Hangi Mahsulü Yetiştirmelidir ? T:ıpıık işlerile uğraşan karl- lerimizden bazıları soruyorlar ve diyorlar ki “Biz müteşebbis çiftçi- lerdeniz, mahsulât para etmiyor.. Hangi nevi mahsul yetiştirelim ki #ai ve sermayemizin s#emeresini | görelim?,, Bu geniş ve şümullü suale ne oluorta, ne kestirme, ne de kati bir mana ifade edebilecek cevap | verilebilir. Gelişi güzel tavsiyelerde bulunmak dahi fanni ve mantıki olamaz. Karilerimizin bazılarına ayrı ayrı söylediğimiz gibi bu sütunda umumi olarak kısa bir mütalâa ile vaziyeti - hülâsa etmek faydasız olmıyacaktır. ! Birinci kaide: — İklimin, rak ve ziraat şeraitinin ne- vine göre mahsul cinsini inti- hap etmek şarttır. Fakat İntihap ledilecek cinsin piyasada bulabi- leceği rağbet, kıymet ve ehemmi- yetli de birlikte tetkik etmek Tâzımdır. Ikinci kalde: Dahilde sarf ve İstihlâk — edilebilecek — mahsulün piyasa kiymeti her ne olursa olsun bu cinsleri yalnız memle- ket ihtiyacına karşı tutarak ha- riçe sevkolunmamalıdır. Bu hu- susta dahili istihlâk — ihtiyacım düşünerek o ihtiyaca göre mah- sul cins ve nevilerini ayırmalıdır. Üçüncü kaide: Haricin kıymet verdiği ve — kendi ıklimlerinde topraklarında yetişemiyen — veya yetiştiği — takdirde matlup iyi vasıfları cami — olmıyan mah- sulâtın — yetiştirilmesine — ehem- miyt — vermelidir.. Bunda — da yetiştirilecek mahsulün sevkiyat ve nakliyata tahammül edebilecek uzun müddet tazeliğini muhafaza ve piyasaların içinde — rekabet evsafını kaybetmiyecek cins ve nevilerin — seçilmesi ve bunlar arasında mahsulün dalma ayni büyüklük, temizlik, renk, şekil ve evsafta olması İâzımdır. Bulga- ristanın birkaç senedeaberi takip ettiği bu usul sayesinde Bulgarlar her sene taze meyva ve sebzele- rinin en iyilerini ihraç etmekte ve son genelerin İhracatına naza- ran bu memleket taze mahsulâtı yüzünden müstahsillerini kazan- dırmaktadır. Memleketimizde bu iş için iyi bir istikbal vardır. Fakat her şeyden evvel ihraca yarayan mahsulâtımızı ilmi bir gürette tetkik ve tesbit etmek lâzım gelir. Bunun için Iktisat ve Zıraat Vekâletlerinin hima- yesi altında bir (teknik Büro) tesisi zaruridir. Bu büronun ilim ve İktısat adamları tarafından idare edilmesi şarttır. Meyva mü- tehassısı (Pomolog), sebze müte- hassısı gibi meyvacılık, sebzecilik, bağcılık, bahçecilik mahsulâtını bilen ve bunları birer birer ve mahal mahal tetkik ederek bu işle uğraşıbilecek ve yerli mey- va ve sebze vesair mahsulâtı- mızin İyi vasıflarını tespit eyli- yebilecek kudrette olmaları lâ- zımdır. — Lütfi Arif top- * Kalikantüs — Bir kariimiz bu çok güzel kokulu ağaççık hakkında hiçbir eserde malümat bulamadığından şikâyet etmekte- dir. Karilmiz haklıdır. Türkçe eserlerimiz çok noksandır. Tabet- tirilmek üzere Ziraat Vekâle- tine verdiğim ( Ağaç nedir ve nasıl yetiştirilir| isimli mufas- sal kitabım henüz bastırılmamış olduğu için bu noksan devam edip duruyor. Asıl Kalikantüs ağaçlıklar arasında — kışın çiçek açan sarı ve sarımtırak beyaz renkli çiçekleri olan güzel — bir fidandır. Bunun çiçeği yaprakla- rından evvel ve şubat soğukların- da açı'ır çok güzel kokar. Bu cinsin Üç nevi vardır. Bu nevilerin ikisl hafif kokuludur. Köklerinden yeni süren parçasile dalcıkları kök SON POSTA Keşan Trakyanın Servet Membaıdır Keşan (Husu- si) — Yüksek ve havadar bir mahalde kurulan kasaba, hava ve suyunun — itidali ve her tarafa bâkim olan lâtif manzarası ile cidden — sevilen bir memleket parçasıdır. Ahalisinin ek- serisi — çiftçidir. Bugünkü — seke- nesinin daha bir mislini idareye kâfi bol araziye maliktir. Yakılmış kömür, odun, kereste, — rengârenk - taşları ve hububatı mütenevvia istihsalâtı yün, yapak, peynir, badem, ıhla- mur, döşemelik — taşları; kuyu bilezikleri gibi “ihracatı ve müte- addit taş madenleri kayda şayan servet menbalarındandır. Umum! harpte başlanıp - bitirilmiş olan şimendifer “ toprak — tesviyesinin rayları döşendiği takdirde tica- reti daha ziyade inkişaf ve tekemmül edecektir. Ahalisi arasında samimiyet ve tesanüt — vardır. İçtimai - ahlâki derneklerin mevcudiyeti noktaina- zarından Keşan her türlü takdirin fevkinde bir mevki kazanmış bu- lunmaktadır. Halkın basireti yeniliğe müte- mayildir. Asri ihtiyaçların temi- nine matuf istidatları haklı tak- dirlere lâyik seviyededir. Keşan kadim İran medeniye- tini yükselten Türklerin eserle- rindendir. Keşanın temeli de meşhur Keyhusrevin zamanına ait olup Malkaranın — inşasile hem akrandır: Keşanın manzarası “Hale,, isminde bir İran ku- mandanı şimdi yeldeğirmenleri olan yerde bir kale yaptırdı. Iraniler zamanın fen harbi ıstı- lahınca keşşaf kıt'alarına “Keşan,, derlerdi. Çekici, çeken manasımı kastederlerdi. Bu kıt'alar, hare- kâtıaskeriye — yapılırken orduyu arzu olunan noktalara götürmek ve ileri hatta yürüdükleri için şimdiki ( keşif kolu ) vazifelerine muadil iş görürlerdi. "Hale,, ka- lesinin ilk temel taşlarım bu (Keşan kıt'alarına) koydurtmuştu. Ayni zamanda zamanın “ cenk arabalarını ,, çekmeye mahküm esirleri amele olarak kullanarak kalenin inşaatını bunlara ikmal ettirdiğinden kaleye “ Keşan ,, dediler. Bu isim tam altı bin senedenber! " Keşan ,, okünmak- tadır. «Hale» aslen Türkistanlı, as- ker yaratılmış, asker ölmüş za- manının emsşalsiz. kumandanların- dan bir öz Türktür. İran mukad- deratına bir felâket baykuşu gibi musallat kesilen Iskenderin Ma- kedonyadan" getirdiği « Lâtyom - Istrosun - Sabin - Rum - Yunan « kişilik ordusunu Arda boylarında *“ Dongorlarda ,, rip, ölen gşerefli bir askerdir. Bi- fit «Dongorlar» muha re be sin de göğsünden aldığı okk yarasile ölmüş- Aliye yakın olan «Dongurlar» kö- yünde yatmaktadır Keşan, Osmanlı Türklerinin eline geçmesinden evvel (Haralambos) isminde bir derebeyinla ” bükmü altında idi, Murat zamamında Çandarlı Kara Halil, namıdiğer Hayrettin Paşa, Gazi Evranos, Hacı İl Bey ve müfreze kuman- danlarından — Kugürsatılmış ve Durmuş Beylerin atlı kuvvetleri tarafından kırk sekiz saat kanlı bir boğazlaşmadan sonra açıldı. Kugürsatılmış Bey kale duvarla- rıma tırmanırken yaralandı hattı harp — gerisine alındı. Vasi- yeti üzerine — öldüğü — yerde gömüldü. — Sevilen bu müfreze kumandanının hatırası — namına kabri üzerine bir bina yaptırıldı. Cahil tabaka bu binaya hâlâ tekke derler. Şimdi bur yaşa- yan bir. köy vardır. Tekkeköyü okunur. Her sene Hidirellezde halk burada toplanır, ve burayı mesire addeder. İşte Keşan bu suüretle bir Türk diyarıdır. Trakyada altı bin senelik tarih yaşayan bir Türk memleketidir. Trakyanın kıymetli bir abidesidir. Türk dünyasınım öğündürücü bir beldesidir. Nurettim Filkri Maraşta Bir Cina- yet Haber Verildi Fakat Neticede Muhbirin Delirdiği Anlaşıldı Maraş, (Hususi) — Yusuf ls- minde bir çoban soluk soluğa jandarma dairesine koşarak Meh- met İsminde bir çocukla birlikte sığır otlatırlarken Bayram isminde bir çeltik bekçisinin Mehmedi öldürdüğünü haber vermiştir. Bu- nun Üzerine doktor, müstantik, jandarma kumandanı vesair alâ- kadarlar vak'a mrhalline gitmişler, ihbarın aslı olmadığını anlamışlar, Mehmedi şen ve şatır oynarken, Bayram Ağayi da uyurken buk- muşlardır. Bunun üzerine muhbi- rin aklından şüphe edilmiş, mu- ayene ettirilmiş, ve biçare çoba- parçasile birlikte anacından ayrıla- rak arttırılı. Ağustosta dalların- dan çelik dahi yapılabilir. Tohum bağlaması güçtür. Istanbulda bu ağaççığın yalnız bir nevi vardırki en kokulu olan ve şubatta açan K. Prekos'tur. Bunun çiçeği sünbül kokusunu andırır. Floridüs nevi katmerli ve kırmızımsı çiçek- lidir. Mayısta açılır ve elma koku- sunu andırır. Garp nevi İse kırmızı çiçeklidir. Fakat hafif kokuludur Haziranda çiçek verir. O kadar makbul değildir. — L. A * hosusundaki — müşküllerinizi uz. Son Postanıa (Ziraat mll tehasmsı sire cevap verecektir. w ()sman-;:îl_cta Yeni Hükümet Koı;;ığı Yenl yapılmakita olan ukiaıl konağı Osmancık (Hususi) — Burada pek hararetli bir imar faaliyeti vardır. Belediye tarafından bütün daireleri bir araya toplayacak gayet büyük ve asri bir hükümet konağı binası İnşa ettirilmekte- dir. Binanın ikmali yaklaşmıştır. saba dahilinde yapılan şose de bitmek Üzeredir. Osmancık pek az bir zaman sonra yepyeni bir ! pl,ı_ı_ılıı. bılıııeııhı. Muşta Bir Cinayet Bir Köylü Ortağını Ayı Zannederek Öldürdü Muş (Hususi) — Üç saat me- safede Hovadorik köyünde İskân oğlu Resul bir tarlayı ayni köy- den Ömer ile bu sene ortaklaşa almışlardı. Bir dere kenarında bulunan bu ortakların tarlalarına geceleri Ayı ve domuz geldiğinden tarla sahipleri, sık sik tarlaya uğramayı bir adet etmişlerdi. Bu maksatla bir gece silâhını omuzlayan Resul, tarlaya gitmiş ve orada iki büyük ayı ile karşı- laşmıştır. Derhal silâhına davran- mış ve ateş ederek ayıları kaçir- mıya muvaffak olmuştur. Bir müd- det sonra da tarlanın bir ucunda istirahata geçmiştir. Ayni gece bu hâdiseden yarım saat sonra diğer ortak Ömer de tarlaya bakmak üzere gelmiş ve dere kenarındaki bir kısımda ekin biçmeye b Tarlanın öte ucunda bulunan Resul; bir hışırtı — işitince yine ayıların geldiğini zannetmiş silâhını kapmış ve sesin geldiği tarafa doğru koşmuştur. Tam hedefe yaklaştığı sırada iki ol ateş et- Lâtinegibi“30,000 perişan eden kah- raman bir muha- tür. Şimdiki Koca . Ka Bir'nci teşrin 8 Taştan Çıkan Deve ! Oğlum dün gece karşıma kildi : — Baba dedi, sen tarih bili misin ? Bilirim demek güç amma b mem demek te ayıp. Sıkıla sıkı “Evet,, dedim ve şöyle bir imtihi çarpıldım. — Taştan çıkan deveyi anlal Ööyleyse. Meğer bizim çocuk, büyük an nesinin yanına takılarak bir mı cide gitmiş, orada verilen va: dinlemiş ve bu masalı işitip ho lanmış. Vaktile vaizler, masaldat' gina geldiğini anlayarak vaiz kü sülerini münakaşa rahlesi balin getirmişlerdi. Meselâ fakiler adın taşıyan bir zümre, on onbeş me! le seçerek bütün İstanbul halkınt buflmeselelerin halli için yı uğraştırmışlardı. Hatırımda kald ğına göre ©o meselelerin birkaç! gşunlardı: Eşyanın hakikatlerindi bahseden ilimlerin ve meselâ yaziyenin tahsili — calz midir 7. Hazreti — aleyhisselâm sağ mi değil mi!.. Dervişlerin dönmeler dümbelek veya nmey çalma! doğru mu eğri mil.. Tütün kahve haram mı, helâl mı?.. Hazreti Musa ile — muhareb eden firavun iman ile mi öldü, imansız mı?.. Hüseyini — öldür. Yezide lânet okumalı mı, okumas mah mı?. Büyüklerin eli, ayaği eteği öpülmeli mi, öpülmemeli mif» Selâm verirken eğilmelimi, oğ memeli mi?.. Bana bu manasız meselelerdemi uğraşmak. Taştan deve çıktığına halkı inandırmıya savaşmaktam daha zararsız geliyor. Bir - kısı vaizlerimizin develerin tayyareye inkılâp etmek üzere bulunduklari bir devirde böyle akla sığmaz; hayale yakışmaz efsanelerle m gül olmaları cidden — günahlır, Vaizlerimize terettüp eden va* zife şudur: Karada, denizde, havada kuvvetli olmayı tavsiyâ etmek !.. Bu da bugünün ihtiya larını bilmekle olur. O ihtiyaçlar rın başında İse taştan deve çık mıyacağına İman etmek vardır | Oğluma benim verdiğim c vap, bu şekilde idi. Ummam ki çocuk bir daha büyük annesinlit ardına düşüp te masal dinlemeğ gitsin |.. M.T Tekirdağında Bir Cinayet Tekirdağ (Hususi) — Şehrimi: zin Kurnalı mahallesinde feci bi cinayet işlenmiş ve (Çete Ibrahim) ismindeki adam bir tabanca kur- şunile öldürülmüştür. Çete Ibrahimi — öldürmekten aüade TÜ dAŞ. postabmii teli adaşı Tekirda; mesi tel 'af ınemuılınndgıı Mehmet All E'fvndl tevkif edilmişlerdir. Hâdi- senin mahiyeti muhakeme neti sinde belli olacaktır. —aaşssree e ncse e sELeK miştir. Canlıraş bir iİnsan sesi işitince hayretten olduğu yerde dona kalmıştır. Biraz şaşkınlı; geçtikten sora ilerlemiş ve yerde ertağı Ömeri al kanlar İçerisinde ölü bulmuştur. Hiçbir şeyden haberi olmyan zavallı ortağının böyle bir kaza il nehak yere kanına girmiş olma- sından müteessir olan Resul; he- men feryada ve ağlamıya baş” lamıştır. Bilâhara köye dönüp keyfiyeti jandarmalara anlatmı$ ve teslim olmuştur. Şimdi mev- kuf olan Resul; hapishanede se gili ortağının âkıbeti için göt yaşları dökmektedir. Yakında muhakemesine başlanacaktır. disede bir kast olmadığı anl maktadır. ramramnı .os 2 g” geovrAdos>e M E kIi#H Bo vGr — p. o H — a !