Dünya Hâdiseleri I Dalgınlık İNümunelerinden.. Fransa Reisicümhuru M. Leb- Meraklıların| Te memlek en yüksek makg- | steyecekleri LA mına seçildiği za- bir kart. | mman Grigri ismim bir kediye malikti ve pek sevd.ği ba kedi ile birçok defalar gaze- telerde resmi çıkmıştı. Halbuki, M. — Lebrun'un “ reisicümhurluğa seçilmesini müteakip gelen bin- lerca tebrik mektup ve telgrafı arasında bir tane de şu ibareyl taşıyan bir kart çıkmıştır. « Bir Siyam kedisi olan Lama arkadaşı Moumout uraktan örüp — beğendikleri — ırkdaşları Erlıriyi tebrik ederlar. » Jakop sokağı 25 zat İmza tmıştır. î_imdi işin garip noktasına bakınız. ebrik telgrafı ve mektuplarına cevap yazmakla mükellef olan kâtipler, — dalgınlıklarına geldiği için mi, yoksa kasten mi biline- mez, bu kartpostala şöyle bir cevap yazmışlardır: Lama ve Moumout Siyam kedileri Jakop sokağı 25 Paria Bu kartpostal yerine varmıştır. * ugoslavya İlaralına yapılan sulk it filmi İngiltere- ki dakikada| den Amerika kum- panyaları da satın bir pazarlık. almışlardır, mesele, şimdi bu filmi en evvel hangi- sinin Amerikaya götüreceğindedir. Bu münasebetle aralarında şid- detli bir rakabet açılmıştır. Kum- panyalardan birl en sür'atli v tanın tayyare olduğunu düşüne- rek İngilizlerin karı koca meşhur iki tayyarecisi olan — Mollison ailesine müracaat etmiştir. Kumpanyanın mümessili karı kocayı bulduğu zaman, onlar kulüplerinden çıkıyorlarmış, kapı önünde konuşulmuş. | — Bu filmi tayyare ile Ame- | ıik?uı kaça götürürsünüz? ale kadın cevap vermiş: — Otuz bin İngiliz lirası iste- | riz, Yarısı bana, yarısı kocama! Ve düşünerek ilâve etmiş: — Zannederim, ikimizin hayatı bu fiata çok değilcir. Mümessil tek kelime ile ce- yap vermiş: — Mutabıkız! ı spanya Meb'usan Mecllsi son toplantısını yaparken mec- leniyordu. ve bir İhtiyat| hâdiselerin — kanlı tedbiri vak'alara dayan- masının önünü almak için bir ara, salondan içeri girecek meb'usların #zerlerini aramak — düşünüldü. Maamafih Meclis Reisi Santiyago Alba'nin teşebbüsile bu fikirden vazgeçildi. Meelis reisi, bu tedbiri görmüyordu. Onun içindir ki yanın hiçbir parlâmentosunda yer yan bu tedbirden vazgecildi. I — Gatetenin esas gazısile bir sütunun iki satırı bir (santim) sayılır. L—.'.ıimy!n'uşr.. sayfa | Diğer 1 | e F&î*"_ 60 | VKış. |K £ santimde — vasati (8) kelime — vardır. |4—Ince ve kalın yazılar | tulacakları yere — göre santimle ölçülür. Son Kadinim “taht,, tan daha cazip olduğu söylemir, durur. Tarihi, dikkatle okumıyanlar ve hâdiseleri göze görünen sebeplere bağlamak ile iktifa edip onları yaratan hakikt Amilleri araştırmıya lüzum görmeyenler, bu hükme inanmakta mazurdurlar. Halbuki taht, mi- letlerin hakkını, şerefini hüküm- darlara unutturan korkuuç - bir mihrap İken masıl olur da kadın ©o mihrabın da fevkiude kudret temsil edebilir? Bu, hakikati tağyir eden bir şeydir. Hüküm- darlar, tahta çıkmak için baba- larını öldürmekten çekinmedikleri ve taht üzerinde durabilmek için de öz çocuklarını kesmekte te- reddüt etmedikleri halde kadını | tahta-nasıl tercih ederler? Tarih, zaten bunu kabul etmiyor. Tahta tehakküm etmiş zannolunan kadın, talıta hizmetkâr | olan kedındir. Tahtı kurmak için çalışır görünerek hükümdarı ken- dine bağlar. Bu tedbir ile yer tutan, nüfuz kazanan kadınlardan | çoğu tahta karşı küçük, en küçük bir saygısızlık, hattâ — gafletten doğma kayıtaızlık — gösterdikleri gün heder olup gitmişlerdir. Taht etrafında döl iğrenç, hain ve zalim hâdiselere dair binbir misal veren Osmanlı tari- hinden bu hakikatl ibretli bir belâgatle İspat “eden iki örnek alıyoruz. Bunlardan biri uzak ve öbürü yakın maziye alttir. Ör- nekleri bu süretle seçimişizden | maksat, kadın üzerindeki hüküm- | dar zihniyelinin r ve asırlar mesine rağmen de değişme- gi diğini göstermek içindir. Uzak mazide a! muz Mmisal, Kanuni Sultan Süleymanın haya- tından bir perçadır. Bu çok kud- reti hükümdar, üzere, Rokzolan adlı Rus güzeli- ne gönül vermişti. On yedi yaşın- da padişahın hem yatağına, hem yüreğine giren bu fettan kız, il- | kin Veliaht anssı olan Haseki ile mücadeleye girişti, onu yendi, bir tarafa attırdı.. Sonra hünkârın Vere Ibrahim —Paşaya n bağlı oluşunu çekemedi. kendini “su'tan,, diye a ından tutturarak bir sürü ar tertip ettirdi ve nihayet nci ardu. mdi sıra, Veliahda gelmişti. Rokzolan kendi rinin tahta vâris olmasını istiyor- du. Bu sebeple Veliahdın ortadan kalkmasına çalışıyordu. Zeki ham- lelerle yavaş yavaş maksadına oğullarından bi- malüm olduğu | S$ON POSTA Tarihi Müsahabe Taht Önünde Kadın W 300 Sene bir İsyan tertip ederek, tahta | vaz'ıyet edeceğini ileri sürdü, ba- | bayı evlâdına düşman yaptı ve emeline erdi, Görüliyor ki Rokzolanın gale- ; beleri hep tahtı tehlikede göster- mekle elde edilmiş şeylerdir. O, tahta tahakkümle değil tahta hizmetkâr olarak veya Öyle gö- rünerek hünkârı, kendi emellerine ramı ediyordu. Kanunt Sultan Sü- leyman ona Aşıktı, battâ aşkını şiir şeklinde terennüm etmekten de çekinmezdi ve meselâ: Ne umarsın ey gönül ol gözleri cellâttan Günde bin ger kan ide, hazzedir ol feryattan ey gönül âh eyleme Dâmmns düştün onun rahım umma ol sayyattan Yazılan başa — gelirmiş beyitlerini yazardı. Fakat ona bağlılığı, kadının tahta sadık ol- duğuna Inandığındandı. Rokzolan öldükten sonra sa- ray kadınları birbirlerine girdiler, ondan boş kalan yatakla kalbi işgal edebilmek için yarışa giriş- tiler. Kanuni Sultan Süleyman, enikunu ihtiyardı. Fakat hüküm- dardı. En yaşlısı on yedi, on se- kiz yuşında bulunan yüzlerce kız, bu ihtiyar vücuda göNLEYEAEUYUN M KA AYAY LERE ASA EETENENARARme sEseN ee vaN e Son Pota Teki Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL Gazetemizde — çıkan yan ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve güzetemize sittir. ABONE FiATLARI Abone bedeli peşindir. Adres değişlirmek 28 burüştür. —a Gelen evrak geri verilmes. Hânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvı sıtadır. TESN 'edabil- ”| para istedi. Hasekilerin hepsi du- Evvel mek İçin ortaya atılmıştı. Bin bir çilve içinde kıvranıp duruyordu. İhtiyar kanuni, bu konuşan, cıvıldaşan kavsi kuzah sürüsünden Gülfemi seçti, bütün muhabbetini ona tahsis etti. Gerçi öbür hase- kileri de ihmal etmiyordu, altmış dokuz yaşında bulunmasına rağ- men her gece bir hasekiyi yamı- na alıyordu. Fakat kalbini Gülk- feme vermişi. Öbürlerini okşu- yordu, bunu seviyordu. Gülfem, kendinden evvel Pa- dişahlara hulül ve nüfuz edebil- miş kadınlardan çoğunun yaptığı gibi adını andıracak ve kendisini saray dışında da tanıttıracak bir eser vücuda getirmek — istemlşti. Üsküdarda bir cami yaptırmıya | başlamıştı, fakat parası yoktu, daha doğrusu sahneye çıkışı he- nüz yeni idi, bol para toplaması- na müsait olacak kadar uzun yik lar geçmemişti. İhtiyar sevgiliden para istemiye de cesaret edemi- yordu. Camiye sarf olunmak için de olsa ondan para İstediği tak- dirde gösterdiği yürek alâkasının para hırsına hamlolunacağını muh- temel görüyordu ve Ürküyordu. Halbuki cami yarım kalmıştı, bu da bir şerefsizlikti, zavallı Gülfem, bu vaziyette rakibelerine, öbür hasekilere müracaat etmek mec- buriyetine düştü, onlardan ödünç dak bükerek geçtiler, ona yardım etmeyi gülünç buldular. Yalnız içlerinden biri ve en kıskancı hain bir fikire kapıldı, Gülfeme güler | yüz gösterdi. — Ben, dedi, dilediğin kadar akçe veririm. Fakat bir şartla? — Nasıl şart bu? — Bu gece şevketli hünkâra hizmet nöbeti senindir. Bu nöbeti bana ver, ben de sana İstediğini vereyim. Hastalık ve kadınlara mahsus | mazeretler dolayısile sarayda böyle nöbet değiştirmeler vaki olurdu. Hükümdarlar da, nöbet sahibizin mazeretini anlayınca ses çıkara- nlarına gelen kadınla eğlenirlerdi. Gülfem, yarım kalan camii bitirmek şevkine olarak ve bu işte bir tehlike sezin- semiyerek muvafakat etti, on beş yirmi kesşe ödünç para mukabi- linde bu geceki möbetini hain rakibesine bıraktı. Sullun Süleyman, en tatlı gecesini geçirmek huly sile Gülfemi bekliyordu. Karşısına e başka bir hasekinin çıklığını gö- mağlüp | o haftanın | Birinci teşrin 23 Kari Mektupları Adana'da Ev Ve Dükkân Fiatları Adanada ev ve dükkân kiras Tanışında konturat başlangıcının teşrinisani veyahut haziran olmas sına dikkat edilir. Hiç bir mal sahibi bu aylardan başka ayı konturata başlangıç yapmak iâe temez. Bu âdı sene ev ve dükkân — kiraları bir. miktar zam yapmak, seneliğini veya 6 aylığını da peşin İstemek âdeti ilâve edilince bilkassa memur olan kiracıların pok müşkül vazis yete girdikleri kolayca anlaşılır. Adanada kiracılar bu bakımdak çok müşkül vaziyettedirler. : Hulüşi suf Ziya Be; Bahsettiğiniz şirket halitasfi- yededir. İktisat Vekâletine müra- exatle bu hususta malümat İstee nilebilir. e. Ankarada Ökslizce mahallesinde şolör Hüseyin Efendiye: Iki sene evvel başınızdan geçen vak'anın şimdi gazetelerle neşe rinde hiçbir fayda yoktur efendim. x Yenipostahane karşısında grame- foncu Remzi Galip Efendiyer Gazetelerle açık istida neşret- mek mutat değildir. Doğrudam doğruya Maliye Vekâletine gön- dermeniz muvafık olur efendim. * Ortaköyde Dere sokağında Kâzım FEtendiye: aĞ Mektubunuzdan bir şey anlar yamadık efendim. * Yeniköyde oturan Abdullah Ef.yat Sarih “adresiniz. ve hüviyeti- nizi bildirmedikçe mektubunuzun Hafta: 28 inci sayı — Bu haftaki sayım Marsilya cinayetine »ait güzel bir yazıyı ihtiva etmektedir. By yazı ile Kral Alekasade'ın niçin öldü. rüldüğünü aulıyoruz. Server Bedi'in “İki sahne giyvesi,, Abdülhamide bomba, Selim Sirn Bü yin spor ve milli dandlar, “Tenör aranıyor!,, yazıları çok beğenilen mev. zulardır. Muğlalı bir Rum olan ve ya» run asırdanberi dünyaya silâh ve hano satan Bazil Zaharol'un hayatı, | roman, hikâye, sinema sayfası, fotoğb | vaf müsabakası. rünce sordu: — Gülfem nerede, yoksa rar hatsız mı oldu? — Turp gibidir. Fakat nö- beti bana sattı. Ben bu hizmeti özledim, © bu hizmetten bezgin, aramızda uyuştuk, © kaldı beh geldim! Yetmişlik dön, — Ya, dedi, Gülfem böyle yaptı ha, benim firaşımı akçe ile sattı, öyle mi? Funu yapan kimesneden vefa umulmaz! Ve hemen ağalarını çağırdı, Gülfemin öldürülmesi emrini verdi. Bir az sonra güzel kadın, kanlar içinde can çekişiyordu ve ihtiyar, hükümdar, para ile nöbet satın alan harsekinin yanında mahzuz | dakikalar yaşıyordu. | İşte taht önümde kadın budur. O muhite giren her kadın mutlaka bir Gülfem olmaya namzettir. Ö tap- hünkârın” — gözü | akibete düşmeyenler tahta | mayı bilenlerdiri. M. T