Bulgaristandan Beklediğimiz Sey Türk — Cümhuriyetinin — onuncu yıldönümü münasebetile Bulgar Hari- ciyesinin fikirle: tereliman — olan “La Bulgarie ,, güzetesinde dostça yazılmış bir yazmı gözümüze ilişti. Okuduk. Bir milletin, kendi ülküsünü tahakkuk —ettirmek yolunda — yapa geldiği fedakârlıkların ana hatlarile ümümi — bir. taslağını — canlandıran bu yazı, Türk cümhuriyetinin faaliyet bilânçosuna bakarak geçmiş zamanın birçok — eserler bezendiğini, bütün ecnebilerin bakarak bun- ları yapan de e andıklarını kaydediyor ve diyor ki * Bütün bu sebeplerden dolayı dişta, içte başarlan işlerden dolayı Türk Cümhuriyeti ftihar — edebilir. Onu vücuda getirenlerin tesit etmek- te haklı oldukları meziyetleri karşı- #ımda o da, onlara Jâyıktır. Bu nokta, bilhassa Türk cümhurl- yetinin yakın komşuları için bir hakikattir. Yüksek bir surette takdir ettiğimiz Türk dostluğuna, birçok - vesilelerle burada Işarat ettiğimiz gibi büyük bir kiymet vermekteyir. Türk milletinin inkişafı ve deha- etkâr şefinin enadeti için her taraf- fan izhar olunan temennilere iş- tirak eden Bulgar efkârıumumiyesi Türk » Bulgar dostluğunu hiçbir şeyin sarsamıyacağına kani bulunmaktadır,, Türk Cumhuriyetinin on - birinel ıgldönumı münasebetile yarı resmi ir Bulgar gazetesinin bu tahminleri, bizde sadece dostane ma'kea -hasıl tedir. Biz, bu yazıların muhte- n, Bulgeristandaki — ırkdaşları- mıza gösterilecek muame'e ile sübut bulaca hi ve komşu millet sll temönnilerde bul, ruz. — Süreyya a Dair reisinin riyasetindeki bir heyet temediği üç kanun hakkında İza- hat vermek ve Siyama ne zaman döneceğini sormak üzere Londra- ya hareket etmiştir. Paris Borsasında Paris, 7 (LA) — Kabinenin bir tebliğinden sonra esham borsasında vaziyet daha iyi olmuştur. Aş No.61 8- 11-934 Buna rağmen Rasim Cemal Bey her fırsat düştükçe onu bu bankadan vazgeçirmekte — ısrar ediyordu. Ayten ilk münasebetlerin' do- ğurduğu şüpheler, endişeler içinda ona bazen çok sokuluyor, bazen ileri gittiğini hissederek clddile- #iyordu. Artık Leylânın başka Tâkırdı dinlediği yoktu. O bir kerre olsun ona Reşit- ten bahsetmemişti. Hattâ Hasibe hanımın — dedikodularını - bazen Ayten gelip haber verdiği halde ehemmiyet vermeden kapatıyordu. Ayten birkaç kere: — Reşidin mektuplarını bana da okusana.. Merak ediyorum. Neler yazıyor. Demişti. O kadar teklifsizlerdi ki bu arzuyu reddetmeğe |üzüum yoktu. Zaten ona Aytenden başka yakın ve mahrem bir dost yoktu. Buna rağmen Leylâ kal'sinin malı olan sevgisini ve ona ait şeyleri kıskanç bir keltümiyetle saklamaktan hoşlanıyordu. Onun en büyük zevki düşün- celerinin ve sevgisinin sade ken- dinin malı olduğunu bilmesi idi, Hasibe Hanım oğlunun mace- Tasını bütün Kadıköyüne ilân ettiği halde genç kız bu dedikodulara Siyam Buhranına 0 “Bangkok, 7 ÇALA) — Meetis' | Siyam kıralına, tasdik etmek — İs- | Gençlerindir İngiliz - Japon Iktısat Harbi Londra, T? (ALA.) — İngiltere - Japonya ticaret mukavelesi görüşme- lerinin İakıtan uğraması — Üzerine Japon — mallarına kargşı — kontenjan tatbik edilip edilmeyeceğini soran bir mebusa —karşı ticaret mazırı, hükümetin bu meseleye çok ehemmi- yet verdiğimi, fakat hentz bir karar alınmadığım söylemiştir. Amerika İntihabatı Seçim Demokratların Lehinedir Nevyork, 7 (A. A.) — Meb'us ve ayan seçimi, demokratların yaman bir galibiyetile devam etmektedir. Yüzde 75-80 demokratlar kazanmiş, eümhuriyetçiler çok — kaybetmiştir. Cumhur relsl M. Ruzvelt bu netice« den çok memnundur. Bazı yerlerde sandık başlarında kanlı — kavgalar olmuş, sekiz kişi ölmüş, birçok kim- seler yaralanmıştır. Misuri eyaletinde halk, röy vermek isteyen bir zenciyi öldürmüş, birçoklarına da — dayak atmıştır. Bu intihap neticesinde M. Ruzvel- Vin siyasetl millet ekseriyeti torafın« dan tasvip edilmiş oluyor. İngiltere Ve Silâh 'I'Ieırııl- Londra, T(A. A.) — Bazı muhtekirlerin yabancı devletlere silâh satmalarına engel olmak üzere hükümetim ne yaptığı Avam Kıınırugıdı sorulmuş, — Başve- kil muavini, hususi — müsaade alınmadan hiçbir kimsenin harica silâh satamıyacağını söylemiştir. Roma Görüşmesi İtalya - Macar Dostluğu Nasıl Kuvvetlenir? Roma, 7 (A.A-)ı— Ceneral Göm- İtalyan m a oldü. gu mütalcalardan çıkan netice gudur: İtalyan « Macar — dostluğu, İtalyanın Küçük İtlâf ilâ olan münasebetleri- nin selâhı İle kuvvetlenebilir. Fransa Meclisinde Parla, 7 ( AA ) — Meb'usan Mec- Tistnin celsesi, Yugoslar Kıra'ı Alek- sandr ile, Haziciye Nazırı müteveffa Bırtu ve Reisicümhar Puankarenin hatıralarının tebciline hasradilmiştir. Burhan Cahit ait fikrini soran en yakın ahbap- larına bile cevap vermeye lüzüm görmüyordu. Bu gönül davasına Reşitle kendinden başkasının uzaktan ve yakından karışmasına tahammül edemiyordu. Bu sevginin heyecanı, ıstırabı. ve zevki, hicran acısı hepsi kendisinindi, Aytenle — ayrıldıkları yegâne nokta bu oldu. Rasir Cemal Bey meydana çıktıktan sonra Ayten daha ge- veze olmuştu. işe başla- Reşit — Elâzizde mıştı. Leylâ ile arasındaki yol açık dıkça delikanlının mektupları ha- raretini gösteriyordu. Elâzizdeki vazife daha hafifti. Şehirde vakit geçirecek, avunacak bir yer yoktu. Silâh arkadaşlarile yaptıkları - toplantılardan başka belli başlı eğlenceleri de yaktu. Bu sessizlik delikanlıyı bütün heyecanını mektuplarına dökmeğe alıştırıyordu. ğ Onun için İzmirden iki üç sabife olarak gelen mektuplar Elâzize vardıktan Ssonra birer mecmua haline gelmeğe başlamıştı, Ve Leylânın şimdi biütün zev- kı, sevinci; sineması, tiyatrosu | — İngiliz Tayyareciliği Yeni Harp Tayyarelerine Yeni A Toplar Konmıya Başland Tayyarelerde mitralyoz en kudretli bir silâhtı. Şimdi bu silâh ta kâfi görülmüyor Londra, 7 (Hususi) — Hava kuv- vetlerinin takviyesine ehemmiyetle devam — olunmaktadır. İngiliz bom- barı tayyareleri kule toplarile techiz — edileceklerdir. İngiliz. hava nezereti, İngiliz lcadı olan bu tayya- relerden bir mıktar - siparış etmiştir. Bu tayyareler büyük sür' har ganasında atış müşkülâtını bertaraf Lübek, 7 (A.A.) — Alman donan- ması kolağalarından olup Almanya hesabına casusluk etmiş ve bundan yirmi sene evvel Londra kalesinde kurşuna dizilmiş olan Karlhan Lody namına dikilmiş olan abidenin küşat resmi yapılmıştır. Bu merasimde bir çok askeri ve mülki erklin bulunduğu gibi Nazi heyetleri de bulunmuştur. günlük hâdiselerini kaydeden bu mektuplardı. Hı[tılıımliıirblrinln yerini ala- rak akı; . Kı|,pzlgdr|nd'n boşanmış azılı bir deli gibi sağa sola saldır- dıktan sonra yorulmuş, kesilmiş ibi yumuşadı. Duruldu ve taze ahar İstanbul Üzerine serpilmiş bir avuç pırlanta gibi renk ışık ve ves getirdi. İki askadaşın bankadaki va- ziyetleri eski halinde — devam ediyordu. Yalnız ( Aîı“n Jin ev- lenme meselesi arlık hakikat ha- line gelmişti. Birkaç zaman devam eden ni- şanlılık devrinde Rasim Cemal Bey iyi bir numara alabilmişti. Cuma günlerini hemen akşama kadar beraber geçiriyorlardı. Ve bu gezintilerin çoğunda Leylâ da bulunuyordu. Onların böyle daima bir ara- da görünmeleri iki genç kız hak- kında arasıra parlayıp sönen, tek- alevlenen manalı, manasız rar dedikodulara yeni bir yol vers mişti. Fakat asıl dedikoduyu hazır- layan, yapan ve körükleyen Ha- sibe Haunımdı. Ihtiyar kadının bu mücadelesi Leylânın İzmir seyahati ile artık bütün hızını almıştı. - Herkese o kanaat gelmişti ki Leylâ hatta Reşidin de arzuları hilâfına onun peşini bırakmıyordu. ve Hasibe Hanımın iddiasına delikanlı bu sırnaşıklıktan kur- tulmak için Elâzize kadar gitmeyi etmekte ve saatte 200 mil siratla giderken tam atışı temin eylemek- tedir. Atış tayyarenin içinden ida- re ve harekette olan mevki ve vaziyeti ne olursa olsun hedefe İsabeti temin edilmektedir. Harekât, zırhlı kulolerden yapılan atışlar gibi tamamen otomatiktir. Bir Casus Içi'(ı JLehistanda Abide Dikildi — |Münak, z ;âlar Varşava, 7 (A. A.) — Diyet Mee- lisindeki umumi müzakerat, akşam geç vakte kadar devam etmiş ve bütün fırkalar söz almışlardır. Son olarak Meb'us Miedzinski, hü- kümet bloku namıma «öz alarak hü- kümete veya hükümetin istinat ettiği bloka karşı yapılan tenkit ve hücum- lara cevap vermiştir. Mumaileyh hü« S WÜİR İ a yar Gönül İşleri Okuyucularıma Cevaplarım.. Eskişehirde A. R. Beyo Nişan, nikâh değildir. Kat't bir bağlantı halini aldığı zaman felâket getireceği anlaşılırsa bo- zulabilir. Yalmız mektubunuzda iki nokta gözüme çarptı, üzerle- rinde durmadan geçemiyeceğim. Bunlardan birincisi babanız tara- fından arzunuz * bilâfına nişanlan: mıya İicbar edildiğinizi anlatan fıkradır. Eğer bir kız olsaydı- nız bu vaziyeti bir dereceye ka- dar anlardım, bazı ahvalde tabii görmiye de çalışırdım, fakat bir erkek hesabına aklım almadı. Anlıyamadığım ikinci nokta ise nişanlımza (eski zaman metru- kâtından) — sıfatını — vermenizdir. Sizi biraz tecrlibesiz, ve dünyaya birar dürbünle bakar vaziyette görüyorum, aksi halde eski zaman metrukâtindan olanların sağlam bir aile esası kurmakta birçok- larına tercih edilmeleri lâzım ge- leceğini bilirdiniz. * Âdil Beye: Yekdiğerine tamamen yabancı iki ırka mensup bulunuyorsunuz. aranızda mevcut olabilecek hissi münasebat açk olamaz, geçici bir hırstır. Ve mesele de basittir, onda hırs çabuk sönmüş, sizdeki sonradan alevlenmiştir. * Ulviye Hanıma: Vaziyetim icabı birçok allelerin dert ortağıyım. Bana gösterdikleri itimada — lTâyık olabilmek için aldığım her mektubu okur okumaz yırtarım. Münderecatını da ceva- bımı verince unuturum, Dosya tutmak âdetim değildir. Bu şerait altında bana dört ay evvel gön- derdiğiniz. mektubun muhteviya- tını nasıl hatırlıyayım. Lütfen yeni vak'aları ilâve ederek esas hâdi- seyi tekrar anlatınız. HANIMTEYZE Grvsercenesassencenera vERseecaenac eee senRALeLeRLAARELLAE. kümet grupunun tamamen bilerek kabul ettiği mes'uliyetten korkusu olmadığını söylemiştir. Diyet Moclisi, bütçe lâyihasını, bütçe komisyonuna teydi etmiştir. göze almıştı. Hasibe Hanım bütün kış girip çıktığı dost ve ahbap evlerinde bir tekerleme gibi aynı macerayı anlatıyordu : — Leylâ aşiftesi utanmadan oğlanın peşinden ire kadar fitmiş, yalvarmış, yakarmış, ayak- arma kapanmış, fakat Reşidim yüz vermemiş, böyle tanrının günü bir erkekle görüşen sokak şırfın- tısını Reşit —ne yapsın. Oğlum bana dargın, amenna.. Fakat ne yalan söyliyeyim. O aşifeyi alma- sın da kırk yıl bana dargın dursun, gam yemem. Hasibe Hanımın bu sözlerine artık ahbaplar, müşterek akraba alışmışlardı. Bu dedikodulara karşı Leylânın susturucu silâhları vardı. Reşidin mektuplarından birini or- taya çıkarması Hasibe Hanımı kepaze edebilecekti. Fakat getç kız bunu hatırın- dan bile geçirmiyordu. Ve meydanı boş bulan Hasibe Hanım dilinin yettiği kadar açılıp saçılıyordu. Yalnız artık görücü gezmek merakını bırakmıştı. Son defa kaymakam beyia hanımı” ile yaptıkları Erenköy seyahati onun ümitlerini kırmıştı. Oradan bekledikleri cevap aylar geçtiği halde çıkmadı. Hasibe Hanım : — Terbiyesizler, dedi. Zaten böyle kibarların içyüzünü biz çoktan anladık. Kim bilir ne bit yenikleri var ki kızlarını göster- mek istemediler. Böyle durmuş oturmuş kız. olur da - bir. yüz karası olmaz olur mu? Fakat bu kadar söylenmesine rağmen bu son muvaffakiyetsizlik ona çok dokunmuştu. Şimdi kaymakam Beyim hanımı ona ne zaman bir zengin kızdan bahsetse yüzünü buruşturuyor: — Benim © zengin, kibar kızlarından artık sıtkım - sıyrıldı kardeş, hepsinin altından bir çapanoğlu çıkıyor. Diyordu. Şimdi arltık parmağını Leylâya dolamış, kızın her hareketine bir mana vererek enine boyuna dü- şünüyordu. lik zamanlar Leylânım banka- daki bir ecnebi ile seviştiğini, he- rifin Leylâya para yedirdiğinl söylüyorda. Bu ecnebinin evli olduğu için karısile aralarında Leylâ için müt- hiş kavgalar çıktığını bile uydür- muştu. Bu geldi geçti. Sonra vapurdaki bazı münase- betsizlerin iki genç kız hakkında uydurduklarını kendisi bir. kat daha ballandırarak eşe dosta ye- tiştirdi. — O Ayten olacak şıllık zaten sağlam ayakkabı değilmiş ayol.. Leylâ ile bir olunca artık bu büsbütün hayasızlığı ele almış. Onlardan her şey beklenir ayol. Sabahın karanlığında evden çıkıp gece yarıları gelen kızdan ne beklenir. Bunlar akılları sıra ça- lışıyorlar ha ! Akıllarına şaşayım. Daha doğrüasu onların bu marta- vallarına inanan anaların, baba- ların aklına şaşayım.. ÇoArkam var ) VAA AA >