten sonra - Argon Hana ya- naşlı, uzun Ömür macununu keş- fettiğini söyledi ve- herife bir nesne yutturduktan sonra kırk gün dışarı çıkmamak taysiyesile bir odaya kapadı. Argon, tayin olunan müddetin sonunda mahpesinden çıktı. Fa- kat ipliğe dönmüştü, pek sıska bir şey olmuştu. İkinci bir bahşı, bunu kolayca — gidereceğini söylüyerek bir Ilâç İçirdi. Argon, yıldırıma vurulmuşa döndü, felce uğradı, bu sefer kamlar, omuz kemiğini ateşe tuttular, hastalı- ğının nereden ileri geldiğini an- lamaya savaşır gibi göründüler ve sonunda “büyüye tutulduğunu,, söylediler. Kamlar, Argon Hanın karıla- rından Tukcak hatunun bahşiler- den muzskalar aldığını biliyorlardı. Bu bilgilerini keramet gibi ku- landılar, hakana yapılan büyüyü Tukcağın yaptırdığını da tebliğ etmekten çekinmediler. Hasta ve meflüuç hükümdar, bu tebliğ üÜzerine son derece hiddetlendi, karısının kendi hu- zurunda sorguya çekilmesini İşa- retle emretti. Tukcak hatun bir #z sonra bir suçlu gibi huzura getirilmişti, işkence edile edile Ikinci teşrin 27 Bize Gönderiniz * * Size Tabiatınızı Söyliyelim Reaminizi kupor ile gönderiniz Kupon diğer sayfamızdadır. el 19 Big : Ali Hikmet Bey; Zekidir. ve sevimlidir. Yata- mazlık haşarılık yapmaz. —Tavur ve hareketleri usanç ver- mez. Eyi şeyleri tak« Kt eder. Nasihatlere hüsnükabul — gösterir. Kusurlarının şuyuun- dan, tenkit ve muae hezeden hicap duyar. Resminizi ve ve karışık işlerle yor- maz, olduğu gibi gö- rünmeğe —mütemayi- dir. Açık — konuşuür, Tok söylerne de söz- leri kırıcı olmiyabilir. Tahakküme pek ta- hammül edemez. Sav- dikleri hakkında sami- mi! davranır. - 30 Biga; Mahmut Bey; — Tavur ve ö gg bareketleri keskin ve gedittir. Gururdun kur» tulmuş bir vekarı var. dır. Fena ve sert mü. amelelere karçi muka» bele eder. Kolaylıkla hazmetmez. — Kil ve hareketleri daha ziya- de kapalıdır. Elbise ve oşyasına dikkatli da vi Bal - 31 Kadıköy: Ertuğrul Riza Beyi Zeki ve sevimli bir yüvrudur. Ana ve ba- basının sevgisine zi- yadesile mazhar oldu- ğu halde şımarık ta- vur. ve — hareketleri yoktur. Yaramazlıkları kabili — tahammüldür. Zekâlı — hareketlerile kusurlarını kolaylıkla aifettirebilir. - Istanbul Halil F.kri Ef. (Resmiata dercini tetemiyor) Ciddi ve çalışkan bir mektepli hü« susiyetlerini muhalaza eder, Kitaplarım, eşya ve elbiselerini güzel kullanır, ters tip ve tanzim kaidelerine riayet eder. il ttiği şeyler laşal Kafasile ça- Tışmakta muvaffak olur. - İstanbul M. D. Hanım, ( Rosminin dertini istemiyor ) Çabuk konuşur. Bir işin sonunu bekliyemez, her şeyin netic abuk ulaşmak ister. Küçük geylere büyük ehemmiyetler verebilir. Kendisini alle kadar eden meselelerde ulagan ve ku- kanç olur. - Adana M. Vahit Efendi. (Resminin derelal fat-miyor ) 'Tavur ve hareketlerinde bir çekine genlik vardır. Mücadele ve münakaşa yapmaz, herkesle anlaşmak ister. Men- fantlerine dokunulmamak şartile uysal olur, icraatında şiddet ve katiyot ol mıyabilir. Ş Ankara A. B. Hanım, ( Fetoğrafının dercini istemiyor ) Dilerse elinden ber iş gelir, fakat ev işlerile yorulmak, ellerini hırpalamak istemez. Salon Gdet ve merasimini bilir. Misafirlerini güzel tavur ve odalarla karşılayabilir. 1sticvap olunuyordu. Kımçılı;: koltuk altlarına kızgın demirler konan, tabanına ateşten nâal vu- rulan İmparatoriçe, nihayet itiraf etti: — Ben böyle yapmadım, yape tırmadım, efendime güzel görü- neyim diye, efendim tarafından sevileyim diye bir şirinlik muska- sı yazdırdım, Başka kusurum yok, Bu itiraf kâfi idi ve kamların keşfi doğru çıkmış demekti. Ar- gon han, yine elile bir işaret verdi, Tukcak haltunu gözü ünün- de boğdurttu. Fakat Boğanın ektiği tohum kurumadı, Argon da aldığı ze- hirden kurtulmadı, beş ay sonra ölüp gitti. Bir ipte oynuyan can- bazların ikiside düşmüştü, arada ve bir. şirinlik muskası uğrun- da zavallı Tukcak hatun dahi hedrolup gitmişti. M. T