Japonyanın Tutturduğu Yol Mançester Gunard Japonyada ordu ve co: toprak #sabipleri ve çiftçiler arasında İçten içe bir anlaşamamazlık var, Japon çiftçisi pek fenâ bir vaziyatte- dir. Borç olarak alınan kredi, ğına yük altına h Japon hükümeti ona yardım ede- Miyor. Çünkü ordu ve ddnanmanın indan Çasmenli nma ilebüyük Bu vaziyet Son zamanda o derece gen'ş bir mem- Buniyelsizliğe yol açmış ki, halk tabakaları Lunu açıkça münakaşa Bder olnuş. İşte bunun neticesi olarak #Ordu ve donanma tarafından ya efkâm mumiyesine €insine münhasır - bir J:pon be- Şanname neş Mede, J pon Çiftçi pıra yardımı yapılmasına meni | reddediliyor, Japon nın tufeyli vatiyette Olmadık arı bildiriliyordu. Bu beyane - Bame her terafta derin bir ü İle karşılanm ştır. Hiç kimse Yoya eğriliği hakkında ağıını Buşbe, Yalna, bazi Japon büyüğü bunu tenkit etmiştir. Bunun Üzerine eski Japon Harbiye Nazırı Jenezal Araki bu tenkillere cevap Vermiş, bu beyanasınenin rezmi bir Vesika olmadığını, sadece bir fikrin yanından ibaret bulunduğunu kay- detmiş, ordu vo donanmanın memle- kette mübim bir. mevki — edinmiye başlıyan komünizme karşı bir kalkan Vazifesi gördüğünü bildirmiştir. Filvaki 1933 senesinde komünizm BPtopagandası yapmak suçile Japon- ada tevkif edilen insanların mikdarı inleri bulmaktadır. 1934 senesinin Hatosi daha hafiftir. Fakat bu listeye, thiren (1500) isim daha ilâve edilmi tr. Bu suretle, o da 1934 senesi in ehemmiyeti derecesine iştir. Bunlar hafi Muhakeme edilir — ve olduk!rı iddi: Ordu vedonam celse'erde hal, Japon tahtı etrafında kuvvetli bir lkanın teşekkülünü intaç etimiştir. Faket son samanda Rlen hbükümet darbeleri, yine bu kenetlenmiş birlik vaziyetinden doğ- Maktadır. Bu — itibar ile Japonya, henüöz lstikameti kat'iyetle tayyün et. Memiş bir garip veçheye doğru git- Mektedir. Ne komünizm, ne mutlak kapitslirm. Bunun ikisini biribirine karıştırmak İstiyenler de yok değil amma onlar da İşin içinden çıkamı- Yorlar. — & Aşk Gençlerindir No.31 29 - 9 - 934 — Bravo Reşit, dedi, bölüğü iyi çalıştırdın.. Yaptığı işin beğenilmiş olması Onun en büyük tesellisi oldu. Ve o gün akşama kadar kafası başka hiç bir şeyle meşgul Olmıyarak — askerlerinin — içinde Uğraştı. Koştu, yoruldu. Kışlanın gece hayatı — ona, İçinde saklanan acı düşünceleri tekrar canlandıracak kadar sa- kindi. Delikanlı bunu - bildiği için Şabuk uyumak İstiyordu. Bü- tün günü dolduran yorgunluk bunu temin edebilecekti. Buna rağmen gözüne uyku girmedi. Yalnız kalmasile beraber © bir gece evvelki bâdiseler sanki bu dakikayı bekliyorlarmış gibi canlanıverdiler. Delikanlı Nöbetçi zabit oda- sının boş Ve taş duvarları arasın- da kara, demir karyolanın her dönüşte çıkardığı tel ve demir bugün çatırtısını dinliyerek sabaha ka- | ü ü d".şı:::snîîin bali, Leylânin uysal münis, tedbirli hareketleri ve dü- onu | sokmuş- | nihayet | bitap | haklarındaki İttikem sebepleri açığa vurulmaz. Bu ye veya bu grup | taralından yapılmak teşebbüsü göste- | | T. Rüştü Beyin — | Efganistan 'Raporu Milletler Cemiyetinde İttifakla Kabul Edildi Cenevre, 18 (AA) — Milletler | Cemiyeti asamblesi dün, siyas! komis- yonu mazbata muharriri Tevfik Rüştü | Beyin Efganistanın cemiyete - kabulü | hakkındaki raporunu dinlemek üzere | toplanımıştır. Tevfik Rüştü Bey rapo- runda diyor ki: *“Siyasi komisyon, Efganistanın Mil- letler Cemiyetine kabulü hakkındaki amma yüksek asamb- n m vazifesini bana tevdi ederek beni şereflendirmiştir. Türkiye 'anın bülün memleketlerile olduğu Efganistanla da sıkı — dostluk münascbatı idame etmekte olduğun- dan bu varifenin ifasındın colayı büyük bir memnun'yet duymakt: yım. Ya'nız mizakın talep ettiği bütün haiz elmakla kalmayıp sulh yolundaki samimi gayret. semize dahil bulanan bütün milletlerin — sempatisine İâyık olan bir devletin Milletler Cemiyetine ka- bulündeki büyük menfaat üzerinde merar etmeyi İüzumauz addaderim. Elganistan — umumiyetle bütün devletler ve bilhassa — komşularile münasebatta bulunmaktadır. Kendi- &'le İran arasında mevcut bir ihtilâf | siyasi komisyonda da izah ettiğim gibi hakeme tevdi edilmiştir. Ef;, tanın aramızda İâyık olduğu n aldığımı ve bu süretle teşriki mesalde bulunduğunu görmek hususundaki #amimi temennimi bir kerre daha izhar etmek'iğime müsa. ade edilmesini rica ederim. Asamble- | nin bu kararının, Milletler cemiyeti. | | vin sulh ve terakki yolundaki manevl müzzharetinin — bir — delilini im. porun mütale- mistanın mületler Mtifakla asam- ek Siyasi komli asından sonra — El cemiyetine kabulünü be'e ye teklif eder. Tevfik Rüşiü Beyin raporu hake kındak? umamt? müzakere cenzsımda İran, Hindistan ve Irak murabhasları | kabul lehinde söz söylemişlerdir. | İsim — çağırmak — süretile — vaki olan veye mürzcaa! Efganistan ittifakla Milletlör Cemiyetine - kabul edilmiştir. Bir Devlet Daha Girdi Cenevre, 98 (ALA.) — Sabahleyin toplanan Milletler Cemiyeti konme- yinde, umumi kâtip NL Avenol, Ekva» torun Milletler Cemiyetine girmiye karar verdiğini bildirmiştir. Burhan Cehit iki yoldan sanki önüne | onu kendilerine çeki- şünceleri çıkmışlar, yorlardı. Delikanlı bu iki yolun orta- | sında kaldığını bissediyordu. Leylânın yamuşak ve ince sev- gisi, annesinin sert, ağır fakat ihmal edilemiyen, çiğneyip geçi- lemiyen vaziyeti genç zabiti müş- kül mevkie düşürüyordu, Leylâ ile verdikleri kararı der- hal tatbik etmek kabildi. Fakat bunu yaparken evvelâ — annesi, | hattâ/ belki de Türkâm — gözden çıkarmak Tâzımdı. Leylânın bir evi vardı. Az çok geçinecekleri de kendilerine bu- gün iİçin yetiyordu. Annesine ma- aşmdan biranm bırakmak şartile onları da ihmal etmiyerek Leylâ ile evlenebilirdi. Fakat Hasibe Hanımın zapte- dilmez isyanı, çelinmez kararları bütün bu tabif görülebilecek fikire lerin yaşamasına müsande etmi- yordu. Annesinin bir gace evvel ge- çirdiği buhran delikanlıyı çok korkutmuştu. Son iki üç aydam Avusturya' nın İstiklâli Yeni Bir Anlâşma Oldu, Lehistan na Girmiyor Şark Misakı Cenevre, 28 ( A.A ) — Dün akşam Fransa, İngiltere ve İta'ya arasındaki beyanatın metai imzal: nmıştır. Avusturyanın vaziyeti tekrar tetkik edildikten sonra Franmsa, İagiltere ve İtalya toümessilleri, Avusturyanın istik- Mi ve tamamiyetinin muzhedelere tevfikan 17-2-34 tarihinde yap'lan bütün kuvvetini muhafaza muhafazası lüzumuna - dair bey. ve müşterek siyazetlerine ilham ver- mekte devam edeceğine hükkümet- leri azmına mutzbık kalmışlardır. Lehistan Şark Misakına Niçin Girmek İstemiyor? Cenevre, 28 ( AA )— Polonya'mıa Şark misakına dair cevabı şimdiki halde neşredilmiyecektir. Çünkü bu cevap M. Bartu Me M. Bek'in #iyasl görüşmelerinin bir hu'fsasıdır. ettiğine | Cevapta, Polonya, projeyi bugün- | kü şekil e kabul edemiyeceğini bil- dirmektedir. Polonya hükümeti, Fransa, Alman- ya ve Sovyet Ruzya ile yapmış al- Sar Meselesi .İçiı; Avusturga Relst M. Miklar duğu Aanlaşmalara deyanarak Avrupa milletleri Ve dostlük münasebetleri kurmaya çalışmaktadır. Milletler Cemiyeti Fevkalâde- Toplanacak Sar muhtarasını in 15 ikinci Teşrinde fevka- lâde olarak toplanmağa kerar ver- miştir. Celsenin bidayetinde M Borlu konseyin şimdiye kadar reyimâmı harzırlamakla meşgul — olduğunu ve şimdi —reyiâimin umetayicini derpiş etmasi lâzım — geldiğini. söylemiştir. M. Bartu nizamın muhafarası mese- | lesinden bahsederek demiştir ki * —Eğer, aizamın muhafazasından mesul olan Sar hükümet komisyonu kısa bir müddet zarfında abvalde — güvenebileceği — anasırdan mürekkep bir polise malik olmazsa reyi&min, haklı bir surette yapılme sına zarar verebilecek dadiselere maruz kalabilecektir.., M. Bartu, Fransanın Sar asayişine beri annesine karşı o eski içten gelen sevgisi kalmamıştı. Anne için duyulan o gönül dolusu, tertemiz sevgi sarsılmıştı. Bunun sebebi, hayatımı kurmak için düşündüğü şeylerde onunla ayrılmış olduğuna şüphe yoktu. Reşit evlenmek işini tamamile annesinin — arzularına — bırakımış olsaydı ihtiyar kadın ona kendi beğendiği gibi bir hayat arkadaşı bulsaydı o zaman aralarında bir | ayrı'ık ve dargınlık olmiyacaktı. Halbuki daha yakın zamanlara kadar Leylâ ile nişanlı gibi olduk-. | larını tanıdıklara ilân eden Hasi- be Hanımdı. Annesl nasıl olup ta böyle bir anda fikrinl değiştir- mişti. Reşit bunu düşünürken hatırma Leylânın sözleri geldi. Genç kız mahut çiftlik dava- sının o zamanlar için mevcut ol madığımı çifiliğin yalnız kendisine ait zannedildiğini söylemişti. Dedi- kodusu her yere yayılan bu çift- lk işi Leylâma biraz aleyhine dönünce Hasibe hanımın da fi- kirleri yolunu değişlirivermişti. Işte bundan sonraydı ki Ha- sibe banım oğluna zengin lazı | hanımı Leylaya adetâ düşman etmişti, çiftlik meselesinin karışması Reşi- din zabit çıktığı günlere tesadüf etmişti. her türlü | tarafından 1925 ve 1926 da tarif edilen hususl mosuliyetlerine işaret ederek demiştir ki: * Fransa bu mesuliyetlerie rddet- miyor, fakat Fransıaın, kendi müd: hazlesine lüzum gösterilebil türlü tehditleri bertar sunu söylerken memi ecek her das'yatına tercüm uyorum. M. Bırtu, reyiâm komisyonu tara- | findan bilhassa, papaslık süfuzlerim siyasi bir davaya karıştıran rahipler tarafından açıktan —açığa — yapılan tazyiklerden halkı kurtarmak lüzu- dair len vesikaları okuyabileceğini, fakat — müzakaratı heyecanlandırmak istemediğini beyan le Fransanın, Versay — muahedesile beraber, Sar rtyiliminin serbest ve samimi olmasm — istediğini bildir- miştr. muna tevdi li Hasibe haenım oğlunu böyle sırmalı, şatafatlı görünce onun aile için ne kaymetli bir hazine olduğunu kestirmişti. Arkadan yetişen Türkânı da kendisine yük olmadan çekip götürecek kuvvet ancak Reşit ve Reşidin bağlanacağı yüksek, nu- fuzlu ve zengin aile idi. O, oğlunu elinde kendi ve kızı için bir irat gibi görüyordu. Reşit bunu anlamıştı. Leylâ da bu kanaatta olduğu için genç kız ona mütemadiyen beklemelerini, çiftlik davasile be- raber bu meselenin de halledile- ceğini söylüyordu. Dün geceki bubran gösteriyordu ki Leylânın Hâkırdıs. - bile annesini atitüst etmeğe kâfidi. Ihtiyar kadımnın böyle bir iki bubran içinde sıhbati tehlikeye düşebilirdi. Reşit bımları düşü- nürken annesine hem — kwuyor, hem acıyordu. Ânmesine bir hal olursa kardeşi de ortada kalacaktı. Bu biribirine sıkı sılaı —bağla- pan ve bir tarafı çözülünce her biri aksayan alle münasebetlerini kanp geçirmeye imkân yoktu. Delikanlı ikinci defadır ki yine Leylânın — teklifine Üyol Çare yoktu, bekleyeceklerdi. Bu amnesine karşı bir — vazife, Leylâya karşı da ölçüsüz bir sada- kat ve emniyetli. Efrat kovuşlarında kalk borusu Gönül İşleri |Okuyucularıma 'Cevaplarım... S. $. Böye, | Mektubunuzdan, ağabey deni- l lebilecek kadar yakın sayılan | hısım”uzın size karşı vazilesini î yaptığını anlıyorum. Bir defa 28- kerliğinizde az çok yardım etmiş- | tir, askerliğinizden sonra da kem- di sermayesile tesis ettiği bir | ticarethanenin bir kısım kârını emeğiniz mukabilinde size ayır- mıştır. Hüsnüniyette biraz daha | ileriye giderak bu ticarethaneyi | başkasına devredecek yerde uzun taksitlere bağlıyarak size devre- debilirdi. Bunu yapmayışının se- bebini bilmiyorum. Belki paraya ihtiyacı vardı, kim bilir, belki de size gücenmişti. Her halde kem disini muahaze etmeylniz, atide belki yine yardımı olur. Alacağınız kıza bu ticaretha- neyi kendinirin olarak göster- mekle hata etmişsiniz, tasbih edi- niz. Sermaye ağabeyimindi, ben yarı şerik gibi bulunuyordum, demekte mahzur yoktur. Bu tak- | dirde kızı serbest bırakmak lâzım, | verdiği sözde durup durmamak hakkıdır. Bedbin olmayınız, meş- hur sözdür, bir İş gider, bin iş çıkar. * Şişlide Kadir Beyer Kolleksiyonumuza baktım, 7 Eylâül tarihli nushaya dercedilen | mektup, tamamen sahibinin şahsi fikrine tercüman olmaktadır, ay- nen neşredilmiştir. Altında tara- fumdan ilâve edilmiş mutalca yok- fur, serlevhasının “ Bir düşünce nümunesi ,, şeklinde konuluşu gösterir ki, tarafımdan tamamen musip görülmüş değildir. Maamafih siz de kabul ediniz ki, 25 yaşında bir gençle evlenmeyi tehlikeli ve 45 yaşındakini daha sigortalı görev genç kızlar bulunabilir, düşünce- lerinde haklı mıdırlar, haksız mı? Her ikisl için de misal gösterile- bilir. HANIMTEYZE çalarken bütün geceyi uykusuz geçiren delikanlının göz kapak- ları oğır ağır düşüyordu. Başı artık bir taş gibi yastığa döşerken yavaş yavaş mırıldandır — Yarın nöbetçi değilim. ,4 Kışlaya — dönüşünün — haltası olmuştu. Herglün emirber Kadıköyüne geçiyor. Modaya gidip Leylâya mektup birakiyor. ve karşılığım alıp geliyordu. Aanesinden - ve 8e8 yoktu. Reşit Türkâna da kızıyordu. Kardeşi annesinin tesiri altında, onu ihmal ediyordu. Ne mektup yazıyor, ne arayıp sorüyordu. Bir hafta geçüği — halde ze Çamaşır gönderiyorladı. |No bir haber, askere tenbih et- Altıyolağzındaki eve uğra- cağından şimdi her akşam odasına gelince Leylânın yedi sekiz | sayfadan aşağı olmıyan mektup- larını açıyor, onları okuya okuya Ümit, sevinç, meş'e, Hayal dolu bir uykuya dalıyordu. | Haftanın sonu gelmişti. Yedek çamaşırlarım giyip, ea- | kilerini ilk defa olarak Leylâya gönderdi. Anneal bunu haber alsa mu- hakkak yine düşüp bayılacaktı. Ertesi akısam asker alinde gidenin î iki misli bir paketle döndü. i Ç Arkan var ) kardeşinder